PRİM ÜRETİMİ KÜÇÜLEN KASKO ALARM VERİYOR
Tarih: 21 Haziran 2009 - 00:34
Kaskoda üç aylık prim üretimi geçen yılın yüzde 20 altında kalırken, bu branşta alınan primlerin, geriden gelen hasarları karşılaması zor görünüyor. Zaten trafik sigortalarında karşılamaz bir zararın sıkıntısını yaşayan sigorta sektörüne, görünen o ki bir darbe de kaskodan...
Geçtiğimiz yılın sonlarına doğru tüm ABDde konut piyasasında başlayan ve diğer tüm ülkelerle birlikte ülkemizi de etkisi altına alan global ekonomik krizin Türkiye sigorta sektörüne net yansıması, Sigortacı Gazetesi tarafından nisan ayı başında üç aylık rakamlar yayınlanınca ortaya çıktı. Rakamlar açıklanana kadar tahminler -5 ile -10 aralığında gidip gelirken, küçülme hayatdışı branşlarda yüzde 2ye yakın oranda gerçekleşti. Tablo o kadar da karamsar görünmezken, kasko yüzde 20 oranında küçülerek ilk defa toplam pastada yüzde 24 gibi bir oranı gördü. Bu oran 2007nin üçüncü ayında yüzde 30, 2008in ilk üç ay sonucunda ise yüzde 29 olarak gerçekleşmişti.
Kasko prim üretimi küçülürken, yaşayan poliçelerin hasarları ise gelmeye devam ediyor. 2008 sonunda bu branşın teknik karlılığı, yatırım gelirlerinden aktarılan mali gelirler de dikkate alındığında yüzde 1 seviyesindeydi. Yani aslında teknik zarar mevcuttu. Yüzde 20 oranında daralan ve daralması muhtemel olan prim üretiminin yaşayan poliçelerin hasarlarını karşılayabilmesi zor görülüyor. Yani teknik zararın büyümesi ve faaliyet zararı sektörü bekleyen tehlikeler arasında. 2007 yılında azaldı gibi görülen aşırı fiyat rekabetinin kasko pastasının küçülmesiyle birlikte yine artması, poliçe sayısı düşmezken, prim üretiminin düşmesini beraberinde getirdi. Şirketler iş yazmak için düşük fiyatlarla poliçe keserken, sektörün yarım milyar lirayı bulan trafik zararıyla birlikte kasko zararının altından nasıl kalkacağı merak konusu. Sorularımıza cevap veren sektör yöneticileri arasında yılın sonuna doğru kaskodaki küçülmenin yüzde 20den aşağılara doğru ineceğini ve iyileşeceğini düşünenler varken, yüzde 15 dolayında tamamlanacağını, hatta yüzde 25e bile çıkacağını tahmin eden kötümser görüşler de mevcut. Bu branş, büyük bir sürpriz olmazsa bu sene trafik sigortasıyla birlikte sektörün belini bükecek gibi gözüküyor.
**
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su:
Poliçe adedi büyürken prim üretimi daraldı
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, diğer sektörlerde olduğu gibi sigorta sektöründe de finansal kriz sonucunda tüketici davranışlarının etkilendiği söyledi. Özellikle zorunlu olmayan sigortalarda, prim tutarının karar verme aşamasında öncelikli hale geldiğini belirten Su, Bununla birlikte tüketicilerin, poliçe primine göre şirket seçimi yerine, poliçede verilen teminatların limit ve kapsamlarının ihtiyacı karşılayıp karşılamadığını dikkate almaları çok daha sağlıklı ve kendileri için de yararlı bir davranış olacaktır. Mevcut piyasa koşulları kasko sigortalarında adetsel büyümeyi getirirken toplam primde belli oranda bir daralma yaşanmıştır. Piyasadaki daralma nedeniyle fiyat rekabetinin arttığını görüyoruz. Bunun sonucunda prim üretimdeki düşüş trendinin de devam edeceğini söyleyebiliriz. Bu çerçevede Anadolu Sigorta olarak maliyet azaltıcı önlemler alıp, hasar yönetim sistemini daha etkin şekilde kullanıyoruz.
Serbest tarife uygulamasından önce yeterli primden uzaklaşan şirketler için tarife yapısını revize etmenin kolay olmayabileceğini düşünen Su, Bu nedenle serbest tarife uygulaması sayesinde aşamalı olarak düzeltmeler yapılmaya çalışılmaktadır. Ancak kaza tespit tutanağı uygulaması ile hasar frekansının arttığı da görülmektedir. Zararda meydana gelen artış, bu zararı karşılayamayacak sermaye yapısındaki şirketler için risk oluşturabilir. Sermaye yapısı güçlü şirketler bu duruma göğüs gerecek ve sigortalılarına bu olumsuzluğu yansıtmayacaklardır dedi.
**
AXA Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Ali Erlat:
İçimizi rahatlatacak gelişme şimdilik görünmüyor
AXA Sigorta Bireysel Teknik ve Hasar Genel Müdür Yardımcısı Ali Erlat, ilk çeyrekte elde edilen sonuçlara bakıldığında, kasko branşında 2009 yılı üretiminin 2008in gerisinde kalacağının açık olduğunu belirtti. Hükümetin satışları arttırmak için attığı adımların olumlu sonuç vermiş görünmekle birlikte, Otomotiv Distribütörleri Derneğinin derlediği rakamlara bakıldığında, toplam ocak-nisan yeni araç satışları özellikle ticari araçlarda önceki yılın aynı döneminin çok gerisinde olduğunu ifade eden Erlat, şunları söyledi: Bu sigorta satışları için önemli bir gösterge. Ama Birlik tarafından yayınlanan sektör ilk çeyrek istatistiklerinden, esas sorunun satışlardan ziyade ortalama primlerdeki düşme olduğu göze çarpıyor. Bu hem rekabet hem de sigorta bedellerindeki azalmayla ilintili. Yılın 2nci yarısında sektörün yenileme kayıplarının daha da artacağını tahmin etmekteyiz. Yıl içerisinde yedek parça fiyatlarının hareketlenme eğiliminde olduğu da düşünülürse, kasko yılsonu sonuçlarının çok olumsuz olacağı şimdiden kestirilebilir. Trafik branşında büyüme sorunu daha az hissedilir olmakla birlikte, önceki yıldan yeterli rezerv ayırmayan şirketler açısından sonuçlarda ciddi bozulmalar olabileceğini düşünmekteyiz. Oto branşına bir bütün olarak baktığımızda içimizi rahatlatacak bir gelişme şu an için görünmüyor. Sektörün olumsuz gelişme karşısında alabileceği en iyi pozisyon, fiyat disiplini, iyi iş seçimine ağırlık veren bir fiyat ve satış politikası ile hasar maliyetlerine her zamankinden daha fazla yoğunlaşmak.
**
Allianz Bireysel Sigortalar Direktörü Ömür Şengün:
Bazı firmalar nakit akışına güvenerek üretim yapıyor
Allianzın görüşü 2009 yılı sonuna kadar sektördeki daralmanın devam edeceği, bu açıdan bakıldığında sektörün lokomotif ürünü konumundaki kaskodaki küçülmenin sürpriz olmadığı yönünde. Allianz Bireysel Sigortalar Direktörü Ömür Şengün, 2010 yılında ise sektörün tekrar büyüme trendini yakalamasını beklediklerini söyleyerek şöyle devam etti: Sektördeki çoğu firmanın, düşen primler neticesinde marjları da düştüğü için, hasar prim oranlarında ortalama % 5-10 arasında artış bekliyoruz. Özellikle underwriting ve fiyatlandırma konusunda yeteri kadar seçici olmayan firmalar, sektördeki bu yukarı doğru giden trendden daha fazla etkileneceklerdir. Bazı firmaların nakit akışlarına güvenerek üretim yaptıklarını düşünüyoruz. Bu kısa vadeli ve aynı zamanda da oldukça riskli bir stratejidir. Finansal kriz, bireylerin güvenceli yaşam alışkanlıkları üzerinde olumsuz etkiler yarattı ve kaskolu araç oranında azalmayı getirdi. Kasko prim üretimi geçen yılın aynı dönemine göre %18 oranında azaldı. Otomobil satışlarındaki düşüş ve sektörde yaşanan fiyat rekabeti bu küçülmenin en temel nedenleri olarak karşımıza çıktı. Ancak dünya piyasaları ile paralel olarak Türkiyede de ekonomik açıdan çalkantılı dönemin atlatılmasıyla birlikte tüketimin artacağına, sektördeki fiyat rekabetinin dengeye oturacağına ve prim üretiminin yeniden eski performansına döneceğine inanıyoruz.
Sektörde özellikle yeni araçlarda daha da belirgin gözlemlenen kıyasıya fiyat rekabetinin, şirketler için sağlıklı ya da devam ettirilebilir bir uygulama olmadığını düşünen Şengün sözlerini şöyle tamamladı: Hiçbir pazar, özellikle de büyümenin durduğu bir dönemde, bu rekabete devam edemez. Sektörün kendi kendisini yıkan bu rekabeti durdurması gerekir. Böyle bir dönemde, sektördeki herkesin katılımıyla tamamen bir şeffaflığın sağlanması, gerek denetleme gerekse yeni düzenlemeler için oldukça kritiktir. Bu şeffaflığın sağlanması durumunda sektörde herhangi bir kısıtlama yapılmasına gerek kalmayacağını düşünüyoruz.
**
Ankara Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Enis Basım:
Otomotivdeki devlet teşviki sektöre olumlu yansıyor
Kasko sigortalarında prim üretiminin yılsonuna kadar şiddeti azalarak daralmaya devam edeceğini belirten Ankara Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Enis Basım, hükümetin ÖTV indirimi gibi otomotiv sektörünü destekleyici uygulamalara devam etmesinin bu doğrultuda yaşanacak kaybı azaltacağını söyledi. Buna uygun ışık görüldüğünde ithalata yönelik girişimler ve yurt içi otomotiv sektörünün yeniden bir üretim planı yapmasının da söz konusu olacağını ifade eden Basım, Bu da sektörümüze yeni araç poliçeleri olarak yansıyacaktır dedi. Daralmanın önemli bir nedenin de piyasada ikinci el fiyatlarının ciddi bir şekilde düşmesi ve bu düşük sigorta bedelleri üzerinden düşük primlerle teminat verilmesi olduğunu belirten Basım sözlerini şöyle sürdürdü: Doğal olarak bu durum primde bir daralmaya neden olacaktır. Oysa hasar tazminat ödemelerinde bir gerileme söz konusu değildir. Bu şüphesiz hasar/prim oranını ve teknik karı olumsuz etkileyecektir. Prim hacmini arttırmaya yönelik stratejilerle kısa vadede bu olumsuz tablo değiştirilmeye çalışılsa da orta ve uzun vadede global krizin sektörümüze düşen payının faturası ödenecek gibi görülmektedir.
TEKNİK KAR DÜŞÜŞÜ 2010 SONUÇLARINA YANSIYACAK
Trafik sigortalarında yaşanan rekabetin önemli zararlara yol açtığını söyleyen Enis Basım Bu zararlar 2009 yılı içinde hemen özkaynak yetersizliği olarak görülmeyecektir. Düşük sigorta bedeli ve düşük primle yazılan ve rayiç fiyatlarla tazminat ödenen bir ortamda iş yılı bazında teknik zarar ya da en iyi şartlarda teknik kar azalması yaşanacağı ve 2010a sirayet edeceği düşünülebilir dedi. Basım sözlerini şöyle sürdürdü: Tedbir olarak çok fazla seçenek yok. Risk değerlendirmesinin iyi yapılması, hasar frekansı yüksek kullanıcılardan uzak durulması, sigorta bedeli itibariyle H/P oranını olumsuz etkileyecek rizikoların ya yazılmaması ya da yüksek fiyatla yazılması gibi tedbirler alınabilir. Düşük primli işleri karlılığı yüksek ek teminatlarla desteklemek, pazarlama faaliyetlerine hız vererek şirketin satış performansını yükseltmeye yönelik uygulamalar yapmak hemen söylenebilecek önlemler olarak görülmekte ise de sonucunun ne olacağını şimdiden kestirmek çok kolay gibi görülmemektedir.
**
Türk Nippon Sigorta Genel Müdür Yardımcısı
Dr. E. Baturalp Pamukçu:
Prim düşüşü teknik sonuçlara olumsuz yansır
Baturalp Pamukçu, ilk üç aylık sonuçlara bakıldığında kasko sigortalarında yaşanılan daralmanın altıncı aydan sonra azalarak devam edeceği görüşünde. Otomobil satışlarında vergi indiriminin haziran ayında bir anda bitirilmemesi ve daha yumuşak bir geçiş sağlanması durumunda, bu gelişmenin kasko sigortalarına yansımasının olumlu olacağını belirten Pamukçu, Diğer durumda kasko sigortalarında daralmanın yılsonuna kadar devam edeceğini düşünmekteyim. Bu daralmanın yılsonunda %10lar civarında gerçekleşeceğini tahmin etmekteyim. Primlerde yaşanılacak düşüşler hasar prim oranlarını yükselterek teknik sonuçlara olumsuz olarak yansıyacaktır. Kasko branşında, teknik sonuçlara teknik olmayan bölümlerden aktarılan yatırım gelirleri dahil olması durumunda bile sonuçların zarara dönmesi söz konusu olabilecektir dedi.
ZARAR BİRÇOK ŞİRKETİ ÜZECEK
2008 yıl sonu konsolide sektör rakamlarına göre özkaynakların trafik ve oluşabilecek kasko sigortaları teknik zararlarını karşılama ihtimalinin olduğunu belirten Pamukçu, Ama şirketler bazında incelendiğinde bu yapının birçok şirket için çok geçerli olmadığı görülmektedir. 2008 yılı sonundaki sektörün konsolide sonuçlarına bakıldığında; teknik olmayan bölümlerden aktarılan yatırım gelirlerini hayat dışı branşlar toplam teknik kar/zarar rakamlarından düştüğümüz zaman elde ettiğimiz teknik zarar toplam özkaynakların %5ini oluşturmaktadır. Aynı hesaplama ile sadece kasko ve trafik sigortalarının toplamını ele aldığımızda ise teknik zarar özkaynakların %11ini oluşturmaktadır. Görüleceği üzere özkaynakların bu branşlarda oluşabilecek zararları karşılama durumu söz konusudur, ama şirketlerin bu durumu orta ve uzun vadede kabul edebileceklerini düşünmemekteyim diye konuştu.
KÃR GEÇEN YILIN ALTINDA KALIR
Kasko sigortalarında yılsonu rakamlarının teknik zarara dönmesi durumunda konsolide teknik sonuçların 2008 yıl sonunda yaşanılan teknik kardan çok daha düşük olarak gerçekleşip minimum seviyelerde kalabileceğini söyleyen Pamukçu sözlerini şöyle bitirdi: Yaşanılan bu düşüş ekonomik krizin yanında yaşanılan yoğun rekabetin ve bu rekabet amacı ile yapılan yanlış teknik fiyatlandırmadan da kaynaklanmaktadır. Sigorta şirketlerinin talep düşüklüğü nedeniyle oluşan prim azalışına paralel yapmış oldukları aşırı rekabette fiyatlandırma yapılarını birleşik rasyolarını gözden geçirerek tekrar oluşturmaları gerekmektedir. Yıl sonuna kadar yanlış fiyatlandırma politikaları devam ederse kasko branşında da trafik sigortalarında olduğu gibi teknik zararın oluşması olağan olarak görülmelidir.
**
Eureko Sigorta Genel Müdürü Okan Utkueri:
Yıl sonu daralma, ilk üç aydan az olur
Otomotiv sektörünün krizden direkt etkilenen sektörlerin başında geldiği için krizin Türkiyede etkisini göstermeye başlamasıyla birlikte otomotiv sektöründe pazar daralması yaşandığını dile getirerek sözlerine başlayan Okan Utkueri, Otomobil Sanayicileri Derneğinin (OSD) yayınladığı veriler aylık bazda değerlendirildiğinde, otomotiv pazarının 2008 yılının altıncı ayından itibaren 2009 yılı Mart ayına kadar küçüldüğünü, 2009 Mart ayında ise küçülme yaşanmasa da büyüme de kaydedilemediğine işaret etti. Nisan ayında ise nihayet pazarın büyümeye başladığını söyleyen Utkueri şöyle devam etti: 2009 yılı ilk çeyreğinde kasko sigortalarında yaşanan %18,57 oranındaki küçülme, aynı dönemde otomotivde gerçekleşen %22,3 oranındaki daralmayla paralellik gösteriyor. Otomotiv sektöründeki küçülme trendi vergi indirimi uygulamasının Mart ayı ortasında başlamasıyla sona ermiş gözüküyor.
KASKODA DARALMA ÇOK YÜKSEK OLMAZ
Nisan ayındaki büyümenin de bu uygulamanın sonucu olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Kasko sigortalarıyla otomotiv sektörünün 2009 ilk üç aylık sonuçlarınının birbirine paralel olduğu gözönüne alındığında, Nisan ayından itibaren kasko sigortalarında bir hareketlenme beklenebilir. ÖTV indirimi etkisinin uygulama sona erene kadar devam edeceğini beklemek de yanlış olmaz. Öte yandan bu sürekli bir hareketlilik getirmeyebilir ve toplamda yıl sonunda kasko sigortalarında bir daralma beklenebilir. Beklenen bu daralma ilk üç ayda yaşanandan daha az olacaktır.
HASAR ŞİMDİDEN YAZILAN PRİMİ GEÇTİ
2008 yılında kasko sigortalarında sektörün toplam 75.1 milyon TL teknik kar elde elde ettiğini hatırlatan Utkueri, Bu rakam sadece %2,64 oranında bir teknik kara karşılık geliyor. Kriz ortamında yoğun fiyat rekabetiyle birlikte primlerin de düşmesiyle 2009 yılı sonunda bu orana ulaşılamayacağını söyleyebiliriz. Örneğin geçen yılın ilk çeyreğinde kasko sigortalarında poliçe başına düşen prim 891 TL iken, bu yıl bu rakamın 749 TLye gerilediği görülüyor. Ödenen hasar miktarının şimdiden yazılan primi geçmiş olması da başka bir gösterge olarak öne çıkıyor. Yılın geri kalanında da portföy kazanma adına uygulanan fiyatlama politasını devam ettiren şirketler açısından sene sonu sonuçlarının pek de iç açıcı olmayacağı açık bir şekilde görülüyor dedi.
Önlem olarak şirketlerin öncelikle kasko ve trafik sigorta tarifelerini araç, marka, model bazında aylık kar/zarar analizleri sonuçlarına ve piyasa koşullarına göre revize etmeleri ve müşteri bazlı fiyatlama yapabilmek için gerekli teknolojik altyapıyı kurmaları gerektiğinin altını çizen Utkueri sözlerini şöyle bitirdi: Şirketlerin hem maliyet disiplini hem de müşteri tatmini sağlanması için oto hasar organizasyonları açısından ciddi çalışmalar yapması da başka bir gerekliliktir. Hasar analizi ve tespiti konusunda sürat, doğruluk ve verimliği sağlamak üzere teknolojik olarak gerekli adımlar atılmalıdır. Bu adımlar atıldığı takdirde HATMERin kuruluşu ile birlikte sahte hasarların engellenmesinde alınacak yolu da hesaba kattığımızda trafik ve kasko sigortalarında da teknik kar hayal olmaktan çıkacaktır.
**
Liberty Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Arışan:
Zarar özkaynaklarla karşılanacak
Liberty Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Ayşegül Arışan, geçmişte ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerde olduğu gibi bugünkü küresel finansal krizin ve buna bağlı olarak Türk ekonomisindeki daralmanın sigorta sektörünü de direkt etkilediğini söyledi. Bu durumdan en çok etkilenen branşın ise kasko sigortaları olduğunu belirten Arışan, Yeni araç satışlarındaki azalma ve otomotiv pazarındaki daralma kasko poliçesi satışlarının azalmasına neden oldu. Diğer yandan sigorta yaptırma alışkanlığı olan kişiler, kriz döneminde sigorta yaptırmaktan vazgeçtiler. Poliçe sayıları azalırken, araç bedellerindeki düşüşe bağlı olarak prim ortalamaları da düştü. Bu duruma bir de şirketler arasındaki fiyat rekabeti eklendiğinde, mart 2009 itibariyle kasko prim üretimi yaklaşık %19 seviyelerinde geriledi. Reel büyümeleri konuşuyorken, artık nominal anlamda küçülmeleri konuşur olduk dedi. Arışan, bu trendin devamını sigorta sektöründen ziyade ekonominin performansı belirleyeceğini ve ekonominin performansı olumlu yönde değiştiğinde, sektörün sonuçlarının da hızla değişeceğini ileri sürdü.
Kasko ortalama primlerinin, risk primlerinin altında seyrettiğini belirten Arışan, Sektör istatistikleri incelendiğinde sahte hasarlarda da önemli artış olduğu açıkça görülüyor. Gerek ortalama primlerdeki düşme, gerekse hasar frekansındaki artış, karlılığı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Sigorta şirketlerinin mali yapılarının bu durumdan olumsuz etkilenmesi sözkonusu ve sektör zararı özkaynaklarıyla karşılamak durumunda kalacak diyor.
KÖTÜ MÜŞTERİ SİSTEMİN DIŞINA ATILMALI
Ayşegül Arışan, mevcut rekabet ortamında alınacak en önemli tedbirin ise karlı ürünler geliştirmek, iyi müşteriyi ödüllendiren, kötü müşteriyi sistemin dışına çıkaran fiyatlamalar yapmak olduğu görüşünde. Arışan sözlerini şöyle noktalıyor: Portföyünü iyi analiz eden, segmentasyon yapan, müşteri ihtiyacına yönelik ürünler geliştirerek krizi fırsata çevirebilen şirketler bu koşullardan daha az etkilenmeyi başarabilecektir.
**
Mapfre Genel Sigorta Grup Müdürü İlker Sırtıkırmızı:
Zam yapmak tek başına çözüm değil
Zam yapmak tek başına çözüm değil
Sektörün kasko branşında 2007 yılında başta fiyatların yükseltilmesi gibi tedbirlerle 2008 yılında az da olsa kar etmeye başladığını söyleyen İlker Sırtıkırmızı, Ancak 2008 yılı son döneminde şirketler bu karı rekabet için kullanmaya başladılar dedi. Sırtıkırmızı şöyle devam etti: Özellikle içinde bulunduğumuz ekonomik krizin etkisiyle maalesef 2009 yılının ilk 3 ayında bu rekabet inanılmaz bir duruma geldi. Öyle ki poliçe başına ortalama primler %30 mertebesinde düşerken, yedek parça fiyatlarının euronun beklenmedik yükselişine bağlı artışı ile ortalama hasar maliyetleri de yükseldi. Bu durum karşısında bu branşta da kar beklenmesi mümkün değildir, ki 2009 yılının ikinci yarısında sonuçlar çok daha net görülecektir. Şirketlerin portföyünün büyük bir kısmını oluşturan oto sigortalarında trafik branşındaki zarara ilave olarak kasko branşının da zarar edebilecek olması pek de kabul edilebilecek bir tablo değildir. Bu sebeple kasko sigortalarında mevcuttaki mantıksız rekabetin ileri aylarda daha makul mertebelerde olacağını ümit ediyorum. Tabi ki zararın tüm yükünü rekabete yüklemek de doğru değildir. Şirketlerin underwriting kriterleri de büyük adetlerden bahsettiğimiz bu branş da çok önem arz etmektedir. Her şirketin kriterleri farklıdır ancak tek bir ortak doğru vardır ki o da hasarlı müşteri ile hasarsız müşteri arasında doğru ayrımı ve fiyatlandırmayı yapmaktır. Bununla beraber şirketlerin hasar maliyetlerinde kontrolü sağlayıcı ve maliyetleri düşürücü yönde de önlemler almaları gerekmektedir. Bu iki önemli konuya dikkat edilmediği müddetçe kasko primlerine zam yapmak hiçbir zaman çözüm olmayacağı gibi, toplumda sigorta bilincini olumsuz yönde etkileyecek ve bu da satışlara birebir negatif yönde yansıyacaktır.
**
Demir Sigorta Genel Müdürü Ali Ersoy:
Hasar prim ilişkisi daha da kötüleşiyor
Demir Sigorta Genel Müdürü Ali Ersoy, araç satışlarının, uygulanan vergi indirimi ve teşviklere bağlı olarak belli dönemlerde hareketleneceği öngörülse dahi, daralmanın genel olarak devam edeceğini düşünüyor. Ekonominin izleyeceği seyre bağlı olmakla birlikte, yılsonuna kadar aynı trendin devam edeceği ve daralmanın % 20lerle ulaşacağını beklediğini ifade eden Ersoy konuşmasına şöyle devam ediyor: 2009 sonunda hasar prim oranının artması kaçınılmazdır. Ancak 2008de ayrılan kpknın, takvim yılı bazında 2009 sonu zararını azaltıcı bir etki yaratacağı açıktır. Fotoğrafa iş yılı bazında bakıldığında ise araç başına ortalama kasko primin, kabaca %15ler gibi azaldığı bir ortamda, zararın artmaması mümkün gözükmemektedir.
Sektörün trafik ve muhtemel kasko zararlarını özkaynaklarıyla karşılayacak güce sahip olduğunu belirten Ersoy, Kaldı ki Hazine, sermaye yeterliliği açısından şirketleri ciddi olarak izlemekte ve gerektiğinde müdahalede bulunmaktadır. Buradaki soru, şirketlerin bu zararı daha ne kadar öz kaynaklarından karşılayacağı ve sermayedarların bu duruma, ne kadar daha katlanacağıdır.
Trafik tarifelerinin tamamen serbest bırakılması gerektiğini de söyleyen Ersoy, sözlerini şöyle tamamladı: Kasko sigortalarında durum serbestiyetten sonra risk seçimi ve fiyatlandırma açısından olumlu gelişme göstermiştir. Giderek daha da gelişmektedir. Sektör kasko sigortalarında Kaskomeri çok etkin kullanmalı, ortak data kullanımına birinci önceliği vermelidir. Bu sayede müşterilerin, özelikle de sürücülerin, kayıtlarının takip edilmesi suretiyle müşteriye uygun fiyatlandırma sağlanarak, sigorta yaptırmaktan kaçan iyi müşterilerin kazanılması sağlanmalıdır.
**
Ergoİsviçre Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Murat Dişçi:
Yılsonu daralma
yüzde 15 düzeyinde olur
Piyasaya giren yeni araç sayısındaki daralmanın, yeni pazar oluşumunu engellediği için şirketlerin piyasadaki mevcut işlere atak yapması sonucunu getirdiğini söyleyen Murat Dişçi, Bu da genel fiyat seviyesinin düşmesine neden oluyor. Bununla birlikte sigorta sektörü, fiyatlandırmalarını araç bedellerinin bir çarpanı olarak belirlediğinden, araçların ikinci el değerlerindeki düşmeler de doğrudan prim seviyelerinin düşük oluşmasını da beraberinde getiriyor. Ekonomik krizin etkileri hafiflemediği sürece kasko sigorta primlerinde artış beklemek, özellikle geçtiğimiz yıl bir miktar pozitif sonuç vermiş kasko branşı için doğru olamayacaktır. Yılsonuna doğru ekonomik krizin etkilerinin ortadan kalkma eğilimine gireceği beklentisi içinde olsak da yine de bu daldaki küçülmeyi minimum %15ler düzeyinde beklemek yanlış olmaz diye konuştu.
Yazılan primde daralma ve ekonomik krizin etkilerinin 2008in son çeyreğinde görülmeye başlandığını hatırlatan Dişçi, Özellikle kazanılmış primin düşük gerçekleşeceği bir ortamı konuşmaktayız. Hasar birim maliyetlerinde ise enflasyon oranı seviyesinde artışlar beklemek uygun olacaktır ki, bunun yanı sıra ekonomik kriz ortamlarının genel eğilim olarak, otomotiv sektörünün sigorta sektörüne anlaşmalı gelir kaynağı olarak sarıldığı dönemler olduğunu biliyoruz. Burada oluşacak ekstra bir maliyet etkisini de dikkate alırsak hasar prim oranlarının minimum %8-9 düzeylerinde artmasını beklemeliyiz. Bu nedenle sektör ölçeğinde 150 Milyar TL düzeylerinde teknik zarar beklemek mümkündür dedi.
Oto branşlarında beklenen yüksek zararların sigorta sektörünün öz kaynağına %10-11 düzeyinde zarar vermesinin mümkün olduğunu söyleyen Dişçi, Bu tek bir yıl için çok yüksek bir orandır. Konuya bu çerçevede bakıldığında trafik sigortaları, nereye gittiği pek de belli olmayan zarar durumu ile tehlikenin büyüğünü oluşturuyor. Bu alanda sektör oyuncularının önlem alması ve prim miktarlarını rasyonel düzeye çekmesi gerekiyor dedi.
SONUÇLAR BİLANÇOYA YANSIDAMAN ÖNLEM ALINMIYOR
Murat Dişçi, sigorta sektöründe şu an için, sonuçların bilançolara yansımadan önlem almaya başlayan bir yönetim anlayışının hakim olmadığını ifade ederek şunları söyledi: Önceki dönemlerde de hep yaşanan sıkıntılar üzerine önlem alan bir sigorta sektörü gözlemledik. Bu yönetsel tutumun, giderek sermayedarların oluşan sonuçların şirketin yükümlülük karşılama yeterliliği hesaplarına negatif etkilerini görmesi ve sermaye ihtiyaçları ile yüzleşmelerini takiben değişim sürecine gireceği ve önümüzdeki yıllarda, ekonomik trendler oluştuğu an aksiyon almaya başlama konusunda ortak bir algının oluştuğu bir tutuma dönüşmesini ümit ediyorum. Şu an alınabilecek tedbirler daha çok konunun hasar yönetimi ayağında gözüküyor. Fiyat artırma olasılığının önemli ölçüde ortadan kalktığı, büyümeyen piyasa ortamında, olabildiğince maliyetleri düşürmenin doğru olacağı kanısındayım.
**
AIG Sigorta Bireysel Sigortalar Müdürü Melek Çelebi:
Kayıp yüzde 25i bulur
AIG Sigorta Bireysel Sigortalar Müdürü Melek Çelebi, krizle birlikte otomotiv pazarının daralması sonucunda 2009 yılında özellikle yeni kasko ve trafik poliçe satışlarının olumsuz etkilendiğini ifade ederek şunları söyledi: Global krizin etkisinin 2009 yılı boyunca devam edeceğini dikkate alarak kasko sigortalarında yılsonuna kadar daralma yaşanacağını ve bu branşta yaklaşık %25 bir kayıpla yılın kapanacağını tahmin etmekteyiz. Kasko branşında 2009 yılında üretimde yaşanacak bu daralma ile bir tafartan prim gelirlerinde hedeflerin altında kalınması diğer yandan ise yaşayan kasko poliçelerden hasarların gelmeye devam etmesi doğal olarak hasar prim oranını arttıracak (tahmini kasko hasar prim oranı % 100ü geçebilir) ve buna bağlı olarak da ciddi teknik zararlar oluşturabilecektir.
Kasko ve trafik yoğunluğu olan şirketlerin ciddi sermaye artışı yapmak zorunda kalacaklarını belirten Çelebi sözlerini şöyle tamamladı: Şirketlerin Kasko poliçe fiyatlarını belirlerken mevcut oto portföylerinin hasar prim neticelerini ve 2009 yılı boyunca satışlarda devam eden daralmayı da göz önüne almaları gerekmektedir. Bu neticelerin aylık bazda takip edilerek yıl içerisinde gerekli fiyat revizyonlarını yapmaları çok büyük önem arz etmektedir. Aksi takdirde şirket özkaynakları yeterli olamayacak ve bu da zincir etkisiyle hasar ödemelerine yansıyacaktır. Buradaki çözüm ancak tüm şirketlerin ortak hareket etmesiyle sağlanabilir.
Sigortacı Gazetesi
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/prim-uretimi-kuculen-kasko-alarm-veriyor/259501