SON dönemlerde bankaların kredi verirken, yaptıkları sigortalar hakkında okuyuculardan çokça şikayet almaya başladım.
Önce bu şikayetlerden bir tanesini sizlerle paylaşayım. “Bir yıl önce babam, bankadan üç yıllık kredi kullanarak, otomobil satın aldı. Banka, kredi ile birlikte aracın kasko ve trafik sigortasını yaptı. Aynı zamanda, kredi borcu süresince babama bir şey olur diye ayrı bir sigorta poliçesi daha imzalattı. Dört ay önce ise, kalp krizinden dolayı babamı kaybettik. Nasıl olsa sigorta var ve kredi borcu sigortadan ödenecek diye içimiz rahattı. Sonradan öğrendik ki, yapılan sigorta hayat sigortası değil, ferdi kaza sigortasıymış. Babam kalp krizinden öldüğü için de bu sigorta hiçbir ödeme yapmıyormuş. Sonuçta, kredi borcunu şimdi biz ödüyoruz. Neden böyle olduğu yönünde de kimse bize bir açıklama yapmadı.” Dediğim gibi bir süredir benzeri şikayetleri hem okuyuculardan alıyorum hem de duyuyorum. Açıkça söyleyeyim, bankaların son dönemde başlattıkları bu uygulama yanlış olduğu gibi sigortacılık kanunlarına da aykırı. Neden yanlış olduğuna geçmeden önce kısa bir bilgi vereyim. Ferdi kaza sigortasında, sadece ve sadece kaza sonucu vefat ya da sakatlık durumlarında tazminat ödenir. Oysa hayat sigortasında ister kaza, ister sağlık nedeniyle; her ne sebeple olursa olsun vefat ya da sakatlık hallerinde tazminat ödemesi yapılır. Anlayacağınız iki sigorta arasında dağlarca fark var.
Hayat sigortası yerine ferdi kaza
Bankaların artık kredi verirken hayat sigortası yerine ferdi kaza sigortası yapmaya başladıklarını öğrenince ve bu konuda şikayetler de gelince bir-iki bankacı dostumu aradım. Aldığım cevabı aynen sizlerle de paylaşayım:
“Hayat sigortasının primleri yüksek olduğundan kredinin maliyetini artırıyor, müşteri de buna itiraz ediyor. Ferdi kaza sigortasının primleri ise çok düşük, kredi kullanan kişi sorun yaratmıyor.” Doğrudur. Ferdi kaza sigortası dar kapsamlı bir sigorta olduğu için primleri düşüktür. Hayat sigortasının ise işlevi itibariyle primleri çok daha yüksektir. Bundan dolayı da bankaların kredi verirken hayat sigortası yerine ferdi kaza sigortası yapmasına hiçbir itirazım yok. Ancak, kredi kullanan kişinin yani, tüketicinin, bilgilendirilmesi şartıyla. Daha açık bir anlatımla. Bankanın, krediyi verirken müşterisine, “Bu sigorta daha ucuzdur ama işlevi budur. Bu sigortanın ise primi yüksektir, faydaları şudur. Hangisini yapalım?” diye bilgilendirip, sorması. Hatta bu konuda tüketiciden de imza alması gerekiyor. Neden mi? Kanun böyle de ondan.
Bankalar, yeni başlattıkları bu uygulama hakkında vurdum duymaz davranıp, 10-15 sayfadan oluşan kredi formlarının arasına ya da sonuna sigorta poliçesini sıkıştırırlarsa… Tüketici de hangi sigortanın, ne işe yaradığını bilmeden imzayı atarsa, önümüzdeki dönemde hem mağdur sayısı hem de şikayetler artar.
Tüketici için öncelik kredi
Kimse alınmasın, gücenmesin ama tüketicinin mağdur olması bankayı çok da ilgilendirmez. Nasıl olsa, muhatap kimse ondan borcu tahsil eder. Ama işe yaramayan poliçede adı yazılı sigorta şirketi ile sigortacılık sistemi ciddi itibar kaybeder. Şunu söylemek istiyorum. Tüketici kredi aldığı bankayı değil, sigorta sistemini suçlar. Çünkü, onun için öncelik ihtiyacını karşıladığı kredidir, sigorta umurunda bile değildir. Hazır yeri gelmişken tüketicilere de bir öneride bulunayım. İstisnasız her banka kredi kullandırırken, sigortayı zorunlu olarak yapıyor. Hal böyle olunca sigortaya bir bedel ödeniyor. İşte, tüketici de bedelini ödediği o sigortanın ferdi kaza mı yoksa hayat sigortası mı olduğunu sorup, öğrenmeli. Öğrenmeli ki, sonradan beklenmedik bir durumla karşılaştığında dövünmemeli. Noyan Doğan/Hürriyet
Yazdır