Çete lideri olduğu iddiasıyla yargılanırken şartlı tahliye edilen fakat ekim ayında yapılan yeni bir operasyonla tekrar tutuklanan Sedat Şahin ve 108 kişi hakkında ‘örgüt kurma’ iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ekrem Beyaztaş’ın hazırladığı iddianame İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sedat Şahin ve 108 kişi hakkında hazırlanan iddianame 562 sayfadan oluşuyor. İddianamede 1 numaralı sanık ve örgüt lideri olarak Sedat Şahin yer alıyor. Örgüt lideri olduğu öne sürülen Şahin hakkında 122, kardeşi Vedat Şahin hakkında ise 132 yıl hapis cezası isteniyor. Başbakanlık Koruma Şube Müdürlüğü’nde çalışan Emniyet Müdürü Ahmet Türer ile aynı şubede görevli polis memuru H.A hakkında ‘çeteye yardım’ suçundan 4.5 yıla kadar hapis cezasının istendiği iddianamede, futbolcu menajeri Metin Korkmaz’ın da 31 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Soruşturma takibi!
Radikal'den Fatih Yağmur'un haberibe göre İddianameye göre, Sedat Şahin’in evinde yapılan aramada soruşturmayı yürüten Savcı Ekrem Beyaztaş ile ilgili ‘2011/531 svc Ekrem Beyaztaş’ yazılı bir belge bulundu. Soruşturma savcısı Beyaztaş, hazırladığı iddianamede ele geçen belgede adının ve yürüttüğü soruşturmanın dosya numarasının yer almasıyla ilgili şunları yazdı: “Şahin’in kendisi hakkında yürütülen soruşturmanın bilgisini bir şekilde temin ederek ona göre tedbir almaya çalıştığı değerlendirilmiştir.” Soruşturma sürerken eski futbolcu Rıdvan Dilmen, savcı Beyaztaş’a şüpheli sıfatıyla ifade vermişti. Dilmen’in ‘Sedat Şahin hakkında yeni bir adli soruşturma olup olmadığını öğrenmek için bazı temaslarda bulunduğu’ iddiasıyla ifadesine başvurulmuş, delil yetersizliğinden Dilmen hakkında takipsizlik kararı verilmişti.
İddianamede Şahin ve örgüt üyelerinin polislerle işbirliği yapmak için ilişki kurduğu ve soruşturmaları önceden haber almayı amaç edindiklerine yer veriliyor. Denetimli serbestlikle bırakılan sanıkların imza atmaya gittikleri karakolda görevli polis memurları A.A. ve H.Y.’yi de rüşvete bağladıkları kaydediliyor. Ayrıca sanıklardan Vedat Şahin’in üzerinde silah yakalattığı sırada kendisini gözaltına almak isteyen polislere “Biz sizi satın alıyoruz, biz sizi biliriz” dediğine de iddianamede yer veriliyor. Şahin’in zırhlı aracının pasaport kaydı olmadığı ve bu yüzden işlem yapılarak bağlandığı, Şahin’in Ankara ’da görevli Emniyet Müdürü Mehmet Sevin ile irtibata girerek aracın bağlanmaması yönünde emniyet müdürünün direktif verdiği ifade ediliyor. Şahin’e yardım ettiği öne sürülen Sevin ve diğer polislerle ilgili olarak ayrı bir soruşturma başlatıldı.
İddianamede Başbakanlık Koruma Şube Emniyet Müdürü Ahmet Türer ve koruma şube polislerinden H.A. için Sedat Şahin’in toplantı yaptığı iş yerlerinde ‘böcek’ olarak tabir edilen dinleme cihazının olup olmadığına yönelik tarama yaptıklarının tespit edildiği ifade edildi. İddianamade Başbakanlık Koruma Şube’de çalışan H.A.’nın 18 Ağustos 2011 günü yaptığı şu telefon konuşmasına yer verildi: “Abi... Ahmet Müdür gelirken ‘böcek taramayı’ getirirse gece tepeden tırnağa tararız.”
Küçük Hollandalı
Savcılığın iddianamesinde Sedat Şahin’in geçmişi ile ilgili ise şu ifadelere yer veriliyor: “18 yaşına kadar Hollanda’da yaşadığından dolayı bir süre ‘Küçük Hollandalı’ lakabıyla tanınmış ancak aradan geçen zamanla şüpheli açılan davalar ve basında yapılan yayınların etkisi ile bu lakaptan ziyade ismi ve özellikle soy ismi ile tanındı. Eminönü’nde bir polis memurunu öldürmesi ve İtalya ’da bir başka suç örgütü lideri Hüseyin Saral’ı öldürmesiyle yeraltı dünyasında tanınırlığını arttırdı. Bir yıl önce tahliye olduktan sonra örgütünü tekrar toparlamaya çalıştı. İbrahim Tatlıses’i hastanede ziyaret ederek çıkan haberlerle medya üzerinden güç gösterisinde bulundu ve kendini hatırlatmaya çalıştı.”
İddianamede suç örgütünün taktiklerine yer verilip şöyle denildi: “Yüksek miktarda alacak verecek olaylarına müdahil oluyorlar. Borçluyu korkutarak sahip çıkıyor, alacaklıyı sindiriyorlar. Sedat Şahin olaya bizzat ‘kefil’ oluyor. Ardından borçluya kontrollü ve seviyeli bir yaklaşım ile yaklaşarak bu şahısların üçüncü şahıslar ile aralarındaki problemleri, onların lehine çözebileceklerine ikna ederek ya da korkutarak yanlarına çekiyorlar. Daha sonra borçlu ‘Sedat Şahin ismini küçük düşürdüğü’ bahanesi ile sürekli tehdit edilip para isteniliyor ve mallarına, tapularına el konuluyor. İddianamede ayrıca mağdur şahısların bir çoğunun ailelerinin ve kendi güvenliklerini düşünerek Sedat Şahin’i kızdırmamak için şikâyetçi olmadıkları belirtiliyor. “