Borsa İstanbul, 5 Nisan’da start aldı. İMKB ortadan kalktı. Yerine yurtdışındaki borsalara entegrasyon imkanı olan BIST geldi. Değişimin temel gayesi ise yabancı sermayenin daha rahat çekilebilmesi.
Yeni yapılanma ile birlikte Borsa İstanbul’a VOB ve İstanbul Altın Borsası da dahil edilirken daha güçlü bir borsanın alt zemini oluşturuldu. BIST ile birlikte birden fazla ve dağınık borsalar yerine bir çatı altında toplanmış piyasaların yer aldığı tek ve güçlü borsa temel hedef. BIST, ismiyle dışa dönük olduğu mesajını hemen verirken, şirketleşmiş olması sebebiyle özelleştirmeye de açık bir konumda bulunuyor.
İlerleyen zamanda bu bünyeye emtia ve enerji piyasaları da dahil olduğunda yatırımcılar, bir tek çatı altında tüm sermaye piyasası araçlarına ulaşabilecek. Tek çatı altında olmaktan kaynaklı piyasalar arasındaki geçiş kolaylığı Borsa İstanbul’un cazibesini artırırken özellikle piyasanın hacminde ciddi bir artış imkanı vermesi hedefleniyor. Tüm bu olumlu beklentilere rağmen piyasanın hangi yatırımcı kesimi üzerinde yükseleceği ise tartışılan bir diğer mesele.
Hedef kurumsal yatırımcı
Özellikle 2000 krizinin ardından piyasadan çekilen bireysel yatırımcı, yapılan kampanyalara rağmen bu güne kadar piyasaya dönmedi. Yeni kanun ise yatırımcıya bakışı değiştirmişe benziyor. Artık açık bir şekilde bireysel yatırımcıdan ziyade kurumsal yatırımcıya ağırlık verilmesi gerektiği dile getiriliyor.
SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, Borsa İstanbul’un lansman gecesinde yaptığı konuşmada, yerli yatırımcı profilinin yüzde 70 bireysel yatırımcılardan oluştuğunu ve kurumsal yatırımcı sayısının BES bir tarafa bırakıldığında yeterince geliştirilemediğini söylemekte. Kurul, özellikle kurumsal yatırımcıların ağırlıklı olduğu bir yapı istiyor.
Küçük yatırımcı mesafeli
Kuşkusuz yeni hedef, bugüne kadar bireysel yatırımcının piyasaya çekilememesinin bir sonucu şeklinde de yorumlanabilir. Ancak unutmamak gerekiyor ki bireysel yatırımcının bugüne kadar borsaya mesafeli kalmasının temelinde yatan yaşadığı mağduriyetler. Bu mağduriyetler henüz hafızalardan silinmiş değil.
Piyasadaki aktörlerin her defasında fırsatçı yaklaşım tarzı yatırımcının borsaya mesafeli durması için ciddi bir gerekçe olmakta. Bu anlamıyla ister bireysel ister kurumsal yatırımcı olsun, piyasaya yatırımcının çekilebilmesinin yolu her şeyden öne güven zemininin tesis edilmesinden geçiyor.
Kurul, yerli ve yabancı ayrımı yapmadan kurumsal yatırımcının artırılması yönünde önüne bir hedef koymakta. Ancak bu hedefin gerçekleşmesinin ilk şartı güven ortamının tam sağlanmasından geçiyor. Yabancı sermayenin yerli sermayeden daha ürkek olduğu göz önüne alındığında, güven ortamı sağlanmadan yabancı sermayenin çekilmesi zor.
BIST 100’DE ‘ZİRVE’ TEDİRGİNLİĞİ
Borsa İstanbul hayata geçerken BIST 100’de zirve tedirginliği yaşanıyor. BIST 100 ile birlikte endeksin yeni bir heyecan yaşayarak çıkışa geçeceği yönünde beklentisi olan yatırımcılar hayal kırıklığına uğradı. BIST 100 Endeksi’nin daha önce iki defa test ettiği ve geçemediği 86.000’li seviyelerin aşılamaması satıcıların artmasına neden oluyor.
Son üç işlem gününde endeks sert bir şekilde sürekli geriledi. Analistler ise ikili zirveleri konuşurken, düşüş formasyonunun çalışma riskine dikkat çekiyor. Endeksin 50 günlük ortalamanın altına kayması morallerin bozulmasına neden olmakla birlikte henüz orta vadede BIST 100’e ilişkin beklentiler olumlu. Özellikle kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in not artırma beklentisi, beklentileri canlı tutuyor. Mayıs ayı ile birlikte satışların gelmesini bekleyenler ise borsada bu dalgalanmanın erken yaşandığını dile getiriyor.
BÜYÜTÜLMEK İSTENİYOR
2023 hedefi çerçevesinde sermaye piyasası süratle belli bir ölçeğe çıkarılmak isteniyor. Bunun temel nedeni ise önümüzdeki 7 yılda şirketleri zor bir dönemin beklediği yönündeki tahminler. Değerlendirmeler 2020 yılına gelindiğinde dünya genelinde yaklaşık 12 trilyon dolarlık bir sermaye açığı olacağı yönünde. Bir başka söyleyiş tarzı ile dünya ölçeğinde firmaların sermaye ihtiyacı ile arz edilen sermaye miktarı arasında çok ciddi bir fark oluşacak. Bunun etkileri ülkemizde de hissedilecektir.
Hazırlıkların bugünden yapılması ileride öngörülen sıkıntının aşılmasına önemli katkılar sağlayacak. Bu kapsamda ekonomi kurmayları sermaye piyasasını hızla büyütmenin yollarını arıyor. Şirketlerin bu güne kadar bankalar üzerinden gerçekleştirdiği kaynak ihtiyacını sermaye piyasasına yöneltilmesi kriz durumunda firmaların üzerine giden banka riskini düşürecek.
Diğer taraftan geliştirilen sermaye piyasası ile firmaların kaynak ihtiyacı özellikle yabancı yatırımcı üzerinden çözülmesi arzulanmakta.
Entegrasyona hazırlanıyor
Global ölçekte sermaye piyasasının önemi fark edilmiş görünüyor. Bu durum esasen yeni yıl ile birlikte yürürlüğe giren Sermaye Piyasası Kanunu’nun genel gerekçesinde de dile getirilmekte.
Gerekçede, 2010 yılı verilerine göre dünyadaki finansal varlıkların toplam değerinin 200 trilyon dolar civarlarında bulunduğu hatırlatılırken bunun yüzde 20’sinin yani 40 trilyon doların gelişmekte olan ülkelerde yer aldığı dile getiriliyor.
2020 yılında ise toplam büyüklüğün 400 trilyon dolara yaklaşacağı ve gelişmekte olan ülkelerin payının ise yüzde 30’u yani 120 trilyon doları geçeceği tahmin edilmekte. Bu noktada arzu edilen Türkiye’nin pastadan alacağı payın artması.
Borsasında söz sahibi olduğu bir piyasaya, yabancı sermayenin gelişi de daha kolay olmakta. Bu durum ilerleyen zaman diliminde BIST’in yapısal değişikliği tamamlamasının ardından özelleştirilmesini gündeme taşıyacaktır.
Zeynep Aktaş/Milliyet