Liderler, küresel kriz sonrası dünya ekonomisinin nasıl şekilleneceğine yönelik ilk buluşmasını ocak ayında Davos'ta gerçekleştirdi. Her ne kadar Davos buluşmaları, moderatör ve İsrail tartışmasına dönüşse de orada liderler küresel krizi masaya yatırdı. Yetmedi, şimdi de G20 üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, Londra Zirvesi'ne hazırlanıyor. 2 Nisan'da 'küresel ekonomik krize çözüm arayışları' tekrar masaya yatırılacak. Her gün yeni bir bankanın battığı bir ortamda bu tür toplantıların yapıldığına daha sık tanıklık edeceğiz. Açıklanan bütün veriler kötü geliyor. Bu rakamlardan AB üyesi ülkelerin yanı sıra Türkiye de nasibini alıyor. Dün sanayi üretiminde ocak ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,3 düşüş yaşadık. Bu küçülme ihracat yaptığımız, ürün sattığımız pazarların hepsinde var. Şu anda Avrupa'da adeta yaprak kımıldamıyor. Dolayısıyla ihracatımızın yüzde 60'ını AB üyesi ülkelere yaptığımızı göz önüne alacak olursak sanayi üretiminde yaşanan küçülme kaçınılmaz. O nedenle dünyanın 16., Avrupa'nın da 6'ncı büyük ülkesi Türkiye'nin bu krize direnç gösterebilmesi için sorunlarını sektör bazlı ele alması gerekiyor, artık. Aslında Türk müteşebbisi avantajlı olduğu alanlarda dünya piyasalarında söz sahibi olabilir. Bu konuda inşaat sektörü çok avantajlı duruyor. Dünyanın 225 büyüğü içinde Türkler, 23 müteahhitlik firması ile Çin ve ABD'den sonra 3. sırada. İnşaat firmaları dünyanın büyükleri olmakla kalmadı aynı zamanda bir yıl gibi kısa bir sürede krizin baş gösterdiği Rusya, Ukrayna gibi pazarlardan çıkıp yeni destinasyonlara girme becerisini gösterdi. Önümüzdeki dönemde de Sahra'nın güneyindeki Afrika, Arap Yarımadası, Hindistan, Uzakdoğu ve Güney Amerika'da rekabet edecekler. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde, Libya'nın 160, Suudi Arabistan ve Hindistan'ın 500'er milyar dolar yeni altyapı yatırımlarını hayata geçireceği bir ortamda Türk firmalarının elini çabuk tutması gerekiyor. Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren'e göre ise teminat mektubu sorununun acilen çözüme kavuşması gerekiyor. Sektör, 2009 yılı içinde teminat mektubu bulamadığı için 10 milyar dolarlık iş kaçırmış. Maalesef hala Türk bankalarının, başta Libya olmak üzere yurtdışında sicili kötü. Kötü sicili düzeltmek için acilen banka yöneticileri ve devlet erkanının lobi çalışmalarını hızlandırması gerekiyor. Türkiye'de artık Tütünbank'ın kalmadığı, BDDK gibi denetleyici ve düzenleyici bir kurumun oluşturulduğu anlatılmalı. Teminat mektubu konusunda Tütünbank'lı dönemlerin geride kaldığını söyleyen Erdal Eren, "Kimse korkuya kapılmasın, bizim sektörde geri dönmeme oranı binde 5 seviyelerine geldi." diyor. Yurtdışında teminat mektubu konusunda kamu bankaları daha itibarlıymış. Ziraat Bankası ise bunların içinde bir adım önde duruyormuş. Fakat her nedense Ziraat Bankası, teminat mektubu konusunda çok cimri davranıyormuş. Ziraat Bankası'nın bu durumu Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) toplantısında Maliye Bakanı'na şikayet olarak iletilmiş. Eren'e göre, 1 milyar dolarlık bir iş için gerekli olan teminat mektubu 100 milyon dolar. Unakıtan'ın hesabına göre ise 1 milyar dolarlık bir işte Türkiye'ye gelecek para en az 100 milyon dolar. Sektörde kredilerin geri dönmeme olasılığı ise yüzde 0,5. Velev ki bu rakam yüzde 1 olsun. Dolayısıyla Maliye Bakanı'na göre 100 milyon dolarlık bir teminat mektubunun ancak 1 milyon doları geri dönmemiş oluyor. Bir an önce sağlığına kavuşmasını dilediğim Unakıtan'a göre, kasaya girecek 100 milyon doların yanında 1 milyon dolar ne ki! O nedenle Maliye Bakanı, Ziraat Bankası Genel Müdürü'ne: '...Can, teminat mektubunu sen ver, geri dönmez ise 1 milyon dolar zararı ben karşılarım.' tepkisini vermiş. İşsizlik ve büyüme sancısı çeken Türkiye için hiç de fena olmayan teklifler. Sizce de öyle değil mi? HÜSEYİN SÜMER/ZAMAN