Olayın taraflarından biri, sigortayla ilgili haberler yapan, sektörün adına bütçeler ayırdığı (dikkat edin adına diyorum çalıştığı kuruma değil) bir isim. Diğer tarafta ise sektörün en eski yöneticilerinden biri var.
Bu gazeteci meslektaşımız, bir şirketin yöneticisinden hatırı sayılır miktarda borç para istiyor. Şirket bütçelerinden aldığı para yetmiyor, genel müdürlerin kendi hesaplarından da borç para istiyor. Ne kadar mı? 3-5 bin değil, 50 bin liraya yakın. Yönetici ısrara dayanamıyor ve eskiden gelen ilişkilerine güvenerek bu parayı veriyor...
Yönetici daha sonra parasını istiyor. Gazeteci arkadaşımız vermiyor. “Abi durumum sıkışık, idare et” diyerek epey bir zaman kazanıyor. Muhtemelen paranın geri istenmeyeceğini düşünüyor. Ama yönetici kaptırdığı parayı geri almakta kararlı. Bir süre sonra direkt istemekten sıkıldığı için araya aracılar koyuyor. Para yine ödenmeyince bu kez mahkeme kozunu kullanıyor. Mahkeme sözünü duyunca borçlu arkadaş panikliyor...
Sonra ne mi oluyor? Ya mahkemeye gitti ya da mahkeme korkusuyla para ödendi. O tarafı bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren, bir yöneticiden borç para alan bir gazetecinin sektörle ilgili nasıl haber yapacağı? Ya da o yöneticinin çalıştığı şirketle ilgili nasıl tavır alacağı? Yoksa haber yapmanın gerçekten önemi yok mu?
Yazdır