Odeabank Ekonomik Araştırmalar ve Stratejik Planlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serkan Özcan, kredi faizlerinin birkaç ay daha düşse bile, akabinde fonlama maliyetini artıracak gelişmelere ve rekabet şartlarına bağlı olarak faizlerde 50-80 baz puan arasında yükselişin görülebileceğini söyledi.
Bankacılık sektöründe yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Özcan, Türk Bankacılık sektörünün 2012 yılının ikinci yarısından sonra düşen faiz ortamını iyi değerlendirerek sermaye yeterlilik oranı ve karlılık artışında rekor seviyeleri tecrübe ettiğini belirterek, 2013 yılında beklenen iç talepteki artışın ve azalacak net faiz marjının etkisiyle tüketici kredileri ile orta ve küçük ölçekli işletme kredilerinin toplam krediler içindeki payının bu tip bir kredi büyümesini önleyecek tedbir alınana kadar artabileceğini düşündüklerini söyledi.
Tahminlerine göre toplam kredilerin 2013 yılı sonunda yüzde 18,6 büyüyerek yüzde 4,6 GSYH büyümesi ve yüzde 6,9 cari açığın GSYH oranı beklentilerine paralel hareket edeceğini kaydeden Özcan, geçen yılın yüksek baz etkisinin kredi büyümesini belli ölçülerde kısıtlarken yüzde 18-20 kredi büyümesinin bile cari açığın GSYH'ya oranını olası güçlü dolar kuru ve enerji fiyatlarındaki olumlu gelişmeler altında makul bir aralıkta bırakabileceğini ifade etti:
TAHVİL FAİZLERİNDE YÜZDE 1,5 ARTIŞ OLABİLİR
Özellikle ABD ekonomisinde toparlanmaya bağlı olarak global faizlerdeki muhtemel yükselişlerin ve zorunlu karşılıklarda sürmesi beklenen artışların kredi büyümesini sınırlayabileceğine dikkati çeken Özcan, ayrıca kredi/mevduat oranındaki artış, düşük tasarruf oranı ve kredi büyümesini sınırlayabilecek diğer olası makro ihtiyati önlemlerin de fonlama maliyetini artıracağını kaydetti.
Kredi faizlerinin birkaç ay daha düşse bile, akabinde fonlama maliyetini artıracak söz konusu gelişmelere ve rekabet şartlarına bağlı olarak faizlerde 50-80 baz puan arasında yükseliş görülebileceğini kaydeden Özcan, "Bu perspektifle, tahvil faizlerinde de yüzde 1,5 artış olabilir, ki bu durum yılsonu gösterge bono faizi tahminimiz olan yüzde 7,5 ile de uyumlu" dedi.
Özcan, piyasa oyuncularının, küresel faiz baskısı ve enflasyon beklentilerindeki artışa bağlı olarak, TÜFE'ye bağlı menkul kıymetler ile yüksek faiz getirili menkul kıymetlere yönelmesi durumunda, yılın 2'inci yarısından itibaren düşeceğini tahmin ettikleri menkul kıymet getirileri ile kredi faizleri arasındaki farkın da göz önüne alındığında, banka bilançolarındaki menkul kıymetlerin yıllık bazda düşüş hızının azalarak eksi yüzde 6'dan eksi yüzde 2'ye gerilemesini beklediklerini ifade etti.
Tahsili geçmiş alacakların (TGA) oranının 2013 yılında büyümede toparlanma ve işsizlikteki düşüş beklentilerine paralel olarak yüzde 2,8 civarında gerçekleşmesini beklediklerini dile getiren Özcan, şunları söyledi:
"Hazine'nin borç çevirme oranındaki düşüşle birlikte bankaların daha fazla Türk menkul kıymetlerine yatırım yapmayı düşünen yatırımcı bulma imkanlarının artması nedeniyle sektörün ihraç ettiği menkul kıymetlerin önümüzdeki dönemde hızla artmasını bekliyoruz. Menkul kıymet ihracı ve sermaye benzeri borçlanmadaki büyüme oranı baz etkisi nedeniyle şu anda yüzde 100'ün üzerinde seyretmekte olup önümüzdeki dönemde de yüksek oranlı artış trendinin devam etmesini bekliyoruz."
MEVDUAT ARTIŞI YÜZDE 15 OLARAK GERÇEKLEŞİR
Mevduat artışının uluslararası piyasalardaki risklerin banka fonlaması üzerindeki etkilerinin azaltması nedeniyle önemli olduğuna değinen Özcan, mevduat artışının, baz etkisi nedeniyle 2013 yılı boyunca dalgalı bir seyir izleyerek yıl sonunda yüzde 15 olarak gerçekleşeceğini beklediklerini ifade etti.
Zorunlu karşılık oranlarındaki olası artışlarla birlikte küresel faiz oranları üzerindeki yükseliş baskısının yılın 2'inci yarısından itibaren fonlama maliyetlerini yaklaşık olarak 100 baz puan artırıcı etkisi olabileceğini belirten Özcan, bu kapsamda, net faiz marjının Haziran 2013'de tepe noktasına ulaştıktan sonra yılın sonuna doğru 15 baz puan azalmasını beklediklerini kaydetti.
Aktif karlılığının ve özkaynak karlılığının ise net faiz marjı ile aynı risklere maruz kalacağını fakat artış eğilimindeki provizyonların ve takipteki kredilerin oranının beklentilerine ilişkin risk yaratmakta olduğunu söyleyen Özcan, "Önemli miktarda takipteki kredi artışı yıl içinde daha fazla karşılık ayrılmasını gerektirirse aktif karlılığı ve özkaynak karlılığı net faiz marjına nazaran daha kötü performans gösterebilir" dedi.