“HDI Sigorta’nın Genel Müdür V. Hasan Altaner, önümüzdeki günlerde sektörde rekabetin artacağına dikkat çekerek, “Poliçe sahiplerine risklerini sigortacılara devrederek rahat uyuyabileceklerini anlatmak ve yeni piyasaları aktif hale getirmek bu dönemde çok önemli” dedi. Türk Sigorta Sektörü’nün 2008’in ilk 10 ayını gerek trafik tarifesinin serbestleşmesi, gerekse trafik tespit tutanağı, bilgilendirme, acenteler yönetmeliği gibi yeniliklerden dolayı yoğun bir çalışma temposu içerisinde geçirdiğini belirten HDI Sigorta Genel Müdür V.Hasan Altaner, “Önümüzdeki iki aylık dönemde, şirketlerin öngördükleri hedefleri tutturabilmek adına daha yoğun bir rekabet içinde olacağını gözlemliyoruz” dedi. Altaner, yılın son çeyreğinde sektörde karşılaşılacak gelişmeleri değerlendirirken şu tespitlerde bulundu: “Genellikle her yılın son üç aylık döneminde yoğunlaşan fiyat rekabeti bu yıl ikinci üç aylık dönemden itibaren artarak devam etti. Böylece hayat-dışı şirketlerde ilk üç ayda yüzde 14, yarı yılda ise yüzde 11 gibi enflasyon oranlarında yaşanan prim artışı 10 aylık dönem sonuna baktığımızda yüzde 8-9 oranlarına geriledi. Bu husus üçüncü üç aylık dönemdeki prim artışının yüzde 4-5 gibi çok düşük seviyelerde gerçekleşmesinden kaynaklanıyor. Bunun en önemli nedeni, Trafik Sigortaları tarife serbestisinin primlerde bir azalmaya neden olmasının yanı sıra, özellikle oto kasko ve diğer sigorta branşlarında yoğun rekabetten dolayı prim artışlarının ya az, ya da negatif gerçekleşmiş olmasıdır. Böylece ilk 10 ayda sektörde reel bir prim büyümesinden söz etmek mümkün değildir.” “Prim girdisinde azalma olabilir” Sektöre yeni giren şirketlerin pazar payı baskıları nedeniyle önümüzdeki günlerde rekabetin daha da artarak devam edebileceğine dikkat çeken Altaner, “Bu hususun son çeyrekte prim girdilerini ve teknik neticeleri olumsuz olarak etkiyeceği açıktır. Diğer taraftan finansal kriz nedeniyle zaten mütevazı bir performans göstereceği beklenen ekonomik büyüme tüm dünya ile birlikte ülkemizde de daralma eğilimine girmiştir. Bu da Türk Sigorta Sektörü açısından prim girdisinin azalmasında ikinci bir etken olacaktır. Sektör krizin hissedilmesi ile başta prim tahsilatı ile ilgili hususlar olmak üzere mali önlemler almaya başlayacaktır. Ancak bu durum acenteleri tahsilat yapamayacağı poliçeyi üretmemeye iteceğinden sonuç yine prim girdisinde azalma şeklinde karşımıza çıkacaktır” yorumunu yaptı. HDI Sigorta Anadolu’da daha da güçlenecek HDI Sigorta’nın hedefleri hakkında da bir açıklama yapan Altaner, mevcut iş planlarına önümüzdeki dönemde de devam edeceklerini, teknik tarife uygulamalarını yürütürken oto sigortalarında hasarsız portföyün artırılmaya çalışılacağını söyledi. Altaner, “Ürünlerimizi gelecek dönemler için gözden geçirerek basit ve kolay anlaşılır hale getirmeye çalışacağız. Anadolu’daki örgütlenmemizi güçlendirmeye devam ederken hizmet kalitemiz, sigortacıların vitrini olan hasar ödemelerimiz ve tahsilattaki titizliğimize devam edeceğiz. Bilgi en önemli hazine olduğundan iş zekası ve teknolojiden azami faydalanma hususunda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Diğer taraftan çapraz satış ile Yangın, DASK, Mühendislik, Ferdi Kaza poliçelerimizi ve alternatif pazarlama kanallarımızı da artırmaya çalışacağız” diye konuştu. Taahhütler yerine getirilmeli Dünyayı giderek etkisi altına alan krizden Türk Sigorta Sektörü’nün güçlü çıkabilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler hakkında ise Altaner şu açıklamayı yaptı: “Sektörümüzün en önemli unsuru güvendir. Bu nedenle en başta sigortalılar, piyasa, reasürörler, hizmet aldıklarımız, çalışanlarımız ve bizim her durumda karşılıklı güven duygusu içinde olmamız gerekiyor. Bu alanlarda güven içinde taahhütlerin her zaman olduğu gibi zamanında yerine getirilmesi, diğer yandan da kurumunuza karşı olan taahhütlerin zamanında temin edilmesine hassasiyet gösterilmesi gerekiyor. Pazar kayıplarını asgari düzeye indirecek çalışmalara hız verilmeli. Bir yandan halkın kolay anlayacağı yenilikçi ürünler sunarken, diğer taraftan satış örgütünü güçlendirecek, geniş kitlelere ulaşabilecek alternatif satış imkanları araştırmalı ve uygulanmalı. Sektörün topluma sağladığı artı değeri açıklarken, poliçe sahiplerine risklerini biz sigortacılara devrederek rahat uyuyabileceklerini belirtmek ve eski sigortalıların poliçe yenilemelerini devam ettirirken yeni piyasaları aktif hale getirmek bu dönemde çok önemli. Hasarsız portföy artırılmalı Her zaman olduğu gibi özellikle kriz ortamında teknik karlılık ön planda tutulmalı. Sigorta Sektörü’nün her şeyden önce asli faaliyetlerinden elde edeceği teknik karı ön planda tutması gerekir. Bu nedenle ürün bazında teknik prim ile hasarsız portföyün artırılması konusunda yapılan çalışmaların sürekliliğinin yanı sıra hasar maliyetini azaltıcı çalışmaların da göz önünde bulundurulması gerekiyor. Reasürörler ve onların sürekliliği de bu maddenin bağlamında çok önem arz ediyor. Diğer önemli husus ise sektör giderlerinin dengelenmesi, kontrol altında tutulması ve teknolojiden bu dönemde her alanda azami faydanın sağlamasıdır. Bu alanda yaratıcılık ve kurum içinde hızlı bilgi paylaşımı çok önemli bir konu. ‘Risk Yönetimi’ içselleştirilmeli Bir likidite krizi söz konusu olduğu için likit pozisyonunu sürekli göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle, prim tahsilatına ve fon yönetimine her dönemden daha fazla dikkat etmek gerekiyor. Bundan sonra finansal sistemin denetimi daha da önem kazanacaktır. Çünkü bu krizin kaynağı, finansal alanda yaşanan deregülasyon yaklaşımı. Bu nedenle denetim ve kuralları açısından pek çok şey yeniden tanımlanırken sigortacıların maruz kalabileceği her türlü riski göz önünde tutacak, ‘Risk Yönetimi’ kurumların yaşantısına daha önemli bir kavram olarak girecektir.Türk Sigorta Sektörü’nün kriz ortamını asgari kayıpla ve en kısa sürede geçerek yeniden pozitif ivmelerin yakalandığı bir ortama dönmesi en büyük arzumuzdur.”