İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Başbakan Erdoğan'ın, "Bazı bankalar kredi verirken nazlanıyor" sözlerinin hatırlatılmasına ilişkin olarak, İş Bankası'nın verdiği kredilerin 64 milyar TL'den 91 milyar TL'nin üzerine çıktığını belirterek, "Bundan daha ileri birşey söz konusu olamaz, 'Banka kredi vermiyor' demekle, 'Banka bana kredi vermiyor' demek aynı şey değil" dedi.
Bali, bu yıl beşincisi gerçekleştirilen "Karneni Göster Kitabını Al" kampanyasına ilişkin düzenlenen basın toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bali, Denizbank'ı alarak Türkiye pazarına giren Rus Sberbank'ın gelişi ile bankacılık sektöründe rekabetin keskinleşmesini bekleyip beklemediği yönündeki bir soruya, Türkiye'ye geçmişte de Avrupa'dan bankacılık alanında çok ciddi grupların geldiğine işaret etti. Bali, "Gerek ticari, gerek bireysel, gerekse bankacılık teknolojisi, ürün ve işgücü bakımından Tükiye, bankacılık sektöründe bu tür rekabete direnecek gücü var. Onun için iyi olur. Hizmet anlamında daha etkin birşeye vesile olmuş olurlar. Bir sorun yaratmaz" değerlendirmesinde bulundu.
Azerbaycan'da banka
İş Bankası'nın Azerbaycan'da banka kurulma sürecine ilişkin bir başka soruya Adnan Bali, "Bir gelişme olursa Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) açıklama yaparız. Temaslarımızı sürdürüyoruz. Bu süreçler biraz zaman alır. Detaylı çalışmak, diğer alternatiflerin hepsini gözönünde bulundurmak gerekiyor. Biz biranda çok büyük bir yatırım yapmaktan ziyade, kendi bankacılık know how'ımızı kullanacağımız şekilde ilerlemek istiyoruz" karşılığını verdi. Bali, Mısır'daki bankayla ilgili gelişmelerin sorulması üzerine, "Temaslarımız sürüyor" demekle yetindi.
Kredi dönüşlerinde sorun yok
Bali, Başbakan Erdoğan'ın, "Bazı bankalar kredi verirken nazlanıyor" sözlerinin hatırlatılarak, "Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz" şeklindeki bir soru üzerine, "Bankalar kredi vermiyor düşüncesinin sahibi her kimse bilemem. İş Bankası'nın bilançosuna bakabilirsiniz mesala. İş bankasının bilançosunda 2011 yılında verdiği krediler 64 milyar TL'den 91 milyar TL'ın üzerine çıktı. Bundan daha ileri birşey söz konusu olamaz. 'Banka kredi vermiyor' demekle, 'banka bana kredi vermiyor' demek ayn şey değil" değerlendirmesinde bulundu.
Bali, "Kredi geri dönüşlerinde bir problem var mı?" şeklindeki bir başka soruya, "Hayır. Bizim yıl sonu itibariyle rasyomuz yüzde 2.1 idi. Bu yılın ilk üç aylık sonucu da yine yüzde 2.1'i koruyoruz. Sektör 2.7'den 2.8'e çıkmasına karşın.. Sektör, İş Bankası'nın zaten üzerinde ama artış çok büyük değil. Birazcık hareketlenme var" dedi.
Şube açılışlarının 'Harç'a konu olmaması gerekirdi
Hükümetin açıkladığı yeni teşvik sistemini de değerlendiren Adnan Bali, bankanın şubeleşme atağı açısından son yılları aktif geçirdiğini ve toplam şube sayılarının bin 200'ün üzerine çıktığını söyledi. Bunun da önemli bölümünün Türkiye'deki değişik ve potansiyel gördükleri yerlerde bulunduğuna işaret eden Bali, "Teşvik uygulanan iller de buna dahil. Şube harçlarına rağmen... Bir çok maliyete rağmen biz orada istihdam sağlayacak, iş hacmini geliştirecek insiyatifler almaya devam ediyoruz. Aslında o bölgelerdeki şube açılışları ve mevcut şubelerin bu teşvik paketinin ruhuna, kapsamına uygun olarak harca konu olmaması gerekirdi. Açtığımız şubeler itibariyle hem istihdamı, hem iş hacmini teşvik etmek için açısından. Teşvikle ilgili ayrıca özel bir konsantrasyonumuz var tabiki, çalışıyoruz. O bölgede yaygın şubesi olan bir banka olarak" diye konuştu.
62 vilayette kredi bakımından açık ara lideriz
Bali,"Altıncı ve beşinci bölgeye mi yoğunlaşacaksınız?" şeklindeki bir bir başka soruya, beşinci ve altıncı bölgede zaten ciddi şubeleşmiş bir banka olduklarını ve iyi de pazar payları bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Biz teşvikten önce de piyasada pozisyon almış bir bankayız. Şöyle söyleyim. Özellikle ticari kredi bakımından 62 vilayette açık ara birinciyiz. Dolayısıyla teşviğe dayalı olarak sadece spesifik ürün geliştirmeye ve belli müşteri gruplarına konsantrasyonu düşünebiliriz, ancak genel faaliyetlerimiz açısından oralardayız ve buna devam edeceğiz."
Bali, "Özel bütçeleme yaptınız mı?" sorusuna, "Yapmadık. Zaten buralarda ciddi pozisyon almış durumdayız" açıklamasında bulundu.
Majör değişiklik yok
Takipteki kredilerde bir risk görüp görmedine ilişkin olarak da değerlendirmede bulunan Bali, Türkiye'nin büyüme hızının 2011 yılında yüzde 8.5 olduğunu ve bu yıl yüzde 3.5-4 bandında bir büyümenin öngörüldüğüne işaret ederek, "Dolayısıyla hızlı büyüme döneminin bir miktar hız kesmiş olması, emti fiyatlarınndaki yükselişler ve kurdan kaynaklanan ithal girdilerin, özellikle maliyetleri artırması, belli ölçekteki firmaların aynı ciro ve karlılık seviyesine ulaşmasını zorlaştırabilir. Bunun da kredi ve aktif kalitesi açısından yansımaları olabilir şeklinde düşünceler var. Ancak, ben sektörde ilk üç ay itibariyle yüzde 2.7'den, yüzde 2.8'e çıkmış bir rasyonun çok kayda değer majör bir yön değişikliği olmadığı kanaatindeyim" değerlendirmesinde bulundu.
Sistemik soruna işaret edecek biri değilim
Bu durumu yılın geri kalanı için de değerlendiren Bali, "Ben Türk bankacılık sisteminin özellikle etkin risk yönetimi bakımından ve özellikle otoritenin zamanında koymuş olduğu kurallar bakımından, öyle çok ağır bir sistemik probleme yol açacak yönde gideceğini düşünmüyorum. Geçen sene tüketici kredilerinde, kredi tutarı ile teminat arasındaki ilişkinin BDDK tarafından belirli bir marjla sınırlandırılmış olması, yine bireysel kredilerde risk ağırlıklı varlıklarla ilgili yapılmış olan düzenlemer, Türk bankacılık sisteminin zaten fazla kaldıraç kullanmayan yapısı, bunların hepsini biraraya getirdiğiniz zaman sistemik bir soruna işaret edecek eğilim, sinyal şu anda görmüyoruz" açıklamasında bulundu. Bali, ayrıca 2012 hedeflerini koruduklarını da dile getirdi.
Alt yapıya yönelik ciddi proje finansman ihtiyaçları var
Basel II ile ilgili erteleme taleplerinin olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Bali, şu yanıtı verdi:
"Biz, Merkez Bankası nezdinden tutulan yabancı para varlıklar ve altın varlıkları gibi varlıkların risk ağırlıklı varlık olarak mütala edilmesinde, artı Türk hazinesine yapılmış plasmanların risk ağırlıklı varlıkları bakımından bugünkü finans sisteminin önüne, diğer ülkelerin durumunu da dikkate aldığımızda, ekstra bir engel çıkmamasını teminen ayrı bir değerlendirme yapılması gerektiğini düşünmüştük. Onu da her ortamda ifade ediyoruz zaten. Yüzde 8 sermaye yeterlilik rasyonu, Batı Avrupa'da yüzde 9'a çıkarmak için 115 milyar euro ilave sermayelendime ihtiycı duyulan bir yerde, bankaclıık sistemini, kendisini engelleyecek türden kısıtlar koymamak lazım. Biz çünkü büyümeye, istihdama, üretime ihtiyacı olan bir ülkeyiz. Altyapıya yönelik ciddi proje finansmanları dahil olmak üzere finansman ihtiyaçları var. Ve buralarda özel kısıtlar gelmemesi lazım. İşimizi iyi yapmalıyız ki bu fonksiyonlar daha rahat görülebilsin. Onun içinde finans sisteminin fonksiyonunu daha rahat görmesi için ne gerekiyrsa o yapılmalı."