Sağlıkta başarı öyküsü
Tarih: 29 Mart 2010 - 08:11
Global kriz döneminde, Bakanlık verdiği sözleri tutamamaya başladı. Sonunda Nasrettin Hoca misali, tam açlığa alıştırırken, eşek öldü demeyelim.
Ocak 2004 sonrasında kamu hastanelerinin Sağlık Bakanlığı bünyesinde toplanması, başlı başına bir devrimdi. Şubat 2005te tüm sağlık tesisleri ve serbest eczaneler, SSK mensuplarının kullanımına açıldı. Mayıs 2005te yeşil kartlıların ayakta tedavide de ilaç alabilmeleri uygulaması başlatıldı. Haziran 2007de özel sağlık kuruluşlarından hizmet alımları yaygınlaştı. Artık, sağlık hizmetlerine erişim ve kurallar açısından tüm nüfus neredeyse eşit sayılabilecek haklara sahipti. Bunlara ek olarak, sağlık ocakları ve ana sağlık merkezlerinde poliklinik imkanlar arttırıldı. Bu iktidar döneminde:
- Yatarak tedavi oranı % 7.9dan
% 10.6ya; aşılama oranı % 78den
% 90a; doktora müracaat oranı
% 2.6dan % 4.6ya çıktı.
- Yaşam süresi 71 yıldan 72 yıla çıkarken, bebek ölümü oranı % 0.29dan % 0.22ye düştü.
- Hizmetten memnuniyet, % 39dan % 63e yükseldi.
- Hastanelerin doluluk oranı,
% 58den % 65e geldi.
- Doktor başına muayene adedi, 1699dan 2742ye çıktı.
Ve sıkıntı
Bütün bu tedbirler sonucu, sağlık harcamalarının kamu tarafından karşılanan bölümü % 62.7den % 81.4e yükseldi. İşte bu durum, Maliye Bakanlığını harekete geçirdi; Sağlık Bakanlığına dur dedi. Devlet, sağlık harcamalarıyla baş edemez duruma düşmüştü. Yapılması gerekenler çok kısa süreye sığdırılmış; harcamalar arttırılırken ek gelir elde edilmesi için tedbir alınmamıştı. IMFnin de öngörüsüyle, eczanelerden, hastanelere, doktorlara, ilaç firmalarına kadar birçok sıkıntı yaratıcı tedbir alınmak zorunda kalındı. Alınan bu tedbirlerin global krize denk gelmesi ile de, tüm sağlık sektöründe bir daralma; ilaç firmalarında ciddi zararlar gündeme geldi.
İlaçta neler oluyor?
Global kriz döneminde, Bakanlık verdiği sözleri tutamamaya başladı. % 19luk kur artışına rağmen, ilaç fiyatlarına sadece % 8lik bir artış yapıldı. Kamu ilaç alımlarında kutu sayısı artarken, ilaç harcamaları artmadı. Tedbirlerin kriz yönetimi olduğunu düşünen ilaç firmaları, bu gelişmelere ses çıkarmadı.
Sağlık Bakanlığının geçen yıl sonbaharda çıkarttığı yeni fiyat kararnamesi her şeyi altüst etti. Devletin satın aldığı jenerik ve jeneriği olan orijinal ilaçların fiyatları, % 66 oranına indirildi. Jeneriği olmayan orijinal ilaç fiyatları da % 12 düşürüldü. 20 yıllık ürünlerin fiyatları referans fiyat seviyesine çekildi. İthal ürünlerin ruhsatlandırılması durduruldu. Klinik araştırmalar yönetmeliği rafa kalktı.
Sağlık harcamalarının bilinçsizce arttırılmasının tüm fedakarlığı eczaneler ve ilaç firmalarından isteniliyordu. Türkiye, dünyadaki en kapsamlı genel sağlık sigortasını uygulamaya sokuyor ama dünyadaki en az ilaç harcaması yapmaya çalışıyordu (bu konuda oransal anlamda bizden kötü sadece Polonya var). Sonuçta, eczaneler ve ilaç depoları kendilerinde mümkün olduğu kadar az ilaç bulundurmaya başladılar. Özellikle, yerli ilaç firmaları tam bir sarsıntı yaşadı. Yerlilerin araştırma yapma ve işlerini geliştirme olanakları da tamamen ortadan kalktı. Cari harcamaları kaçınılmaz olarak, cari gelirlerinin çok üzerine çıktı.
Sonunda Nasrettin Hoca misali, tam açlığa alıştırırken, eşek öldü demeyelim.
YABAN TÖRÜNER-MİLLİYET
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/saglikta-basari-oykusu/271971