ABD banka mevduatları ve kredileri arasındaki uçurum büyük bir hızla açılıyor. Bloomberg’in haberine göre bankalar, mevduatları tahvil almakta kullanırken, böylece son iki yıldır görülen en hızlı tahvil satışını dengelemiş oluyorlar.
Fed verilerine gore, Temmuz sonu itibarıyla ABD bankalarındaki mevduat tutarı 8.88 trilyon dolara yükseldi. İşyerlerine yönelik banka kredileri ise, 7.11 trilyon dolarda kaldı. Aradaki farkın Mayıs ayından bu yana yüzde 15 arttığı belirtiliyor. Bu da, Temmuz 2010’dan bu yana görülen en hızlı artış.
Amerikan bankalarının bu yıl içinde 136.4 milyar dolarlık devlet tahvili satın aldığı belirtiliyor. Oysa 2011’in tamamındaki tahvil alımları 62.6 milyar dolarda kalmıştı.
Böylece, bankaların elindeki devlet kağıtlarının tutarı 1.84 trilyonla yeni bir rekor kırdı.
Verileri Bloomberg’e değerlendiren ING Investment Management Americas yöneticisi Michael Mata, “Mevduatlar artmaya devam ediyor. Ekonomi hız kaybettikçe ve enflasyon düştükçe, bankalar tahvile yöneliyorlar,” derken, Avrupa’daki sorunlar ve siyasi belirsizliklerin de birer faktör olduğunu kaydetti. Mata, bu ortamda faizlerin artması için hiçbir neden olmadığını ekledi.
Banka mevduatları ve kredileri arasındaki farkın, kredi piyasalarının donmasından önceki on yıl boyunca ortalama 100 milyar dolarda kaldığına dikkat çekiliyor. Ticari ve sınai krediler, Ekim 2008’de 1.61 trilyon dolarla zirve yaptıktan sonra, krizin etkisiyle iki yıl içinde 1.2 trilyon dolara düştü. Ağustos başı itibarıyla, rakam 1.46 trilyon dolara kadar yükseldi.
Bu arada, ABD hanehalkı tasarrufları da, Haziran ayı itibarıyla gelirlerin yüzde 4.4’üne yükseldi. 2007 yılında bu oran sadece yüzde 1.7 idi.
Araştırma şirketi CreditSights’tan David Hendler, getirilerin mevcut düşük düzeylerde seyretmeye devam etmesi halinde, bankaların daha riskli varlıklara yönelebileceklerini dile getirdi. Hendler, bankaların kredi karlılığını gösteren net faiz marjının 2009’dan bu yana görülen en düşük düzey olan yüzde 3.52’ye inmesine dikkat çekti. Amerikalı analist, “Bu düzeylerde tahvil almaya devam etmek, uzun vadede sürdürülebilir değil,” değerlendirmesini yaptı.
Mevduat ve kredi arasında açılan uçurumu değerlendiren Baker Group’tan Jeffrey Caughron ise, durumu krediye yönelik düşük talebe bağladı. Caughron, “Tüketiciler, hanehalkı ve işverenler, borçlarını ödeyip tasarruf yapıyorlar. Borçlanma iştahı yok,” diye konuştu.