Yazdır

Basel II haksız rekabet yaratmamalı

Tarih: 31 Mayıs 2012 - 10:50

Hüseyin Aydın, Basel II'nin uluslararası düzenlemelere uyumlu olmasını ve bankalar aleyhine haksız rekabet yaratılmamasını arzu ettiklerini ifade etti

Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, Basel II'nin uluslararası düzenlemelere uyumlu olmasını ve bankalar aleyhine haksız rekabet yaratılmamasını arzu ettiklerini ifade etti.
 Hüseyin Aydın, reel büyümenin ortalama yüzde 5,5, enflasyonun da yüzde 5 olacağı varsayımıyla 2023'de bankacılık sektöründe kredilerin toplam aktiflere oranının yüzde 65'e ulaşmasını beklediklerini belirterek, bu büyümeyi ve değişimi sağlıklı olarak desteklemek ve finansal istikrarı sürdürmek için öz kaynakların 600 milyar lira olması gerektiğinin hesaplandığını, bunun için de öz kaynakların ortalama yüzde 15 oranında büyümesi gerektiğini kaydetti. Aydın Bugünkü veriler ışığında, 2012 yılında kredilerdeki büyümenin yüzde 15-18 dolayında olacağını tahmin ettiklerini bildirdi.
Aydın, ''Bir tarafta kredi büyümesi sınırlanırken, yumuşak geçiş yapılırken, kredi kalitesinde bir bozulma var mı diye baktığımızda, kredi miktarında çok ciddi artış olmamakla birlikte kredi kalitesinde de çok ciddi bozulma görmüyoruz. Çok cüz'i... 2,7'den 2,8'e artış görüyoruz. Çok yavaş... Sorunlu kredi rasyomuzun yönetebilir bir düzeyde olduğunu söyleyebiliriz'' dedi .Sektörde yüklerin azaltılması, yeni yük getirilmemesi, yapılacak düzenlemelerde, finansal sektörü büyütmesi ve rekabet gücünü artırmasının göz ardı edilmemesini istediklerini belirtti. Hüseyin Aydın, ''Uluslararası asgari sermaye yeterliliği oranının yeniden gözden geçirilmesini, yabancı para cinsinden Merkez Bankası'nda tutulan zorunlu karşılıklar ile yabancı para cinsinden eurobond ve DİBS'ler ile Hazine garantili kredilere uygulanacak risk ağırlığının yüzde sıfır olarak belirlenmesini bekliyoruz'' dedi.
Türkiye Bankalar Birliği'nin 55. Olağan Genel Kurul Toplantısında konuşan Aydın, yılın ikinci yarısından itibaren Basel II uygulamasının başlayacağını hatırlatarak, ''Bu konudaki talebimiz, düzenlemenin uluslararası düzenlemelere uyumlu olması ve bankalarımız aleyhine haksız rekabet yaratılmamasıdır. Bu nedenle, kredi kartları ve uzun vadeli tüketici kredileri risk ağırlıklarının düşürülmesini arzu ediyoruz'' diye konuştu.
Aydın, sektör olarak ekonomi yönetiminde beklentilerini şöyle anlattı:
''Uluslararası asgari sermaye yeterliliği oranının yeniden gözden geçirilmesini, yabancı para cinsinden Merkez Bankası'nda tutulan zorunlu karşılıklar ile yabancı para cinsinden eurobond ve DİBS'ler ile Hazine garantili kredilere uygulanacak risk ağırlığının yüzde sıfır olarak belirlenmesini bekliyoruz. Türk Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'nda yer alan ve uygulamada ciddi sorunlara neden olacak maddelerin yeniden değerlendirilmesini talep ediyoruz. Borçlar Kanunu'nda özellikle 'genel işlem koşullarını' düzenleyen hükümler ile kefalet hükümlerinin yeniden düzenlenmesini çok önemli görüyoruz.
İflasın ertelenmesi kurumunun, uygulamada yaşanan sorunlar ışığında taraf menfaatlerine daha uygun bir yasal zemine oturtulmasını bekliyoruz. Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan kurumsal yönetim tebliğinin, düzenleme, denetim ve işleyişindeki farklılıklar gözetilerek, bankalar açısından yeniden değerlendirilmesini bekliyoruz. Esasen, ilgili kurumların olumlu değerlendirmesini aldığımız bu konuda Birliğimiz görüş ve önerileri tamamlanmak üzeredir.''
Banka sandıklarının sosyal güvenlik sistemine devredilmesine imkan verecek alt düzenlemelerin, ilgili kanunda öngörülen çerçevede hazırlanarak, devir işleminin bir an evvel tamamlanmasını beklediklerini aktaran Aydın, ''Sermaye Piyasası Kanunu taslağı ile ilgili olarak görüş ve önerilerimiz şunlardır; Meri Kanunda olduğu gibi, bankaların sermaye piyasası faaliyetleriyle sınırlı olarak SPK Kanununa tabi olmasını, bankaların sermaye piyasası faaliyetleriyle ilgili olarak yetkilerinin muhafaza edilmesi ve hangi hizmetlerin hangi kuruluşlar tarafından gerçekleştirilebileceğinin ikincil düzenlemelere bırakılmamasını; kasıtla işlenen fiiller ile ihmal sonucu oluşabilecek fiillerin aynı çerçevede ele alınmamasını, sermaye piyasası suçları tanımları içinde özel kast unsuruna yer verilmesini; sorumlulukların kurumların kusurları ölçüsünde düzenlenmesini, bankalara yatırım fonu kurma yetkisinin iptal edilmemesini, portföy saklama hizmetini yürüten kuruluşların yöneticilerinin fon yönetim şirketinde ortak, yönetici veya temsilci olmalarına izin verilmesini talep ediyoruz'' diye konuştu.
-''Küresel büyümeyi gelişmekte olan ülkeler taşıyor''
Hüseyin Aydın, 2011'de sıkıntılı bir dönem olduğunu, 2011 yılına başlandığında küresel ekonomide toparlanma başlandığı, bunun süreceği izleniminin verildiğini, krizden çıkış senaryolarının hazır olduğunun ifade edilmesine rağmen, ikinci yarıda sıkıntılarla baş başa kaldıklarını belirterek, ''Sıkıntıların kökeni, bazı gelişmiş ülkelerdeki kamu borç yükünün milli gelirlerin aşması oldu. Bu birincil sorundu. Bu not düşümlerine neden oldu. İkinci bir sorun olarak da finansal sektörün zafiyetinin görüyoruz. Avrupa Birliği alınan önlemlerle yumuşak bir geçiş sağlanmasında ciddi gayretler gösterilmiş, ancak 2012 beklentilerini gördüğümüzde küresel büyüme tahminleri gelişmekte ülkeler hariç biraz daha aşağı yönlü oldu. Dünya genelinde yüzde 3,5, gelişmiş ülkelerde 1,4, en büyük ekonomik partnerimiz olan Avrupa Birliği'nde 0,3 oranında daralma bekleniyor'' dedi.
Avrupa Birliği'ndeki siyasi gelişmelerin son dönemde büyümenin desteklenmesine yönelik yaklaşımları ön plana çıkardığını ifade eden Aydın, bu yöndeki çabaları olumlu karşılamakla birlikte, kalıcı bir iyileşme için mali konsolidasyon ve finansal sektörün güçlendirilmesi öncelikli olmak üzere, ciddi reformlara ihtiyaç olduğunun da göz önünde tutulmasının önemli olduğunu gördüklerini dile getirerek, ''Küresel büyümeyi gelişmekte olan ülkeler taşıyor diyebiliriz'' diye konuştu.
-Gelişmekte olan ülkeler için bazı riskler-
Kamu borç stokunun milli gelire oranlarına bakıldığında dünya ortalamasının yüzde 74, gelişmiş ülkelerde yüzde 107, AB ülkelerinde yüzde 90, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 36 düzeyinde olduğunu söyleyen Aydın, bütçe disiplinin ve kamu borç yönetiminin öneminin bir kez daha iyi algıladığını belirtti. Bu durumun gelişmekte olan ülkeler için risk oluşturduğunu belirten Aydın, ''Küresel büyüme ve ticaretin yavaşlaması, dış ticaret hadlerinin düşmesi, enerji fiyatlarının bazı gelişmekte olan ülkeler olumlu etkilense de genelde olumsuz bir etkileşme söz konusu, sermaye hareketlerinin ani değişiklikler göstermesi ve politik gelişmeler gelişmekte olan ülkeler için ciddi risk taşımaktadır'' dedi.
Böyle ortamlarda makro risklerin iyi yönetilmesine dikkati çeken Aydın, ''Makro riskleri iyi yönettiğimiz zaman, zenginleşmeyi ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamamız daha kolay olacaktır. Riskleri iyi yönetmenin en etkili yolu makro dengeleri güçlü tutmak, rekabet gücünü yüksek olması, üretim ve yatırım ortamını sağlanması, ulusal paraya duyulan güveni korumak, finansal kurumların öz kaynaklarını güçlü kılmak, ekonomi politikalarında çözümlere proaktif yaklaşım içinde olmak makro riskleri yönetmek için iyi olacaktır'' diye konuştu.
Hüseyin Aydın, bankacılık sektöründeki değişme ve gelişmeler hususunda Aydın, ''Bankacılık sektörünün dünyada toplam aktiflerin içindeki payı 2002'de yüzde 1'in altında iken bugün bu pay yüzde 3,5'e gelmiştir. 2011 sonu itibariyle, bankacılık sektörümüz, G-20 ülkeleri arasında sermaye yeterliliği oranına göre ikinci, öz kaynak karlılığında beşinci, tahsili gecikmiş alacak oranında yedinci sırada yer almaktadır'' dedi.
Bankalar Birliği olarak bazı konulara 2011 yılında çözümler getirdiklerini söyleyen Aydın, şöyle konuştu:
''Tapu ve Kadastro Kanununda yapılan değişiklikle, gayrimenkul ipoteğinde Türkiye'de yerleşik yabancı sermayeli bankalar aleyhine haksız rekabete neden olan düzenlemeler değiştirilmiştir. Genel vergi düzenlemelerine göre yapılmakta olan, ancak özel nitelikler taşıyan türev işlemlerin, vergi düzenlemelerindeki durumuna önemli ölçüde açıklık getirilmiştir. Altın tasarruflarının finansal sektöre çekilmesine yönelik önerilerimiz tamamlanarak ilgili kurumlara sunulmuştur. Konut finansmanında menkul kıymetleştirme işlevinin artması, dolayısıyla ikincil piyasaların büyütülmesi amacıyla uluslararası uygulamalar da değerlendirilerek hazırlanan rapor tamamlanmıştır. Risk Merkezi kuruluş çalışmaları tamamlanmış, uygulamaya geçiş çalışmaları hızlandırılmıştır. Kredi kartlarında fiktif işlemlerin önlenmesini teminen muafiyet başvurusu hazırlıkları son aşamaya gelmiştir.''
-Bankacılıkta bölgesel işbirliklerinin geliştirilmesi-
Hüseyin Aydın, bankacılık sektörünün algısının güçlendirilmesine hassasiyet gösterdikleri bir konu olduğunu belirterek, ''Bu çerçevede, bankaların hizmetleri ve aldıkları ücretlerin müşterilere doğru ve etkin olarak bilgilendirilmesi, müşteri şikayetlerinin çözümü, bankacılık faaliyetleri hakkında kamuoyuna bilgi verilmesi, bankaların çalışanlarına ve müşterilerine yönelik finansal eğitimin ve finansal sektör-üniversite ve reel sektör işbirliğinin artırılmasına çaba sarf ediyoruz. Bölgesel işbirliklerinin geliştirilmesine yönelik bölge ülkeleri ile çalışmalarımız sürüyor'' dedi.
Sosyal sorumluluk projelerinin devam ettiğini ifade eden Aydın, bebek ölüm oranlarının düşmekte olduğunu gösteren istatistiklerin kendilerini memnun ettiğini söyledi.
Aydın, ''Birliğimiz ve sektörümüz, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemizin çıkarlarını, menfaatlerini ilk sırada tutacaktır. Biliyoruz ki ülkemizin menfaatleri iç tasarruflara ve yerli paraya dayalı güçlü, sağlam ve daha büyük bir finansal sektörü gerektirmektedir. Bu bilinçle, Birliğimizin bankacılık sektörünün hak ve menfaatlerini gözeterek büyümesine ve rekabet gücünün artırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine, bankacılık mesleğinin gelişmesine ve İstanbul'un uluslararası bir finans merkezi olmasına katkıda bulunmaya devam edecektir'' diye konuştu.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/basel-ii-haksiz-rekabet-yaratmamali/350768