Yazdır

Narin Güran cinayeti davasında ikinci duruşma!

Tarih: 27 Aralık 2024 - 10:48

Narin Güran'ın öldürülmesine dair davanın ikinci duruşması sürerken, Narin'in amcası tutuklu sanık Salim Güran savunma yaptı

Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında çuvalda cansız bedeni bulunan Narin Güran (8) cinayetine ilişkin haklarında 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan tutuklu sanıklar annesi Yüksel, ağabeyi Enes ve amcası Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar, yargılandıkları davanın ikinci duruşmasının 2’nci gününde, yoğun güvenlik önlemleri eşliğinde adliyeye getirildi.

Diyarbakır Adliyesi önüne de güvenlik önlemleri kapsamında polis bariyerleri yerleştirildi. Duruşmaya katılanlar, adliye önü ve içerisinde 2 ayrı noktada yapılan aramadan sonra duruşma salonuna alındı.

Baba Arif Güran "müşteki", Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Diyarbakır Barosu avukatları da "müşteki kurum" sıfatıyla duruşma salonunda yerini aldı.

Duruşmada, tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile Narin'in cansız bedenini Eğertutmaz Deresi'ne sakladığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve avukatları hazır bulundu.

Kamerayla kayıt altına alınan duruşmada, tutuklu sanık amca Salim Güran savunma yaptı.

SALİM GÜRAN, OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI

Dün yaşanan gerginliğin ardından Güran ailesinin yakınları duruşma salonuna alınmazken, tutuklu sanık Salim Güran savunmasına başladı. Mütalaaya karşı son savunması istenen Salim Güran, olay gününü anlatarak, “Alışverişe gittik. İki oğlumla çay ocağında oturduk. İşimiz bitince aynı istikametten geri geldik. Petrole gittim, yakıt aldım. Çarıklı istikametinden yine köye geldik. Eve geldik. Eşim kahvaltılık bir şey hazırladı. İki oğlumla beraber yedik. Sonra istirahat ettim. Daha sonra yukarı tarlaya gittim. Sonra işlerime baktım. Sonra elektrikçiler geldi, ‘Hayırdır’ dedim. ‘Senin amca oğlunun tarlasında arıza var’ dediler. Daha sonra ‘Gelin’ dedim, onların arabasına bindim. Daha sonra tarlaya geldik. Yeni yeni kurtlanmıştı. O sırada Mehmet Şerif ile konuşuyordum. ‘Pamuk kurtlanmış’ dedim. O sırada elektrikçiler panoya çıktı. Daha sonra elektrikçiler geldi. Mehmet Şerif ile konuşmamı, ne kadar vereceğimi öğrenmemi istediler. Ben de ‘Siz arayın konuşun’ dedim. Daha sonra anlaştılar. Daha sonra ben eve geldim yine. Zaten fazla durmadım. Oğlum da benleydi. Hüseyin amcamı görmeye gittim. Oradayken Ramazan aradı, ‘Şüpheli bir araba var’ dedi. Osman yeğenim de vardı yanımda. ‘Geleyim mi’ dediler, ‘Yok’ dedim. Köy yolundan çıktım, yukarı gittim. Gittim, araç sürmeyi öğrenen iki kişiymiş. ‘İleri geri hareket ettiriyoruz’ dediler. 20.00 sıralarında kızım aradı, ‘Narin kayıp’ dedi. Kalktım Mehmet Selim Atasoy’la köye geldik. Geldim, o kalabalığı gördüm. Yengem ağlıyor, yeğenlerim kendilerini yere vuruyor. Kalktım Şakir Başçavuşu aradım. ‘Yeğenim kayıptır, bir ekip gönderim’ dedim. ‘İzindeyim, göndereceğim’ dedi. Sabri K. var, ‘Okulun anahtarını getir’ dedim. Samet Hoca da telefon görüntüsüne bakmış, ‘Narin patikadan ayrılıyor’ dedi, ‘Anahtarı getir’ dedim. Jandarma bekliyor. Kameradan da pek anlamıyorum. Baktılar, patikadan sonra ayrılıyor. Okulun yanındayken Arif geldi. ‘Allah için, peygamber için kızımı bulun’ dedi. Bağ, bahçe, tarlaları gezdik. Köyün aşağısında da bir şey görmedik. Gün doğmadan Barış kardeşimin yanına gittik. Akşam ben bu vahşiyi (Nevzat Bahtiyar) görmedim. Ama sabah aramaya geldi. Kanala geçtik. ‘Kanala girmişse, bu menfeze yapışacak’ dediler. Ayakkabımı çıkardım, cüzdanımı çıkardım. 16-17 yaşlarında biri vardı. Bir refleksle ‘ay’ dedi. Öyle deyince ben de hemen kendimi suya attım. Menfeze yapıştım. ‘Ferhat, nerededir’ dedim, gösterdi. Baktım yosundur. Ondan sonra bu da (Nevzat) bizimle. Kalktık şüphelendiğimiz yerlere baktık. Köye geldik. Daha sonra jandarma ‘Muhtar, bizden ayrılma’ dedi. ‘Başım üstüne’ dedim” dedi.

‘KÖYDEKİ BÜTÜN KUYULARA BAKTIK

Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “Araba meselesinde, Nevzat ‘Param yok’ dedi. Cemaat de vardı, ‘40 bin Nevzat versin’ dediler. Yine ‘Param yok’ dedi. ‘Paran yoksa kardeşime ev yapıyoruz, gel bu sıvayı yap’ dedim. ‘Bir fiyat söyle, yap’ dedim. ‘Ben bakmadan fiyat vermem’ dedi. Gitti inşaata baktı. ‘Bu inşaat, 200 binden aşağı olmaz. Senden 20 bin almam, 180 bin’ dedi. ‘Millet 150-160 bin fiyat vermiş. Sen de böyle bir fiyat ver’ dedim. Sonra ‘Kim veriyorsa o fiyata ona ver’ dedi. Ondan sonra 3 ay benle konuşmadı. Kahvede yanıma gelmiyordu. JASAT ekibinden biri bağırıp çağırıyor. ‘Muhtar gel arabaya bin’ dedi. ‘Kaç tane kamera var tespit edin’ dedi. Hacı Sait benim dostum, çiftliği var. ‘Muhtar benim çiftliğin kamerası var’ dedi. O çiftliğin kamerasına baksaydılar, Nevzat’ın arabasını görseydiler. Kolluk, hem aileyi suçluyor. Sen Narin patikadan kaybolduktan sonra o saatten sonraki kameralara niye bakmıyorsun? ‘Muhtar köyde kaç tane kuyu var’ dediler. Kalktık beraber gittik, köydeki bütün kuyulara baktık. En son dediler ki; bir kuyu da Mehmet Kaya’nın orada var. Biz Mehmet Emin Kaya’nın avlusunda, ‘Bu peyniri çıkarın’ dediler. Baktım bir şeyler oluyor. Dedim ‘Hayırdır komutanım?’ Dediler ki ‘Narin’in terliğini çingenelerin orada görmüşler.’ Oraya en son giden benim. Sonra köye geldik. Ben okulun yanındayken, kamera var. Birsen, ‘17.30’da eve geldi, kapımızı çaldı’ dedi. Kim ne saat diyorsa, ben kolluk kuvvetlerine öyle diyorum” diye konuştu.

‘MUHAMMED KONUŞMASA, BEN ÜFÜRÜKÇÜLERE İNANMIYORUM’
 
Arama çalışmalarını anlatan Salim Güran, “İkinci günden beri beni arıyorlar, ‘Bir tane üfürükçü var’ diyorlardı. Dedim ‘Devlet gelmiş.’ Bir tane istihbaratçı geldi, ‘Yenge ile Muhammed’i gönder, para istemiyor’ dedi. Dedim ‘Ben onları yalnız göndermem’ dedim, ‘Yenge Muhammed’i al, gel’ dedim. Oraya gittik. Kolluk kuvvetleri bizi götürmüş. İki tane hoca orada okuyor. Muhammed konuşmasa, ben üfürükçülere inanmıyorum. Muhammed’e ‘Bir şey görüyor musun’ dediler. ‘Bir dede görüyorum’ dediler. Muhammed’e, ‘Dedeye Narin’i sor’ dediler. ‘Çarıklı’daki sokağa gitti’ dedi. ‘Taşlı bir eve’ dedi. ‘Dede Narin’i bana göster’ dedi, ‘Karanlıktır’ dedi. Dediler, ‘Söyle, dede aydınlık yapsın orayı.’ Sonra dedi ki ‘Aha, Narin. Narin makarna yiyor. Yanında da iki kişi var. Yüzleri karanlık.’ Bir heyecanlandım. Sonra geldik yengemi köye bıraktık. İstihbaratçı, ‘Muhammet’i getir’ dedi. ‘Ekip gelmeden ben yeğenimi getirmem’ dedim. Götürdüm, yeğenimi petrole bıraktım. ‘Ben ölürsem bir şey olmaz’ dedim. Daha sonra eve gittik. Bacanağımın evi de o tarafta. Bacanağımın oğlu da geldi. ‘Acıkmışım’ dedim. Tandır ekmeği getirdik. ‘Ekip gelecek’ dediler. Gün doğmadan ekip geldi. Gidene kadar bir kapıyı kırdılar. DİSKİ müdürünün evi. ‘Hayırdır, bu bana özel midir’ dedi. ‘Narin içindir’ dediler. ‘Narin içinse başım gözüm üstüne’ dedi. Orada bir şey yoktu. İkinci bir ev vardı. Onu da kırdılar. Daha sonra ‘Muhammed'i getirin’ dediler. Bir pompalı çıktı. O ev kimindir bilmiyordum. Nevzat'la bir akrabalık bağım yok. Sözde jandarmayı yönlendirmişim” dedi.

‘BEN BU ADAMLA 3 AYDIR KONUŞMUYORUM’

Aracından çıkan DNA nedeniyle tutuklandığını belirten Salim Güran, “Bunun (Nevzat) rezil kardeşi de beni arıyor. ‘Buldunuz mu, bulmadınız mı, inşallah bulursunuz’ diyor. Vecdi madem bizimle sıralı iletişim kurmuş, niye gözaltında değil? Kalktılar arabaları getirdiler, beni aldılar. ‘Muhtarın DNA’sı, senin arabandan çıkmış’ dediler. Dedim ‘Çıkmasa şaşarım.’ Dediler kusmuk, kan... Dedim asla bir şey olamaz. Götürüp medyaya verdiler. Beni medyanın önüne attılar. ‘Muhtar, sen petrole gitmişsin’ dediler. ‘Battaniyede ceset sarılıymış’ dediler. ‘Komutanım, ben cesetle çarşıda tur mu atmışım. Petrolün kamerası var’ dedim. ‘Bir de ıslak mendil almışsın’ dedi. Bu adam da (Nevzat) medyanın önünde her şeyi görüyor. Ömrü hayatımda cezaevi görmemişim. Ben cezaevindeyken televizyonda M.P. isimli itirafçı, sonra N.B. dediler. O zaman keşif yapıyorlardı. Narin’in cesedi bulunduktan sonra yeğenimin cenazesine ‘Bırakın gideyim’ dedim. Bırakmadılar. Bir medya bu kadar kötü olamaz. Bu insan yakalandığı zaman, ‘Salim Güran öldürdü’ diyor. Niye diyor? DNA arabamda çıktı diye. Dedim ben 3 aydır bu adamla konuşmuyorum. Bu ifadesinde sürekli Salim Güran diyor, ön koltuk diyor. O cam da bozuk, kapı da bozuk. O camı indirin, beni idam edin. İfadelerini medyadan almış. İkinci defa arabayı Van’a göndermişler. Bir saç çıktı. Çıkabilir” diye konuştu.

‘SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM, BERAATİMİ İSTİYORUM’

Suçlamaları kabul etmeyen Salim Güran, şöyle konuştu:

“Bazla ilgili, ben aynı anda iki yerde olabilir miyim? Baz beni derede gösteriyor, ben köydeydim. Benim aile bireylerime bak. Fuat, onlara çay vermiş. Diyor ‘Bizi dinlemiş’. Eniştem Şevket Kaya, Narin’i bulmak için mücadele etmiş. Mehmet Bahtiyar diyordu, ‘Nevzat işe gitmiş.’ Ama şimdi demiyor. Hani bunun aile bireyleri bir tane gözaltında var mı? Hem kızımızı hem ailemi yok etti. Türkiye’yi parmağında oynatıyor. Allah peygamber aşkına, bu kolluk kuvvetlerine bir soruşturma açsınlar. Bu kadar kötülük niye? Dediler, ‘DEM partilin yemek arabasını kovmuş.’ Peşlerine takmışlar gazetecileri, şov yapıyorlar. Kim olsa kovar. Benim 7 çocuğum var, Narin’den 1 yaş küçük kızım var. Allah peygamber aşkına. Vallahi benim yengem, çocukları için ölüyor. Vallahi benim yeğenlerim kız kardeşleri için ölüyor. Kızımızı öldürdünüz. Amcamın eşi, kardeşimin eşi, Fuat’ın eşi… Sen niye karını söylemiyorsun, kızını söylemiyorsun? Allah bizimledir. Allah’ım, bizi yok etmeye çalışıyorlar. Herkes şov peşinde. Bu caninin (Nevzat Bahtiyar’ın) avukatının eşi gidip, onun eşiyle fotoğraf çekmiş. Belki karısı katildir? Sen nereden biliyorsun? Herkesten rica ediyorum, şov yapmayın. Canımız gitti. Bizim namusumuzla oynamayın. Kendimizi ifade edemiyoruz. Yeğenimin ölümüyle burada yargılanıyorum. Dağ gibi kardeşim çökmüş. Ailem, hepsi perişan. Yeter artık lütfen. Niye bu kadar kötülük, art niyet? Bakın bir DNA yüzünden başıma ne geldi. Suçlamalarımı kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum.” 

‘NEVZAT, BİZE İKİ AYRI HİKAYE ANLATTI’

Duruşmada, Narin’in amcası Salim Güran’ın savunmasının ardından, Salim avukatı Onur Akdağ söz aldı. Narin’in cenazesini taşıyıp Eğertutmaz Deresi’nde su kenarına bırakıp, üzerine de taş bıraktığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar’ın söylediklerinin soruşturmanın merkezine alındığını belirterek, şunları söyledi:

“Nevzat her gelişmede ifadesini değiştiriyor. Nevzat’ın daha kaç ifade değiştirmesi gerekiyor? Bir kişi nerede kayboluyorsa, ilk orada aranır. Nevzat’ın evi patikaya en yakın evdir. Nevzat ilk anda tespit edilebilseydi, hiçbir kurgusu olmayacaktı. Nevzat’a suçu birinin üzerine atma şansı verildi. Kendisi itirafçı olmuş değil. Aksine, yatağın altında bir korkak gibi saklanırken yakalandı. Yakalanmasının sebebi, jandarmanın çiftlik kamerasına bakmasıdır. İhmal zincirleri saymakla bitmez. Gözaltına aldıklarına Nevzat, bize iki ayrı hikaye anlattı daha sonra bu hikaye çoğaldı. Arabanın ön koltuğunda cesedi taşıyor, bagajda değil, arkada değil, ön koltukta. Niye ön koltuk diyor? Çünkü çarşaf çarşaf DNA’nın nerede olduğu bilgisi var. O yüzden bagaj değil, arka koltuk demiyor. Arabanın ön koltuğunu göstererek, ‘Bunu yok et sana 200 bin TL dedi’ diyor. Bir gün sonra savcılıkta ifade değiştirdi. Bu cinayetin ne zaman işlenebileceğine dair zaman bilgisi var. O yol üzerinde zaten öldürüldü. Araba 15.40’ta deredeydi. Yani arada 29 dakika var. 15.13’te Nevzat’ın kolunda can veriyor. Jandarmanın ihmali var. Jandarma, Ahmet diye birini alsa, Nevzat ona göre ifade verecekti. Jandarma, cinayet dosyası eline geçince bocaladı. Jandarma her ifadeyle başka senaryonun peşinde düştü. İş çözülemez hale geldi. Günün sonunda kamera kaydıyla yakalanan Nevzat’ın söyledikleri, soruşturmanın merkezine alındı.”

‘GAZAL, CİNAYETİ GÖREN YA DA AZMETTİRENLERDEN BİRİ DE OLABİLİR’

Nevzat Bahtiyar’ın eşi Gazal’ın da cinayeti görebileceğini belirten Avukat Onur Akdağ, “Başta Güran ailesi olmak üzere kolundan tuttukları gibi içeri aldılar. Salim’e an az 3 kadınla ilişkisi olup olmadığını soruyorlar. Utanın be utanın. Bir insan bir köyde kaç kadınla birlikte olabilir? Olayı ilişkiye bağladılar. ‘Aranızda bir cevapsız çağrı var, bu cevapsız çağrılarla mı mesajlaşıyorsunuz?’ diye soruyorlar. Böyle bir soru olabilir mi? Medyanın ve Nevzat’ın söyledikleri merkeze alındı. Nevzat’ın evinde arama yapsaydınız ya da Narin’in amcasını, yengelerini alırken, onları da alsaydınız. Bu adam ‘Ellerimle götürdüm’ diyor. Evde Nevzat’ın karısı yok muydu? Onu niye tutuklamadılar? Muhammed, terlik bulduğu için tek kişilik hücrede. Gazal Bahtiyar (Nevzat Bahtiyar’ın eşi) en az cesedi görenlerden biri. Cinayeti gören ya da azmettirenlerden biri de olabilir. Adam ‘Cesedi eve götürdüm’ diyor. Evde arama yapmıyorlar. Cesedin taşındığı evden jandarma eşliğinde ev taşınıyor. Orası suç mahalli değil mi?” diye konuştu.

‘TOPLUM BU İŞTEN ‘AİLE ÇIKSIN’ İSTİYOR’

Nevzat Bahtiyar’ın, 3 ay boyunca Salim Güran’ı aramadığını belirten Onur Akdağ, “Günün sonunda katili bulduk mu? Bu soruyu hiç kendinize sordunuz mu? Narin nerede öldürüldü, kim öldürdü, bu soruları bulmak için gerçek delillerin peşine düştünüz mü? Maalesef ki; hayır. Kimisi gündem kalmak ister, kimisi Narin’in ardından para kazanmak ister. Bir gazeteci nasıl olur da Nevzat’ı ölümüne savunur? Toplum, bu işten ‘Aile çıksın’ istiyor. Herkes bir ata oynuyor. ‘Benim atım kazansın’ diyor. Narin’in ölümü ne kadar korkunçsa, öldürülmekle itham edilmek de o kadar korkunç değil mi? Nevzat şimdi (içinden) diyor ki ‘Tek başıma köyün hakkından geldim, yedim, içtim, hesabı da size kilitledim’ diyor. Bütün bir toplum katile alkış tutuyor. Nevzat, tüm Türkiye’yi parmağında oynattı. Oynatmaya da devam ediyor. Salim, Nevzat’ı en son 21 Mayıs’ta arıyor, ondan sonra bir daha aramıyor. Arif ile Nevzat arasında para meselesinden sonra bir daha iletişim kurmuyor. Salim’e selam bile vermiyor. Tam 3 ay boyunca Salim, Nevzat’ı aramıyor. 3 ay boyunca seninle konuşmayacağım ama bir çocuğu öldürüp seni buna ortak edeceğim öyle mi? Mehmet Bahtiyar, 16 Eylül’deki ifadesinde, olay günü Çarıklı Mahallesi’nde Nevzat ile beraber çalıştıklarını söylüyor. Neden tutuklu değil? Vecdi önce Salim’i arıyor, sonra Nevzat’ı. Sıralı arama yapıldığı iddia ediliyor. Her iki durumda da suça ortak edilmiş oluyor” dedi.

‘NARİN CİNSEL İSTİSMARA MARUZ KALMIŞSA, BU NEVZAT’TIR’

Avukat Akdağ, varsa istismarın aileye düşman birini işaret ettiğini ifade ederek, “Raporda her ne kadar PSA tespit edildiyse de bunun kadınlarda da olabileceği söyleniyor. Eğer bir istismar düşüneceksek, ilk ağabey mi, amca mı yoksa aileye düşman olmuş birini mi göreceğiz? ‘Görmemesi gereken bir şey’ deniyorsa, bu çok net bir şekilde Nevzat’ı işaret ediyor. Bir katilin zihin dünyasını göremeyiz. İlk celsede Nevzat’a ‘Narin’e dokundun mu’ diye boşuna sormadık. Gidip peynir alıyor, çay içiyor, namaz kılıyor. Bu bize ne düşündürüyor? Bir ihtimal, cinsel istismar sonrası rahatlamasını gösteriyor. ‘Cinsel bulgu yok’ demiyor raporda. ‘Tespit edilemedi’ diyor. Sonraki hareketler maalesef bunu gösteriyor. Narin cinsel istismara maruz kalmışsa, bu Nevzat’tır. Bir pedofili, 13 yaş altı çocuklara yönelik fanteziler kuran, onlara karşı cinsel dürtüler hisseden bir bireydir. Aşağılık duyguları, yalnızlık düşük özgüven, duygusal olgunlaşmamışlık yaşarlar. Bu durum bize birini andırıyor” diye konuştu.

‘ADIMSAYARDA SİLME İŞLEMİNİN YAPILIP YAPILMADIĞI BİLİRKİŞİ RAPORUYLA TESPİT EDİLSİN’

Salim Güran’ın, cinayet saatinde telefonundaki adımsayar uygulamasında yalnızca 45 adım attığının tespit edildiğini, bununla ilgili hata payının olup olmadığını bilirkişi raporuyla tespit edilmesini isteyen Akdağ, şöyle devam etti:

“Bu dosyada Salim hakkında yapılan en korkunç algı da DNA’dır. Spikerler, ağızlarını doldura doldura ‘Direksiyon kısmında ölüm sıvısı, Narin’in dışkısı bulunmuş’ diye haberler yaptılar. Bu da yalan çıktı. ‘Salim’in aracından sadece Narin’in DNA’sı bulunmuş’ iddiası da doğru değil. Battaniye sağ ön koltuktaysa, Narin’e ait DNA neden orada çıkmıyor? Arif’in, Salim’in çocuklarının DNA’sı karşılaştırma için alınsaydı, onların da DNA’ları araçta çıkacaktı. Çünkü sürekli oynuyorlardı. Narin’in o araca daha önce de bindiğini herkes teyit etti. Amcadan bahsediyoruz, yedi yabancıdan değil. Salim’in aracının bazı kapılarının kitlenmediğine de dair rapor da var. Sağ ön cam da açılmıyor. Bu Nevzat’ı da yalanlıyor. DNA kalıntılarının yeniden incelenmesi için Van’a gönderildi. Sağ kapı ön iç kısımda DNA bulundu. Birden fazla DNA’nın farklı yerlerde çıkması, Narin’in canlı iken araç içerisinde olduğunu ya da farklı zamanlarda bindiğini gösteriyor. Bunun yanında sürüntü DNA araca ne zaman bulaşıyor? Her ihtimal olabilir. Salim, aracını o günden sonra yıkamıyor. Hatta Nevzat ile Salim’in aracından toprak numunelerinin benzerliği de raporda mevcut. Nevzat, istikrarlı bir şekilde battaniyeden bahsediyor ve Salim’in çocuğu öldürdüğünü söylüyor. Sosyal medyadan, televizyondan ezberleyerek tekrar ediyor. Salim evdeki 3 çocuğu öldürmüyor, Narin gelince mi öldüresi geliyor? İkinci senaryoda Enes, görülmemesi gereken biriyle ya da bir hayvanla bir şeyler yapıyor. Senin oğlun öz kızını öldürecek ve 3 aydır konuşmadığın bir adama mı vereceksin? Sonra Arif’e haber vermeyeceksin. Onca tutuklu kadın ve erkek de Enes ve Salim için kendini feda ediyor. Bu tiyatroya son verecek bir akıl yok mu? Bunlar topluma empoze edilen şeyler. Madem Enes öldürmüş, Salim neden Arif’i aramıyor? Elinizi vicdanınıza bırakın, adımsayarda eğer 45 değil de 145 adım çıksaydı, herkes Salim’i katil ilan etmez miydi? Salim ve çocuklarıyla ilgili adımsayar hakkında bir teknik rapor aldıralım. Bu kadar net bir delil ortadayken, neden ehemmiyetsizleştirme çabasındasınız? Bu davada aynı yerde değil miyiz? Neden el birliğiyle, barosuyla, savcısıyla ehemmiyetsizleştiriyorsunuz? Adımsayarda silme işleminin yapılıp yapılmadığı bilirkişi raporuyla tespit edilsin. Saatlik veri silme mümkün değil. Hata payı var mı yok mu, ona bakalım.”

‘ULUSAL KRİMİNAL’İN RAPORU TAM BİR FİYASKO’

Duruşmada mütalaaya karşı savunmasına devam eden tutuklu amca Salim Güran’ın avukatı Onur Akdağ, “Salim tam kritik dakikalarda yer yer veri indiriyor. Salim’in bu dakikalardaki internet dökümü 16 sayfa. Nevzat’ın ise 3 sayfa. Yani internete girmiyor. Çünkü eli dolu. Çünkü Narin’i dereye götürmekle meşgul. Ulusal Kriminal’in raporu tam bir fiyasko. Narin’i tespit ediyor ama tepeye çıkan iki kat Nevzat’ı tespit edemiyor. Salim ne duyuyorsa, jandarmaya onu söylüyor. İlk önce 15.00 sıralarından kaybolduğunu söylüyor. Madem Birsen’i telkin edip 17.40 dediyse, neden komutana ilk başta 15.00-15.30 arasında olduğunu söylesin? Salim, kendi aracıyla gece olay yerine gittiği mütalaada yer almaktır. Markası ve modeli yok. İlk defa 22.33’te kamerada gözüküyor. 22.56’da da geldiği istikametten görüntüde kayboluyor. O dakikalarda araç anlamsız manevralar yaparken, ancak ses kaydını dinlediğimizde Salim’in yürüdüğünü ve yanında insanlar olduğunu duyuyoruz. Biz bu delili uydurmadık. Dosyadan aldık” dedi.

‘DARALTILMIŞ BAZ DOĞRUYSA, GAZAL NEDEN TUTUKLANMIYOR?

Savunmasında Salim Güran’ın tahliyesini veya ev hapsi ile cezalandırılmasını talep eden Akdağ, “Daraltılmış baz raporunda öyle bir tablo çiziliyor ki, Türkiye’nin en geniş kapsama alanı Tavşantepe gibi gösteriliyor. Zira uzman olmaya gerek yok. İnterneti bırak, telefon bazı yerde çekmiyor. Diyelim baz doğru. O zaman Gazal Bahtiyar niye tutuklamıyor. Bahtiyarlara bu çifte standart nedir. Baz doğruysa, Gazal Bahtiyar yalan söylüyor. Gazal Bahtiyar doğru söylüyorsa, Baz raporu çöp. Baz doğruysa, Gazal Bahtiyar’ı tutuklayın. Baz ile Ulusal Kriminal bize ne söylüyor? ‘Katil Salim mi, Enes mi’ diyor. Biz ‘Katil Nevzat’ derken, boşuna söylemiyoruz. Bize ‘Nevzat hariç herkes olabilir’ deniyor. Salim ile Yüksel’in yasak aşk iddiaları, okları Salim’e çekti. Baz raporunun kabul edeceksek, Arif’in evinin içinde 15.20’de olduğunu söylüyor. Nevzat su meselesi yüzünden Salim’i ararken evde değil miydi? Yani Salim, kendisine patikadan tepeden seslenmiyor. Nevzat ilahi bir işaretle mi tepeye çıkıyor? Salim, çocuk eve geldikten sonra eve geliyor. Ben raporun ağzındaki baklayı çıkarayım, Yüksel ile Salim iftirası, baz raporuyla çürütülmüş oldu. Yüksel Hanım’a müjdeler olsun. Son olarak aynı rapordan Nevzat, 16.35’te Ayrılarak Tavşantepe’den ayrılıyor. Müvekkilimizin tahliyesini, en azından ev hapsi verilmesini istirham ediyorum” diye konuştu.

NEVZAT BAHTİYAR: CEZAM NEYSE RAZIYIM

Verilen aranın ardından duruşma, Nevzat Bahtiyar’ın mütalaaya karşı savunmasıyla devam etti. Bahtiyar, Narin’in cenazesini Salim Güran’ın kendisine verdiğini ifade ederek, “Narin’i ben öldürmedim. Ben onu taşıdım. Cezam neyse razıyım. Cesedi Salim kendi elleriyle bana verdi. Yüzüne de söylüyorum. ‘Falan yerde kaybet. Parça parça yap, kaybet’ dedi. Bu suçu benim üzerime yüklemeye çalışıyorlar. Salim’in avukatı bana ‘Papağan’ dedi, ‘Vahşi’ dedi. Terbiyesizlik etti. Ben papağan olsam dağda olurdum. Vahşi de değilim. ‘Ahırın üst kısmından vahşice ahırın içine atmış’ dedi. Arka tarafta yer var. Ben niye yukarıdan atayım? Biri beni görebilir. Ailem güvencede olmadığı için hep yalan söyledim. Ama benim ailem cezaevi görüşüme gelene kadar, İl Jandarma’dan Allah razı olsun, ‘Emniyet altına almışız ne görmüşsen’ söyle dediler. Beni bir gün çağırdılar. Orada hepsini izah ettim. Ben orada tek odada kalıyorum. 3 ay sigara içmedim. Ailem benim yanıma gelene kadar. Ailem geldi, hesabıma para yatırdılar. Odamda ne TV, ne radyo var. Espri olsun diye ‘Patlıcan’ kelimesini avukata dün söyledim, kin olarak bana bunu söyledi. Ben devletten büyük değilim. Büyük olsaydım burada olmazdım. Beni yakalamazlardı. Es geçerlerdi. Sen konuştuğun kelimeleri bilmiyorsun. Benim gibi zavallı bir insan nasıl devletten üstün olabilir?” dedi.

‘SADECE CANSIZ BEDENİ TAŞIDIM’

Salim Güran’ın kendisini çağırarak Narin’in cansız bedenini verdiğini ifade eden Bahtiyar, “Salim Güran, araba konusunda yalan konuştu. Salim’e ‘Paran varsa kendine al’ dedim. O da gitti aldı. Nasıl olsa anlaştılar. Aldılar. Arabayı verdiği zaman ‘Araba benimdir’ demedi. Para meselesi çıktı, ev meselesi çıktı. Sıva meselesinde ‘Ben görmeden bir şey diyemem. Hakkı 170 bin TL’ dedim. ‘Ama biz arkadaşız, senin için en son 150 bin yaparız.’ ‘Biri 140 bin TL demiş’ dedi. ‘Beni kurtarmıyor’ dedim. Dedim, ‘Veriyorsan ver.’ Sen beni çağırdın, Narin’i bana teslim ettin. İnkar ediyorsun. Ben aldım. Ben götürdüm. Oraya bıraktım. Cezam neyse razıyım. Sadece cansız bedeni taşıdım. Ben inkar edemem. Benim üzerime atıyorlar. Ben kesinlikle kabul etmiyorum. Ben ne gördüysem onu söylerim” diye konuştu.

'KABAHATLERİNİ ÖRTMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL'

Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz, "Diğer vekillerin müvekkilimize katil değil, sanık gözüyle bakmalarını istiyorum. Hiçbirimizin ağzından bu ailenin namusuyla ilgili bir şey konuşmadık. Jandarma tutanak tutmuşsa ondan bahsettik. Bunları ortaya koyduk. Yargılamanın başladığı 30 gün boyunca katili bulmaya çalıştınız. Dosyaya baktığınız zamana cinayetin sebebi yok. Dosyanın içindeki belgelere baktığınız zaman 3-4 ihtimal çıkıyor. Diğer sanıklar müvekkilim kadar konuşup, müvekkilim kadar katkı sağlasalardı toplum bunları konuşmayacaktı. Sanıkların gazetecilere ve topluma söylediği laflar, kendi kabahatlerini örtmekten başka bir şey değil. Tek yaptıkları, suçu müvekkilime yüklemek. Suçtan kurtulmaya çalışıyorlar. Dosya içerisinde o kadar delil var ki. Eğer toplumun susmasını istiyorlarsa yapacakları tek şey doğruyu haykırmaları. O çocuğun canını kim aldıysa itiraf edecek. Bu 4 sanığın çocuğu öldürmesi akla sığmıyor. Bu, bir kişi çıkacak. Erkekse, erkek gibi çıkacak ya da Allah'a havale ediyorum, (mahkeme başkanına dönerek) ya da size havale ediyorum" dedi.

'O PARMAK BANA SALLANMASIN'

Eryılmaz, savunmasında Van'da kaybolan Rojin Kabaiş'in babası Nizamettin Kabaiş’i örnek göstererek, "Anne Yüksel Güran, beyanında, 'Benim evde hep erkek çocuklarım olduğu için bir yere gezmeye gittiğimiz zaman Maşallah'a teslim ederdim' dedi. Bunun altından bir sürü şey çıkarabilirsiniz. 30 küsur tanık dinlendi. Hepsi yalan söyledi. 'Narin'i, Maşallah'a bırakırdım' sözünün takdirini size bırakıyorum. Rojin'in babası, kaybolduğu günden bugüne kadar çalmadığı kapı bırakmadı. O manzarayı unutamıyorum. 'Çocuğum belki çıkar, gelir' diye. Bu aile de baştan bunları yapsaydı, tanıkları susturmak yerine, delilleri karartmak yerine bunları yapsaydı, toplum bunları konuşmazdı. Biz de aslında burada Narin için çalışıyoruz. Bunu bir kamu görevi olarak üstlendik. 4 gündür otel, uçak paramızı kendi cebimizden yiyoruz. Narin onların kızı değil, 85 milyonun kızı. Onlar 8 yaşındaki kıza sahip çıkmadılar, hala da çıkamıyorlar” diye konuştu. Bu sırada anne Yüksel Güran, ayağa kalkarak söz istedi. Avukata dönerek, "O parmak bana sallanmasın" dedi. Mahkeme başkanı da Eryılmaz'ı "Hukukçu hissiyata göre değil, dosyaya göre konuşur" diyerek üslubu konusunda uyardı.

'NARİN'İN BULUNMASINI İSTEMEDİLER'

Ardından sözlerine devam eden Eryılmaz, "3 bin 600 insan Narin'i aradı. Ama bunlar, Narin'in bulunmasını da istemediler. Bulunmaması için her şeyi yaptılar. Ya da hasbelkader bulunursa diye 'Suyun içinde bir şey çıkmaz' diye düşündüler. Kurdukları hikayenin sonu istedikleri gibi bitmedi. Salim Güran, komutanlar, 'Kızın kaybolduğu saat için 15.15-15.30' diyor. Sonra kaybolma saatini değiştirdiler. Neden böyle bir çabanın içine giriyorlar? Nevzat kim ki? Kendi ifadeleri, 'Nevzat bunların kapısında köpek olamaz.' Nevzat'ın bu aile içerisinde ne değeri var? Bu ani işlenen bir suç. Aile içinde işleniyor bu cinayet. Nevzat'ın bu cinayete ne katkısı olabilir? Bu suça da soktular onu sonunda. Köyde bir sürü insan varken neden Nevzat'ı çağırdı Salim? Köyde kimse yok, düğün davetiyesi dağıtmaya gitmişler. 10 dakika önce görüşüyorlar. Dolayısıyla Nevzat'ın bu dosyanın içerisinde iştirakçi olması için. Nevzat'a bu işin vasat tarafını yaptıracak kadar güçlü insanlar" dedi.

'DİĞER SANIKLARIN YAPTIĞI TEK ŞEY, NEVZAT'I SUÇLAMAK'

Avukat Eryılmaz, "Narin kaybolduğu ilk günden itibaren bir çabanın içerisine girmişler. Tanık üretmeye çalışmışlar. Saat 15.00-16.00 arasında Salim 7 kişi ile muhatap olmuş. Yüksel Güran, 9 kişi ile muhatap olmuş. Enes 16 kez. Nevzat ise 3 kişiyle muhatap olmuş. Bu kadar insanı nasıl buldunuz? Nevzat'ın farklı bir önemi daha var. Diğer sanıkların yaptığı tek şey, Nevzat'ı suçlamak. Nevzat 3 defa ifade değiştirdi. Ama sabit olan ifade vardı. Öldüren kişi ve sebebini söyledi. Bizim önümüzü açan Nevzat'ın ifadeleri. Dün eski baro başkanımız Nahit Eren, öyle bir savunma yaptı ki. Bunları yapmaya haya ederim. Şu anlamda hepimize de çok güzel bir savunma örneği verdi. Bilirkişi raporundan samimiyet, ciddiyet, beklerim. Her iki raporda da ayrı ayrı sayfalarda paraflar var. Her sayfaya imza atarız. Bakıyorsunuz, her sayfada paraf var. Hiçbiri birbirini tutmuyor. İki raporda 6 tane imza, hiçbir imza birbirini tutmuyor. İncelediğimiz kişiler, bir kişi atmış geçmiş. Belki bu kişilere ait de olmayabilir. Savcılığa bu konuda şikayette bulunduk. Ek rapor geldi. Nasıl yaptın bu raporu? Kırşehir iline ait baz görüntüsünü, Tavşantepe diye vermiş. Sen bilirkişi olarak gelmişsin, 'Tavşantepe'ye geldim' diyorsun. Buraya koyacağın fotoğraflar buraya ait olur en azından. 'Bu ölçümleri yaparken 3 program kullandık' diyorlar. Birini kendi cebime, diğerini de eşimin cebine indirdim. Benim telefonun aldığı sinyal gücü ile eşimin aldığı sinyal gücü birbirinden farklı. Bu bilirkişilerin kullandığı program. Köye gidip, ölçüm yapmışlar. Onları şuraya bir geçin, yaptığınız hesaplamalara dair bir satır bilgi yok. Daha sonra benim müvekkilim Nevzat Bahtiyar'ı bir cümle ile 'İştirak halinde öldürme' ile söylüyorsunuz. Böyle uyduruk bir rapora mı güveneyim, müvekkilimin beyanına mı güveneyim? Baz raporunu kabul etmiyoruz. Deneme tahtası değil ki, 4 kişinin müebbetle yargılandığı dava. Bu hukuki belge olmaktan uzak bir belgedir" diye konuştu.

'SALİM GÜRAN ÇOK SOĞUKKANLI BİR KATİL'

Nevzat Bahtiyar'ın tahliyesini talep eden Eryılmaz, "Jandarma kırmızı arabayı tespit edince Nevzat'ın oğluna ait çıkıyor. Gidiyorlar. Sonra Nevzat, 'Aradığınız kişi oğlum değil, benim' demiş. Adımsayar, çoğumuzun cep telefonunda yüklü. Elinizde taşırsanız farklı, cebinizde farklı, arabada farklı ölçüyor. Narin'in cansız bedenini taşırken cep telefonu iki elinde olacak değil. Benim açımdan bu banka ödemelerinin tek bir anlamı var. Salim Güran çok soğukkanlı bir katil. Cinayetin işlendiği saatlerde ödeme yapmış. Narin, o saatlerde tepeye çıkmış, Ulusal Kriminal raporunda da 'Çıktığı düşünülüyor' diyor. Ölümüne sebebiyet veren ne olduysa, ahırda ya da ahıra yakın bir yerde oluyor. Saatine gelince 15.14'te ne gördüyse gördü. 8 yaşında bir çocuğu boğmak, 2 dakika sürer. Narin 15.16'da dünyaya gözlerini yumdu. Müvekkilim Nevzat Bahtiyar'ın cinayete iştirak halinde ortak olduğuna dair somut delil yok. Tahliyesini talep ediyorum" dedi. 

SANIK AĞABEY ENES GÜRAN'IN SAVUNMASI

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşmasında tutuklu sanık ağabey Enes Güran savunma yaptı.

OLAY GÜNÜ EVDEYDİM İNKAR ETMİYORUM

Güran, "Olay günü saat konusunda verdiğim ifademde 16.30 dedim. Beni karakola aldılar ve suçluyorlar. Elim kolum bağlıydı, ne yaptığımı bilmiyordum. Ondan sonra olay gününü hatırlamaya çalıştım. Daha sonra yine ifade vermek istedim karakolda. Hatırladıklarımı ifademde vermek istedim. Gerekirse kafamı gövdemden koparın ama beni bacımla itham etmeyin. Ömrümün sonuna kadar cezaevinde kalayım ama vicdanım rahat. 'Çingeneler kaçırmış' dediler. Biz de arama çalışmalarına katıldık. Bir yerde olduğunu düşünüyorduk. Belki dilendiriyorlardır diye düşündük. Sağa sola baktık, kimseyi bulamadık." diye konuştu.

"Kolumdaki izleri merak ettiler. Adli Tıp Kurumu raporu geldiğinde Narin'e ait olmadığı ortaya çıktı. Annemin de çene ve diş yapısıyla ilgili rapor hazırlandı. Onda da bir şey çıkmadı." diyen Güran, gözündeki morlukla ilgili yapılan kontrolde jandarmaya kolunu da göstererek, ısırdığını belirttiğini ileri sürdü.

Pantolonundaki lekelerin de sorulduğunu, onlara bunun kan olmadığını söylediğini ileri süren Güran, "Bir şey hatırladığınızda gelin bize söyleyin dediler. Söyleyince bu kez şüpheli olarak görülüyoruz. Herkes 'Annesi Enes'i koruyor' diyor. Annem beni korusaydı o saatlerde evde olmadığımı söylerdi." dedi.

"Nevzat Bahtiyar yakalandığı zaman isteseydim ifademi değiştirirdim, o zaman evde olmadığımı söylerdim. Belki şu an seyirci bölümünde otururdum. Ama şerefsiz olarak otururdum. Ben o saatlerde gerçekten evdeyim. HTS kayıtlarına saat 17.00 gibi okulun oralarda olduğumu söylüyorlar. Ben öyle bir şeye şahit olsaydım söylerdim. O saatlerde evde değildim. Kardeşim kayboldu, deli oldum. Ne yemek yiyor ne su içiyordum." diyen Güran, hep aramalarda yer aldığını öne sürdü.

Ertesi gün jandarmanın aramalara katılmalarını istemediğini iddia eden Güran, "Çünkü bizim kokumuzdan köpek kokuyu alamıyormuş. Kardeşim kaybolmuş ama aramalara katılmamız istenmedi." diye konuştu.

KEŞKE KOLUMU ISIRMASAYDIM

Güran, şu beyanlarda bulundu:

"​​​​​​​Nevzat Bahtiyar tahliye edilsin istiyorlar. Suçunun olmadığını söylüyorlar. Kardeşimin cansız bedenine 3 taş bıraktı. Kızı nereye gömdüğünü biliyor ve bize gelip 'İnşallah bulursunuz' diyor. İnsanlar 'Güran ailesi' diyorlar. Keşke kolumu ısırmasaydım. Ölseydim daha iyiydi. Namusumu, şerefimi konuşmaya kimsenin hakkı yok. 14 sayfalık iddianamede hep 'Güran ailesi' deniliyor. Nevzat'ın sadece bir sayfada ismi geçiyor. Nevzat ile ilgili bazı konularda şahitlerim var. Onlarla birlikte ileride anlatacağım, hepiniz şok olacaksınız anlatacaklarıma."

Daha sonra Nevzat Bahtiyar'a dönerek, "Nevzat 'Fa' diyeyim sen anlarsın, kızından anlarsın. 7 sülalen de vardır içinde. Kızın..." diyen Güran'a, Bahtiyar da "Şerefsizlik yapma." dedi.

KÖYDE GÜVENDE DEĞİLMİŞİM

Güran, şunları kaydetti:

"'Enes bir şey biliyor, konuşmuyor, görmüş' diyorlar ya keşke Enes bir şey bilseydi, hepsini öldürseydi. Yatağı kaldırıp, keleşi çıkarır sıkardım zor değildi. Salim Güran'ın da annemin de kafasına sıkardım. Adalet dediğin zaman somut delil olması lazım. Benim suçum yok. Herkesin günahı vardır ama bu konuyla ilgili ilgim yoktur. Suçsuzum, hiçbir suçu kabul etmiyorum. Keşke bu duruma gelmeseydik. Her şey ortaya çıktığı zaman anlayacaksınız siz de insanların nasıl yalancı olduğunu. O köye baktığınızda güzel bir yer olduğunu sanmayın. Köyde güvenli olduğumu sanıyordum ama değilmişim. Ben ve kardeşlerim güvende olmadığımızı gördük. Yaşlılar bilmez gençler bilir. Gecenin yarılarına kadar dışardaydık."

Kardeşi Narin'in mezarına 3 aydır gitmediğini belirten Güran, kardeşinin olay günü eve gelmediğini ileri sürdü.

Enes Güran, savunmasını şöyle tamamladı:

"Üzerime isnat edilen suçu kabul etmiyorum. Üzerime atılan iftiraları kabul etmiyorum. Suçsuzum. Somut delil olmadan beni yargılayamazsınız."

Duruşmada daha sonra Enes Güran'ın avukatı Mahir Akbilek'in savunmasına geçildi.

Bu arada, dün yaşanan gerginlik nedeniyle salondan çıkarılan sanık yakınları duruşmaya alındı.

MADDİ DELİLLER LAZIM

Akbilek, şunları söyledi:

"Nevzat, her ifadesinde yalan söylemiştir. Nevzat, 'Fırsatını bulsaydım cenazeyi oradan çıkaracaktım.' diyerek ailenin cenazeyi bulmasını sağlamak istediğini iddia etmiştir. Kendisini iyi göstermek istemiştir. Enes ve Yüksel Güran telefonundan hiçbir veri silmemiş. İnsan kolunu ısırabilir, kendisine zarar verebilir. Bu, Narin'i öldürdüğü anlamına mı geliyor? Bu Anadolu'ya has acıyı dışa vurum biçimidir. 'Yüzümü mısır koçanı çizmiş' demiyor, 'çizmiş olabilir' diyor. Yaşadıklarını anlatıyor. Tıbben de mümkündür. Maddi deliller bulmanız lazım. Enes haksız yere cezaevinde tutulmaktadır."

"NEVZAT KATİLDİR DİYEMEM"

Avukat Muhammet Fatih Demir de savunmasında, bu davanın tarihi sorumluluğu olduğunu belirtti.

Demir, "Haksız ithamda bulunmak da haksız hüküm kadar sakıncalıdır. Narin'in ağabeyi Enes için bu kadar acımasız olmamalıyız. Bu insan 21 Ağustos'ta bir darbe yedi. İnsanlar idam istiyor. 'En ağır cezayı almasını istiyoruz' diyorlar. Ya sanıklardan biri masumsa? Yargı makamlarından adalet istiyoruz." dedi.

"Doğrudan Nevzat katildir diyemem. Ona siz karar vereceksiniz. Nevzat hem annesinin evinden su çekiyor hem de su için Salim'i aradığını söylüyor. Niçin su için aradın? Bana mantıklı gelmiyor. Naaşı koyduğun yeri değiştirmek istiyorsun? Neden değiştirmek istiyorsun? Aile görsün diye mi koymak istedin, inanmıyorum sana. Jandarma kapına gelene kadar hiçbir şey konuşmamışsın." diyen Demir, Nevzat Bahtiyar'ın 30 dakika boyunca dere kenarında ne yaptığını açıklayamadığını, orada ne yaptığının bilinmediğini öne sürdü.

Demir'in savunmasında Diyarbakır Barosunu eleştirmesi üzerine duruşmayı izleyen baro üyesi iki kadın avukat tepki gösterdi.

Mahkeme heyeti başkanı, duruşmanın düzenini bozdukları gerekçesiyle avukatların dışarı çıkarılmasını istedi.

Avukatlar salondan çıkarıldı.

Daha sonra Tavşantepe Mahallesi'ndeki okulun güvenlik kamerasınca olay günü akşam saatlerinde kaydedilen görüntülerin duruşmada izletilmesini isteyen Demir, kameranın görüş açısına giren kişinin Enes olduğunu, arama çalışmalarında yorulduğu ve kardeşini bulmadığı için kendisini çaresizce yere attığını ileri sürdü.

SOMUT DELİL YOK

Avukat Recep Kızılok ise Tavşantepe Mahallesi'nde Narin kaybolduktan sonra elektrik tellerinin birbirine çarpmasıyla yangın meydana geldiğini öne sürerek, ailenin, suçluyu kayırmak istemesi nedeniyle bunu yaptığının söylendiğini ifade etti.

Narin'in kaybolduğu yerde yaşayanların çoğunun akraba olması, yabancı araçların köye girmemesi, olayın eve yakın yerde olması nedeniyle cinayetin aile tarafından yapıldığının düşünüldüğünü dile getiren Kızılok, savunmasını şöyle tamamladı:

"Müvekkilim Enes'in gözündeki morluk ve kolundaki ısırık çok konuşuldu. Belki de yargılanmasının sebeplerinden biri buydu. Müvekkilime isnat edilen suçlarla ilgili somut delil yoktur. Hepsi varsayımdır. Uzun süre tutukludur. Kız kardeşinin mezarını bile görmedi. Tutuksuz yargılanmasını istiyorum. Beraatini talep ediyorum."

Duruşmaya yarın saat 10.00'da devam edilecek.

OLAY

Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan Narin Güran'ın 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedenine ulaşılmıştı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 23 şüpheliden aralarında anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar'ın da bulunduğu 12 kişi tutuklanmıştı.

Yüksel, Enes ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar hakkında yürütülen soruşturma tamamlanmış, 4 sanık hakkında "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle hazırlanan iddianame, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince 23 Ekim'de kabul edilmişti.

Sanıkların yargılanmasına 7 Kasım'da başlanmış, 3 gün süren ilk duruşma, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilerek 26 Aralık'a ertelenmişti.

İlk duruşmanın ardından cumhuriyet savcısı hazırladığı 14 sayfalık mütalaayı celse arasında mahkemeye sunmuştu.

Narin Güran davasında savcı mütalaasını açıkladıNarin Güran davasında savcı mütalaasını açıkladı

 

Narin Güran davasında ikinci duruşma! Karar bekleniyorNarin Güran davasında ikinci duruşma! Karar bekleniyor

 

Narin cinayetinde 4 sanık, ikinci kez hakim karşısına çıkacakNarin cinayetinde 4 sanık, ikinci kez hakim karşısına çıkacak

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/narin-guran-cinayeti-davasinda-ikinci-durusma/1834981