Patronlara ve modacılara sorduk: Neden sürekli kendi markanızı giyiyorsunuz? Ve onlara "Sürekli kendi markanızı mı giyiyorsunuz? Başka marka giydiğinizde nasıl bir ruh haliniz oluyor, sizi görenler buna ne diyor?" şeklinde sorular sorduk. Bu soruları bazı isimler içtenlikle cevapladı, bazıları ise ketum davrandı. Ancak ilginç cevaplar aldık. *** Eşim çok rahat, kıyafetin çilesini ben çekiyorum İpekyol Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ayaydın: Mecburen başka markalardan giyiniyorum çünkü biz bayan markasıyız. Damat'ı beğeniyorum. Özellikle de takım elbiselerini. Saplantı haline gelmiş bir markam yok. Benim için ürün biraz daha ön planda, marka sonra geliyor. Bizim evde eşim çok rahat. O, büyük oranda İpekyol'u tercih ediyor. İstediği markayı, istediği ürünü gidip mağazadan satın alıyor. *** Kendi markamın 'manken'i olmak zorundayım Modacı Faruk Saraç: Kendi markamı bırakıp başkalarının tasarımlarını giymem pek hoş olmaz. Sadece kot pantolonlarımı dışarıdan alıyorum. Onun dışında kendi tasarımlarımı gururla taşıyorum. Bütün modacılar bir anlamda kendi markasının mankenliğini yapar. *** "Aman başkan, bizim markayı tercih et." diyorlar Collezione Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Akyiğit: Hafta sonu kendi markamı giyiyorum. Hafta içi ise daha çok klasik giyindiğim için Kiğılı, Damat, Ramsey, Mudo ve İGS gibi yerli markaları giymeyi tercih ediyorum. Mudo'nun gömleklerini, Damat'ın ise pantolonlarını beğeniyorum. Bir de Birleşik Markalar Derneği (BMD) başkanı olduğum için ünlü giyim markası sahibi olan dostlarım kulağıma eğilerek, "Aman başkan, bizim takım elbiselerden giy de reklamımız olsun." diyorlar. *** 3 bin pound verip takım elbise alıyorum ama giymiyorum Sarar Şirketler Grubu Başkanı Cemalettin Sarar: Sarar'dan başka marka giyersem kendi markama haksızlık etmiş olurum. İlk başlarda klasik ürünler tasarlıyorduk. Şimdi spor giyime de ağırlık verdik. Bu yüzden elbise seçmekte fazla zorlanmıyorum. Yanıma tasarımcılarımızdan birini alıyorum ve fabrikaya gidip istediğim ürünü seçiyorum. Sarar markası ortaya çıktıktan sonra başka marka giydiğimi hiç hatırlamıyorum. *** Kendi tasarımlarımı giymezsem yaptığım işin anlamı olmaz Modacı Özlem Süer: Kendi diktiğim kıyafetleri severek ve beğenerek giyiyorum. Aksi halde bu işi yapmamın anlamı olmaz. Bir modacının, kendi tasarladığı kıyafetleri giymesi çok önemli. Çünkü taşıdığınız kıyafet, bir anlamda kendi kimliğinizi, ruhunuzu yansıtıyor. *** Arkadaşlar, "Aramızda en şanslı sensin." diyor Damat-Tween Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu: Ben bu konuda çok şanslıyım. Çünkü bizim bünyemizde koleksiyonları ve ruhları farklı olan dört marka var. İş hayatında Damat markasını tercih ediyorum. Biraz daha üst düzey toplantılarda Tween, tercihlerim arasına giriyor. Hafta sonu, seyahatte ya da tatilde ADV markasından giyiniyorum. Günün modasını tercih etmek istediğimde ise bu kez D'S imdadıma yetişiyor. Sektördeki arkadaşlarım hep, "Sen ne kadar şanslısın. Kıyafet noktasında hiç sıkıntı çekmiyorsun." diyor. *** 'İlle de kendi markamı giyerim' diye bir takıntım yok Kiğılı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kiğılı: Ben de diğer arkadaşlar gibi kendi markama öncelik veriyorum. Giyinirken mütevazı olmaya çalışıyorum. Fabrikada yüzlerce farklı ürün elinizin altında bekliyor. Böyle bir ortam varken karar vermeniz güçleşiyor tabii. Beğendiğim ürünler benim kalıbıma olmazsa özel olarak aynısını diktiriyorum. Beğendiğim ürün olursa başka Türk markalarını da tereddüt etmeden alıp giyiyorum. *** Bisse'yi bırakmadan önce eve gömlek stoku yaptım! Bisse gömleklerinin eski sahibi İbrahim Kefeli: Sadece gömlek ürettiğimizde başka markalar giyiyordum. Sonra Bisse olarak ürün yelpazemizi genişlettik ve ben de rahatlamış oldum. Bir keresinde başka marka kravat takmıştım. Dostlarım arasında, "Ben bir daha Bisse giymeyeceğim. Sen bile kendi markanın ürününü takmıyorsun." dedi Bisse'yi bırakırken bana ömür boyu yetecek gömlek stoku yaptım. Ama bu durumdan eşim biraz rahatsız oldu. *** Kendi tasarladığım kıyafetleri giymeye korkuyorum! Modacı Hakan Yıldırım: Maalesef bu durum benim için geçerli değil. Çünkü ben bayan elbiseleri tasarlıyorum. Kendim için özel kıyafet tasarladığım zamanlar oluyor. Mesela bazen sadece kendim için pantolon ya da ceket tasarlıyorum. Arkadaşlarım görüyor ve çok beğeniyor. Aynı üründen kendileri için de tasarlamamı istiyorlar. Bu yüzden bazen kendi tasarladığım ürünleri giymeye korkuyorum. *** Kendi mağazama müşteri gibi giriyorum Aydınlı Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Sait Kavurmacı: Nadiren de olsa hediye gelen ya da çok beğendiğiniz ürünler olursa dışarıdan alıyorum. Özellikle aktif spor grubu ürünlerini kendimiz üretmediğimiz için başka markaları tercih ediyorum. Pierre Cardin, Cacharel, U.S Polo Assn. gibi kendi ürünlerimi giyerken hem test ediyorum hem de keyif almış oluyorum. Alış-verişimi mağazadan yapmak çok ayrı bir duygu. Daha önceden beğendiğim, aklımda yer eden ürünün ya rengi kalmamış oluyor ya da bedeni bitebiliyor. Böyle durumlarda insan çok üzülüyor. *** Modacılar alışveriş yapma zevkinden mahrum kalıyor Modacı Bahar Korçan: Çok yalın giyinmeye çalışıyorum. Ayakkabı haricinde hep kendi tasarımlarımı giyiyorum. Kendi zevkime göre bir koleksiyon oluşturduğum için ürünleri rahatça kullanabiliyorum. Yıllardır giyim alışverişine gitmiyorum. Sadece ayakkabı ve çanta almak için alışveriş yapıyorum. Modacılar, alışveriş yapmanın zevkinden mahrum kalıyor. Bazen kızımla birlikte alışverişe çıkıyorum ama o, bu durumdan rahatsız oluyor. Her ürünü beğenmiyorum. Bu da bizim mesleğin dezavantajı sanırım. Beğendiğim bir tasarımcının kıyafetini zevkle taşırım Modacı Rabia Yalçın: Elbette ben de dışarıdan ürün alıyorum. Beğendiğim bir tasarımcının kıyafetlerini zevk ve gururla taşırım. Bir tasarımcı başka bir tasarımcının ürününü giymesi için ya kendi koleksiyonuna yakın hissetmesi gerek ya da kendi tasarımını aştığını düşünmesi gerekir. Kendi tasarladığınız ürünü üzerinizde taşımanız kadar gurur verici bir şey yok. Tasarladığınız ürünü başkasının üzerinde görmek ise tarif edilmez bir duygu. ZAMAN