Yazdır

Danıştay Başkanı'ndan çarpıcı sözler

Tarih: 10 Mayıs 2013 - 15:29

Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukcu, yargıçların yanlışlık yapmaya hakkı bulunmadığını belirtti

Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukcu, yargıçların yanlışlık yapmaya hakkı bulunmadığını belirterek, "Ondan sonra vatandaş geliyor bizi Allah'a havale ediyor. Bir havaleyi anlarım, ikiyi anlarım, üçü tolere ederim. Kararı veren hakimin yapacağı bir şey yok. Allah'ın 6-7 milyar kulu var, hep bizimle mi uğraşacak. Biraz kendimize dikkat etmemiz gerekiyor" dedi.
Danıştayın 145. kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen törene, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Yargıtay Başkanı Ali Alkan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başkan ve üyeleriyle çok sayıda yüksek yargı mensubu katıldı.
19 SAYFA METİN HAZIRLADI, SON BÖLÜMLERİNİ OKUMADI
Konuşmasında, hazırladığı 19 sayfalık metnin son bölümlerini okumayan Karakullukcu, hukuku tarif etmenin hazırlanan metinlere bağlı kalmayı gerektirmediğini söyledi.
"Adalet bazılarının bahçesinde açan bir gül değildir" diyen Karakullukcu, devletin bütün organlarının adaletin eşit dağıtılması amacını taşıdığını dile getirdi. Karakullukcu, bunun için yasama organının milletin kendisine verdiği yetkiyle çok güzel yasalar, düzenlemeler yapabileceğini ancak yasaların uygulanmasının daha önemli olduğunu vurguladı.
Yasaların uygulanması görevini hukukçuların üstlendiğini, yargıçların önüne gelen konularda ilk önce maddi olguyu tespit ettiğini anlatan Karakullukcu, maddi olgunun tespitinde yanlışlık yapılması halinde hükmün de yanlış olacağını kaydetti.
Kesinleşen yargısal kararların herkesi bağlayacağına işaret eden Karakullukcu, "Karar veren hakim bile fark etse bunu değiştirme olanağı yok. Ne oluyor o zaman? Hak arayan 'adalet bu mu, bunu hak etmedim' diyor. Hükme rağmen birisi halen çırpınıyorsa ona kulak verilmesi gerekir. Yanlışlık yapmaya hakkımız yok. Ondan sonra vatandaş geliyor bizi Allah'a havale ediyor. Bir havaleyi anlarım, ikiyi anlarım, üçü tolore ederim. Kararı veren hakimin yapacağı bir şey yok. Allah'ın 6-7 milyar kulu var, hep bizimle mi uğraşacak. Biraz kendimize dikkat etmemiz gerekiyor."
Yerel mahkemelerin, temyiz merci olarak Yargıtay ve Danıştaya güvenerek karar vermemelerini isteyen Karakullukcu, "Siz en başta doğru karar vereceksiniz" dedi.
''GÖKTEN İSA İNİYOR SANDIM''
Bir siyasinin, "Mahkemenin yükseği, alçağı, yücesi olur mu? Buralarda kendilerini gökte zannediyorlar" dediğini aktaran Karakullukcu, "Bunu bana sordular. 'Doğru söylemiş' dedim. Hakimin yükseği, alçağı yoktur. Olsa olsa aralarında tecrübe, kıdem farkı vardır" diye konuştu.
Danıştay'da dava açılırken dilekçede "yüksek mahkeme" yazılmasını da eleştiren Karakullukcu, dilekçede böyle bir usul yaratıldığını belirtti.
Anayasa Mahkemesinin Yüce Divan Salonu'nda yapılan kuruluş yıl dönümü töreninde "yükseklerden bir tıkırtı" duyduğunu anlatan Karakullukcu, "Eyvah Hazreti İsa gökten iniyor herhalde dedim. Başkanıma sordum, 'Onların tarzı öyle, burada oturuyorlar. Burası duruşma salonu' dedi. Biz de böyle bir uygulama yok. Gökte olanlar düşünsünsünler. Sayın Başkanım affına sığınıyorum" dedi.
DANIŞTAY AMBLEMİNE TERAZİ DE KONACAK
Görevde bulunduğu sürede yaptığı çalışmalara hazırladığı konuşma metninde yer verdiğini, bu nedenle ayrıntılara değinmeyeceğini söyleyen Karakullukcu, cübbelerini yenilediklerini, adaletin simgesi teraziyi de Danıştay amblemine koymayı düşündüklerini söyledi.
Karakullukcu, şöyle devam etti:
"Baktık, amblemde teraziyi yerleştirecek yer yok. Oraya koyduk, buraya koyduk olmadı. Bazı arkadaşların görüşünü alalım dedik. Her kafadan ses çıktı. Hukukçuya bir şey sorulur mu? Sorduğuma, soracağıma pişman oldum. Yapamadık arkadaş, teraziyi koyamadık. Sordular, 'Siz nesiniz, yüksek mahkeme niye teraziniz yok' diye. 'Bize gerek yok' dedim, 'Niye gerek yok' dediler, Yok işte üstüme varma. Kardeşim biz o kadar güzel dağıtıyoruz ki adaleti teraziye gerek yok, el yordamıyla göz kararıyla veriyoruz işte. Öyle alışmışım ki gözüm kapalı bile bu işi yaparım, teraziye gerek yok."
Konuşmasını fazla uzatmak istemediğini söyleyen ve katılımcılara teşekkür eden Hüseyin Karakullukcu, konuşmasının sonunda, "Kurbağaya demişler 'niye konuşmuyorsun', 'çok konuşacağım ama ağzım su doluyor' demiş" dedi.
''YARGI, TEMEL GÖREVİNİ UZUN SÜRE YERİNE GETİREMEDİ''
Karakullukcu, bireylerin temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri için belli şartların ileri sürülmesi ya da belli koşulların oluşmasının beklenmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.
Aynı biyolojik yapıya ve isteklere sahip bireylerin, bazı devletlerde özgürlüklerden ve onların nimetlerinden serbestçe yararlanabilirken, bazılarında ise bu anlamda bir yoksunluk hali yaşandığını ifade eden Karakullukcu, "söz konusu yoksunluğun, bu topraklarda insanlara yaşatılmasına artık olanak verilmemelidir" diye konuştu.
Özgür ve açık toplumlarda yaşayan birey, hangi ölçüde insan haklarından yararlanabiliyorsa bu ülke insanının da en az bu seviyede bunlara sahip olması gerektiğini belirten Karakullukcu, hiçbir gerekçe ve mazeretin bu yoksunluk halinin devamını meşrulaştıramayacağını dile getirdi.
İnsan hakları seviyesinin yükseltilmesi için yeni bin yılın başında yasama ve yürütmede büyük değişimler yaşandığına işaret eden Karakullukcu, "Buna karşın, bu adımların bir bütün olarak devletin tüm organlarına yansıtılamaması nedeniyle insan haklarında arzulanan seviyeye ulaşılamadığı bir sır değildir" ifadesini kullandı.
İnsan haklarının bir ülkede yerleşmesi, korunması ve geliştirilmesi konusunda yargının etkin rol oynadığına dikkati çeken Karakullukcu, "Yargıya düşen, kamu kudretince tesis edilen işlem ve eylemleri, bir kez de hak ve özgürlükler açısından değerlendirmektir. Bu anlamda denilebilir ki yargı, hak ve özgürlükleri hassasiyetle öncelemesi gereken bir erktir. Ne yazık ki ülkemizde yargı, bu temel görevini uzun zaman yerine getirmemiştir. Bu yaklaşımın, yargı organlarına kısa sürede silinemeyecek bir itibar kaybı verdiği açıktır. Ancak insan haklarının bu şekilde kısıtlanmasının olumsuz sonuçları sadece hukuk alanıyla sınırlı kalmamıştır" değerlendirmesinde bulundu.
''ÇÖZÜM SÜRECİ BİZE DAHA FAZLA ADALET VERECEK''
Yargının verdiği bu kararlar nedeniyle toplumun gelişmesinin yavaşladığını, toplumun bir bütün olarak ümitsizliğe itildiğini söyleyen Karakullukcu, 2010'da Anayasa'da yapılan değişikliklerle yargının bu yaklaşımının değiştiğini, hak ve özgürlük arzusunun yargıda da karşılık bulduğunu ifade etti.
Karakullukcu, "Artık yargı organları özgürlüklerin korunması konusunda çok daha kararlıdır. Son zamanlarda Danıştayın özgürlükler lehine verdiği kararları, bu işlevinin bir gereği olarak değerlendirmek doğru olur" diye konuştu.
Devletin birincil varlık nedeninin bireylere güven ortamı sunmak olduğuna işaret eden Karakullukcu, özgürlüklerin kısıtlanmasına meşru bir dayanak olan güvenliğe yönelik tehlikelerin, gerçek ve aktüel olup olmadığının iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Farazi tehlikelere dayanılarak hak ve özgürlüklerin kısıtlanması yoluna gidilmemesini isteyen Karakullukcu, "Yeterli bir analiz yapılmadan, kurgusal olarak üretilen tehlike algısı üzerinden özgürlüklerin kısıtlanmasına, Türkiye uzun yıllar tanıklık etmiştir. Tehlikelerin ölçüsüz büyütülmesinin varacağı sonuç, özgürlüklerin lüks olarak algılanmasıdır. Uygarlık tarihi bir toplumda özgürlüklerin kısıtlanmasıyla güvenliğin sağlanamayacağını bize öğretmektedir" dedi.
Huzur ve güven ortamında kalplerin yumuşayacağını, farklılıkların çatışma aracı olmaktan çıkacağını, sağduyunun hakim olacağını ve milletin kaynaşmasının sağlanacağını kaydeden Karakullukcu, "Bundan dolayı devletin yürüttüğü çözüm sürecinin bizlere daha fazla zenginlik, adalet ve insan hakları şeklinde olumlu yansıyacağını umuyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
''YARGIDA RFORM İHTİYACI SIR DEĞİL''
Anayasa Mahkemesine tanınan bireysel başvuru hakkına da değinen Karakullukcu, eşit düzey yüksek yargı organlarından Anayasa Mahkemesine idari yargı, hukuk ve ceza yargısı alanında karar verme yetkisi verilmesinin Danıştay ve Yargıtay bakımından kabul edilmez olduğunun geçmişte pek çok kez ifade edildiğini anımsattı.
Bu tartışmaların artık geride bırakılmasını isteyen Karakullukcu, Anayasa Mahkemesinin bu görevinin insan haklarına katkısı üzerinde durulması gerektiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesine insan hakları seviyesini daha da ileri götürme konusunda ciddi sorumluluk düştüğünü belirten Karakullukcu, mahkemenin yargıdaki özgürlük anlayışının ilerisinde yer alması, insan haklarını derinleştirmesi ve bunların kullanımı konusundaki engelleri kaldırma yönünde adım atması gerektiğini vurguladı.
Yeni anayasa çalışmalarına da değinen Karakullukcu, TBMM ve milletin bizzat kendisinin mevcut anayasayla bağlı olmaksızın yeni bir anayasa yapmaya yetkili olduğunu belirtti.
Yargıda reform ihtiyacının sır olmaktan çıktığını ifade eden Karakullukcu, artık Danıştay ve Yargıtayın birer içtihat mahkemesi haline getirilmesi, dosya baskısından kurtarılması, tutarlı ve ilkesel karar vermesine olanak sağlanması gerektiğini anlattı.
Hüseyin Karakullukcu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna, Danıştay ve Yargıtaydan üye gönderilmesi mekanizmasının tartışmaya açıldığını belirterek, bunun doğru olmayacağını dile getirdi.
Karakullukcu, 15 Haziran'da yaş haddinden emekliye ayrılacağını hatırlatarak, bunun son konuşması olduğunu söyledi.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/danistay-baskanindan-carpici-sozler/380830