Ekonomist / Mortgage Eki Çevreye duyarlı, düşük enerji ihtiyaçlı yapılar olarak sınıflandırılan “Pasif Ev” kavramı, dünya genelinde hızla yayılıyor. 12 bini Almanya’da olmak üzere dünya genelinde 17 bin civarında sertifikalı ‘Pasif Ev’ bulunuyor. Bu tip evlerde ısıtma enerjisi tüketimi, iklim bölgesine de bağlı olmakla birlikte metrekarede 10-20 kWh arasında ve aylık enerji tüketimi ailelerin yaşadığı evler için 10 ila 25 Euro arasında gerçekleşiyor. Isınmak için kendinden çok daha soğuk bir iklime sahip olan Almanya’nın 10 katı kadar enerji tüketen Türkiye’de “Pasif Ev” uygulamalarına rastlamak mümkün değil. İşte bundan yıla çıkarak, bu ay ki sayımızda DOW Bina Çözümleri Bölüm Başkanı Durmuş Topçu ile “Pasif Ev”leri konuştuk. Mortgage Market: “Pasif Ev”lerle ilgili bilgi verir misiniz? Durmuş Topçu: “Pasif Ev” (Passive House) kavramı, enerji etkinlikli, konforlu, ekonomik ve çevreye duyarlı bir yapı standardını temsil ediyor. Her ne kadar “Pasif Ev” olarak adlandırılsa da bu düşük enerji ihtiyaçlı binalar, ofis, hastane, okul gibi amaçlara hizmet eden yapılar için de kullanılıyor. “Pasif Ev” standartları, binanın ısıtma ve soğutma enerjisi tüketiminin her biri için yılda metrekare başına 15 kWh’in altında kalmasını hedefleyen yalıtım sistemi ve ısıtma donanımı kullanılmasını zorunlu kılıyor. Ancak “Pasif Ev” sadece ısıtma enerjisini değil ayrıca iç hava değişimi, aydınlatma ve sıcak su için kullanılan enerjileri de düşük tutmayı hedefleyen bir bütün aslında. “Pasif Ev”lerin en önemli kriteri nedir? Topçu: “Pasif Ev”ler için öncelikle binaların güneş ışığını doğru kullanacak konumda dizayn edilmesi gerekiyor. Bina dış kabuğunda mutlaka iyi bir ısı yalıtımı sistemi uygulanması ‘Pasif Ev’lerin en önemli kriterleri. Bu yapılarda düşük ısı iletkenlik değerinin sağlanması için de yüksek performanslı ısı yalıtım malzemelerinin seçilmesi gerekiyor. Kısaca, çok iyi bir yalıtım, kompakt bir bina kılıfı, ısı köprülerinin yok edilmesi ve hava sızdırmazlığının sağlanması “Pasif Ev”lerin olmazsa olmaz koşulları arasında yer alıyor. “Pasif Ev”lerin ekonomiye ve çevreye katkıları nelerdir? Topçu: Bu tip evlerde ısıtma enerjisi tüketimi, iklim bölgesine de bağlı olmakla birlikte metrekarede 10-20 kWh arasında ve aylık enerji tüketimi ailelerin yaşadığı evler için 10 ila 25 Euro arasında gerçekleşiyor. Bu yüksek verimlilik, değişken ve sürekli artan enerji fiyatlarından etkilenmeden yaşama imkanı sağlıyor. Bu nedenle süper ısı yalıtımlı bu binalar, hızlanan bir eğilim ile kabul görecek. Ayrıca enerji tüketimindeki bu azalma, karbon emisyonlarında yüzde 95’e varan düşüş ve ev halkının dünya üzerindeki karbon ayak izinin azalmasını sağlıyor. Avrupa’da “Pasif Ev” uygulamaları ne derece yaygın? Topçu: Avrupa ülkelerinde kuşkusuz “Pasif Ev” trendi hızla yayılıyor. Bu konuda Almanya çok ileride. Zaten ilk ‘Pasif Ev’ 1990 yılında Almanya Darmstadt’da inşa edildi. 1996 yılında ise bu standardı teşvik ve kontrol etmek amacıyla Pasif Ev Enstitüsü kuruldu. Bugün Almanya’da 12 binden fazla, diğer dünya ülkelerinde ise 17 bin civarında sertifikalı ‘Pasif Ev’ bulunuyor. Türkiye’de “Pasif Ev”ler inşa ediliyor mu? Topçu: Türkiye “Pasif Ev”leri rahatlıkla uygulayabilecek bir iklime ve şartlara sahip… Ancak ülkemizde ne yazık ki henüz “Pasif Ev” uygulamalarına rastlamak mümkün olmuyor. Isınmak için bizden çok daha soğuk bir iklime sahip olan Almanya’nın 10 katı kadar enerji tüketiyoruz. Ülkemizde yalıtımsız binaların metrekare başına enerji tüketimi 300-350 kwh arasında, Almanya’da ise hedeflenen ortalama enerji tüketimi 30-60 kwh. Ülkemizde şimdilik bu rakamın ancak 120 kwh’lere inebilmesi öngörülüyor. Teknolojik olarak minimum enerji tüketmek söz konusu iken ülkemizdeki konutlarda “Pasif Ev”e göre 20 kat daha fazla enerji harcanıyor. Aslında bırakın “Pasif Ev”lere geçmeyi, biz hala yalıtımsızlık sorunumuzu bile çözemedik. Dow Bina Çözümleri olarak sizin “Pasif Ev” uygulamalarınız var mı? Topçu: Dow Bina Çözümleri olarak İtalya’da güneş enerjisi kullanımının yaygınlaşmasını hedefleyen bir sivil toplum kuruluşu olan İtalyan Solar Bilgi Merkezi binasında, CE Belgeli Styrofoam ürünlerimizle ısı yalıtımı uygulamaları gerçekleştirdik. Ve bu sayede İtalya’daki bu “Pasif Ev”de yüzde 92 enerji tasarrufu sağlandı, karbon emisyonu da sıfıra indirildi. Hollanda’daki bir yenileme projesi ile de Ulusal Yenileme Ödülleri kapsamındaki “Dayanım” dalında ödül aldık. Yalıtım konusunda Türkiye’deki mevcut durumdan bahseder misiniz? Topçu: “Pasif Ev”lerin en önemli aşaması, en büyük enerji tasarrufunu sağlaması açısından ısı yalıtımı… Oysa bugün ülkemizdeki 17 milyon konutun yüzde 90’ı hala yalıtımsız ve bu yüzden bu binaları ısıtmak ve soğutmak için yüzde 50 daha fazla enerji tüketiyoruz. Yalıtımsızlık yüzünden her yıl ortalama 7.5 milyar doları havaya savuruyoruz. Çevreyi de hızla kirletiyoruz. Uluslararası ölçütlere göre bir ton karbondioksit salınımının etkin bir yatırımla önlenmesi için 40 Euro yatırım yapılması gerekiyor. Ancak ısı yalıtımı ile bırakın 40 Euro’luk yatırımı, 150 Euro tasarruf sağlanıyor ve karbon salınımı da aynı oranda düşürülüyor. “Yeni yönetmelik sektöre hareketlik getirecek” Durmuş Topçu, 5 Aralık’ta yürürlüğe giren Binalarda Enerji Performans Yönetmeliği, “Enerji Kimlik Belgesi” uygulaması hakkında ise şunları söylüyor: “Artık beyaz eşyalarda olduğu gibi binalar da enerji tüketimlerine ve sera gazı salınımına göre A’dan G’ye kadar sınıflandırılıyor. Bu durumda herkesin tercih edeceği binalar elbette A sınıfı yapılar olacak. Binaların enerji sınıfını yükseltmenin yolu ise en başta ısı yalıtımından geçtiği için, bu yönetmelik ısı yalıtımını artık ciddi anlamda bir zorunluluk haline getiriyor. Bu durum kuşkusuz sektörde ciddi bir hareketlilik yaratacak. Çünkü artık ısı yalıtımı olmayan binalar belediyeden izin alamadığı için inşa edilemeyecek. İlk etapta yeni binalar için geçerli olan bu yönetmelik, 10 yıl içinde mevcut binaları da kapsayacak. Bu durumda, şu an ortalama 15 milyon konutun yalıtımsız olduğunu düşünürsek bu binaların renovasyon projelerinin de sektöre ivme katacağını görmek mümkün.”