Yazdır

Kavgayı Erdemir çıkardı

Tarih: 03 Mart 2011 - 08:22

Rekabet Kurulu’nda 8 bankanın genel müdürünün sözlü savunmasının alınmasına yol açan olaya Ereğli Demir Çelik neden oldu

Özelleştirilen Erdemir’in maaş ödemeleri için bankalara belli bir fiyatı dikte etmesi 8 bankayı Rekabet Kurulu’yla karşı karşıya getirdi.
Dünya krizinde gösterdikleri başarılı performans ve kârlılıklarıyla dikkat çeken Türk bankalarından sekizinin maaş ödemelerindeki promosyonlar nedeniyle Rekabet Kurulu’u ile karşı karşıya gelmesine 2006 yılında özelleştirilen Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından olan Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (Erdemir) neden oldu.
Erdemir, 27 Şubat 2006 tarihinden itibaren Türkiye’nin en büyük gruplarından olan Oyak’ın bünyesinde bulunuyor. Ereğli Demir Çelik’in
13 binin üzerinde çalışanı var.
Şirket Oyak’a geçtikten sonra çalışanlarının maaş ödemeleri için ihale açmadan bankalara kendi belirlediği bir fiyat üzerinden teklif götürünce, teklifi alan bir grup banka buna olumlu baktı.
Ancak Erdemir’in bir ihale düzenlemeden bankalara böyle bir teklif sunması ve bankaların da şirketin bu teklifine olumlu yaklaşması daha sonra Rekabet Kurulu ile karşı karşıya gelmelerine yol açtı.
Soruşturma 2009’da başladı
Rekabet Kurulu, ortak hareket ederek rekabet kurallarına uymadıkları gerekçesiyle bankalar hakkında soruşturma açtı.
Rekabet Kurulu, bu hafta salı günü, 19 Ağustos 2009 tarihli kararı uyarınca, daha önce yazılı savunmalarını aldığı Akbank, Denizbank, Finansbank, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankası, Vakıflar Bankası Yapı Kredi Bankası’nın genel müdürlerinin sözlü savunmalarını aldı.
Kurul, maaş ödemelerine yönelik teklif ettikleri promosyonlar konusunda aralarında anlaştıkları iddiası ile 8 banka hakkında 19 Ağustos 2009 tarihinde soruşturma açılmasına karar vermişti.
‘BDDK yasak getirebilir’
Bankaların maaş ödemelerinde iddia edildiği gibi ortak hareket etmediğini, aksine kıyasıya bir rekabet içinde olduklarını belirten bir bankacı, “Biz aslında maaş ödemeleri için promosyon verilmesinin yasaklanmasını istiyoruz. Çünkü bu iş için her yıl bütçemizden önemli bir rakam ayırıyoruz.
Rekabetsizlik değil aksine büyük bir rekabet var ve birbirimizin gözünü çıkarıyoruz. Bununla uğraşmaktan çok fazla memnun değiliz. Dünyada olduğu gibi maaş ödemelerinde bankayı kurumun değil, çalışanın belirlemesi daha doğru bir uygulama olur” şeklinde konuştu.
Bankaların promosyonlar ile değil sundukları ürün ve hizmetlerin kaliteleriyle tercih edilmelerinin sektör açısından daha fazla önemsendiğini ifade eden bankacılar, Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) promosyon konusunda bir çalışması olmadığını ancak sektörü düzenleyen ve denetleyen kurum olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK), konuyu gündemine alarak belli yasal bir çerçeveye kavuşturabileceğini belirttiler.
‘Bilerek yanlış yapmadık’
Bankacılıkta itibarın çok önemli olduğunu ifade eden bir bankacı, Rekabet Kurulu’nun soruşturmasında teknik raporun içeriğine katılmadığını belirterek şu yorumda bulundu:
“Hazırlanan raporu okuyunca yanlış yapmadığımızı düşündüm. Ancak olaya başka açılardan da bakmamız gerektiğini öğrendim. Bu açından bizlere faydası oldu.”
Bankacı, Rekabet Kurulu’nun vereceği kararda hukuk ilkelerine bağlı kalınmasının esas olacağını ancak bu kararın vicdan ve adalete de uymasının önemli olduğunu belirtti. 
Kurul’un kararı 10 Mart’ta
Rekabet Kurulu’nun 8 banka hakkındaki kararını 10 Mart’ta vermesi bekleniyor. Kurul’un kararıyla ilgili genel beklenti söz konusu kurumlara para cezasının verilmesi. Ancak ortak hareket ederek bir haksız rekabete yol açmadıklarını düşünen bankaların konuyu Danıştay’a götürmesi yüksek bir
olasılık olarak gözüküyor.
‘Amerikalı bankacı gibi hissettik’
Olayla ilgili duygularını anlatan bir bankacı, soruşturmanın kamuoyu önünde çok fazla dramatize edilmesinden rahatsız olduğunu belirterek, Rekabet Kurulu tarafından sözlü savunmalarının alınmasının Amerika’da bankalarını batıran bankacıların ABD Parlamentosu’nda sorgulanmalarını hatırlattığını söyledi.
‘Polisiye tedbiri tercih etmiyoruz’
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, NTV’e yaptığı değerlendirmede bankacılar ile Rekabet Kurul’u arasında yaşanan gelişmelere ilişkin şunları söyledi:
“Bankaların kamu çalışanlarının maaşlarıyla ilgili kurumlara promosyon veriyorlar. Bunu verirken de birbirleriyle bir anlaşma var mı, Rekabet Kurumu onu inceliyor. 2 yıldır devam eden bir konu. Kararı yakın da açıklayacaklar. Rekabet Kurumu’nun da bankacılık sektörünün kendine has niteliklerini göz önünde bulundurarak bunları yapması gerekiyor. Bankacıların da bir banka yöneticisi bilinciyle açıklama yapmaları lazım. Kamuoyuna yapılan beyanatların titiz bir şekilde yapılması lazım. Hem bankalar hem Rekabet Kurumu bu işi azami itinayla ele alır ve ciddi problem çıkmadan bu iş sonuçlanır diye ümit ediyorum.”
Kredi büyümesi
Devlet Bakanı Babacan, cari denge açısından bankaların kredilerdeki büyümeye dikkat etmeleri konusuna verdikleri önemin altını çizerek, bu konudaki tedbirlerin polisiye tedbirlere yol açmamasını istedikleri ifadesini kullandı. Babacan şöyle dedi:
“Türkiye’de 2011’de cari dengemizin belli bir mertebede oluşabilmesi için yüzde 20-25’lik kredi hacmi genişlemesi uygun olacaktır dedik. Her banka da buna dikkat etsin ki, devletin sıkıştırmasıyla gerçekleşmesin. Bunun iletişimini de iyi yaptığımızı düşünüyorum.”
Alınan kararların fiili uygulama tarihinin daha çok yeni olduğunu belirten Babacan, “Bundan sonraki aylarda izleyip değerlendirmemiz gerekiyor. İlk iki ayda çoğu bankanın hacmini takip ediyoruz, gayet makul. Ortalamayı yükselten üç-dört banka tespit ettik, bunun geçici olduğunu düşünüyoruz. Bunu polisiye tedbirlerle yapmayı tercih etmiyoruz. Baktık hiç uyulmuyor, o bankalar o zaman kendilerine özel tedbir beklesinler. Buna azami uyumun olacağını tahmin ediyorum” diye konuştu.
Babacan, “2011 yılı bizim öncelikler açısından bakınca istikrarın önde olduğu bir yıl olacak. Büyüme demiyorum, enflasyon demiyorum. Fiyat istikrarına zarar vermeyecek anlamda petrol ve gıdadan gelen enflasyonda bir miktar bir şey olabilir. İstikrarı korumak için ne gerekiyorsa yaparız, yapmak zorundayız” dedi.
Akaryakıt fiyatlarını da değerlendiren Devlet Bakanı Ali Babacan, “Zam yapıldı derken bu durup dururken olmuyor. Petrol artıyor, kur arttı, benzin fiyatı da artacak, bu sürpriz değil” dedi. Babacan, petroldeki 10 dolarlık yükselişin enflasyonda yarım puan, cari açıkta 4 milyar dolarlık artışa neden olduğunu kaydetti.
Milliyet - Kadife Şahin

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kavgayi-erdemir-cikardi/303394