Gezi protestoları ve hükümetin tavrı, dış dünyada yeni bir Türkiye imajına yol açtı. “İstikrar bozuluyor mu?” sorusu, kafaları karıştırdı. Eklenen huzursuzluk riski, kaynak bulma sıkıntısı çeken projelerinin önüne yeni ve zor bir engel çıkardı.  Tevfik Güngör, Dünya’daki köşesinde gelişmeyi gündeme taşıdı. İşte o yazı:
 ÖNEMLİ PROJELERİN FİNANSMANI ZORLAŞABİLİR
 Türkiye’nin dış finansman ihtiyacı olan çok sayıda projesi var.
- Bir: Çoğu inşaat sektöründe bulunan, altyapı niteliği taşıyan, getirisi uzun zaman isteyen bu projelere genelde kaynak bulmak zor idi.
- İki: Bu projeleri üstlenen gruplar genelde aynı gruplar olduğu için ve özkaynak imkanlarını bugüne kadar kullandıkları için ve de üzerlerinde büyük kredi yükü olduğu için içerideki ve dışarıdaki bankalardan kredi bulmakta zorlanıyorlardı.
- Üç: Ekonominin taşıma gücünü aşan projeler alt alta sıralandığından, kredi çevrelerinde ülke riski tartışılmaya başlamıştı.
İşte bütün bu şartların üzerine bir de içeride huzursuzluk riski eklendi.
- Bir gerçek var: Dış ve iç iş çevreleri, sermaye grupları AKP iktidarından bugüne kadar memnuniyetlerini sergilediler. İstikrar nedeniyle AKP iktidarını alkışladılar.
- Gene bir gerçek var: Her şey çok iyi giderken, AKP yönetimi demokratik parlamenter rejim içinde, farklı bir uygulama sergilemeye başladı. Her konuda kararlar ile merkezileşti.
İşte bu tabloda başlayan Taksim eylemlerine katılanlar biliyorlar ki, AKP ülkede oy çoğunluğuna sahip. Yeni seçimde de AKP oy çoğunluğu ile iktidara gelecek. Açık anlatımıyla sorun AKP ve AKP iktidarı değil. Uygulamalar.
İstenilen, insanların ötekileştirilmemesi, demokratik parlamenter yapı içinde oyları azınlıkta olanların da görüşlerinin alınması.
Ne var ki, olayları sivri uçlar başka başka yönlere çekince, ortaya bir terör manzarası çıktı. İçeride istikrarın bozulduğu şüpheleri yayıldı.
Bu görünüm, özellikle dış dünyanın durumu  olduğundan farklı değerlendirmesi hem ülkemiz için, hem de bu ülkede yaşayan herkes için kötüdür.
Bizim derdimiz üretimdir, istihdamdır. Büyümedir. Gelişmedir. İşte bu nedenle kısa sürede ülkede huzur ve istikrar sağlanması zorunluluğu vardır.
Eğer bu konuda  gecikme olur ise temeli atılan önemli projelerin finansmanı güçleşir. Dış kredi kaynakları, ülke riski nedeniyle, iç kredi kaynakları iş riski nedeniyle  kredi taleplerini cevaplamada gecikebilir. Veya olumsuz cevaplar.
Bunun dışında Türkiye’de doğrudan yatırıma niyetlenen yerli ve yabancı sermaye gruplarının gelişmelerden olumsuz etkilenmeleri tehlikesini de unutmamak gerekir.
Bütün bunlar gösteriyor ki, hem ülke için hem de bu ülkede yaşayanlar için, huzur ve istikrar ortamının en kısa sürede tekrar oluşturulması önem taşımaktadır.