DEİK, HAK-İŞ, MEMUR-SEN, MÜSİAD, TÜMSİAD, TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ, TESK, TÜĞİAD, TÜĞİK, TİM, TUSKON, TÜRK-İŞ, TKBB, TOBB, TÜRSAB ve TZOB'un gazetelere verdiği ortak ilanda, "Vatandaşlarımızın gündelik hayatlarına geri dönmeleri, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu diyalog ortamının ve ilerlemenin sürdürülebilir kılınması açısından önemlidir" denildi.
Taksim Gezi parkı olayları ile başlayan ve Türkiye’nin dört bir yanına yayılan Gezi Parkı eylemine ilişkin 16 sivil toplum örgütünden sağduyu çağrısı yapıldı. Gazetelere verilen ortak ilanda, “Farklı düşüncelerin, kamu düzeni ve güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde ve hukuk kuralları içinde kalmak suretiyle şiddet içermeden karşılaşmadan ifade edilmesi esastır. Ancak yakma, yıkma ve hakaret hiçbir hukuk düzeninde hak kullanımı olarak değerlendirilemez. Hiçbir demokratik talep, bu hakkı kullanma altında vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin tehlikeye sokulmasına 76 milyonun vergileri ile temin dilen kamu mallarına zarar verilmesine, kamu görevlilerine ve vatandaşlarımıza hakaret içerikli söylemlerde bulunmaya gerekçe olamaz. Bu gerçek, Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları ile sabittir” denildi.
İlanda samimi vatandaşların taleplerinin diyalog yolu ve demokratik çerçevede yetkililere iletilmesinin olumlu olduğu belirtilerek, “Gezi Parkı ile ilgili olarak, vatandaşlarımızın hassasiyetinin dikkate alınması talebinde hükümetimiz olumlu cevap verilmişti. Yargı kararının beklenmesi, mahkeme kararı müsaade etse bile milletin irade ve kararı ile sürecin düzenlenecek olması son derece olumludur. Gösteriler samimi ve barışçıl bir şekilde sona erdirilirse, Gezi Parkı hassasiyeti, ülkemizde ‘katılımcı demokrasi’nin kurumlaşmasına katkı sağlayacak” ifadelerine yer verildi.
İlanın devamında, şunlar kaydedildi:
“Herkes sözünü söyledi. Bugünden sonra sokakta atılacak her adım, sadece Türkiye’nin imajını ve gücünü zedelemek isteyenlere fırsat verecektir. Tüm dünya ve coğrafyamız sorunlarla boğuşurken Türkiye’nin istikrar ve büyümesi ile öne çıktığı bir dönemde, ülkemizi antidemokratik bir ülke gibi göstermek, imajımızı zedelemek ve ekonomik kalkınmamızı yavaşlatmak isteyenlere karşı tavır almak; demokrasimizin kazanımlarını korumak ve geliştirmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Vatandaşlarımızın gündelik hayatlarına geri dönmeleri, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu diyalog ortamının ve ilerlemenin sürdürülebilir kılınması açısından önemlidir.”