İzmir'in Kemalpaşa İlçesi'nde bir bankada çalışan İ.G. ile "ev kızı" A.Y ailelerinin rızası ve onayıyla nişanlandı. Nişanlıyken cinsel ilişkiye giren çift, bir süre sonra anlaşamayıp ayrıldı. A.Y, nişanlısının kendisine şiddet uyguladığını, bekâretini kaybetmesine yol açtığını ve bu durumu annesine anlatarak dedikoduya sebep olduğu gerekçesiyle yargıya başvurdu. A.Y, Kemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne kişilik haklarının zarara uğradığı iddiasıyla 50 bin TL maddi ve manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, cinsel ilişkide tarafların rızası olduğunu, tarafların reşit olduğunu, bekâretin kaybedilmesi nedeniyle tazminat talebini reddetti. Bunun üzerine A.Y, kararı temyiz etti.
'Kişilik hakları zarar gördü'
Temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını bozdu. Bozma gerekçesinde ise "Davacının rızası ile olsa da bekaretini kaybetmesi, davalının bu olayı annesine anlatıp dedikodulara sebebiyet vermesi, davacıya şiddet uygulaması dikkate alındığında davacının kişilik haklarının zarar gördüğü kabul edilerek, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre uygun manevi tazminat verilmesi gerekir" denildi.
Yeniden görülen davada mahkeme bu kez İ.G.'nin 20 bin TL tazminat ödemesine hükmetti. İ.G., karara itiraz etti. Dosya ikinci kez Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin önüne geldi. Yargıtay, İ.G.'nin bir bankada 1800 TL maaşla çalıştığını, verilen 20 bin TL tazminat miktarının, "fahiş" olduğuna hükmetti. Dosya yeniden yerel mahkemeye gönderildi.