Işık Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Cengiz Bozkurt, Türk sigortacılık sektörünün her zaman başrol oyuncusu olmuş acentelerin, değişen ekonomik dünyada değişen mevzuatları ile var olma savaşı verdiklerini söyledi. Acentelerin bilgi ve teknoloji açısından daha donanımlı olmaları gerektiğinin üzerinde duran Bozkurt, “Ancak sektörün geleceğinin donanımın yanı sıra, geleneksel insani yaklaşımlarını ve duyarlılığını kaybetmemiş, Işık Sigorta acenteleri gibi acentelerin varlığından geçtiğini söylüyor ve bu görüşe sahip çıkıyoruz” dedi. Sigorta şirketlerinin prim üretiminde, kiminde belki daha az, ama mutlaka büyük önem sahibi olmuş acentelerin, günümüzde artık mesleki kabiliyetlerini önemli ölçüde artırmak zorunda olduklarına dikkat çeken Bozkurt, bunun sebeplerini şöyle açıkladı: “Acenteler kendilerini geliştirmek zorundalar, çünkü sigorta şirketleri acentelerini her zamankinden daha çok münferit sonuçlarla değerlendirmeleri. Şirketler bu sonuçları artık sadece hasar prim oranları ile değil, genel gider, reasürans ve komisyon giydirilmiş neticeler olarak hesaplamaktalar. Trafik ve kaskoda artan rekabetin sonucunda, sigorta şirketlerince fiyatlar hızla aşağıya çekilirken, komisyonlar ya reel olarak da artmakta ya da eskiye göre daha yüksek kalmakta ama her halükarda şirketler açısından daha yüksek maliyetleri ifade etmekteler. Azalan fiyat seviyesi acentenin genel gelir matrahını da azaltırken, düşen karlılıklar şirketlerce acentelere azalan komisyonlar olarak yansıtılıyor ya da yansıtılacak.” OTO DIŞI BRANŞLARDA MESLEKİ BİRİKİM ŞART Gökhan Bozkurt, oto dışı branşlara da dikkat çekerek, bu branşların faaliyetinin gelişmesi istense de bu defa gelişen günümüz ihtiyaçları paralelinde daha fazla mesleki bilgi ve birikim gerektirdiği konusunda acentelere uyarıda bulundu. Bozkurt şöyle devam etti: “Şirketlerin artan mali güçleri neticesinde hasar yükümlülüklerini daha rahat yerine getirmeleri, hizmet yarışında öne çıkma, müşteriye fark yaratma yükünü de artık acentenin sırtına yüklemiş durumda. Brokerlar, internet üzerinden satış ve organizasyonlar, bankasürans gibi alternatif dağıtım kanallarının çeşitlenmesi ve bu kanallara kayan acente üretimleri de bir realite olarak karşımızda duruyor. Sigortacılık mevzuatının getirdiği maddi manevi yükümlülükler de acentelerin mesleki kabiliyetlerinin arttırılmasını gerektiren etkenler.” ALİ AĞBİ OLMAK İYİ AMA… Aslında yukarıda sayılanlara ilavelerin mutlaka mümkün olduğunu ancak resmin bir diğer yüzüne de dikkat çekmek gerektiğini vurgulayan Bozkurt, bu konuda şunları söyledi: “Ya acentelerin özellikle toplumumuz açısından çok önemli ve değişilmez anlam ifade eden Ali Ağbi, Ahmet Amca, Fatma Abla olma durumu? İşte bu da hepimizin malumu olduğu üzere, acentelere benzersiz bir avantaj sağlıyor. Hem de ne avantaj! Kim, hangi sigortalı, en sıkıntılı anında böyle bir özel servis alma lüksünden ve şansından kendini mahrum bırakmak ister? Hala gittiğimiz lokantayı garsonuna, kahveyi de sahibine karşı beslediğimiz muhabbet ile seçiyorsak hele... Buna kimsenin diyeceği olamaz ama günümüz koşulları ve yukarıda sıralanan ve benzeri kısıtlar bu Ali Ağbi, Ahmet Amca, Fatma Ablalara daha fazla eğitim, teknik ve fiziki alt yapı, daha fazla yatırım yükümlülüğü getiriyor.” ‘ŞİRKETİN MENFAATİNİ KENDİ MENFAATİYLE BİR TUTMALI’ “Bu çelişkiler, kısıtlar, istekler, temenniler hepsi bir arada mümkün mü? Hem günümüzde olup günümüze ayak uydurup hem de bir sigorta şirketinin istenen acentesi olmak mümkün mü” sorusunu soran Bozkurt, bu soruyu şöyle yanıtladı: “Bunun yolu tek. Işık Sigorta acenteleri gibi sigorta şirketinin menfaatini kendi menfaatiyle bir tutan acentelik zihniyeti, yani kendi çıkar ve mutluluğunun devamını, çalıştığı şirketin sıhhatinin korunmasından geçtiğine inanan, bu faydayı bir tutan, geleneksel Anadolu duyarlılığı içinde seven, dertlenen ve bir bütünün parçalarını oluşturmanın tadına varan zihniyet.” ‘BİLGİLİ AMA İNSANİ YAKLAŞIMI KAYBETMEMİŞ ACENTE’ Biz bu yaklaşımdaki acentelerin Türk sigortacılık sektörünün en önemli yapı taşını oluşturduğuna ve başrol oyucuları olduğuna inandıklarını ifade eden Bozkurt, konuşmasını şöyle noktaladı: “Kapımızı bu tür acentelere sonuna kadar açıyor, ancak onların mutluluğu için de bu yapının rafine kalmasına azami dikkat ediyor, mesai harcıyoruz. Biz Türk sigortacılığının geleceğinin bilgi ve teknoloji açısından daha donanımlı, ancak geleneksel insani yaklaşımlarını ve duyarlılığını kaybetmemiş, Işık Sigorta acenteleri gibi acentelerin varlığından geçtiğini biliyor ve bu görüşe sahip çıkıyoruz. Bu acentelerin işinin zor, ancak şirketlerce de istenen acenteler olduğuna inanıyoruz.” ‘KURUMSAL AİDİYETİN TADINA ACENTELERLE BİRLİKTE VARDIK’ Işık Sigorta Genel Müdürü Gökhan Cengiz Bozkurt, Işık Sigorta gibi geleneksel acente ağırlıklı şirketlerde yöneticilerin gelişen şartlara uygun tavırlar geliştirmeye çalışırken, şahidi veya sebebi oldukları çelişkilerin tam da içinde yaşadıklarını belirterek, “Rekabet için düşürülen fiyatlar, aynı rekabet için artırılan komisyonlar, ödenen ek komisyonlarla transfer edilen acentelikler ve artan maliyetler sonucu iktisadi ve karlı olmadığı için kapatılan acentelikler… Ancak öyle ya da böyle, biz nesillerden nesillere aktarılan acentelikleri gördük, duyduk ve tanıdık. Onlarla bir olup kurumsal aidiyetin tadına vardık; heyecanlandık, gururlandık. Bizler hala bu zeminde sigortacılık büyüsün, bu değerler kaybolmasın istiyoruz. Genç bir şirket olmamıza rağmen Işık Sigorta çatısı altında bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz” dedi. SİGORTACI GAZETESİ