Global krizin gündeme getirdiği son günlerin popüler konularından birisi de mevduat güvencesi… Krizin başlangıcında güvencenin artırılmasına gerek olmadığını söyleyen hükümet, geçen hafta güvence miktarı konusunda karar yetkisini kendi iradesine aldı. Bankacılar ise bu konuda farklı düşünüyor. Büyük bankalar mevduat güvencesinin artırılmasına karşı çıkıyor. Örneğin Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, geçen hafta yaptığı açıklamada mevduat güvencesinin artırılmasına gerek olmadığını savundu. Küçük ve orta ölçekli bankalar ise yüksek sesle dile getirmeseler de yaşananların kendilerinden bağımsız ve olağanüstü bir durum olduğunu belirterek, güvencenin artırılmasını savunuyor. Yapı Kredi Bankası’nın eski genel müdürü olan şimdi danışmanlık yapan Burhan Karaçam da ikinci görüşe yakın duruyor. Bankacılıktaki bilgi birikiminin yanı sıra şimdiki konumu itibariyle bağımsız kimliğinin, görüşlerinin önemini artırdığını düşündüğüm Karaçam, şöyle devam ediyor: “Türkiye’de üç katagoride banka var. Kamu bankaları, zaten devlet güvencesinde… Diğerlerini büyük bankalar ile orta ve küçük ölçekli bankalar diye ayırmak mümkün. Dışarıdaki fırtına, bu bankaları farklı etkiliyor. Bu gibi durumlarda büyüklere ve kamu bankalarına doğru bir kayma olur. Mevduat güvencesi olmaması, küçük ve orta ölçekli bankalar aleyhine haksız rekabet yaratıyor. Bunun ortadan kalkması için bütün bankalar kamu bankalarıyla eşitlenmeli. Küçük ve orta ölçekli bankalardan mevduat çekilirse, o da bu parayı ödemek için kredisini geri çağırmak durumunda kalacaktır. Sistemi yürütmek adına rekabet koşulları eşitlenmeli.”