İmar Bankası'nın el konulmadan önce halk arasında Hazine bonosu olarak da bilinen Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) sattığı 20 bin bonozede, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun aldığı nihai karar üzerine harekete geçti. Kurulun, davalarla ilgili yeni bir karara gerek olmadığı ve bu konuda zaten çıkarılmış olan 5667 sayılı yasa ile bonozedelerin kayıplarının telafi edildiği şeklinde yorumlanabilecek hükmüne itiraz eden bonozedeler, mücadelelerini uluslararası arenaya taşıyacak. Banka Mağdurları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Üyesi Mehmet Ali Örücü, "Yargı sürecinin başından bugüne kadar maddi manevi çok büyük kayıplara uğradık. AİHM'de hakkımızı arayacağız" dedi. 20 bin bonozede sahte bono satışı ile 780 milyon TL civarında zarara uğramıştı. Bono satma yetkisi yoktu Uzanlara ait İmar Bankası'na 4 Temmuz 2003 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından el konulmuş ve banka Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilmişti. İddialara göre el konulduğunda banka hesaplarında 7.5 milyar TL mevduat ve faiziyle birlikte 1 milyar TL üzerinde Hazine bonosu görünüyordu. Bonozedelerle ilgili davalar ise bankaya el konulduktan bir yıl sonra başladı. Ankara İdari Mahkemeleri'nde art arda açılan davalarda çıkan ilk kararlar bonozedelerin lehine oldu. Dava avukatlarından Abdullah Sütçüoğlu, 2006 yılından itibaren sonuçlanmaya başlayan davalarda yerel mahkemenin, SPK ve BDDK'nın yeterli denetim yapmadığına kanaat getirdiğine işaret ederek, "Kararların davacı lehine olması normal. Çünkü İmar Bankası'na el konulmadan önce bankanın Hazine bonosu satma yetkisi elinden alınıyor. Ama banka sanki bu yetkisi devam ediyormuş gibi Hazine bonosu satmaya devam ediyor. Ama bunu direkt bono satışı ile değil de Hazine bonosu faizleri üzerinden geliştirdiği özel bir yöntemle yapıyor. Ancak bu arada SPK ve BDDK bankanın bu durumu karşısında hiçbir girişimde bulunmuyor" dedi ve ekledi: "Zaten bonozedelerin açtığı davaların niteliğine bakılacak olursa, bu davaların 'devletin hizmet kusurundan' kaynaklı tazminat talebi olması da bunu gösteriyor." Yasa hakları tırpanladı Yerel mahkemenin verdiği kararlara göre devlet, her davacı bonozedeye yasal miktarda faiz ödemenin yanı sıra masraf ve avukatlık ücretlerini de karşılamakla mükellef tutuluyor. Ancak hükümet 30 Mayıs 2007'de çıkardığı 5667 sayılı yasa ile sürece müdahale etti. Yasanın mağdurların haklarını tırpanladığını vurgulayan Avukat Sütçüoğlu, "Yasa, ödenecek faiz oranlarını düşürdü, avukatlık masraflarını kıstı, Gelir Vergisi adı altında kesintiye gitti. Böylece totalde ödeyeceği tazminat miktarını düşürmüş oldu" diyor. Mart ayında çıkan ve haziran ayında kendilerine tebliğ edilen kurul kararının artık bonozedeler açısından iç hukuk sürecinin bittiği anlamına geldiğini kaydeden Sütçüoğlu, "Kurul, bonozedeler için çıkarılan yasayı göstererek bu konuda ısrar eden son yerel mahkemenin kararını da bozmuş oldu. Kurulun kararı temyize açık olduğu için bu süreci bekleyeceğiz. Temyiz sonucu alınır alınmaz davaları AİHM'e taşıyacağız" diye konuştu.REFERANS