Mehmet Emin Karamehmet için Türkiye’nin en yatırımcı iş adamlarından biri denilse yalan olmaz. Riskleri seven, kaçmayan bir patron. Zaten Turkcell gibi bir markanın varlığı, Kuzey Irak’taki petrol kuyularına olan yakınlığı bunların kanıtı. Ama Karamehmet aynı zamanda bütün bu çıkışlara rağmen en fazla darbe alan isim. Elinden çıkan bankalar, Turkcell’de yaşananlar ortada. İşte iş dünyasında böylesine derinliğe sahip bir patronun çok sevdiği, yakın çevresine anlattığı bir fıkrayı bugün biz de dinledik. Güldük, gülerken düşündük. İstedik ki siz de bir okuyun, gülün, gülerken de düşünün… Karamehmet neden en çok bu fıkrayı seviyor, ne anlatmak istiyor?
İşte o fıkra
Ülkelerden birinde kralın çok güzel ama bir o kadar da asi bir atı varmış. Atı eğitmek mümkün değilmiş. Kral da “Bir yarışma düzenleyeyim” demiş. Bir hafta içinde atı altına çeviren kişiye atın ağırlığı kadar altın vereceğini söylemiş. Ama şart koşmuş: Yaparım deyip de yapamayanın kellesi gider. Davullar çalmış, yarışma ülkenin her yanına duyurulmuş.
İşin içinde adamın 7 sülalesini doyuracak altın da olsa can tatlı, kimse talip olmamış. Tam umutlar tükenirken halktan biri çıkmış, “Ben yaparım” demiş. Atı alıp eve gitmiş. Bütün tanıdıkları, akrabaları koşturup gelmişler. Bakmışlar, at ahırda, yan gelip yatmış, yemleniyor. Keyfi yerinde. Herhangi olağanüstü bir durum da yok…
Merak ve korkuyla adama sormuşlar:
-Ne yaptığının farkında mısın, atı nasıl altına çevireceğini biliyor musun?
Adam cevap vermiş:
-Hayır bilmiyorum
Hepsi birden haykırmış:
-Deli misin sen, eğer atı altına çeviremezsen bir hafta sonra kellen gidecek…
Ama adam sakin sakin konuşmuş:
-Daha bir hafta var; atın ölmeyeceğini, benim ölmeyeceğimi ya da kralın ölmeyeceğini kim bilebilir? Bir haftaya kadar ne olacağını kim bilebilir…
Yazdır