TSKB'nin net karı yılın 9 aylık döneminde yüzde 35,2 artarak 240.3 milyon TL'ye çıktı. Bankanın konuya ilişkin açıklamasında yer alan detaylar şöyle:
Toplam aktif büyüklüğü geçen yılın aynı dönemine göre %6,7 artmış, 2011 yıl sonuna göre ise %3,4 artmış olup 10.478 milyon TL seviyesinde gerçekleşmiştir.
Toplam kredi portföyü 6.567 milyon TL olarak gerçekleşirken, geçen yılın aynı dönemine göre %9,9, sene sonuna göre ise %4,3 artış kaydetmiştir. Kredi portföyünün döviz dağılımı dikkate alınarak Euro/USD sepet bazında incelendiğinde yıllık bazda artış oranı %18,3 ve sene sonuna göre %11,4 artmıştır. Takipteki kredilerin toplam krediler içindeki oranı %0,3 olarak gerçekleşmiştir.
Özkaynaklar geçen yılın aynı dönemine göre %21, 2011 yıl sonuna göre %15.6 artarak 1.800 milyon TL’ye taşınmıştır. 2011 yılı sonunda %18,1 olarak gözlemlenen sermaye yeterlilik rasyosu, 2012 yılının Eylül ayı sonunda ise %17,6 olarak gerçekleşmiştir.
30 Eylül 2012 itibarıyla net kâr yıllık bazda %35,2 artarak 240.348 bin TL’ye ulaşmıştır.
2011 yılı Eylül ayında %16,4 olarak gerçekleşen özkaynak kârlılığı, 2011 yılı sonunda %17,6, 2012 yılı Eylül ayında ise %19,1 olarak gerçekleşmiştir.
2011 yılı Eylül ayında %2,6 olarak gerçekleşen aktif kârlılığı, 2011 yılı sonunda %2,8, Eylül 2012’de ise %3,1 olarak gerçekleşmiştir.
Bankanın güçlü ve sağlıklı kredi büyümesine paralel olarak, 2012 yılı ilk dokuz aylık dönemde net faiz gelirleri yıllık bazda %15,8 artarak 307.540 bin TL’ye ulaşmıştır. Faaliyet gelirleri toplamı ise %32,5’lik artış göstererek yaklaşık 389 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.
2011 yılı Eylül döneminde %24,0 olarak gerçekleşen gelirlerin giderleri karşılama oranı, 2011 yılı sonunda %21,9 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran, Eylül 2012 sonunda ise %18,8’e gerilemiştir.
Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali'nin değerlendirmesi
2012’nin üçüncü çeyreğinde FED’in QE3 kararı ve Almanya Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu kararlar Amerika ve Avrupa’ya biraz olsun nefes aldırmış gibi gözükse de Dünya genelinde krizin çok sert yansımaları yaşanmaya devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerdeki sorunlar hem finansman hem de ticaret kanalıyla diğer ülkelere de sirayet etmekte iken, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerindeki siyasi belirsizliklerin de eklenmesiyle küresel ekonomideki dalgalı trend uzun bir süre daha sürecek gibi görünmektedir.
Belirsizliklerin hakim olduğu bu dönemde, Türkiye sahip olduğu genç nüfus ve dinamik yapısı nedeniyle değişen koşullara adapte olma konusunda başarılı performans sergilemektedir. Cari açık ve dış dengeye ilişkin göstergelerde ciddi iyileşmeler kaydedilmiştir. Türkiye ekonomisinin ihracatın giderek artan katkısı ile büyümekte olduğu, cari açığın son 10 aydır kademeli olarak gerilemekte olduğu dikkati çekmektedir. Bu süreçte büyümenin sınırlanması, dış dengeyi olumlu etkilerken kamu gelirleri ve istihdam üzerindeki olumsuz etkileri nedeni ile Türkiye ekonomisi için kolay bir seçenek olmamıştır. Nitekim üçüncü çeyrekte koridorun üst bandında indirime giden TCMB gelişmiş ülkelerin merkez bankalarına paralel olarak politikalarında gevşemeye gitmiştir.
Global krize rağmen bankaların 2012 yılı içerisinde elde ettikleri karlar, bankacılık sektörünün başarı göstergesi olmuştur. TCMB’nin üst koridor bandını indirmesi kuşkusuz bankacılık sektörünü olumlu etkilemiştir. Bankaların maliyetlerini düşüren bu kararın, kredi fiyatlamasına yansıması ve iç talebi canlandırması beklenmektedir. İlk üç çeyrekte kaydedilen kurdan arındırılmış kredi büyümesi %12,3 olarak gerçekleşmiştir. Yılsonunda TCMB’nin öngördüğü kredi büyüme oranının yakalanacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan, bankacılık sektörü Temmuz ayında Basel II raporlamasına geçilmesine rağmen, korkulanın aksine, güçlü sermaye yapısını korumuştur. Ağustos itibarıyla, BDDK tarafından açıklanan sektör sermaye yeterlilik oranı %16,2 olmuştur.
Türkiye’deki olumlu gelişmeleri yakından takip eden ve Türkiye’nin yatırım yapılabilir notu alacağı beklentisini satın alan yabancı yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi özellikle 2012 yılbaşından bugüne artmaktadır. Yılın ilk üç çeyreğinde, Dünya borsaları arasında en iyi performansı sergileyen IMKB100’de yabancı payı %64’ü aşmıştır. İlk üç çeyrekte 12,2 milyar ABD doları alım gören bonodaki yabancı payı yükseliş trendindedir.
Türkiye ekonomisinin yıl sonu itibarıyla 3-3,5 civarında bir büyüme kaydedeceği, ikinci yarıda iç talepteki yavaş artışa paralel bankacılık sektörü kredi hacmindeki ılımlı seyrin korunacağı ve TCMB’nin esnek politikalarını sürdüreceği tahmin edilmektedir. Global dengesizliklere ve
Ortadoğu’daki siyasi karışıklıklara rağmen, Türkiye ekonomisi diğer Dünya ekonomilerinden olumlu ayrışma sürecine devam edecektir.
Genel Müdür Fevzi Onat'ın değerlendirmeleri
Euro bölgesine ilişkin endişelerin oldukça arttığı ikinci çeyreğin ardından üçüncü çeyrekte Yunanistan seçimleri piyasayı memnun edecek şekilde sonuçlanırken, Avrupa Merkez Bankası’nın mali destek programını açıklaması ile risk algısı bir miktar azalmış, İspanya ve İtalya’da faizler gerilemiştir. Amerika’da uzun süredir beklenen ek parasal genişleme kararı sonunda FED tarafından alınmıştır. Gelişmiş ülkelerdeki kriz ve artan likidite koşulları gelişmekte olan ülkelere olan ilgiyi arttırmaktadır.
Artan likidite ve risk iştahının etkisi ile ikinci çeyrek sonlarına doğru iyimserliğin arttığı yurtiçi piyasalar, üçüncü çeyrekte daha da olumlu bir hava içerisine girmiştir. Türkiye’de ekonominin dengelenme süreci devam etmektedir. Bu süreçte dış talebin katkısı ile ihracat artarken ithalatın azalıyor olması dış ticaret açığını gerileterek cari açığa pozitif etki yapmaktadır. Bir önceki çeyrekte tahmin ettiğimiz gibi, TCMB politikalarını gevşetmeye başlamıştır. Haziran ayı başlarından bugüne istisnai gün uygulamasına ara veren TCMB iç talebi canlandırıp büyümeyi desteklerken, sunduğu “rezerv opsiyonu mekanizması” gibi yeni araçlarla da kur istikrarını sağlamayı hedeflemektedir.
TCMB’nin para politikasını gevşetmesi ile mevduatlarda Haziran sonundan bu yana 200 baz puana yakın düşüşler görülürken, bu düşüşün kredi fiyatlamasına etkisinin yavaş olması sebebiyle bankacılık sektörünün net faiz marjlarında artış beklenmektedir. Konjonktürel nedenlerden dolayı yatırım bankacılığı faaliyetlerinin ve komisyonlarının azaldığı bir dönemden geçmekte olmamıza rağmen BDDK verilerine göre, Ağustos sonu itibarıyla bir önceki yılın aynı ayına göre bankaların elde ettiği net kar %19,4 artış göstermiştir.
Sektördeki toplam kredi büyümesinin %2,46 ile önceki çeyreğe göre daha düşük gerçekleştiği üçüncü çeyrekte TSKB piyasaya paralel bir kredi büyümesi elde etmiştir. Bu çeyrekte gerçekleşen yüklü anapara geri ödemelerinin net kredi büyümesinde etkisi olmuştur. Yeni kredi kullandırımlarında, enerji verimliliği önemini arttırmaktadır. Bu tür projeler, enerjinin daha verimli kullanılmasını sağlaması nedeniyle Türkiye’nin ödemeler dengesine olumlu katkı yapmaktadır. Bankamız, enerji projelerinde seçici davranmaya devam etmektedir. Özellikle altyapı, gıda güvenliği, turizm ve lojistik projelerine olan ilgimiz sürmektedir. Öte yandan, 2013 yılında da ciddi projelerin finansmanlarının kapanmasını beklediğimiz kamu özel sektör işbirliği projeleri canlılığını korumaktadır.
Üçüncü çeyrekte sektörün takipteki alacaklarının toplam kredilere oranı biraz artarak %2,63’ten %2,91’e yükselmiştir. Kredilerin takibe düşme oranı biraz daha artabilir, fakat söz konusu oran artsa da mevcut koşullarda sektörün aktif kalitesinin erozyona uğrama ihtimalini düşük olarak değerlendirmekteyiz. Aktif kalitesi yıllar itibarıyla ele alındığında, TSKB kredilerinin takibe düşme oranında önemli iyileşme kaydedildiği görülmektedir. Üçüncü çeyrek sonu itibarıyla, söz konusu oran sektörün oldukça altında ve sıfıra yakın olan binde 3 seviyesinde gerçekleşmiştir. TSKB’nin diğer bankalara göre bu üstünlüğü, büyük ölçüde proje değerlendirmedeki gücünden, profesyonel ekiplerinden, tutucu değil ihtiyatlı teminatlandırma yapısından ve sıkı kredi takibinden ileri gelmektedir.
TSKB olarak, geçen yılın aynı dönemine göre toplam konsolide aktif büyüklüğünde %6,7 ve 2011 yıl sonuna göre %3,4 oranında artışla 10.478 milyon TL seviyesine ulaştık. Konsolide özkaynaklarımız ise geçen yılın aynı dönemine göre %21 artarak 1.800 milyon TL olarak gerçekleşti. 30 Eylül 2012 itibarıyla yıllık konsolide bazda %35,2 oranında artışla 240,3 milyon TL tutarında net kâr elde ettik.
TSKB'nin üç çeyreklik finansal sonuçları doğrultusunda, sene başında kendimize hedef koyduğumuz büyüme tahminlerine uygun gelişmekte olan aktivitelerimizi, 2012 sonunda da beklediğimiz seviyelerde tamamlayacağımızı öngörüyoruz.