Vakıfbank’ın Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan yüzde 58 hissesi Hazine’ye devredilecek. Bunun için süreç başladı ama tartışmalar da sürüyor. Yıl sonuna kadar tamamlanması beklenen devirle birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün temsil ve idare edeceği bir fon oluşturulması ve bu fon ile beraber vakıfların kuruluş senetlerinde yer alan amaçlarını yerine getirmelerini sağlayacak sürekli bir gelir elde etmesi amaçlanıyor.
Banka yönetimi konu ile ilgili görüşlerini daha önce açıklamıştı. Şimdi de hukukçularo layı değerlendiriyor. Bu evir islam hukukuna uygun mu değil mi? Bulunduğu Kuala Lumpur’dan Radikal Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan İslami Finans Profesörü Murat Çizakça, her bir vakıfnamenin altında bir beddua kısmı olduğunu hatırlatarak, “Kim ki bir vakfı yok eder, malına el koyarsa, o kişi hakkında beddua edilir. 1954’te en büyük kıyım yapılmıştı” diyor. 1954’te Osmanlı para vakıflarının hükmi şahsiyetlerinin yok edilerek sermayelerine el konulduğunu belirten Çizakça, “Aslında yapılan iş 1954’tekinin devamından ibaret” dedi.
Radikal Gazetesi’nin haberinde dikkat çeken konular şöyle: Vakıfbank’ın ihraç ettiği A Grubu hisse senetlerinin Osmanlı para vakıflarının ana sermayeleriyle satın alındığının altını çizen Çizakça, “Yani kısacası bu vakifların sermayesi bankaya geçmiş oldu. Bu A Grubu hisseleri bankanın sermayesinin yüzde 55’ini oluşturuyordu. Kurucuları olmuş olan bu Vakıfların sermayeleri Vakıflar Genel Müdürlüğü nezdinde tutulduğundan bankanın hisselerini satın alan da Vakıflar Genel Müdürlüğüydü” dedi. Banka’nın sermayesinin yüzde 20’sini oluşturan B grubu hisse senetlerinin, kurucuları veya mirasçıları tarafından yönetilmeye devam edilen vakıfların sermayesinden oluştuğunu ifade eden Çizakça, 1967’de geçen bir diğer kanunun istibdal zorunluğu getirdiğine işaret ederek, “Böylelikle tüm Osmanlı para vakıflarının sermayelerinin Vakıflar Bankası hissesine dönüştürülmesi zorunlu hale geldi. Tüm bu vakıfların böylelikle hem sermayelerine hem de hukmi şahıslıklarına el konulmuş oldu” diyor.