Bankalar yeni emtia kurallarına hazırlanıyor
Tarih: 27 Aralık 2009 - 01:53
ABDli düzenleyiciler emtia türevlerinin ticaretindeki kuralları sıkılaştırmaya başlamışken, bankalar da bu değişikliklerin faydadan çok zarar getirmesinden korkuyor.
BANKALAR KENDİLERİNİ YENİ EMTİA KURALLARINA HAZIRLIYOR
ABDli düzenleyiciler emtia türevlerinin ticaretindeki kuralları sıkılaştırmaya başlamışken, bankalar da bu değişikliklerin faydadan çok zarar getirmesinden korkuyor.
Geraldine Lambe bildiriyor
The Banker (Ekonomist)
ABDde finansal kriz ve ardından hükümetin devasa banka kurtarma paketleriyle oluşan kamuoyu öfkesi, şimdi de halkın ne zamandır sinirlerini ayağa kaldıran bir başka sıcak konuya, yani benzinin pompa fiyatına kaymış durumda. Tıpkı finansal kriz boyunca bankacıların ve şeffaf olmayan türevlerin kamuoyunun nefretinin merkezine yerleşmesi gibi, şimdi de benzin ve gıda fiyatlarını suni olarak arttırdıkları gerekçesiyle aç gözlü spekülatörler ve ticaretini yaptıkları emtia türevleri suçlanıyor.
Eylül ayında ABD Denetleyiciler Kurumunun (OCC) çıkardığı son raporda finansal krizin başladığı günden bu yana bankaların türev ticareti aktivitelerini azaltmak bir yana aksine daha da arttırdıklarının gözler önüne serilmesiyle bu öfke iyice arttı. Ticari bankaların ellerinde tuttukları türev enstrümanların soyut değeri, 2007 yılı sonundaki 165,645 milyar dolarlık hacminden bu yılın ikinci çeyreğinin sonuna kadar 203,460 milyar dolara yükselmişti. Üstelik rapora göre ABD bankaları, 2inci çeyrekte yaptıkları türev ticaretinden kazandıkları parayı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 225 oranında arttırarak 5.2 milyar dolara çıkarmışlardı.
Bu OCC raporuyla zaten istim üstünde olan düzenleyici baskı iyice güçlenmiş oldu. Obama yönetimi, standartlaştırılmış tezgah-üstü (OTC) türevlerin borsalarda işlem görmelerini ve merkezi takas sistemine girmelerini sağlamayı hedefleyen ve tüm türev piyasalarının denetimine izin veren planını ağustos ayında açıklamıştı. Bunun ardından ise Beyaz Saray Finansal Hizmetler ve Tarım Komitesinden hafifçe sulandırılmış yasa önerileri gelmişti.
KURUMLARDAN GELECEKTEKİ NAKİT AKIŞLARINI KORUMAK İÇİN TEMİNAT YATIRMALARINI İSTEMEK PEK DE UYGUN KAÇMAYABİLİR. YASAL ANLAMDA OLDUKÇA KARIŞIKLIK YARATMALARININ YANI SIRA EKSTRA MALİYETLERE DE NEDEN OLABİLİRLER.
Edouard Neviaski
Şu anda Birleşik Devletlerde emtia türevleri piyasalarıyla ilgili iki kilit teklif tartışılıyor; birincisi, aşırı spekülasyonun önlenmesi için türev pozisyonlarına bir takım sınırlar getiriyor. Bu kısıtlamaların asıl hedefi ise son birkaç yıl içinde faaliyet hacminin olağanüstü arttığı endeks fonları. İkinci düzenlemeyle de emtia swapleri gibi şu anda OTC piyasalarında işlem gören emtia türevlerinin borsalarda işlem görmeye zorlanması sağlanacak ki, bu sayede işlemlerin takası merkezi olarak gerçekleştirilebilecek. Ayrıca şeffaflığın arttırılması ve sistemik risklerin azaltılması hedefleri doğrultusunda da belirli teminat oranlarına tabi olacaklar.
Gerek bankalar, gerek piyasa katılımcıları ve gerekse de emtiaların son kullanıcıları şu anda müthiş bir belirsizlik içindeler. ABD Temsilciler Meclisi ile Senatosu bu düzenlemelerle ilgili nihai kararını verinceye kadar (ki TheBanker dergisi baskıya giderken bu kararın en geç aralık ayında verileceği ümit ediliyordu) kritik detaylar muğlak kalmaya devam edecek. Bu arada Avrupadaki piyasa katılımcıları da ABnin sıkıştırıcı düzenleme önerilerinin sonuçlanmasını bekliyorlar.
HASSAS BİR KONU
Aslında bu bankalar açısından fevkalade hassas bir konu ve şimdilik hiç alışılmadık kadar sessizler. Washington, DC ve diğer politik çevrelerde pek rağbet görmeyen bir iddiaya göre bankalar, sadece kendi çıkarlarını düşünüyorlarmış gibi görünmemek için bu düzenleme tekliflerini açıkça eleştirmekten kaçınıyorlarmış. Kıdemli bir üst düzey bankacı, Washington veya Main Streetde bankacılar hakkındaki hakim bakış açısı malumken ileri süreceğimiz argümanların adil bir şekilde değerlendirileceğini zannetmiyoruz. Şu anda bizler istenmeyen adamlarız diyor.
Ancak bankacılar, müşterilerine bu durumun kendi işlerine olabilecek potansiyel etkilerini anlatmaktan geri kalmıyorlar. Ve müşterileri de bir hayli endişeleniyor. Credit Suissein kamu politikası birimi başkanı ve Washington temsilcisi Mary Whalenın yaptığı telefon görüşmelerinden bine yakın müşterisi feci etkilenmiş.
Ayrıca bu durumdan etkilenen endüstriyel ve diğer şirketler de risklerden korunmak için OTC türevlerinin kullanımına sınırlar getirilmesine karşı veryansın ediyorlar. ABDnin en büyük doğalgaz üreticisi Chesapeake Energy Corporation Ağustos ayında Emtia Futureleri Ticareti Komisyonuna (CFTC), örneğin 2008 Temmuzundaki rakamları kullanarak, henüz vadesi gelmemiş 6.3 milyar dolar değerindeki doğal gaz hedge işlemlerine ayrılacak teminat tutarları için gereken devasa nakit paray fonlamanın neredeyse imkansız olduğunu anlatmıştı. Daha da önemlisi ise 2008 Aralık ayında bu negatif pozisyonun piyasaya-göre-değerlendirme (mark-to-market) usulüyle pozitif 1.3 milyar dolara dönmesiyle gereken teminat tutarının Chesapeakein ilk aşamada türevler kullanmasını anlamsızlaştırmasıydı.
ŞİRKETLERE MALİYETİ
Diğer şirketler de kendi işlerine olabilecek potansiyel maliyetlerden dem vuruyorlar. Financial Timesda çıkan Avrupalı altyapı hizmetleri devi Eon ile yapılan bir röportajda, onun defterlerinde halen faiz oranları, yabancı para birimleri, emtia ve diğer türevlerle ilgili 150 milyar ⬠tutarında bilanço kalemi olduğu görülüyor. Eğer Avrupa Komisyonunun teklifleri yasallaşmış olsaydı bu şirketin yeni kredi kanalları ve ekstra nakit rezervleri için teminatlarını 7.5 milyar ⬠civarında arttırması gerekecekti. Böylesi bir durumda Siemens kredi kanalları veya nakit pozisyonları için 1 milyar â¬dan fazlasına ihtiyaç duyacağını belirtirken Rolls-Royce da geçen yılki teminat tutarının 2.7 milyar ⬠olması gerektiğini söylüyor.
Société Généralein emtialar küresel başkanı Edouard Neviaski, Kurumlardan gelecekteki nakit akışlarını korumaları için teminat yatırmalarını istemek pek de mantıklı değil diyor. Teminat eksikliklerini bankacıların finanse edebileceklerini iddia etmek de aynı derecede mantıksız diye ekliyor. Yasal olarak son derece karmaşık olmasının yanı sıra hedging (korunma) sürecini şirketler açısından ekonomik olmayacak derecede erişilmez kılan ekstra maliyetler de yükleyebilir diyor.
Son-kullanıcıların lobi faaliyetleri sonucunda Beyaz Saray Finansal Hizmetler ve Tarım Komitesi, emtia üreticilerinin veya son-kullanıcılarının merkezi takastan muaf tutulmalarını sağlayan bir yasa önerisi değişikliğine gitti. Ancak bankacılar ve ekonomistlerin çoğu bu haliyle bile bu teklifin yasalaşması durumunda piyasadaki likiditenin azalacağına ve maliyetlerin artacağına inanıyor.
Pek çok insan uzun-vadeli fiyat artışlarından spekülatörlerin sorumlu tutulamayacağı ve ABDli düzenleyicilerin spekülasyonu azaltma çabalarının tarihsel çerçevede sadece piyasaların birer risk yönetimi mekanizması olarak etkinliklerine zarar verdiği fikrini savunuyor. Urbana-Champaigndeki Illinois Üniversitesi Tarım ve Tüketici Ekonomisi Bölümü profesörlerinden Scott Irwin, Beyaz Sarayın Tarım Temsilciler Komitesine verdiği ifadesinde, fiyat artışlarının ardındaki temel itici gücün, piyasa dinamikleri ve parasal politikalar olduğunu öne sürmüştü. Ayrıca vadeli işlemlerdeki teminatların yükseltilmesiyle genel fiyat seviyesinin düşürülebildiğini gösteren tek bir kanıt bile olmadığını iddia etmişti.
Irwin şöyle konuşmuştu: Yüksek teminat zorunluluğunun belgelere geçmiş tek etkisi, trade maliyetlerini arttırarak vadeli işlemler ticaretinin hacmini düşürmesidir. Bu yüzden her ne kadar şu anda tartışılmakta olan tekliflerin ticaret hacmini azaltmak suretiyle spekülasyonu düşürebileceği düşünülürse de bu önlemlerin yüksek fiyat hastalığını tedavi edebilme ihtimali yok denecek kadar azdır. Ancak yasal ve düzenleyici girişimlerle emtia vadeli işlem piyasalarının becerileri, ticari şirketlerin fiyat risklerinden korunma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uzlaştırılabilmeleri mümkündür.
BİR ŞEYLER YAPMA GEREĞİ
Mevcut teklifler yasalaşırlarsa, bankalara ve diğer emtia piyasası katılımcılarına etkileri dramatik boyutlarda olacak. Tekliflerdeki muafiyetlere rağmen son-kullanıcılar gibi finans-dışı karşı-tarafa sahip olmayan swap veya diğer türev sözleşmelerinden ekstra teminatlar ve sermaye yeterlilikleri istenecektir -ki bu durum trade maliyetinin milyarlarca dolar artmasına neden olacaktır-. Eğer hedge fonlar ve diğer spekülatörler açısından sermaye maliyetleri aşırı yükselirse o zaman pek çok insan onların bu piyasadan çekileceklerine ve yaşamsal likiditenin kaybolacağına inanıyor. Bankaların genel risk yönetimlerine ve hedge sözleşmelerine bindirilen ekstra maliyetler bu sefer kullanıcılara aktarılmış olacak.
Irwininki ve benzer yöndeki diğer tanıklıklara rağmen kamuoyunun riskli banka faaliyetleri üzerinde düzenleyicilerin ve politika-yapıcıların birşeyler yapması doğrultusundaki baskısı, karşı konulmaz derecede artıyor. Politikacılar her nedense türev piyasalarının özellikle de OTC piyasasının reel ekonomiyle uyuşmadığına inanıyorlar. Dahası düzenleyiciler, bankalarda türev pozisyonlarının yoğunlaşmasının bankaların önerilen tekliflerin müşteri hedge faaliyetlerine zarar vereceği yönündeki itirazlarının içini boşalttığını iddia ediyorlar.
Bazı bankalar, müşterilerin ticari işlemleriyle hiç bir bağlantısı olmayan şahsi trade hesapları tutmakla suçlanıyorlar. Bu yöndeki eleştirilere kanıt olarak OCCnin dünyadaki tüm türev enstrümanları inceleyen eylül ayı raporunu gösteriyorlar. Burada 2inci çeyrek itibariyle son-kullanıcının her bir dolarlık riskine karşılık türev dealerlarının 78 dolarlık nominal türev riski aldıkları yazıyor -ki bu oran 2003 yılında 1e 24tü-. Ayrıca son-kullanıcıların riskinin tüm zamanların en düşüğü olmasına rağmen dealerların aldığı riskin tüm zamanların en yükseği olduğuna da dikkat çekiliyor.
Bir de ABDdeki toplam bankacılık endüstrisinin soyut değerlerinin yüzde 97sini beş büyük ABDli ticari bankanın temsil etmesi gibi bir durum var: JPMorgan (79.94 milyar dolar); Goldman Sachs (40.478 milyar dolar); Bank of America (39.06 milyar dolar); Citibank (31.94 milyar dolar); ve Wells Fargo (5.11 milyar dolar).
Bu tartışmanın hangi tarafında durursanız durun, bunların kaç tanesinin veya ne kadarlık kısmının müşterilerle ilgili işlemler olduğunu anlamanız çok zordur. Ancak düzenleyiciler, bu kadar yüksek meblağların bu kadar az bankanın elinde olmasının riskin yoğunlaşmasına neden olmasından korkuyorlar; özellikle de OCC rakamlarında aynı beş bankanın aynı zamanda ABDde bu endüstrinin net kredi pozisyonlarının yüzde 88ini de üstlenmiş olduğunu gördükten sonra.
Emtia bankacıları, 2inci çeyrekte emtia türevleri piyasasının, toplam soyut türev pozisyonlarının sadece yüzde 0.6sını teşkil ettiğini söylüyorlar. Ayrıca eğer Bay Irwin gibi ekonomistlerin araştırmalarına inanılacaksa, ortada ne kadar fazla spekülatif işlem olursa olsun, bunun emtiaların fiyatlandırılmasında çok az etkisi olacağını ve bu gibi işleri sınırlandırmakla fiyat artışlarının önüne geçilemeyeceğini de ekliyorlar.
PİYASA MEKANİKLERİ
Düzenleyiciler, taraflardan birinin emtia üreticisi veya son-kullanıcısı olduğu işlemlere getirilen muafiyetle sunulan ödünün, bu endüstrinin endişelerini gidermeye yeteceğini düşünüyorlar. Ancak bankacılar, politikacılarla düzenleyicilerin piyasanın nasıl işlediğini anlamadıklarını ileri sürüyorlar; örneğin adım adım tanımlandığında payanda işlem ile müşterinin işlemi arasında pek çok tuzak bulunabilir.
Örneğin bir petrol üreticisine ait beş-yıllık bir West Texas Intermediate (WTI) swapi bir bankanın kendi ticari hesaplarına girer, ancak bu riski kapatmak için ardı ardına birkaç trade işlemi yapılması gerekir. BNP Paribasın emtia türevleri işi içinde OTC swap işlemlerinin yüzde 80den fazla payı olduğunu belirten BNP Paribasın emtia türevleri başkanı Amine Bel Hadj, Aldığınız riski hiç bir zaman tam olarak hedgeleyemeyeceğiniz için izleyen ticari işlemlerin hepsi de orjinal müşteri işlemiyle ilişkilidir diyor.
Bel Hadj Soulami, Bu emtia-dışı kullanıcıları dışlamak swap fiyatlandırmalarında çok daha az likidite ve rekabet anlamına gelir. Ve likiditenin azalması da diğer yollardan piyasayı çok daha istikrarsız bir hale getirebilir. Ham petrol gibi likit piyasalarda aşırı fiyat oynaklıklarından şikayet ediliyor ancak bazı tarım ürünleri gibi likit olmayan piyasalarda da bu sefer spekülatörlerin azlığından dolayı aynı durum yaşanıyor diyor.
İSTENMEYEN SONUÇLAR
OTC kontratlarının borsalarda ve merkezi takas evlerinde yapılmaya zorlanmasından fevkalade kazançlı çıkacağı düşünülen borsalar, şaşırtıcı bir şekilde bu yasa önerilerinden hiç de heyecanlanmamış gibi görünüyorlar. ICE Europe türev borsasının COOsu ve başkanı David Peniket, her ne kadar ICEnin OTC kontratlarının yüzde 96sından fazlası merkezi olarak takas ediliyor olsa da bu borsada tüm OTC sözleşmelerinin illa da merkezi takasa girme zorunlulukları yok diyor.
Peniket, Zorunlu merkezi takasın çok ciddi istenmedik sonuçları olabilir. İlk olarak merkezi karşı taraflarca takas edilmeye henüz hazır olmayan işlemleri, merkezi takasa zorlamak, sadece takas evleri açısından değil finansal sistemin kendisi açısından da riskleri arttırır. İkincisi, ticari piyasa katılımcılarından, risk yönetiminin gerektirdiklerine uymayan standartlaştırılmış kontratlar üzerinde işlem yapmalarını istemek, hem şirketler hem de tüketiciler açısından riskleri ve maliyetleri arttırır diyor.
Düzenlemeye uymaya zorlamanın diğer bir istenmedik sonucu ise bu gibi işlerin offshore pazarlara kaçmaya zorlanması olabilir. Barclays Capitalde emtialar eş-başkanı Joe Gold, pek çok bankanın sıkılaştırılmış limitlerin emtia işinin global doğasını veya portföy etkisini yansıtmayacağından endişelendiğini ve bu durumun bankaların risklerden korunma yöntemlerini tekrar düşünmeye başlamalarına neden olacağını söylüyor. Joe Gold, Örneğin onu korumanın en iyi yolu WTI sözleşmeleri olduğundan Asyada işlem yapan bir müşterimizi korumak için ABDde hedgeleyebiliriz. Ancak eğer ABDde limitler sıkılaştırılırsa bu müşterimizi ABD yerine bu sefer Asyada hedgeleyebiliriz diyor.
Bu yasa önerilerinin ABDde geri tepebileceğine inanan tek insan Gold değil. Dünyanın en büyük türev borsası olan Şikago Ticaret Borsasının uygulamadan sorumlu başkanı Terry Duffy, geçenlerde Singapurdaki bir emtia konferansında, bu düzenlemelerin ABDdeki işleri Asya veya diğer yerlerdeki düzenlemelerin olmadığı platformlara kaydırabileceğini söylemişti. Ayrıca bu durumun düzenleyicilerin piyasaya çok daha fazla şeffaflık getirme hedefleriyle çelişeceğine de dikkat çekmişti.
Örneğin Singapur, emtia talebini aslında Asya sürüklediğinden bu bölgenin emtia ticareti merkezi olmayı istediğini söylüyor. Yeni planladığı petrol vadeli işlem sözleşmeleri ve OTC swap takası mekanizmalarıyla daha fazla sayıda şirketi cezbetmeyi tasarlıyor. Ekim ayında Reuters, Singapurun düzenleyici kurumu olan Singapur Para Otoritesinin (MAS) spekülasyonu ve volatiliteyi frenlemeyi amaçlayan ABDdeki dayatmacı sıkı kuralları izlemek yönünde pek de istekli olmadıklarını söylediklerini duyurdu. The Bankerın iletişime geçmesinden sonra da şöyle bir yazılı açıklama yaptılar; Dikkate alacağımız her türlü düzenleyici değişiklikler için piyasa katılımcılarına danışacağız.
ARTAN ŞEFFAFLIK
Bay Duffynin şeffaflık hakkındaki hassasiyetine emtia bankacılarının çoğu katılıyor. Şeffaflığı artıracak ya da bir borsadaki OTC işlemlerine standartlık kazandıracak kurallara veya süreçlere hiç bir bankacının itiraz etmediği gözlemleniyor. Société Généraleden Neviaski, Bu piyasa gizli saklılıktan çok çektiği için daha şeffaf bir piyasa fikrine tüm kalbimizle katılıyoruz derken ayrıca daha iyi raporlama sistemlerinin sadece bankalardan değil piyasa katılımcılarının hepsinden istenmesi gerektiğine de dikkat çekiyor.
Credit Suissede global emtialar başkanı Adam Knight, düzenleyicilerin başarmayı istediklerinin çoğunun aslında CFTCnin yaptığı gibi mevcut süreçlerin orasından burasından çekiştirilmesiyle halledilebileceğini söylüyor. Bu süreç, şimdiden başlamış bile zira Eylül ayı itibariyle CFTC yönetilen paranın ve swaplerin haftalık bazdaki trader taahhütnamesi raporları şeklinde bildirilmesini zorunlu kılarak endeks yatırımları ve vadeli işlem sözleşmeleri de dahil olmak üzere piyasadaki faaliyetler hakkında çok daha granüler bilgiler edinilmesini sağlamış durumda.
Knight, Düzenleyicilere her bir firmanın neler yaptığının ve piyasa genelinde neler olup bittiğinin net bir resmini sunan özel raporlar gibi mekanizmalar aracılığıyla bankaların faaliyetleri hakkında detaylı bilgiler vermeyi istiyoruz. Bu sayede düzenleyicilere bir firmanın kendi hesabına aşırı işlem yapıp yapmadığı veya trade faaliyetinde gereksiz aşırılıklara kaçılıp kaçılmadığı hakkında net bir çerçeve sunulabilir diyor.
HEDEFTE BÜYÜK BANKALAR MI VAR?
Bazıları bu yasa tekliflerinin pozisyon limitlerini empoze ederek aslında emtia işinin en üst sıralarındaki Goldman Sachs ile Morgan Stanleyin düopolünü yıkmayı amaçladığından kuşkulanıyor. Bu işten en büyük vurgunu yiyeceklerin en büyük şahsi trade hesaplarına sahip şirketler olacağına hiç kuşku yok elbette.
Bu işten en kazançlı çıkacaklar arasında ise Société Générale ve BNP Paribas gibi kendi emtia platformlarını yeni yeni kurmaya başlayanların olacağı da kesin. BNP Paribasdan Bay Bel Hadj Soulami, bu bankanın işlerinin en büyük kısmını hedge sözleşmelerinin oluşturduğunu ve asla limitlerin yanına bile yaklaşamadıklarından daha önlerinde gidecek çok yolları olduğunu söylüyor. Fortisi ve sahip olduğu emtia şirketini birlikte satın almasına güvenen bu banka, gelecek üç yıl içinde emtia gelirlerini ikiye katlamayı planlıyor.
Goldman Sachs ise hiç de o kadar iyimser görünmüyor. CFTCye verdiği ifadesinde bu piyasanın sadece emtia fiyat risklerini yönetme deneyimi veya bilgisi yüzünden değil ama düzenleyici pozisyon limitinin altında çok yeri olan bankalar yüzünden de parçalanabileceğini söylemişti.
Piyasa katılımcılarının çoğu emtia spekülatörlerine karşı olan bu tutumu en iyi ihtimalle baştan savma olarak değerlendiriyor. Üstelik ABD ekonomisine sadece hasar vermek olarak da görüyorlar. Pek çok bankacı, aşırı karmaşık ve külfetli bir düzenleyici ortam yaratarak, ABDnin rekabetçi özelliğini yabancı finansal hizmet tedarikçilerine kıyasla ciddi derecede düşürdüğünü ileri sürdükleri 2002 düzenlemelerine atıfda bulunarak, mevcut yasa tekliflerini, emtia piyasasının Sarbanes-Oxleyi olarak tanımlıyorlar.
Bankacılar, her emtianın sanki ham petrolmüş gibi muamele gördüğü herkese-tek-beden politikasına karşılar ve asıl tehlikenin likiditesi düşük ve kolaylıkla terk edilebilecek belirsizliklerle dolu piyasalarda yattığını söylüyorlar. Ancak buna rağmen bankacıların çoğu daha sağlam raporlamalar ve COT raporlarındaki kategorilerin genişletilmesiyle şeffaflığı arttıracak duyarlı düzenlemelere uymaktan son derece mutlu olacaklarını da belirtiyorlar.
Ancak bugüne kadar yapılan tartışmalara dayanarak piyasa katılımcılarının pek de iyimser olmadıkları söylenebilir. Mevcut durumu, bir bankacı şöyle tanımlıyor: En hasar verici durumun 10 olduğu, 1den 10a kadar olan bir puan cetvelinde ben şahsen sonucun sekiz veya dokuz olmasını bekliyorum.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/bankalar-yeni-emtia-kurallarina-hazirlaniyor/266421