Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı'nca Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli" programına katıldı.
Suriye'deki savaştan kaçarak 2011'de Türkiye'ye sığınan ve savaşın bitmesiyle 2024'te ülkesine dönen Muhammed Eymen isimli çocuğun Ahmet Kabaklı İlkokulu'ndaki 4. sınıf arkadaşlarını ve öğretmenini sahnede ağırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iktidara geldiklerinde Suriyeli öğrencileri Türkiye'den ülkelerine göndereceğine dair açıklamasını hatırlattı.
Kendisinin o dönemde bu açıklamanın tam aksini söylediğini, "Asla biz Suriye'deki muhacirleri buradan göndermeyeceğiz." dediğini belirten Erdoğan, "Çünkü bizim bakışımız farklıydı. Biz göçü onların anladığı manada değil, tam aksine biz göçü Mekke'den Medine'ye hicret olarak telakki etmiştik. Biz buna fırsat vermedik. Şimdi burada (sahnedeki öğrenciler) gördüğünüz küçük muhacirler var ve bunlar bizim evlatlarımız, bizim yavrularımız ve öğretmenimiz de onlarla hemhal oldu, onları yetiştirdiler, bugünlere getirdiler. İşte güzellik burada. Gerçekten ensar olmak ne kadar güzel bir şey işte burada." ifadesini kullandı.
Katılımcılarla program vesilesiyle bir arada bulunmaktan mutluluk duyduğunu dile getiren Erdoğan, programın başarılı geçmesini temenni ederken, panele iştirak eden isimlere katkılarından ötürü teşekkür etti.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'ya ve ekibini tebrik eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Göç konusunda nasıl bir hassasiyete sahip olduğumuzu ve bu minvalde yürütülen çalışmaları az önce İçişleri Bakanımız açıkça ifade etti. Göç meselesi, özellikle son yıllarda küresel bir olgu olarak tüm dünyanın gündemini meşgul ediyor. Her sene milyonlarca insan, savaş, istikrarsızlık, terör, yoksulluk ve iklim değişikliğinin yol açtığı sıkıntılar sebebiyle doğdukları toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütünün verilerine göre şu an dünya genelinde 281 milyondan fazla göçmen var. Göçmen işçi sayısı ise 165 milyonun üzerinde. Son üç dört yıldaki savaşların da etkisiyle mülteci sayısı 120 milyona dayandı. Yine veriler her dakikada en az 20 kişinin çatışma, zulüm ve terörden dolayı göç etmek mecburiyetinde kaldığını gösteriyor."
"Yaşadıkları yerlerde zulüm, baskı ve şiddet gören tüm mazlumlar güvenli liman olarak daima Anadolu'yu, Türkiye topraklarını gördü"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli" programında yaptığı konuşmada, dünya nüfusunun yüzde 3,6'sının bugün göçmen olarak hayatını sürdürmeye çalıştığını söyledi.
Erdoğan, savaşlar bitmedikçe, krizler çözülmedikçe, iklim değişikliğinin etkisi daha da derinleştikçe bu oranların katlanarak arttığını, bu süreçte zaman zaman insan olarak herkesi derinden sarsan pek çok manzarayla da karşılaştıklarını kaydetti.
Hemen her gün umut yolcularının ölümüyle sonuçlanan bir olayın, kazanın ve felaketin haberini aldıklarına dikkati çeken Erdoğan, "Unutmayın, Ege'de, Akdeniz'de botların içerisinde, botlar şişlenerek öldürülen göçmenler var. Bunları hep birlikte gördük, yaşadık. İnsafsızca bunlar yapıldı. Son 10 yılda 72 binden fazla insan göç güzergahında hayatını kaybetti. Daha önce de farklı vesilelerle gündeme getirdik. Suriye'deki çatışmalardan kaçarak Avrupa'ya sığınan binlerce çocuğun nerede olduğu, akıbetlerinin ne olduğu halen ortaya çıkarılamadı. Nice masumun hayatı, organ ve fuhuş mafyası dahil suç örgütlerinin, insan tacirlerinin kanlı pençelerinde sönüp gitti." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir tenakuzu da ifade etmek mecburiyetinde olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"İnsanları göçe mecbur eden çoğunlukla Batılı güçlerin politikaları olmasına rağmen iş yük paylaşımına gelince hiçbirini ortalıkta göremiyorsunuz. Dünyadaki her 100 mülteciden 75'ine zengin devletler değil düşük ve orta gelirli ülkeler ev sahipliği yapıyor. Suriye'deki zulümden kaçan insanların ezici çoğunluğu da biliyorsunuz komşu ülkelere sığındı. İç savaş sebebiyle yerlerinden edilen 11 milyon Sudanlının yine önemli bir kısmı komşu ülkeye göç etti. Myanmar'daki katliamlardan Orta Afrika bölgesindeki iç savaşlara kadar her yerde hep aynı manzarayla karşılaşıyoruz. Yani imkanları sınırlı ülkeler, kapasitelerinin çok üzerinde yük alırken Batılı ülkeler ya feveran ediyor ya da kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyle insani trajedileri reklam malzemesi olarak kullanıyor."
Türkiye'nin üç kıtanın kavşak noktasında yer alan bir ülke olduğunu dile getiren Erdoğan, asırlar olduğu gibi bugün de doğu ile batı, kuzey ile güney arasında güç merkezi vazifesi gördüğünü belirtti.
Erdoğan, bu nedenle Türkiye'nin yakın çevredeki istikrarsızlıklardan doğrudan etkilendiğine dikkati çekerek, "Her ne kadar göç ve göçmen meselesiyle son dönemde yoğun bir şekilde yüzleşiyor olsak da aslında biz bu konunun yabancısı değiliz. Anadolu, tarih boyunca hep bir göçmen yurdu oldu. Yaşadıkları yerlerde zulüm, baskı ve şiddet gören tüm mazlumlar güvenli liman olarak daima Anadolu'yu, Türkiye topraklarını gördü. Engizisyondan kaçan Musevilerden, Doğu Avrupa'daki Hristiyanlara, Kafkasya ve Balkanlar'daki Müslüman kardeşlerimizden Nazi zulmünden kaçanlara kadar herkes ülkemizin ve milletimizin kapısını çaldı. Bugün de bölgemizde kimin başı dara düşse Allah'a hamdolsun bir eman yurdu olarak yönünü önce Türkiye'ye dönüyor. Açık söyleyeyim, bundan sonra da yüksünmüyor, kesinlikle şikayet etmiyoruz. Bilakis mazlumun imdadına koşmayı, düşenin elinden tutmayı, komşuluk ve insanlık görevimiz olarak telakki ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Burada muhalefetin abartılı rakamlarla sık sık istismar ettiği bir konuyu da açıkça söylemek istiyorum. Ülkemizde muhalefetin, özellikle de insanlık düşmanı kimi faşist çevrelerin iddia ettiği gibi bir göçmen sayısı asla yoktur ve olmamıştır. Türkiye'de halihazırda 2 milyon 768 bini geçici koruma statüsündeki Suriyeli kardeşlerimiz, 1 milyon 90 bini ikamet izniyle kalanlar, 176 bini de uluslararası koruma altındakiler olmak üzere toplam 4 milyon 34 bin göçmen vardır. Aldığımız tedbirler sayesinde bu sayı günden güne azalmaktadır."
Erdoğan, kamu diplomasisinin stratejik bir unsuru olarak uluslararası öğrencilerin Türkiye'de eğitim görmesini teşvik ettiklerini, bu kapsamda dünyanın 190'ı aşkın ülkesinden 340 bin civarında misafir öğrenciye ev sahipliği yaptıklarını aktardı.
İddiaların aksine bu öğrencilerin ezici çoğunluğunun burslu olarak değil, tüm masraflarını kendileri ödeyerek ülkede eğitim aldıklarını vurgulayan Erdoğan, Türkiye mezunlarının birçok ülkede bakan, bürokrat, iş adamı ve siyasetçi olarak görev yapmasının bu projenin ne kadar önemli olduğunu gösterdiğinin altını çizdi.
"Göç ve göçmen konusunda hükümetimizin politikası gayet nettir"
"Kaçak göçle ve göçmen kaçakçılarıyla mücadeleyi de ihmal etmiyoruz." diyen Erdoğan şunları kaydetti:
"Son 2 yılda 270 bin düzensiz göçmenin sınırlarımızdan girişi engellendi. Ülkemizde illegal olarak bulunan 263 bin kişi sınır dışı edildi. Göçmen kaçakçılarına yönelik 14 bin 400 operasyon düzenlenirken, 9 bin 867 araca el konuldu, 23 bin 780 kişi gözaltına alındı. Göç ve göçmen konusunda hükümetimizin politikası gayet nettir. Biz göç meselesine binlerce yıllık medeniyetimiz, tarihimiz, bizi biz yapan kadim değerlerimiz merceğinden bakıyoruz. 'Tahtımı veririm, tacımı veririm ama devletime sığınan mazlumu asla vermem. Bu sözler kimin, ecdadımızın. İşte biz onlara layık olmaya çalışıyoruz. Göç konusunda yıllardır büyük bir tutarlılıkla devam ettirdiğimiz insani ve vicdani tavrımızın olumlu neticelerini görmeye başladık."
"9 Aralık'tan bu yana sadece Türkiye'den Suriye'ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştı"
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığınca Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Türkiye Yüzyılı'nda Türkiye'nin Göç Yönetimi Modeli" programında konuşan Erdoğan, Suriye'de 13,5 yıl süren zulüm ve çatışmaların 8 Aralık 2024 itibarıyla sona erdiğini hatırlattı.
Erdoğan, 1 milyon insanı katleden, 13 milyon kişinin yerlerinden edilmesine sebep olan Esad rejimi devrilirken Suriye halkının özgürlüğünü temsil eden yeni bir yönetimin iktidara geldiğini söyledi.
Bu yönetimin, Türkiye'nin ve bölgedeki diğer kardeş ülkelerin de desteğiyle savaş yorgunu Suriye'yi yeniden ayağa kaldırmak için uğraştığının altını çizen Erdoğan, "Çeşitli zorluklara, engellere ve sabotajlara rağmen Suriye kendini yavaş yavaş toparlıyor. Suriye kendine geldikçe ülkedeki istikrar ve güven ortamı güçlendikçe geri dönenlerin sayısı da hızlanmaya başladı. 9 Aralık'tan bu yana sadece Türkiye'den Suriye'ye dönenlerin sayısı 200 bin kişiye ulaştı." diye konuştu.
Gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına geri dönenlerin toplam sayısının ise 931 bin 450 kişiyi bulduğunu belirten Erdoğan, benzer durumun Ürdün ve Lübnan başta olmak üzere diğer komşu ülkelerde de yaşandığını kaydetti.
"Son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini alnımızın akıyla vermenin haklı gururunu yaşıyoruz"
Suriyeli Muhammed'in kalplere dokunan hikayesini az önce izlediklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Rabb'imize binlerce kez hamdediyoruz. Türkiye olarak son asrın en büyük insanlık sınavlarından birini alnımızın akıyla vermenin haklı gururunu yaşıyoruz. Sonunda ölüm, işkencenin olduğu böyle bir meselede dahi tam 13 buçuk yıl boyunca gerçekten çok ağır eleştirilere maruz bırakıldık. Katliamların tüm vahşiliğiyle sürdüğü günlerde ülkemizdeki mazlumları otobüslere doldurup ölüme göndermekten bahsedenlerden, 14, 28 Mayıs seçimlerinde sağa, sola ırkçı afişlerin yapıştırılmasına, Ankara'da ve Kayseri'de yaşanan alçakça provokasyonlardan her seçim öncesinde körüklenen yabancı düşmanlığına kadar pek çok badire atlattık. Hükümetimizi müşkül duruma düşürmek için her şeyi denediler. Lafa gelince mangalda kül bırakmayan birçok isim de sırf siyasi çıkarlarını koruma uğruna muhalefetin nefret söylemlerine ses çıkarmadılar, sustular, izlediler. Ağızlarını açıp tek cümle dahi kurmadılar. Ama bütün bu sınamalarda biz hükümet olarak bize yakışanı, inancımıza ve insanlığımıza yakışanı yapmaktan asla vazgeçmedik. Unutmayın 'Bu millete bir daha Boraltan Köprüsü faciası gibi bir utanç yaşatmayacağız' dedik."
Verdikleri bu söze, her türlü riski göze alarak, 13,5 yıl boyunca sadık kaldıklarını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye, merhum Fethi Gemuhluoğlu'nun o yüreklere dokunan ifadesiyle, 'Göze sezdirmeden gözyaşı silen dostların ülkesi' olmayı her türlü kışkırtmaya rağmen bizim dönemimizde başarmıştır. İnşallah bundan sonra bu tertemiz sicilimize leke sürdürmeyeceğiz." dedi.
"Türkiye'nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için beşeri sermayeye de ihtiyacı var"
Cumhurbaşkanı Erdoğan nefret söylemlerine, lümpen faşizme, ırkçı vandallığa ve provokasyonlara müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek, "Batı ülkelerinde sıkça şahit olduğumuz göçmenlere kötü muamele gibi insanlık dışı davranışlara fırsat vermemekte kararlıyız. Şayet herhangi bir sebeple bu süreçte hukukun insani değerlerin ve göçle ilgili temel politikalarımızın dışına çıkan olursa da bu durumda gerekeni yapacak, kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız." ifadelerini kullandı.
Artan hareketlilik sebebiyle göç ve göçmen olgusunun sadece güvenlik parantezine alınmasının eksik bir yaklaşım olacağına dikkati çeken Erdoğan, farklı hayatları, birbirinden farklı hikayeleri bir araya getiren göç meselesinin eskiden beri kültürel etkileşimin en etkili vasıtası olduğunu söyledi.
"Göç yeni bir buluşmadır. Etnik kimliği, dini, dili, kültürü, hayat tarzı anlayışı, farklı insanların aynı zeminde bir araya gelmesidir." diyen Erdoğan, bu buluşmanın ekonomiden ticarete, kültürden bilime, her alanda olumlu etkileri olduğunu göz ardı edemeyeceklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Burada bir üzüntümü ifade etmek isterim. Faşist çevrelerin körüklediği, korku ikliminden dolayı göçmenlerin Türk ekonomisine katkıları maalesef ülkemizde sağlıklı bir şekilde tartışılmadı. Farklı düşünenler, artısı ve eksisiyle tabloyu ortaya koymaya çalışanlar ise sindirildi, susturuldu, hedef haline getirildi. İş dünyamız da linç edilmekten çekindiği için kapalı kapılar ardından bize söylediklerini çıkıp kamuoyu önünde cesaretle dillendiremediler. Gelinen aşamada şunu açık ve net görebiliyoruz. Türkiye'nin kalkınması ve hedeflerine ulaşması için maddi sermaye kadar beşeri sermayeye de ihtiyacı var."
"Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren kardeşlerimizle ilgili rasyonel politikaları devreye almak mecburiyetindeyiz"
Gelişen ve gelişme hedefinde olan ülkelerin göç konusuna sadece güvenlik odaklı yaklaşmadıklarını, tam tersine bu meseleyi çok boyutlu bir şekilde değerlendirerek daha pozitif politikalar takip ettiklerini aktaran Erdoğan, "Toplum olarak bizim de artık bu konuları daha objektif, daha serin kanlı ve ön yargılı olmaktan uzak bir şekilde konuşmamız, tartışmamız gerekiyor. Milletimize entegre olmuş, ekonomimize katkı veren, sanayiden tarıma, hizmet sektöründen diğer alanlara, katma değer üreten kardeşlerimizle ilgili daha rasyonel politikaları mutlaka devreye almak mecburiyetindeyiz. Diğer türlü ekonomide hedeflerimize ulaşmakta zorluk çekeriz. Ülkemizin güvenliğinden ve demografik yapımızın korunmasından elbette ödün vermeyeceğiz. Ancak bir avuç ırkçı lümpen figürün topluma sürekli korku yayan, nefret söylemlerine de Türkiye'yi mahkum etmeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, insan hareketliliğini, Türkiye ve Türk ekonomisine maksimum faydayı sağlayacak bir anlayışla yönetmenin çabasında olacaklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Göç İdaresi Başkanlığımızın mevcut çalışmalarını devam ettirirken aynı zamanda bu meselede Türkiye'nin ihtiyaçları ve çıkarları çerçevesinde uzun vadeli bir perspektif ortaya koyması gerektiğine inanıyorum. Değişen şartlara ve ihtiyaçlara göre bizim de paradigmamızı yenilememiz şarttır. Ön yargıları kırma, gençlerimizi yabancı düşmanı akımlardan koruma ve milletimizi doğru bilgilendirme noktasında da sizlere görev düşüyor. Bizim bıraktığımız boşlukları kimlerin doldurduğunu, özellikle gençlerimizi nasıl zehirlediklerini yakın zamanda pek çok kez gördük, yaşadık. Siyasi ve toplumsal maliyetlerini yüklenmek zorunda kaldık. Önümüzdeki dönemde göç idaremizden bu konuda da daha fazla gayret bekliyorum."
Programının hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, Göç İdaresi Başkanlığı'nın 12. kuruluş yıl dönümünü tebrik ederek, panelistlere teşekkür etti.
Bakan Yerlikaya: Dengeyi titizlikle koruyoruz
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da, programındaki konuşmasında, yalnızca Göç İdaresi Başkanlığı'nın değil, vicdanın ve merhametin kurumsallaştığı, insanlık onurunu merkeze alan bir anlayışın da yıl dönümünü kutladıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vizyonuyla 12 yıl önce temelleri atılan Göç İdaresi Başkanlığının, Türkiye'nin göç alanındaki çalışmalarında bir milat olduğunu vurgulayan Yerlikaya, "Türkiye, kurumsal anlamda göçü yöneten bir ülke haline gelmiştir. Bu Başkanlığımız, düzenli göç yönetimi, düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı organizatörleriyle mücadele, entegre sınır yönetimi, uluslararası koruma, geçici koruma, gönüllü geri dönüş ve göç yönetimiyle ilgili tüm alanlarda dünyaya örnek olan yepyeni uygulamalara imza atıyor." diye konuştu.
Yerlikaya, Türkiye'nin tarih boyunca, yurdundan koparılan, yuvasından edilen, umudu elinden alınan insanlar için güvenli bir liman ve sığınak olduğunu aktararak, "Bugün ülkemiz, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde, adaleti, şefkati ve kadim misafirperverlik geleneğini temsil ederek, insanlığın ortak vicdanı olmaya devam ediyor. Çünkü bizler, göçe yalnızca bir güvenlik meselesi olarak değil, aynı zamanda insani, sosyolojik ve uluslararası boyutları olan, çok yönlü bir olgu olarak yaklaşıyoruz. Her adımımızı, hukukun, merhametin, vicdanın ve medeniyet değerlerimizin rehberliğinde atıyoruz. Bunu yaparken de kamu düzeninden asla ödün vermeyen bir dengeyi titizlikle koruyoruz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın göç konusundaki duruşuna değinen Yerlikaya, "Kimi ülkeler, göç krizlerine karşı kör, sağır ve nobran davranırken, göçmenlerin insan olduğunu unutup, onları sadece nitelikli-niteliksiz iş gücü olarak değerlendirirken, yüreğimize batan mızraklar misali botları batırırken, nice cansız bedenlerin sahillere vurmasına sessiz kalırken, zat-ı devletleriniz tüm dünyaya vicdan çağrısı yaptınız. 'Dünya 5'ten büyüktür' dediniz. 'İnsanlığın, daha adil bir dünyada yaşama umutları, birer birer ölüyor' dediniz. 'Minik bedeni sahile vuran Aylan Bebek, modern dünyanın utanç vesikasıdır' dediniz. Bizler, bu anlayışla hiçbir zaman zulmün, açlığın ve savaşın kıyısında olanlara, gönül coğrafyamıza, asla sırtımızı dönmedik. O çığlıkları asla duymazlıktan gelmedik." şeklinde konuştu.
"Düzenli göçü teşvik eden ve kolaylaştıran düzenlemeleri hayata geçiriyoruz"
Göç yönetimi alanında çok önemli adımlar atıldığını vurgulayan Yerlikaya, şunları dile getirdi:
"Düzenli göç yönetiminde, düzenli göçü teşvik eden ve kolaylaştıran çalışmalara odaklandık. Ülkemizin, turistler, uluslararası üniversite öğrencileri, ihtiyaç duyulan iş gücü ve yabancı yatırımcılarımız için düzenli göçmenler için çekim merkezi olmasını istiyoruz. Bizim için yabancıların ülkemize yasal olarak gelmesi, yasal olarak kalması, yasal olarak çalışması ve yasal olarak ülkelerine dönmesi esastır. Bu anlayışla ülkemize turizm, eğitim, sağlık ve çalışma gibi amaçlarla yasal yollarla gelen yabancıların iş ve işlemlerini kolaylaştırıyoruz. Göç yönetimimizin temel hedeflerinden biri olarak düzenli göçü teşvik eden ve kolaylaştıran düzenlemeleri hayata geçiriyoruz."
Hayata geçirilen projeler kapsamında ikamet başvurularının artık noterlikler üzerinden alınabildiğini, evde bakım hizmetlerinde çalışacak iş gücünün ikamet izinlerinin kolaylaştırıldığını ve kayıtlı istihdamın teşvik edildiğini belirten Yerlikaya, bu kapsamda evde bakım hizmetlerini, hukuki bir zemine oturttuklarını kaydetti.
Yerlikaya, istihdam açığını gidermek için ilgili sektör ve kurumlarla koordinasyon içinde, kamu düzeni ve güvenliği açısından tedbirler alarak yeni düzenlemeler yaptıklarını belirterek, "Örneğin, hayvancılığın gelişmesi için ihtiyaç duyulan yabancı çobanların da ikamet ve çalışma izinlerinde yeni uygulamaları bu çerçevede hayata geçirdik. Şu an bizimle olan sevgili öğrencilerimiz, artık ikamet işlemlerini Göç İdaresi Müdürlüklerine gitmeden kendi üniversitelerinde yapabiliyorlar." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Biz ülkemize gelen öğrenci kardeşlerimize, sadece okullarımızı değil, gönül dünyamızı da açıyoruz." sözünü hatırlatan Yerlikaya, "Sevgili öğrenciler, burada, ilim yolunda attığınız her adım yalnızca kendi hayatınızı değil, insanlığın geleceğini de güzelleştirecek. Sizler tarihin en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmış bu topraklarda, barışın, adaletin ve ilmin yeni elçileri olacaksınız. Türkiye'nin büyüklüğü, yalnızca sahip olduğu topraklardan değil, gönlünü tüm insanlığa açmış bir millet olmasından gelir. Sizler bu büyük milletin birer elçisi olarak, bu hikayeye ortak oluyorsunuz." dedi.
"Düzensiz göçmen sayısı son 1 ayda yüzde 2'ye kadar düştü"
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, düzensiz göçle mücadeledeki hedefin Türkiye'ye yönelik bir "çekim gücü" oluşmasına izin vermemek olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Beş basamaktan oluşan bir strateji uyguluyoruz. Altını çizerek ifade etmeliyim ki biz düzensiz göçle mücadele ederken, doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan insanları istismar eden, onların hayatlarını hiçe sayan ve sınır aşan suç şebekeleriyle de mücadele ediyoruz. Ülkemizin düzensiz göç rotası olmasına asla izin vermedik. Bu anlayışla birinci basamakta, sorunun kaynağında çözümü için gerekli tedbirleri hayata geçirdik. İkinci basamakta, tüm sınırlarımızın en üst düzeyde korunması için, etkili sınır güvenlik tedbirleri aldık. Üçüncü olarak, ülkemiz içinde etkin yakalama gerçekleştirdik. Bu amaçla inovatif bir yaklaşımla 'Mobil Göç Noktası Araçlarımızı' geliştirdik."
Yerlikaya, 19 Temmuz 2023'te hizmete alınan Mobil Göç Noktası Araçlarının tüm dünyaya düzensiz göçle mücadelenin, hem etkin hem de insan haklarına uygun şekilde yapılabileceğini ortaya koyan en önemli uygulamalardan biri olduğunu dile getirerek, "Mobil Göç Noktası Araçlarımızla kimlik kontrollerine başladığımız ilk üç ayda tespit edilen düzensiz göçmen sayısı oranı yüzde 74,5 iken bu oran son 1 ayda yüzde 2'ye kadar düştü." dedi.
Dördüncü basamakta ise düzensiz iş gücüyle mücadelenin yer aldığını aktaran Yerlikaya, şöyle konuştu:
"Geçen yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Göç İdaresi Başkanlığımız arasında sistem entegrasyonunu sağladık. Böylece, yabancıların kayıt dışı istihdamını engellemeye yönelik çok önemli adımlar attık. Beşinci ve son olarak da etkin sınır dışı mekanizmasıyla düzensiz göçmenlerin ülkelerine dönmelerini sağlıyoruz. Son 2 yıldır sınır dışı etmede ülkemizin en yüksek sayılarına ulaştık.
Göç İdaresi Başkanlığımızın yanı sıra ülke içinde emniyetimiz, jandarmamız, mavi vatanımızda sahil güvenliğimiz, sınırlarımızda Türk Silahlı Kuvvetlerimizle Bakanlıklarımız ve ilgili tüm kurumlarımızla koordinasyon halinde yürüttüğümüz çalışmalar, uygulanan stratejiler sayesinde, ülkemiz düzensiz göçe hedef olmaktan ve transit göç rotası olmaktan çıkmıştır. Böylece, düzensiz göç rotası değişmiştir. Şunu gönül huzuruyla ifade etmek isterim ki göç yönetiminin tüm alanlarında olduğu gibi düzensiz göçle mücadelede de 'insan onuru' demekten, 'önce insan' demekten hiçbir zaman vazgeçmedik. Yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa asla müsaade etmedik. Kamu düzeni ve güvenliğimizden taviz vermeden düzensiz göçle mücadele edilebileceğini tüm dünyaya gösterdik."
Tarihi bir döneme de şahitlik edildiğini aktaran Yerlikaya, "Suriye'de 61 yıllık bir zulüm devri sona erdi. Baas rejiminin enkazı altında ezilen o kadim topraklar bugün özgürlüğün, umudun ve yeniden doğuşun eşiğinde. Hamdolsun ki Suriye yeniden ayağa kalkıyor ve biz Suriyeli kardeşlerimizin, gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli dönüşlerinin gerçekleşmesi için gerekli tüm düzenlemelerimizi hızla yaptık." dedi.
Yerlikaya, yapılan tüm yeniliklerin göç yönetimindeki vizyonu ortaya koyduğunu belirterek, Türkiye'nin göç yönetiminde dünyaya model olan bir ülkedir olduğunu söyledi.
Programda, Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınan ve savaşın bitmesiyle ülkesine dönen Muhammed Eymen isimli çocuğun hikayesinin anlatıldığı "İki vatan, bir yürek" başlıklı video gösterimi yapıldı.
Program sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muhammed Eymen'in Başakşehir'deki sınıf arkadaşları, öğretmeni ve Türkiye'de eğitim gören bir grup yabancı öğrenci ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
İçişleri Bakanı Yerlikaya ve Göç İdaresi Başkanı Kök, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tablo hediye etti.
Erdoğan: Kentsel dönüşüme odaklanmalıyız
Erdoğan: Nüfusta azalma beka sorunu