Global kriz başta ABD ve Avrupa olmak üzere gelişmiş ülkelerin finans piyasalarını alt üst etti. Mali yapısı ve rakamlarının birçok ülkeden daha güçlü olduğunu bildiğimiz birçok finans kuruluşu, iskambil kağıdı gibi devrildi. Sadece ABD’de 13 bankaya el konuldu. Avrupa’da Fortis, Dexia gibi uluslararası bankalara devlet ortak oldu. Bu gelişmeler, dünyada finans sektörüne olan güveni sarstı. Bu sürecin benzerini 2001 yılında yaşadığımız için durum bize yabancı değil. Neyse ki o dönemde yapılan reformların ardından bankacılık sistemimiz bugün sağlam durumda. Ancak dünya finans sektöründe yaşanan bu gelişmelerin, içeride yatırımcıları tedirgin etmediği söylenemez. Buna yüksek faiz arayışı da eklenince, özellikle küçük ölçekli bazı bankalarda mevduat çekilmesi olduğu haberleri çıktı. Son haftalarda yerli büyük bankaların yöneticileri, yeni hesap açma konusunda yoğun bir tempo yaşadıklarını ifade etmekten kaçınmıyor. Bu durumdan rahatsızlık duyan küçük ve orta ölçekli bankaların ise hükümetten bazı talepleri olduğu yönünde duyumlar alıyoruz. Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden birisinin tepe yöneticisinin, borsa editörü arkadaşımız Talip Yılmaz’a söylediğine göre; bu bankalar ellerindeki mevduatı tutabilmek için özellikle kamu bankalarının mevduat faiz oranını artırmaması için hükümetten ricacı olmuşlar. Zaten mülkiyeti devlete ait olan bu bankaların, bir de yüksek faiz vermeleri halinde müşterilerini tutmakta zorlanacaklarını ifade etmişler. Yani onların 1-2 puan üzerinde faiz vererek, cazibelerini korumayı amaçlıyorlar. Kamu bankalarının izlediği faiz politikasına bakıldığında, bu ricaların yerini bulduğu yorumları yapılıyor.