Simit tezgahıyla başladı, kaset tezgahıyla bitirdi Okan KONURALP / Hürriyet Hilmi- Feride Baykal çiftinin çocuğuydu. Nüfus kütüğüne ise doğumu 20 Ağustos olarak kaydedildi. Milli mücadelenin içinden gelen, Antalya’nın önemli isimlerinden biri olan babası, Deniz Baykal’ı “Dünya buradan ibaret değil, dünyayı tanı” felsefesi üzerine kurulmuş bir yaşama attı. Yazları onu Afyon’a, İzmir’e çalışmak üzere gönderdi. İlk parasını babasının zorlamasıyla, simit satarak kazandı. Antalya-Kepez Sulama Projesi’nde çalıştı, mira tuttu. TMO Bölge Müdürü eniştesinin yardımıyla girdiği ofiste buğday puantörü olarak çalıştı. Çocukluğunun en renkli hatıraları arasında Antalya Ağır Ceza Reisi’nin oğlu Güner Öztürk’ün kendisinin de yer aldığı arkadaş grubu için düzenlediği gramafon geceleri bulunuyor. Bir de resmin kendisinden çok, özellikle Rembrant ve çağdaşları hakkındaki sanat tarihi birikiminin resim öğretmenini etkileyişi. Yıllarca kendisiyle özdeşleşen Ankara Oran yürüyüşlerinin altında her sabah ilkokula gitmek için katetmesi gereken 8 kilometrelik mesafe bulunuyor. İlk gençliğinden kalma bir alışkanlıkla güne 05.30’da başlıyor. Tıraş oluyor ve yüzünü kükürtlü sabunla yıkıyor. Defne sabunu ve su dışında, temizlik malzemesi kullanmıyor. 1987’de geri döndü Baykal 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden bir süre sonra Ankara’da gözaltına alınarak Zincirbozan’a gönderildi. O dönem Süleyman Demirel ve İhsan Sabri Çağlayangil’in de aralarında bulunduğu sağın önemli isimleriyle yakın ilişkiler kurdu. 1982 Anayasası sonucunda siyasi yasaklılar listesine girdi. Referandum sonucu yasaklar kalkınca 1987’deki genel seçimlerde SHP’den Antalya Milletvekili seçildi. SHP kurultaylarında Erdal İnönü’nün üç defa karşısına çıkan Baykal, başarılı olamadı. 1992’de CHP’nin başına geçti Temmuz 1992’de kapatılan siyasi partilerin yeniden açılmasına olanak tanıyan yasal düzenlemenin ardından 9 Eylül 1992’de toplanan CHP Kurultayı’nda Genel Başkanlığa seçildi. DYP-CHP koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevlerini üstlendi. 23 Mayıs 1998’de yapılan CHP 27’nci Olağan Kurultayı’nda Genel Başkanlığa üçüncü kez seçildi. İlk istifa 1999’da geldi 1999 seçimlerinde CHP ve Deniz Baykal ilk kez Meclis dışında kaldı. Baykal, bu sonucun ardından görevinden istifa etti. O dönemin özeti “1999 seçimi sonrasında, bir kızgınlık, küskünlük psikolojisi içine girdim, içime kapandım, doğrudur. Bir süre alışılmış siyasi ortamlara girmeyi reddettim. Yanımda Olcay, çocuklarım ve torunlarım vardı” sözlerindeydi. Baykal, 30 Eylül 2000’de Ankara’da toplanan CHP 11. Olağanüstü Kurultayı’nda yeniden seçilerek, dördüncü kez CHP Genel Başkanı oldu. Rakibi, istifasının ardından genel başkanlığa seçilen Altan Öymen’di. 3 Kasım 2002’deki seçimlerin ardından CHP 177 milletvekili kazanarak Meclis’e girdi. 2007 seçimlerinde ise partisi 110 milletvekili kazandı. Siyasete, anamuhalefet partisinin lideri olarak veda etti. Siyasete Turan Güneş kazandırdı MEZUNİYETLERİNİN ardından ABD’ye gittiler. Dönüşte, 1961’de Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne, Bahri Savcı’nın asistanı olarak girdi; Olcay Baykal da Hazine’de göreve başladı. 1965 Genel Seçimleri’yle ilgili hazırladığı rapor, siyasi hayatının taşlarını döşemeye başladı. Turan Güneş raporu Ecevit’e aktardı. Ecevit’e iki kez bakanlık yaptı 14 Ekim 1973’te yapılan seçimlerden birinci çıkan CHP’den, Antalya Milletvekili oldu. 1974’te Bülent Ecevit’in Başbakanlığı’nda kurulan CHP-MSP koalisyon hükümetinde Maliye Bakanlığı görevini üstlendi. Kıbrıs Barış Harekatı’nı planlayan ekibin içinde yer aldı. 1978’de kurulan 3. Ecevit hükümetinde ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptı. O tarihlerde, artık yolu Ecevit’ten yavaş yavaş ayrılan bir siyasetçiydi. Kendi ekibini oluşturdu. 1979 ara seçimlerinden sonra toplanan CHP Olağanüstü Kurultayı’nda parti yönetimini eleştirerek ilk çıkışı yaptı. 27 Mayıs yorumu Lİse bitince Ankara yılları başladı. Tıp okumak isteyen Olcay Baykal, Deniz Baykal için Mülkiye’yi tercih etti, kendisi de hukuk fakültesine kaydoldu. Okul dışındaki vakitlerinin çoğu Kumrular Sokak’ta bulunan Milli Kütüphane’de geçti. 27 Mayıs’ta da Olcay’la beraberdi. Hissettiklerini “Bir büyük sevinç ve mutluluk içinde değildim” sözleriyle özetledi. Öğretmeninin kızı Olcay Deniz Baykal hayatının en zor dönemlerinde verdiği şartsız desteklerle örnek bir eş olarak kendisinden söz ettiren iki çocuğunun annesi Olcay Hanım’la lise öğrenciliği döneminde tanıştı. Olcay’ın annesi Şükriye Hanım, Baykal’ın öğretmeniydi. İlişkileri başladığında, Şükriye Hanım, “Ben sizi hep birbirinize yakıştırdım. Ne güzel olur birlikte olsalar derdim” itirafında bulundu. Baykal’ın 1973 seçimlerine kadar CHP ile akademisyen kimliğini koruyarak sürdürdüğü ilişkisi, Ecevit’in teklifiyle değişti. Profesör olmasına bir yıl kala, üstelik ABD’den gelen daveti de kabul etmek üzereyken, bir başka daveti kabul ederek siyasete girdi. O anları “Direndik! Örneğin Olcay teklifi gözyaşları içinde karşıladı, hiç istemedi. Ancak sonunda önseçime girme şartıyla kabul ettik” diye anlattı.