Eksper Mustafa Nazlıer, “Karşılaştığımız sahtekarlıklarda dikkat çekici husus; kazaya karışanların veya bu kişileri destekleyenlerin “otomotiv ortamı” ve “sigortacılık” faaliyetleri içinde direkt veya dolaylı yer aldıkları dikkat çekiyor” dedi.
Kaza Tespit Tutanağı (KTT) uygulaması kazaların trafik sıkışıklığına dönüşmesini engelledi. Uygulama ile artan yanlış beyanlar Hazine Müsteşarlığı’nın KTT’nın yeni formlarına konan uyarı yazısı ile engellenmeye çalışılıyor. Uyarıda yanlış beyana başvuran sigortalılara karşı sigorta şirketlerinin yargı yoluna başvurabileceğine dikkat çekiliyor. KAZA Tespit Tutanağı’ndaki sahtecilikler gün geçtikçe artıyor. Bu sahtekarlıklar hem doğru beyanda bulunan sürücülere hem de sigorta şirketlerine zarar veriyor. 2008 Nisan ayında hayatımıza giren Kaza Tespit Tutanağı ygulamasında artan yanıltıcı beyanlar Hazine Müsteşarlığı’nı da harekete geçirdi. Müsteşarlık Kaza Tespit Tutanağı’nda şekil olarak bir değişikliğe gitti ve tutanağın üst kısmına, tutanağın gerçeğe aykırı düzenlenmesinin özel evrakta sahteciliğe girdiğini ve cezai yaptırımları olduğunu aynı zamanda bu kişilerin riski yüksek sigortalı olarak değerlendirileceğini belirten uyarılar ekledi. Sigorta eksperi Mustafa Nazlıer Kaza Tespit Tutanağı uygulaması ile ilgilil olarak şunları söyledi; “Bildiğiniz gibi sigortacılık faaliyetleri müşteri memnuniyeti açısından tüketiciyi önemseyen, kolaylığı benimseyen, tüm taraflara eşit ve hızlı hizmeti odaklayan, tüm düzenlemelerini doğru müşterinin gerçek zararına göre kurgulayan yapıdadır. Bu yapı iyi niyetli olmayan kişiler için cazibe oluşturuyor. Özellikle karşılaştığımız sahtekarlıklarda dikkat çekici husus; kazaya karışanların veya bu kişileri destekleyenlerin “otomotiv ortamı” ve “sigortacılık” faaliyetleri içinde direk veya dolaylı yer aldıkları dikkat çekiyor.”
Sigorta sahtekarlarının sayısı çok yüksek
Sigorta hizmetlerinden en büyük faydayı sağlayan tarafların doğrudan veya dolaylı destekleri ile sahtekarlıkların yapıldığı dosya sayısının çok yüksek oranlarda olduğunu söyleyen Nazlıer, yakınlarına yardımcı olabilmek düşüncesini taşıyan aynı zamanda sigorta şirketinden her hangi bir şekilde yöntemi ne olur ise olsun para almanın hak olduğunu düşünenlerin sayısı da azımsanmayacak boyutlarda olduğuna dikkat çekti. Nazlıer sözlerine şöyle devam etti: “Toplumsal sigorta bilincinin yeterli olmadığı çok açık. Öncelikle sigorta sisteminin amaçlarının ve işleyişinin toplum bilincini artıracak seviyede olması için sigorta sektörünün bu konuda bir şeyler yapması gerektiğine inanıyorum. Ancak bizleri en çok düşündüren nokta; sigorta sektörü ile bir şekilde menfaat ilişkisi olan tarafların, sahip oldukları bilgi ve deneyimi, sigorta sektörünü dolandırmak için kullanmaları. Anlaşmalı tutanak uygulamasına geçildiğinden bu güne kadar gerçekleşen işlemler sonucu uzun süredir tüm yaşananlar istatistik oluşturmaya, veri ve değerlendirme kriteri olmaya yeterli seviyeye ulaştı. Alınan bilgiler ve elde edilen sonuçlar dikkate alınarak kaza branşında artan sektör zararı bir yana gerçek dışı hasarlar için ödenen tazminatlar ciddi yekün oluşturmaya başladı. Geçmiş dönem tecrübelerimizde, sigorta şirketleri yasal mercilere müracaat etmeden bir şekilde konuyu kapatmaktan yana tavır almaktaydılar. Ancak önü kesilmeyen sahtekarlıkların toplam hasar maliyetlerindeki oranı azımsanmayacak tutarlara ulaştığı gibi, toplam hasar maliyeti tüm sigortalılara yansıdığından müdahale zamanının geldiğini, sorunların kaynağının başlangıcı aşamasında ve dikkat çekici şekilde hatırlatılmasıyla bu hatırlatmayı da milat kabul ederek sigorta sektöründe ilk kez bir belgeye bu tür bir uyarı eklenmesine karar verildiğini düşünüyorum. Bizlerin çalışmasına etki edeceğini düşünmüyorum. Kaza branşı eksperlerinin tümü her hasar için istisnasız aynı süreç ve öntemleri uyguluyorlar. Sigorta şirketleri ile ilişkisi olmayan bu süreçte hasarın ve süreçlerinin tüm sorumluluğunu en üst seviyede üstlendiklerinden, doğru ve gerçek zararın tespiti konusunda en iyi bilgi ve tecrübe ile gereğini yapıyorlar. Bunun dışında eksperlerin etkileneceğini beklemiyorum.”
ŞEMSİYE