Yazdır

Sendikasyonlarda Körfez açılımı

Tarih: 16 Temmuz 2012 - 11:21

Türk bankalarının sendikasyon kredilerine artık yeni bankalarda giriyor

Türk bankalarının mevduat dışındaki fonlama kaynakları arasında önemli bir yer tutan sendikasyon kredilerinde Türk bankaları güçlü muhabir ilişkileri, sağlam bilanço yapılarıyla aynı ligde olduğumuz ülkelerden daha az maliyetle borçlanma başarısı göstermeye devam ediyorlar. Buna karşın yılın ilk yarısında borçlu ülkelerin, sendikasyon sağlayan büyük bankalar üzerinde yarattığı baskı ve Basel düzenlemeleri Avrupa’daki getiri arayışının bir yansıması olarak Türk bankaların sendikasyon maliyetlerini de etkiledi. Geçen yılın ilk yarsında LİBOR+ 1.10’dan borçlanan bankalar bu yıl LİBOR+1.45’ten borçlandı.Yılın ikinci yarısında maliyetlerde çok önemli bir değişim hatta bu seviyenin aşılması da beklenmiyor. Ayrıca her geçen gün katılımcı bankalara yenileri ekleniyor.
Bankacılar, sendikasyon kredilerinin ilişki bankacılığının, prestijin bir yansıması olduğunu ve krizin borçlanmalarına olan etkisini en alt düzeye çekebilmek, maliyetlerini düşürmek için Avrupalı bankalarla muhabirlik ilişkilerini daha da güçlendirdiklerini anlatıyor. Bankalar, mütekabiliyet olarak görülen Hazine işlemleri, eurobond işlemleri, dış ticaret işlemleri gibi konularda sendikasyon aldıkları bankalarla olan ilişkilerini pekiştirirken bankacılar, “Uluslararası alanda aktif olan bankalar, Avrupa bankalarının ve diğer yatırımcı bankaların getiri beklentilerini, sendikasyon kredi faizlerinin yanı sıra bu bankalara yönlendirdikleri diğer işlemlerle destekleyerek karşılıyor” değerlendirmesi yaptılar.
Vadesi gelen sendikasyon kredileri Türk bankalarınca her yıl yenileniyor. Türk bankaları yılın ikinci yarısında vadesi gelen sendikasyonlarını yenileceklerini ama piyasa şartları uygun olmazsa çevirme oranlarının yüzde 100’ler seviyesinde kalacağını daha önceki yıllarda olduğu gibi yüzde 150’lileri bulmayacağını da anlatıyor. Bankaların sendikasyon, seküritizasyon ve eurobond ihraçları açısından bakıldığında piyasaların risk alma iştahı çok önemli. Bankacılar, önümüzdeki dönemde konjonktürün uygun olması durumunda sadece sendikasyon değil, seküritizasyon ve eurobond ihraçlarının da artacağını öngörüyor. Olası kredi notu artışlarının da maliyetlere ve katılımcı bankalara olumlu yansıması bekleniyor. Not artırımı oldukça bu tip borçlanmalara katılan banka yelpazesi de genişliyor.
 Maliyetler yüzde 1.10’dan yüzde 1.45’e çıktı
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Erdal Aral, Avrupa ülkelerinin yaşadığı sorunların bu yıl sendikasyonlara maliyet olarak yansıdığını söyledi. Aral, bu artışa karşın maliyetlerde gelinen seviyenin ‘yatırım yapılabilir’ ülke kategorisindeki bankaların maliyetlerine yakın olduğunu da ifade etti.
Aral, Türk bankalarının geçen yıl mayıs ayında LİBOR + yüzde 1.10 toplam maliyet ile sağladıkları sendikasyon kredilerini bu yılın aynı ayında LİBOR + yüzde 1.45 toplam maliyet ile temin ettiklerini belirtti. Aral, “Yaşanan artışta Türk bankalarınca sağlanan sendikasyon kredilerinde yoğun olarak Avrupalı bankaların kreditör konumunda yer almaları ve bu bankaların sermaye artırım yükümlülükleri ve fonlama maliyetlerinin artması sonrasında, yatırım yapacakları işlemlerdeki getiri beklentilerinin yükselmesi de etkili oldu” dedi. Aral, sendikasyon piyasasındaki gelişmelerle ilgili şu bilgileri verdi:
TÜRK BANKALARININ NOT ARTIŞI MALİYETLERİ ETKİLEYECEK: Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin ve sonrasında da Türk bankalarının kredi derecelerini artırması paralelinde maliyetlerde bir esneme yaşanabilir. Uzun zamandır Türk bankalarının sendikasyon kredileri yatırım yapılabilir ülkelerin işlemleri ile yakınsayan seviyelerde fiyatlanıyor. Türk bankalarının uluslararası banka ağları ve bu bankalarla güçlü ilişkileri, bankaların sağlam finansal yapıları ve itibarları ile Türkiye ekonomisinin dünyadaki finansal krize rağmen gösterdiği başarılı performans çerçevesinde Türk bankalarının sendikasyonları her zaman yatırımcıların yoğun ilgisini çekiyor. Ayrıca Türk bankalarının kredi notlarında yaşanan artışların sendikasyon kredisi maliyetlerine olumlu etkisi olacağı kanaatindeyiz.
YENİLEMELERDE PROBLEM OLMAZ: Geçtiğimiz yıl Türk bankalarınca yaklaşık 14.3 milyar dolar tutarında sendikasyon kredisi sağlandı. Bu yıl, piyasa koşullarında önemli ölçüde olumsuz gelişmeler olmadığı müddetçe Türk bankalarının sendikasyon kredisi yenilemelerinde herhangi bir problem yaşanmayacağı düşünülüyor. 2011 yılında seküritizasyon işlemleri kapsamında Türk bankalarınca yaklaşık 2 milyar dolar tutarında yeni kaynak sağlanmış, sağlanan fonların önemli bir kısmı uluslararası finansal kuruluşlar kaynaklı olmuştur. 2012 yılında Türk bankalarınca tamamlanan ilk seküritizasyon işlemi İş Bankası’na ait olup; toplam yaklaşık 381 milyon dolar tutarında kaynak temin edildi. Uluslararası finansal kuruluşların 2012 yılında seküritizasyon işlemlerine aynı tutarda fon sağlaması beklenmemekle birlikte, ticari bankaların katılımıyla yeni işlemler yapılabilecek.
YENİ SEKÜRİTİZASYON İŞLEMİ YAPABİLİRİZ: Bu yıl İş Bankası olarak mayıs ayı içerisinde 742.5 milyon euro ve 241 milyon dolar tutarında iki dilimden oluşan toplam yaklaşık 1.2 milyar dolar tutarında, bir sendikasyon kredisi sağladık. 22 ülkeden 51 bankanın katılımıyla sağlanan kredi Türk bankalarınca 2012 yılında gerçekleştirilen işlemler arasında en yüksek katılımcı banka ve ülke sayısına sahip olma özelliğini taşıyor. 28 Haziran 2012 tarihinde havale akımlarına dayalı seküritizasyon programımız kapsamında 125 milyon euro ve 225 milyon dolar tutarında iki dilimden oluşan toplam yaklaşık 381 milyon dolar tutarında yeni kaynak da sağlandı. Eylül ayında vadesi dolacak olan sendikasyon kredimizin yenilenmesi planlanıyor. Bankamız uygun piyasa koşulları ve maliyetlerin oluşması halinde yeni seküritizasyon işlemleri yapabilir.
YENİ KATILIMCI ÜLKELER GÖRÜYORUZ: Asya ve Ortadoğu’dan yeni katılımcı ülkeler görülmektedir. Örneğin, İş Bankası’nın mayıs ayında tamamladığı sendikasyon kredisine 22 farklı ülkeden katılım gerçekleşti. Bankamızın yaygın uluslararası bankacılık ağı ve köklü muhabirlik ilişkileri çerçevesinde her yeni işlemde yeni ülkelerden yeni katılımcı bankalar görülebileceği düşünülmektedir.
 ‘Bu yıl da 15 milyar dolarlık sendikasyon olacak’
Garanti Bankası Finansal Kurumlar ve Kurumsal Bankacılık’tan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ali Fuat Erbil, 2011 yılında Türk bankaları tarafından toplamda yaklaşık 15 milyar dolar tutarında sendikasyon, 2.2 milyar dolar tutarında ise seküritizasyon kredisi temin edildiğini belirterek, 2012’de de benzer hacim seviyeleri görülebileceğini söyledi. Erbil, “3 Mayıs 2012 tarihinde 1 milyar euro karşılığı 1 yıl vadeli sendikasyon kredisi anlaşmasını yeniledik. 20 ülkeden 48 bankanın katılımıyla tamamlanan kredinin toplam maliyeti sırasıyla Euribor+ yüzde 1.45 ve Libor+ yüzde 1.45 olarak gerçekleşti. 2011 Kasım ayında gerçekleştirdiğimiz yaklaşık 1 milyar ABD doları karşılığı 1 yıl vadeli sendikasyon kredimizi de 2012 Kasım ayında yeniliyor olacağız. Bu yılın ikinci yarısında gerçekleştireceğimiz seküritizasyon kredisi için ise çalışmalarımız sürüyor” diye konuştu. Erbil, şu değerlendirmelerde bulundu:
TÜRK BANKALARININ GÜVENİRLİLİĞİ YÜKSEK: En son Mayıs 2012’de gerçekleştirdiğimiz sendikasyon işlemimize katılan 48 bankadan 34 banka katılımını yenilerken, 8 banka Mayıs sendikasyon işlemimizde ilk kez yer aldı. Bu 8 bankadan 2’si ise ilk kez Garanti Bankası’nın bir sendikasyon işleminde katılımcı olarak yer aldı. Koşullar ne olursa olsun Garanti Bankası ve Türk bankacılık sektörünün uluslararası piyasalardaki güvenilirliği oldukça yüksek. Muhabir bankalarımız ile olan uzun vadeli ve iyi ilişkiler ile Türkiye’nin artan dış ticaret hacmi sendikasyon işlemlerinin başarılarını belirleyen ana etkenler olarak öne çıkıyor. Bu anlamda Garanti Bankası olarak güçlü uluslararası muhabir ağımız, ilişkide olduğumuz bankalarla beraber büyüme odaklı stratejimiz ve potansiyel iş alanları yaratmadaki becerimizin teşvik edici olduğuna inanıyoruz.
AVRUPA KRİZİ İŞTAHLARI AZALTTI: Avrupa’da devam eden borç krizi piyasada hem fonlama maliyetlerinin artmasına hem de bankalarının borç verme iştahlarında azalmaya neden oluyor. Bir çok Türk bankasının geçtiğimiz yıl L+100-130 baz puan seviyelerinde gerçekleştirdikleri sendikasyon işlem fiyatları 2012 ile birlikte yükseldi. 2012 yılı ilk yarısındaki işlemler Libor + 145 baz puan seviyesinden fiyatlandı. Yılın ikinci yarısındaki sendikasyon işlemlerinde ise şu anda fiyat anlamında bir yükselme beklemiyoruz. Türkiye'nin ülke borçlanmasına yönelik endişelerin azalmasıyla Haziran ayında Moody’s Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin bir not altı olan Ba1’e yükseltmiş, görünümü ise ‘pozitif’ olarak tutmuştu. Türkiye'nin notunun artırılması bankaların notları açısından da pozitif bir gelişme oldu. Daha çok yeni bir gelişme olarak, Temmuz ayı başında Moody’s, Türkiye'deki 14 banka ve bankacılık grubunun uzun dönem yabancı para mevduat notunu bir basamak artırarak Ba2 seviyesine yükseltti. Aralarında Garanti Bankası’nın da bulunduğu 5 Türk bankasının ise yabancı para cinsinden borçlanma notları 2 basamak artışla Baa2 seviyesine yükseltildi. Bu olumlu gelişmenin ilerdeki dönemde Türk bankalarının borçlanma maliyetlerini ve Türk bankalarına yönelik yatırımcı iştahını olumlu yönde etkileyeceğini düşünebiliriz.
EUROBOND İHRAÇLARI ARTACAK: 2011 yılında Türk bankaları yaklaşık 2.3 milyar dolar tutarında eurobond ihracı gerçekleştirdi. Bu rakam sektörün toplam sendikasyon kredi hacminin altında. Önümüzdeki dönemde Türk bankalarının daha uzun vadeli yabancı para cinsinden fonlama ihtiyaçlarının artması ve piyasa koşullarının uygun olması durumunda eurobond ihraçlarının artabileceğini düşünüyoruz. Şüphesiz ki kredi not artışları da maliyetleri ve yatırımcı iştahını olumlu etkileyerek, bankaların bu yöndeki borçlanma aktivitelerine olumlu yansıyabilir.
 ‘Önümüzdeki dönemde maliyetler ilk yarıya yakın seyreder’
Yapı Kredi Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Mert Güvenen, “2011 yılında sendikasyon kredilerinin maliyetleri birinci yarıyılda büyük özel bankalar ve kamu bankaları için L + yüzde 1.1 iken ikinci yarıyılda Libor + yüzde 1 olarak gerçekleşti. Bu yıl ise piyasa Libor + yüzde 1.45 seviyesinde” diyerek maliyetlrin 6 ayda bir değiştiğine dikkat çekti. Önümüzdeki dönemde yapılacak sendikasyon kredilerinde maliyetlerin bir önceki döneme yakın seyredecek gibi göründüğüne de işaret eden Güvenen, 2011 yılında sektörde Türk bankaları tarafından yaklaşık 14 milyar dolar sendikasyon kredisi alındığını belirterek, bu tutarın piyasa koşullarına bağlı olarak yüzde 10 fazla veya eksik ile bu sene de yenilenmesini beklediklerini söyledi. 2011 yılında piyasada yaklaşık 1.368 milyon dolar seküritizasyon işlemi gerçekleştiğini ve bu işlemlerin devam etmesini de bekleyen Güvenen, “Her ne kadar 2012 yılında az sayıda işlem gerçekleşmiş olsa da, 2011 yılına göre maliyetlerin bir miktar yükseldiğini görüyoruz” diye konuştu. Güvenen, şu ifadeleri kullandı:
YURTDIŞI BORÇLANMALAR AZALACAK: Bankalar gibi özel sektör için de 2011 yılı, borç çevrimi olarak çok başarılı bir yıl oldu. Fakat 2012 yılı ekonomik büyüme rakamında beklediğimiz düşüşün, şirketlerin krediye olan talebinde azalmaya yol açacağını söyleyebiliriz. Bu nedenle şirketlerin yurt dışı borçlanmasında da bir miktar düşüş olmasını bekliyoruz ve maliyetlerde yukarı yönlü bir gidişat tahmin ediyoruz. Avrupa’daki ekonomik konjonktür, sendikasyon kredilerinin maliyetlerine gözle görülür seviyede etki etmiş olsa da Türk bankaları, mevcut kredilerini 2012’de başarı ile yeniliyor ve maliyet de dramatik olarak artmış değil. Türkiye’nin pozitif ekonomik trendi; cari açık ile ilgili alınmakta olan önlemler, ihracattaki yükseliş ve kredi derecelendirme kuruluşlarının tüm bu gelişmelere verdikleri tepki, sendikasyon ve seküritizasyon piyasalarının Türk bankaları için çekiciliğini korumasını sağlıyor.
EN YÜKSEK SENDİKASYONU SAĞLADIK: Yapı Kredi olarak, Nisan 2012’de UniCredit koordinatörlüğünde iki ayrı döviz cinsinden 264 milyon dolar ve 864.5 milyon euroluk 1 yıl vadeli sendikasyon kredisi ile bu yıl bir Türk bankası tarafından yapılan en yüksek tutarlı sendikasyon kredisini sağlamış olduk. 2011 yılı nisan ayında sağladığımız krediyi, global ekonomideki olumsuzluklara rağmen yüzde 104 seviyesinde yeniledik. Bu borçlanmanın yıllık toplam maliyeti Euribor + yüzde 1.45 ve Libor + yüzde 1.45 olarak gerçekleşti. İhracatın finansmanı amacıyla kullandıracağımız krediye 21 ülkeden 44 banka katıldı. İlk işlemi gerçekleştirdiğimiz 2003 yılından bu yana, Yapı Kredi olarak 17 seride toplam 2.8 milyar dolar seküritizasyon kredisi sağladık. 500 milyon doları aşan bir tutarla 2011 yılının en yüksek seküritizasyonuna imza atan Türk bankası olduk. Bu yıl da piyasayı potansiyel işlemler için yakından takip ediyoruz.
 6 AYDA MALİYETLER DEĞİŞİYOR: Özellikle sendikasyon kredilerinde katılımcı uluslararası bankaları coğrafi olarak ele alırsak ciddi bir çeşitliliğin yıllardır söz konusu olduğunu söylemek mümkün. Bu kredilerde maliyeti piyasa koşulları belirliyor. Piyasa koşullarına paralel veya tersine Türkiye’nin makro değerlerindeki iyileşmenin reel sektör ve bankacılık sektörüne etkisi kapsamında 6 aylık dilimlerle maliyetler değişiyor veya sabit kalıyor. Önümüzdeki dönemdeki sendikasyon kredilerinde maliyetler bir önceki döneme yakın seyredecek gibi görünüyor. Alternatif ülkelerden farklı bankaların katılıma teşvik edilmesi sürekli üzerinde çalıştığımız bir konu. Özellikle, Uzak Doğu bankalarının ilgisi her zaman daha sınırlı. Fakat yeni bölgelerden yeni yatırımcıların eklenmesinin borçlanma tutarını yükseltmekle beraber maliyete etki etmeyeceği görüşündeyiz.
TİCARİ BANKALAR BU PİYASAYI DESTEKLİYOR: Bugün itibarı ile gündem, 1 yıl vadeli sendikasyon kredilerinin bankaların Türk bankalarının fonlamasında işgal ettiği oranın tahvil ihraçları tarafında geride bırakılması için uygun değil. Zira özellikle yabancı para cinsinden tahvil ihraçlarında yatırımcıların kredi derecesi hassasiyetleri var. Türkiye’nin yatırım derecesine sahip olmaması, söz konusu ihraçların maliyet ve vadesini olumsuz etkiliyor. Sendikasyon tarafındaki kreditörler ise, Türk bankalarının yıllardır ilişki içerisinde olduğu ve bu piyasayı çok iyi bilen ticari bankalar. Türkiye’nin mevcut kredi derecesinin ne ifade ettiğini dışarıdan bakan bir bono yatırımcısına kıyasla çok daha sağlıklı değerlendirip bu piyasaya desteklerini sürdürüyorlar.
 ‘Lübnan’ın 7 büyük bankasının Türkiye’ye ilgisi arttı’
 ABank Uluslararası Finansal Kurumlar Genel Müdür Yardımcısı Şakir Somek, hedef ülkeler kategorisine Ortadoğu ve Asya ülkelerinin girdiğini belirterek, “2008 öncesi bankamızın sendikasyonlarına Körfez ülkelerinde katılım oranı yüzde 30’ların üzerinde seyrediyordu. Ancak bu kurumların 2008 sonrası yaşadıkları mali kriz katılımlarına büyük sekte vurdu. Lübnan bankaları özellikle de ilk 7 büyük Lübnan bankasının Türkiye’ye ilgisi ise artıyor. Bu bankaları hedef olarak görmek doğru bir stratejidir” dedi. Körfez ülkelerindeki bazı bankaların da yavaş yavaş Türkiye piyasalarına dönmeye başladığını ve bu bölge ile ilişkilerin sıcak tutulması gerektiğini söyleyen Somek, “Uzak Doğu bankalarının da büyük yatırımcı potansiyelini önümüzdeki yıllarda oluşturacağından eminim. Bu yüzden bu bölgelerdeki bankalarla ilişkileri şimdiden pekiştirmek çok önemli” dedi. Somek, Fitch’in not seviyesinin yatırım düzeyinin bir kademe altına geldiğini ve yakın zamanda bu seviyeye ulaşılmasının beklendiğine işaret ederek “Asya bankalarının ilgisinin bu iyileşmeden sonra büyük ölçüde artacağı kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı. Somek, şunları söyledi:
 PİYASA OLUMSUZ ETKİLENDİ: Sendikasyon piyasası 2012 yılında bilhassa Avrupa bölgesinde mukim bankaların yaşadıkları mali sorunlar nedeniyle olumsuz etkilendi. Bu sorunların en başında Yunan tahvili taşıyan Avrupa bankalarının uğradıkları zararlar yüzünden sermaye ihtiyaçlarının doğması geldi. Sermaye yaratacak başka imkanlara sahip olmamalarından dolayı bu kurumlar, “deleveraging” yani yurtdışına veya gelişmekte olan ülkelerdeki kurumlara vermiş oldukları kredileri yenilemeyip sermayelerine olan risk ağırlıklarını azaltarak sermaye yeterliliklerini düzeltmeye çalıştılar. Öte taraftan Basel 3 uygulamalarından ötürü de nakdi kredilerde büyük baskı altına girdiler.
FİYAT FARKLARI OLDU: Türk sendikasyon piyasasını fiyat yönünden olumsuz etkileyen diğer bir sebep de birincil ve ikincil sendikasyon varlıklarının fiyatlamaları arasında oluşan büyük fark olmuştur. 2012 yılının ilk günlerinde sendikasyona LİBOR + yüzde 1 maliyetle çıkan birinci grup Türk bankalarının ikincil piyasada vadesine 11 ay kalmış varlığı Libor + yüzde 3.5’dan işlem görmeye başlamış ancak bu aralık daha sonraları daralma trendi gösterse de yüzde 1.5 ile yüzde 2 aralığında fark taşımaya devam etti.
Yabancı bankalar Türk bankalarından Ticari ve Hazine işlemleri aracılığı ile elde etmiş oldukları gelirleri sendikasyona katılımlarına karşı “mütekabiliyet” olarak saysalar da Basel 3’ün getirmiş olduğu sermaye baskısından ötürü bu gelirleri de yetersiz sayılarak maliyetlerini telafi etmek için sendikasyon fiyatlamalarında daha yüksek getiri talebinde bulunmaya başladılar. Neticede birinci grup Türk bankalarının 2012 fiyatlamaları geçen yılki aynı döneme göre yüzde 32’lik bir artış gösterdi. İkinci grup Türk bankalarında da durum pek farklı olmadı. Daha sınırlı işlem hacmine sahip olmalarından ötürü mütekabiliyet olarak sayılacak ve muhabir bankalarına gelir yaratacak işlem yönlendirmede sıkıntı yaşadılar. Bu nedenle de yabancı yatırımcılardan fiyatlama yönünde daha çok baskı gördüler. Yine de bütün bu olumsuzluklara rağmen ABank fiyatlamasını birinci grup Türk bankalarında yaşanan yüzde 32’lik artışa denk gelecek şekilde düzenlemeyi başardı. Sektördeki ikinci grup Türk bankaları dışında ABank’ın emsal bankalar grubunda başka bir Türk bankası sendikasyon piyasasında borçlanma yapmadı
MALİYETLERDE ARTIŞ BEKLEMİYORUZ: Maliyetlerde şu sıralar bir artış beklemiyoruz. Çünkü Avrupa bankaları son yaşanan Yunanistan konusunda geçici de olsa olumlu sayılabilecek gelişmeler ve diğer muazaralı; İspanya, Portekiz, İtalya ve İrlanda gibi, ülkelerle ilgili yine olumlu sayılabilecek mali ve politik gelişmeler ışığında daha rahat bir konumdalar. Ayrıca Türkiye’nin ülke olarak sağladığı olumlu gelişmeler ve güçlü bir bankacılık sektörüne sahip olması da bu bankaların öncelikli listeleri arasında Türk bankalarının yer almaya devam edeceğini gösteriyor. Kısacası bu iştahın belirli bir ölçüde korunması fiyat üzerinde baskıyı azaltmaktadır. Bu yıl maliyetlerde artış olması olasılığı düşük görünüyor.
 TOPLAM 17.6 MİLYAR DOLARLIK KREDİ: Geçtiğimiz yıl Türk bankacılık sektöründe, toplam 17.6 milyar dolarlık sendikasyon kredisi sağlandı ancak bu yılın ilk yarısında toplam meblağ 9.5 milyar dolara ulaşabildi. Beklentime göre geçtiğimiz yılın biraz altında 2012’yi kapatma başarısına ulaşmış olacağız. Bu yıl bilhassa 1 milyar doların üzerinde borçlanabilen büyük bankalar geçmişte yüzde 150 taleple karşılaşırken bu yıl talepler ancak yüzde 100’e yakın seviyelerde gerçekleşebildi.
 BAŞARILI SENDİKASYON GERÇEKLEŞTİRDİK: ABank olarak bu yıl 200 milyon dolara denk gelen ve 25 yabancı ve yerli bankanın katılımıyla başarılı bir sendikasyon kredisi gerçekleştirdik. Çok büyük bir başarı diyorum çünkü maliyetimizi bir önceki yıla göre büyük bankaların uyguladıkları aynı orandan (yüzde 32) artırarak tesbit ettik. Bizden çok daha fazla iş hacmine sahip olan büyük bankalar yatırımcılarını (muhabir bankalarını) onlara yönlendirdikleri ticari, hazine işlemleri ve Eurobond ihracı gibi gelir yaratıcı ürünlerle bizden çok daha rahat tatmin ederken bizimle aynı ölçekteki bankaların fiyatlamayı telafi edici işlem yaratma imkanları daha kısıtlı oluyor. Biz bu kısıta rağmen iyi bir ilişki stratejisi güderek elimizdeki işlemleri bize destek verebilecek olan hedef katılımcı bankalara yönlendirerek hem iyi bir maliyetten hem de bir önceki sene katılan hemen hemen aynı adetteki katılımcı grubu ile bu başarıyı kazandık.
 KATILIMCININ YÜZDE 52’Sİ AVRUPALI: Sendikasyonumuza katılanların yüzde 52’sini Avrupa bankalarının oluşturması ki yaşanan bütün olumsuzluklar ve özellikle de bizim piyasada olduğumuz Şubat – Nisan 2012 aralığında Avrupa’da yaşanan olumsuzlukların “dip” noktası olduğu düşünüldüğünde, bu gerçekten başarı sayılıyor. Maliyet düşürmek için yapılabilecek en büyük ve en kolay çalışma bankamızın dış ticaret işlemlerini arttırması yönünde çaba sarf edilmesi, şubelerimizin bu tür ürünleri teşvik edici pazarlama faaliyetlerini yoğunlaştırmaları ve tüm bu çalışmaların neticesinde sağlanan işlemlerin doğru bir strateji tahtında sendikasyona katılım eğilimi olan hedef bankalara yönlendirilmesidir. Eğer bu sıralamada çalışma başarılır ise bir sonraki seneye eğer genel politik ve ekonomik durumda beklenmedik olumsuz bir gelişme olmaz ise maliyetler aşağıya çekilebilir.
TAHVİL İHRAÇLARI DAHA UZUN VADELİ FON: Sendikasyon kredileri şimdilik bankaların en büyük borçlanmaları arasında yer almaya devam ediyor. Sanıyorum uzun bir müddet bu şekilde devam edecektir. Sendikasyonlar göreceli olarak daha kısa vadeli borçlanma aracı olarak cazibesini sürdürmeye devam edecek, diğer yandan tahvil ihraçları daha uzun vadeli fon yaratmak için alternatif bir borçlanma enstrümanı olarak yatırımcıların belirleyeceği piyasa fiyatına göre tercih edilebilecektir.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/sendikasyonlarda-korfez-acilimi/355556