Yazdır

Kazık yemeye başladık

Tarih: 30 Mart 2013 - 18:54

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’dan sert sözler: Pişkinler… Vicdansızlar… Bizi kandırdılar...

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin, Gümrük Birliği (GB) anlaşmasından "kazık yemeye" başladığını söyledi. 
Çağlayan, Türk Girişim ve İş dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) 9.Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2012 yılında, 152.6 milyar dolar ihracata ulaştığını söyledi. Çağlayan, “10 yıl evvel, herhalde birileri benimle iddiaya girseydi, asla böyle bir şey gerçekleşmeyeceğine dair iddiaya girer ve kesin kaybederdim. 10 yıl evvel sadece 17 milyar dolar hizmet ihracatı yapan Türkiye’nin, 2012 yılında 44.2 milyar dolar hizmet ihracatı rakamına ulaşacağını birileri söylese, kesinlikle böyle bir şeyin olmayacağını ‘kalıbımı basarak’ iddiaya girerdim. Türkiye bunu gerçekleştirdi” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin, IMF’ye olan 25.5 milyar dolarlık borcunun, 460 milyon dolara gerildiğine işaret eden Çağlayan, bu borcun da 14 Mayıs’ta ödenecek son taksitle sıfırlanacağını, böylelikle IMF ile olan bağlantıda, şimdi masadaki yerlerin değişerek, yeni bir döneme girmiş olacağını vurguladı. 
“Ben diplomatik pasaporta 5.5-6 yıldır sahibim. Ondan önce ben de sizler gibi vize uygulamalarına maruz kalmış bir insandım” diyen Bakan Çağlayan, sözlerine şöyle devam etti: 
“Yaptığım tüm yurt dışı seyahatlerde Türk iş dünyasına gösterilen alakasızlığı, kötü davranışı her fırsatta yaşamıştım. Şimdi ise arkadaşlar anlatıyor, gidilen ülkelerde gösterilen davranışlar tamamen değişmiştir. Gelmiş olduğumuz noktayı son derece önemli buluyorum. Ancak daha gitmemiz gereken mesafe var. Ben sanayiciyim. Otomotiv sektörüne son derece hasta olan biriyim. Türkiye’yi de 300 beygir güce sahip, 300 km hızla gidecek bir araca benzetiyorum. Ama geçmişte ya lastiği patlattılar ya çomak soktular ya da önüne engeller koydular. Türkiye’nin önünü kestiler ama artık önü açık olan bir Türkiye var. Kendi gündemini kendisi belirleyen bir Türkiye var, borç almadığı için.” 
Çağlayan, iş dünyasının “aman mali disiplini elden bırakmayın” dediğini ve Türkiye’nin bugün, mali disiplini elden bırakmadığını ifada ederek, “Sevgili başkanım rahat olun. Bakın geçmiş dönemde, iki mali seçim yaptık. Üç genel seçim yaptık. İki referandum yaptık. Eğer biz de birileri gibi çıkıp ‘size 1 TL’ye mazot vereceğiz’, ‘çalışmayan insanlara 600 TL maaş vereceğiz’ deseydik, endişelerinizde haklı çıkardınız. Ancak, öyle bir hükümet var ki geçmişinden ders almış” dedi. İş gücü maliyetleri konusuna da değinen Bakan Çağlayan, “Türk iş dünyasının bugün, karşı karşıya kaldığı iş gücü maliyetlerinin temelinde, çok iyi hatırlayın, ben de çok iyi hatırlıyorum. Benim de günahım var o işte. Kalkıp bir seçim günü, 3-5 oyu kurtarmak için ‘kim ne veriyorsa, ben beş fazlasını veririm’ diyen zihniyet Türkiye’yi bu hale getirdi. O günlerde hepimizi bu işe tav olduk. 38 yaşında genç emekli cennetine döndü Türkiye” diye konuştu. 
“LEBLEBİ DE ATSA O KRİZ ÇIKACAKTI”
Türkiye’de, anayasa kitapçığı fırlatılması ile başlayan 2001 yılı krizine değinen Bakan Çağlayan, “O krizin çıkışını gösteren anayasa kitapçığı değildi. İnanın ki leblebi dahi atsa o kriz çıkacaktı. Türkiye sıkışmıştı. Topladığı her verginin 74 TL’si, direk borcun faizine gidiyordu. O zaman Türkiye’nin bütçe açıkları yüzde 10-14’ler seviyesindeydi. Nedir Avrupa’yı bugün çökerten? Burun üstü yere çakan? Yüksek bütçe açıkları ve yüksek kamu borçları” dedi. 
Çağlayan, terörün sona erdirilmesi için başlatılan sürece de değinirken, bunun mutlaka başarılı olacağı değerlendirmesinde bulundu. Toplumun her kesimine bu konuda görev düştüğünü ifade eden Çağlayan, “Türkiye, evelallah uçacaktır ve uçarak 2023 yılı hedeflerini yakalayacaktır” dedi. Çağlayan, ancak bu hedeflere Merkez Bankası’nın sıkı para politikası ile ulaşılamayacağını savundu. 
“KAZIK YEMEYE BAŞLADIK”
Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecini de değerlendiren ve AB’yi iki yüzlü olmakla suçlayan Bakan Çağlayan, “Bunlar maalesef riyakardır, iki yüzlüdür. Bunlarla anlaşmak çok zor. İki kişi geldiler, biz burada Türkiye’de iki bakan, ‘size pozitif gündemle geldik’ dediler. Sordum? ‘Ben şimdi pozitif gündemden ne anlayabilirim?’ dedim. ‘Benim insanıma uygulamış olduğun, haksız rekabet unsuru vizeyi mi, kotayı mı kaldırıyorsunuz?’ veya ‘serbest ticaret anlaşması yaparken Türkiye’yi masada mı oturtuyorsunuz?’. Hiç biri yok. Adı pozitif gündem. Bunların pozitif bu. Bizim negatifimiz, onların pozitifi oluyor. Şimdi gelmiş olduğumuz ortamda, evet benim de başlangıcından beri desteklemiş olduğum Gümrük Birliği’nden, maalesef Türkiye şimdi, kazık yemeye başladı. Benim derdim bu” diye konuştu. 
Çağlayan, kendisinin, 1 Ocak 1996’da Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması başladığında sanayici olduğunu, maalesef o tarihte Gümrük Birliği anlaşması yapanların, geleceği iyi okuyamadıklarını kaydetti. Türkiye’nin pazarlık şartlarını iyi kullanamadıklarını dile getiren Çağlayan, “Hatta, hatta bizi kandırdılar! Bunu suçlamak adına söylemiyorum, çünkü kendilerini savunma şansları yok. Ancak bize, AB üyelik şartı olarak sunulu. Geldiğimiz noktada, bıçak kemiğe değil iliğe dayanmıştır” değerlendirmesinde bulundu. 
“ESARET ANLAŞMASI’ ANLAMINA GELDİ”
Serbest ticaret anlaşmasının, Türkiye’nin tamamen aleyhine işleyen bir sistem haline geldiğini dile getiren Çağlayan, “Serbest ticaret anlaşması, ‘esaret anlaşması’ anlamına gelmiştir. Maalesef, Türkiye’nin Gümrük Birliği anlaşmasını yapanlar, AB’nin üçüncü ülkelere yapacağı anlaşmaya Türkiye’yi taraf olmaya koymamışlardır. Sorduk? Niye koymadınız? İfade, ‘Efendim AB, Rum Kesimi’nin AB üyesi yapacaktı, biz de onlarla ticaret yapmak durumunda kalırdık. Sevsinler seni. Böyle bir şey olur mu? Güney Kıbrıs’ın tamamı ticaret olsa kaç yazar arkadaşlar. Bankaları kapalı 10 milyar euro bulmak için çırpınıyorlar” diye konuştu. 
Çağlayan, AB’nin serbest ticaret konusunda elleri rahat olduğunu ve Türkiye ile de mutlaka serbest ticaret anlaşması imzalanması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: 
“Onlar zaten pişkinler. Türkiye’nin geçmişte yapmış olduğu bu hatayı, sonuna kadar kullanıyorlar. Ya karar sürecinde ben nasıl yokum? Meksika, Güney Afrika, Cezayir, AB ile serbest ticaret anlaşması yaptı. Biz çıkar çıktın bu işten. Bu üç ülke bugüne kadar bizimle STA için müzakere kelimesini dahi ağızlarına almadılar. Adamlara gidip söylüyoruz. Haksız ticaret yapıyorsunuz diyoruz. Bu üç ülke ile ticaretimiz 2.5 milyar dolar açık verdi. Şimdi düşünün, AB, ABD trans atlantik anlaşmasını yapan, Türkiye bu anlaşmanın dışında kalırsa, vay geldi bizim halimize. O zaman, Türkiye’de bu konuda, AB’nin yapması gereken, eğer centilmen ise, zerre kadar insafları ve vicdanları varsa, eğer zerre kadar liberel bir ekonomik anlayışa sahiplerse, yapacakları serbest ticaret anlaşmasında Türkiye’yi de paralel bir şekilde taraf yapılması gerekir. Bakın biz olsak yapardık. Böyle bir vicdansızlığı bizim anlayışımız zaten kabul etmezdi. Ancak bunlar yapıyorlar. Buna mutlaka bir çözüm bulacağız.”
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kazik-yemeye-basladik/376061