Yazdır

Saxo Bank, Kıbrıs sürecini değerlendirdi

Tarih: 23 Mart 2013 - 00:26

Saxo Bank Kurucusu ve Eş-CEO’su Lars Christensen Güney Kıbrıs sürecini değerlendirdi.

Kıbrıs’ı kurtarma planıyla ilgili ciddi kafa karışıklığı devam ediyor. Dolayısıyla, bilinmeyen ve birkaç saat içerisinde değişerek sizi gülünç duruma düşürebilecek bir sonuç hakkında yorum yaparak kendinizi tehlikeye atmak oldukça riskli
Saxo Bank Kurucusu ve Eş-CEO’su Lars Christensen Güney Kıbrıs sürecini değerlendirdi.
"Kıbrıs’ı kurtarma planıyla ilgili ciddi kafa karışıklığı devam ediyor. Dolayısıyla, bilinmeyen ve birkaç saat içerisinde değişerek sizi gülünç duruma düşürebilecek bir sonuç hakkında yorum yaparak kendinizi tehlikeye atmak oldukça riskli. Sonucun ne olacağını bekleyip görmek daha çekici.
Ancak yine de, bu olay 2013’ün en önemli makroekonomik gelişmesi olduğu ve devamlı olarak yeni ve kafa karıştırıcı şekillerde geliştiği için, duyduklarımızdan ve gözlemlediklerimizden neler çıkardığımızı ortaya koymanın gerekli olduğunu hissediyorum.
Şimdi ne biliyoruz? Küçük mevduat sahiplerinden %0, büyük mevduat sahiplerinden %15 mevduat vergisine kadar pek çok farklı yol deneyerek Troika ile oynadığı kumardan sonra Kıbrıs parlamentosunun kurtarma paketini reddettiğini biliyoruz. Bu kombinasyonların hiçbiri bu anlaşmayı güvence altına almak için yeterince iştah açıcı değildi.
Ayrıca, Fransa’nın B planı uygulanabilirliğini kesin olarak reddettiğini de biliyoruz. Halihazırda D ve E planında olduğumuz için bu akla yatkın geliyor. Rusların da tüm sürece anlaşılır şekilde kızgın olmasına rağmen arka tarafta sürece dahil olduğunu da biliyoruz. Avrupa enerji tedariği ile ilgili olarak geçmişte tam tersini başarmak için bir hırs olmasına rağmen, şimdi bunun Avrupa’nın önemli petrol ve gaz rezervlerinin Rusya kontrolüne geçeceği jeopolitik bir satranç oyununa dönüştüğünü biliyoruz. Merkel’in önümüzdeki yerel seçimleri Kıbrıs’ın geleceğinden daha çok önemsediğini biliyoruz.
Bununla birlikte, Kıbrıs bankalarının bu anlaşma olmadıkça da açılmayacaklarını ya da Kıbrıs’ta tek bir kuruş ve tabi ki tek bir döviz kalmayacağı için mevduat haczi yayınlamanın mevzu bahis olmadığını da biliyoruz.
Kıbrıs finans bakanının başarısızlıkla sonuçlanan istifa etme girişimini ve İngilizlerin 3.000 askeri personeline nakit Euro’lar uçurduğunu da biliyoruz.
Bankalar birliğinin kriz için özel bir çözüm önerdiğini ve görünüşe göre bunun pek ciddiye alınmadığını biliyoruz.
Daha hafif bir not olarak, Kıbrıs merkez bankası başkanı Panicos’un adının “Adın kaderindir” atasözünde gerçekten bir doğruluk payı olduğunu kanıtladığını da biliyoruz. Kelime oyunu için kusura bakmayın ama yapmadan duramadım. Aslında, şu an dünya üzerindeki en az istenebilecek işlerden birine sahip olan bu adam için üzüntü duyuyorum.
Nerede bitecek ? Ne öğrendik?
Pek çok şey öğrendik aslında. Bir kez daha gördük ki Euro Bölgesi kendi sorunlarıyla başa çıkamıyor. Bu herhangi bir Euro krizinin şimdiye kadarki en beceriksiz ele alınışı olmalı, ama aynı zamanda ortak para birimini kullanan 17 ülkenin içinde bulunduğu umutsuz durumun da altını çizmekte. Panik o kadar büyük ki, atılacak hiçbir adım bu zorunlu projeyi korumak ve bu abidevi başarısızlığa yatırılan politik sermayeyi savunmak için fazla değil. Bu noktada çok da beklenmedik bir şekilde yeni bir yasayla politikacıların masum ve güçsüz vatandaşları birikimlerine açıkça el koymaya çalıştıkları bir aşamaya geldik.
Tek seferlik refah vergisi fikri, çok da yeni değil. Son yıllarda pek çok araştırma, kamu sektörüne kaynak yaratmak için duyulan müthiş ihtiyacın er ya da geç mal varlıklarına muazzam boyutlarda el koyulmasına yol açabileceğine ki muhtemelen de açacağına işaret etmektedir. Boston Consulting Group son raporlarından birinde sadece mevduatların değil tüm kişisel varlıkların yaklaşık %29’una eninde sonunda halihazırda oluşmuş borçları kapatmak için el koyulacağını savunmaktadır. (Zerohedge.com adresindeki makaleyi okuyabilirsiniz). Dolayısıyla, paramızın paraya aç politikacılara tahsis edildiğini görmeye kendimizi alıştırsak iyi olacak. Bu sadece başlangıç. Bu anlaşma yapılsın ya da yapılmasın, bakla bir kere ağızdan çıktı.
Beni hayrete düşüren şey ise bu kadar önemli ve uç bir hareketin bu kadar gösterişsiz bir ödül için riske edilmiş olması. Borç krizlerinde paramıza el koyulmasının bir sonraki hareket olacağının yavaş yavaş anlaşılması bu apaçık hareketle oldukça net bir hale getirildi. Sadece 5.8 milyar dolar için, yıllardır en önemli oyun değiştirici ve alet kutusundaki en korkutucu araç açığa çıkarıldı. Bunun etkisi büyük çapta varlık sermaye akışını ve milyarlarca dolara kadar varlık devalüasyonunu tetikleyebilir. Güven kaybı tüm zayıf ekonomilere zararlı olacaktır. Troika neden bu şok edici olayı daha önemli bir fırsat için, mesela İspanya ve İtalya’nın kurtarılması, kullanmaz ki? Beceriksizlik mi diyelim? Piyasayı anlamaktaki eksiklik mi? Ya da hatta daha korkuncu – belki de oy veren nüfusun gelecekte zenginleri beslemek için yeni fikirlere alışmasını sağlamak için bu yeni vergi aracını tanıtmak istediler?
Kendini böylesi bir durumun içinde bulacak olan sıradaki talihli kim sorusu gayet makul bir soru.

 
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/saxo-bank-kibris-surecini-degerlendirdi/375133