İMKB'nin 20 yıllık macerası
Tarih: 05 Ocak 2010 - 20:25
Ekonomist Dergisi geçen hafta 20. yıl özel sayısında İMKB'nin son 20 yılını analiz eden bir haber yaptı. İşte o haber...
16 şirket 317 oldu, işlem hacmi 300 milyar dolarlara tırmandı
İMKBnin Ekonomist ile ortak bir hikayesi olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü her ne kadar borsa 1985ı yılında kurulmuş olsa da beş yıl içinde İMKB 100 endeksi bile oluşamadı. Gerçek ivme 1990 sonrasında yaşandı. Bunda Ekonomistin etkisini araştırma uzmanlarına bırakıyoruz. Bugün şirket sayısının 317ye, yıllık işlem hacminin ise 300 milyar dolarlara ulaşmasında azıcık da olsa Ekonomistin katsını kabul edeceklerdir.
Talip Yılmaz / Ekonomist
Ekonomist dergisi 20inci yaşına demir atarken Türkiye Hisse Senetleri Piyasası da 24 yılını geride bırakıyor. Merhum Turgut Özalın ANAPının liberal ekonomi rüzgarının esmeye başladığı bu dönemde önemli icraatlardan biri de borsa oldu.
O dönemde İstanbul Tahtakalede kendi kendine işleyen bir piyasa var. Ancak kontrolsüz ve sınırları bilinmiyor. İşte bu dönemde Özal, Muharrem Karslıyı başbakanlığa çağırıyor ve yetkilendiriyor. Mart 1985te yaşanıyor bu olay. Neticede hızlı bir çalışma sonucunda aralık ayının üçüncü haftasında İMKB resmen açılıyor. İlk işlem ise İstanbul Çağaloğlundaki Ziraat Bankasının boşaltılan katında gerçekleşiyor.
İMKBde gerçekleşen ilk işlem ise şuydu: Fogal Çorapları Türkiye Mümessili Özhan Oral, Ekrem Pakdemirlinin 5 kuruşluk köprü senedini 1 TLye Muharrem Karslı aracılığıyla satın aldı.
Aradan geçen 24 yılda Muharrem Karslı, Yaman Törüner, Tuncay Artun, Osman Birsen ve son olarak şimdiki başkan Hüseyin Erkan İMKBnin başkanlığını yürüttü.
İMKB, bu süreçte bir çok krizi atlattı. 1990 körfez krizi, 5 Nisan 1994 kararları, 1997de Uzakdoğu krizi, 2001 krizi ve son olarak 2008in son çeyreğinde global ekonomik kriz. İMKB, tüm bu krizlerden yüzünün akıyla çıkmayı başardı.
İşlem hacmi
Rakamsal olarak 24 yıla bakıldığında 1986 yılından bu yana ekonomiye 44 milyar dolar kaynak girişi sağlayan İMKB yola sadece 16 şirketle çıkmıştı. İlk yılını ise 80 şirketle tamamladı. 1990 yılına kadar 100 barajını aşamayan borsa, yaşanan tüm sıkıntılara eksikliklere rağmen büyümesini sürdürdü. 2001 krizine kadar kademeli olarak 300 şirket barajını aştı.
Ancak 2001 krizi, borsayı derinden sarstı. Batan bankalar, reel sektör şirketleri, aracı kurumlar gördük. Özellikle finans sektörünün aldığı yara, piyasayı derinden sarstı. Batan şirketlerle ve endeksteki sert düşüşle birlikte yatırımcı sayısı hızlı bir şekilde düştü. Ortalama yıllık 10-15 olan halka arz sayısı 1-2lerde kaldı. Sonuçta bu gün 317 şirketle yoluna devam ediyor, borsa.
İMKBnin ilk yılda ulaştığı toplam piyasa değeri 938 milyon dolarken, bu gün gelinen noktada 204.8 milyar dolarlık büyüklük söz konusu. Yine ilk yılı 13 milyon dolar toplam işlem hacmiyle kapatan borsa 2008 yılını 261.2 milyar dolar toplam işlem hacmiyle kapattı. 2009un 11 ayında ulaşılan rakam ise 283.2 milyar dolar.
Bugün neler oluyor
Dünya borsalarında, 2007'de yükselen trendlerin kırılmaya başladığı gözlendi. 2008'de düşüş başladı. Son çeyrekte Lehman Brothersin batışıyla 2008 yılında endeks, yüzde 51.1lik düşüşle tarihinin en büyük yıllık değer kaybını yaşadı. 2008 yılının son günü 26.864ten kapanan endeks, 5 Mart 2009da 23.036 seviyesinden yılın en düşük kapanışını yaptı. Bu gün gelinen noktada ise endeks, yüzde *** yükselişle 51.000*** seviyesini gördü.
2008in son çeyreğinde başlayan krizde ekonomileri kurtarmak amacıyla tüm dünyada para pompalandı, bazı finans kuruluşları batmaya terk edilirken bazılarına destek verildi ve kurtarıldı. Tüm dünyada faiz indirimleri devam etti. TCMB de bu gidişata paralel faiz indirimlerine devam etti. Sonuçta 2009un ilk yarısı İMKB açısından temkinli yaşanırken, ikinci yarısı 2001 kriz aşısını olan Türk bankalarının büyük katkısı ve ekonomideki toparlanma işaretlerine paralel olarak daha olumlu geçti.
Kısacası 2009, en azından mali piyasalar için kriz yaralarının sarılmaya çalışıldığı bir yıl oldu. Ülkemizde krizde çıkan TLnin bir kısmı geri geldi. Faiz indirimleri ve ekonomilere para pompalanması, borsalara yaradı. Türkiye'de yatırımcı sayısı, 2005 yılından beri ilk defa 1 milyonun üstüne çıktı. Yabancı takası, yüzde 63 seviyelerden yüzde 67lere kadar yükseldi.
Riskler fazla
2009 stratejistler, portföy yöneticileri açısından kolay bir yıl olmuştu. Yatırımcılara, global likiditenin artması ile birlikte dip sevilerde olan hisse senetleri tavsiye edildi. Yine dip seviyelerdeki emtialar, özellikle de emtialardan altına yatırım yapıldı. Merkez bankalarının faizi düşürme politikası bilindiği için Türkiyede TL faize ciddi yatırımlar yapıldı. Bankalar bilançolarını daha da güçlendirdi. Bunun yanında sektörel teşvikler, otomotiv, beyaz eşya ve teknoloji şirketlerinin yüzünü güldürdü. Kısaca portföy yatırımcıları; TL faiz önerdi, dip seviyelere gelen mali yapısı güçlü, krize dayanıklı teşvik almış sektörlerin hisselerini tavsiye etti. Yatırımcılara iyi kazançlar sağlandı.
2010 yılı ise belirsizliklerin arttığı bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Dünyada, merkez bankalarının fazla likiditeyi çekme adına faiz artırımlarına başlayacağı bir döneme girilecek.
Bu sürecin ne kadar hızlı olacağı bir soru işareti. Dubai ve Yunanistan örneklerinin artabileceğinden korkuluyor.
Türkiyede de Merkez Bankası faiz indirimlerini durdurdu. Bazı tahminlere göre 2010 ilk çeyrekte faiz artırımlarına başlayabilir. Teşvikler ortadan kalkınca, reel sektörde rakamlar düşmeye başladı. IMF anlaşması, tüm açıklamalara rağmen belirsizliğini koruyor ve ciddi bir bütçe açığı sorunu ortada duruyor. Ayrıca hisse fiyatları da eskisi kadar cazip değil ve yılın sonlarında genel seçim beklentileri de fiyatlanmaya başlayacak.
Strataji belirlemek zor
Ancak bu olumsuzlukların yanında bankaların güçlü performanslarını koruyacağı görülüyor. Fitchin not artırımının yanında Moddys ve Standart & Poorsdan da not artırımı bekleniyor. Bütçe açığının finansmanında özelleştirmelerin hız kazanmasıyla zorluk yaşanmayacağı tahminlerinde bulunuluyor. IMF ise yine de önemli bir beklenti olarak piyasalarda fiyatlanmaya devam edecek.
Bu konjonktürde stratejistlerin, portföy yöneticilerinin işi 2009 kadar kolay değil. Buna rağmen genel olarak bakıldığında vadeleri kısaltmakla birlikte, TL önerilmeye devam ediliyor. Yine hisse senedi piyasasında seçiciliğin daha da artacağı ifade ediliyor. Borsa uzmanları 2010da en doğru yaklaşımın, riskleri dağıtan bir sepet oluşturmak olduğunu ifade ediyor.
Reel sektör geride
Krize tedbir olarak merkez bankalarının piyasalara verdiği fazla likidite ile risk iştahının artığı bir yılı geride bıraktığımızı söyleyen Finans Invest Genel Müdürü Zafer Onat, ancak reel ekonominin sermaye piyasalarının hızına yetişemediğini ifade ediyor. Bu nedenle 2010da biraz temkinli olunması gerektiğini belirten Onat, Kriz, sermaye piyasalarında V şeklinde seyretti. Ancak reel ekonomide seyir L gibi durdu. Arada bir fark oluştu ve bir şekilde birleşmek durumunda diyor.
2010 yılının dünya ekonomisinin yaralarını sardığı ve yeniden büyümeye başladığı bir dönem olarak tarihe geçeceğini söyleyen İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, küresel büyümedeki canlanmaya ve risk iştahındaki artışa paralel olarak Türkiye ekonomisinin de durgunluktan çıkmasını bekliyor. Ancak Avrupa ekonomisinin yavaş büyümesi ve işsizliğin yüksekliğinin büyümeyi sınırlayacağını belirten Gürleyen, emtia fiyatlarındaki artış ve bütçedeki bozulma nedeniyle MBnin 2010un son çeyreğinde faiz artırmaya başlayacağını tahmin ediyor.
IMF izlenecek
Bazı analistler ise faiz artırımlarının çok daha erken hatta yılın ilk çeyreğinde olmasını bekliyor. Merrill Lynch Gelişmekte olan Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Ekonomisti Türker Hamzaoğlu, gelişmekte olan ülkeler arasında en büyük faiz artırımlarının Türkiye, İsrail ve Güney Afrika'da görüleceğini söylerken, Türkiye'de 2010 sonunda politika faizlerinin yüzde 8'e yükselmesinin tahmin edildiğini belirtiyor.
Merkez Bankası'nın gösterge olan gecelik borçlanma faizi yüzde 6.50 seviyesinde bulunuyor. Türkiye'nin mevcut aşamada IMF ile anlaşmaya ihtiyaç duymadığını düşündüklerini ifade eden Hamzaoğlu "Türkiye'nin, gerekmesi durumunda IMF'den esnek kredi imkanını sağlayacağını düşünüyoruz ancak burada mali kural önem taşıyor" diyor.
Ekonomi Bakanı Ali Babacanın IMF ile genel çerçevede mutabakata varıldığını ve detaylar üzerinde çalışıldığını açıklamasına rağmen 2010 yılı yatırım stratejisini stand by yapılmayan bir senaryo üzerine kurduklarını söyleyen Serhat Gürleyen ise, şöyle devam ediyor: Piyasalardaki iyimser hava ve Fitch tarafından yapılan iki kademe not artışı, hükümetin genel seçimlere IMF desteği almadan girme ihtimalini artırdı diyor.
Endeks beklentileri
Borsa endeksinde şu aşamada hedef değerlerinin 59.000 seviyesinde olduğunu söyleyen Gürleyen, Mevcut fiyat seviyesi ekonomik ve siyasi riskleri yansıtmadığı için borsa genelinde alış önermiyoruz. Borsa için gerilemelerin alım amaçlı kullanıldığı Biriktir görüşümüzü koruyoruz diyor.
Gürleyen, 2010 yılında piyasa riski (Beta) alanlardan ziyade, sektör ve şirket bazlı katma değere sahip bilgiye dayalı (alfa) yatırımcıların kazanmasını beklediklerini kaydediyor.
Standart Ünlü Genel Müdürü Attila Köksal, 2010da strateji belirlemenin daha zor olduğunu ancak bu dönemde portföyü çeşitlendirmek gerektiğini kaydediyor. Türk yatırımcısının altın, döviz ve TL mevduatın yanında farklı arayışlara girdiğini kaydeden Köksal, hisse senedi piyasasında yatırımcı sayısının artmasının bunun en önemli işareti olduğunu belirtiyor. Köksal, tarihsel olarak döviz ve altının yatırımcısını üzdüğünü TLnin ise sevindirdiğini belirterek, Ancak reel faizlerin gerilemesiyle, hisse senedi de iyi bir alternatif oldu diyor.
Banka karlarının 2010 yılında 2009'a göre bir miktar gerileyebileceğini ve bunun da piyasadaki beklentileri geriye çekeceğini ifade eden Zafer Onat, "Borsada 2009'daki gibi bir yükseliş olmaz. 2010 volatilite açısından yoğun geçmekle birlikte İMKB 100 Endeksi dar bir bantta, aşağıda 37.000-38.000 yukarıda ise 52.000-54.000 arasında hareket edebilir. Bazı analistler de ekonomilerin toparlanması nedeniyle merkez bankalarının faiz artırımlarına başlayacağı beklentisinin sürdüğü bir ortamda, özellikle ABD verilerinin beklentilerden aşırı olumlu gelmesiyle, hisse senetlerinde kısa süreli satışlar görülmesini bekliyor. Sonrasında ise toparlanma olacağı kaydediliyor.
Dikkat çeken sektörler
Merill Lynch Varlık Yönetimi EMEA Portföy Stratejisti Bill O'Neill gelişmekte olan hisse senedi piyasalarında banka hisselerine çok fazla ilgi duymadıklarını, Yunanistan örneğine bakıldığında finans sektöründe yüksek risk ve kırılganlığın sürdüğünü belirtiyor. O'Neill, "Tüketici ile ilişkili sektörler ilgi çekici. Türkiye'de de bu yapıya uyan şirketler var" diyor. Marbaş Menkul Değerler Genel Müdürü Hamdullah Ceylan, IMF anlaşmasının seyri, kredi kuruluşlarının tavrı, bankacılık ve sanayi sektörü karları ile büyüme oranlarının izlenmesini tavsiye ediyor. Ceylan, bu gelişmeler ışığında enerji, ilaç, bankacılık ve sanayi sektörü şirketlerinin takip edilmesini tavsiye ediyor.
Finans Yatırım 2010 strateji raporunda düzeltme hareketi yaşanana kadar İMKBde betası düşük defansif hisse senetleri, sonrasında ise büyüme odaklı daha agresif sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin tercih edilmesi öneriliyor. Kurum, bu kapsamda, defansif seçimlerin telekom, enerji, gıda-içecek ve perakende sektörlerinden yana kullanılmasını, agresif seçimlerin ise bankacılık, sigorta, inşaat, beyaz eşya ve otomotiv şirketlerinden yana yapılması gerektiğini savunuyor.
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Halka arzlar ve birleşme-satın almalarda 2010 BEKLENTİSİ
Piyasada hisse hareketlerinde etkili olan faktörlere bakıldığında şöyle bir tablo ortaya çıkıyor:
HALKLA ARZLAR: Piyasaların geldiği nokta açısından halka arzlar için cazip bir ortam oluşmuş olmasına karşın İMKBye istendiği sayıda yeni şirket gelmedi. Yılın sonlarında sadece Ran Lojistikin halka arzı gerçekleşti. Bunun yanında yatırım fonları piyasaya ile tanıştı. 2010 yılında ise SPKnın teşvik etmesi ve İMKBnin TOBB ile birlikte çalışması sonucunda İMKBnin halka arzlardaki sıkıntılı süreci bir nebze olsun aşması bekleniyor.
Piyasada uygun ortamın sürmesi durumunda, ocak ayından itibaren halka arzları görmeye başlayacağız. Şu anda İMKB'de var olmayan sektörlerden şirketler piyasaya gelerek borsaya çeşitlilik kazandırabilir. Bu da İMKBye hareketlilik getirebilir. Şirket bazında bakıldığında İGDAŞın büyük bir halka arz olması bekleniyor. Koza Grubunun şirketi Koza Altın, önemli bir halka arz.
Ayrıca Aksa Jeneratör ile birkaç hastane ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarının halka arzının görülmesi bekleniyor. Türk Telekomun 2010 yılında yapılması beklenen ikincil halka arzı da piyasada etkili olabilir.
BİRLEŞME VE SATIN ALMALAR: Son yıllarda birleşme ve satın almalar konusu, İMKB cephesinde de büyük yankı buldu. Bu alanda gelen haberler, hisse bazında hareketlilikleri beraberinde getirdi. 2009 yılı krizle birlikte durgunluğun yaşandığı bir dönem oldu. Buna rağmen, Vakıf Girişim Sermayesi YO, Lafarge Aslan Çimento, Atakule GYO şirketlerinde büyük ortaklar değişti. Ceytaş Madencilik grup şirketi Park Elektrik Madencilik ile birleşirken, Sabancı Grubu, Aksigortadaki iştiraklerini yeniden yapılandırma yoluna gitti.
2010 yılında alıcı ile satıcı arasındaki farkların kapanması ve kaynak sorunlarının ortadan kalkmasıyla birlikte bu tarz işlemlerde hareketliliğin artması bekleniyor. Bunun yanında özelleştirmeler konusu da İMKB tarafından yakından izlenecek. Başkent Doğalgaz, otoyollar ve köprüler ve Milli Piyango, İMKBnin merceğinde olacak işlemler olarak sayılabilir.
Volatilitenin arttığı bir dönemdeyiz
Mahmut Ünlü / Standard Ünlü İcra Kurulu Başkanı ve CEOsu
Son dönemde açıklanan veriler, ekonomide kısmi canlanmaya işaret ediyor. Dış ve iç talepte dönemsel teşviklerin etkilerinin azalmasına paralel olarak, toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağını düşünüyoruz. Genel seçimlerin tarihi ve politik görünümü, özel sektörün tüketim ve yatırım harcamalarında dolayısıyla da 2010 yılı büyümesinde belirleyici olacak. 2009da yaklaşık yüzde 6 küçülmesini beklediğimiz ekonominin, 2010da yüzde 3.8 büyüyeceğini öngörüyoruz.
Dış talep büyümesinin yanında genel seçim tarihi, politik görünüm, özel sektörün tüketim ve yatırım harcamalarında dolayısıyla 2010 yılı büyümesinde belirleyici olacak. Bu şartlar altında hisse senedi piyasası, 2009un biraz üzerinde bir seviyeden kapanır. Ancak volatilitenin arttığı bir dönem yaşarız.
ARACI KURUMLARDA konsolidasyon sürecek
2009 yılında aracı kurum piyasasına bakıldığında iki kurum el değiştirirken Merkez Menkul Değerler ise 24 Martta kapatıldı. Orion Investment Menkul Değerler, Shuaa Securities Holding tarafından ve Daruma Menkul Değerler Sabri Hakkı Ulukartal tarafından satın alındı. Bu gelişmeler ışığında TSPAKB verilerine göre toplam aracı kurum sayısı 2008 yılına göre 104ten 103e gerilerken, faaliyette olan aracı kurum sayısı da 92den 87ye düştü.
Yine 2009 verilerine göre işlem hacminde yerli yatırımcının payı yüzde 85, yabancı yatırımcı payı ise yüzde 15 seviyelerinde.
Yabancının payı, 2009da yarı yarıya azaldı. Yurt dışından Türkiye'de işlem yapan yabancı yatırımcı sayısının azalması nedeniyle, yabancı aracı kurumların bir bölümü Türkiye'den çıkmayı düşünebilir. Yerli aracı kurumlarda da bir konsolidasyon yaşanabilir.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/imkbnin-20-yillik-macerasi/266788