Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu'nun kapasitesinin yetersiz olması sebebiyle duruşma konferans salonunda görülmeye devam ediyor. Fırat Sarı ve İlker Gönen'in de aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanıklı davada tutuksuz sanıkların savunmaları sürüyor. Bazı tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları salonda hazır edilirken, bazı tutuksuz sanıklar da bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Bugüne kadar 22’si tutuklu 44 sanığın savunması alındı. Duruşma saat 10.20 sıralarında, tutuksuz sanık doktor Mehmet Gürül'ün savunmasıyla başladı.
"Fırat Sarı ile ev aldık"
Tutuksuz sanık doktor Mehmet Gürül, "27 senedir çocuk hastaları doktoru olarak çalışmaya devam ediyorum. Birçok sağlık çalışanı arkadaşım oldu. İsmi geçen sanıkların yarısını tanıyorum yarısını tanımıyorum. Epikrizlerin SGK’ya uyumlu olmayanları uyumlu değildir diyerek belirttim. Sağlıkçı maaşıyla çalışıyorum, herhangi bir örgüt üyeliği yapmadım. 2020’den sonra Florya Hastanesinde çalıştım Fırat Sarı ile orada tanıştım. Medilife Hastanesinden sonra Gaziosmanpaşa Şafak Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesinde, en son TRG Hospitalde çalıştım. Florya Hastanesinde herhangi bir danışmanlık gibi birşey yoktu. Gaziosmanpaşa Şafak, Bağcılar Şafak ve TRG Hospitalde danışmanlık vardı. TRG Hospital Hastanesinde maaşımın bir kısmı SGK’ya yatardı, geri kalan kısmı ise Medisense şirketine yatardı. TRG Hospital'de Danışmanlık hizmeti benden önce de vardı, TRG’ye daha önce iş başvurusu yapmıştım olmamıştı en son tekrar başvuru yaptığımda olumlu olduğunda Fırat Sarı ile anlaşmalı olduğunu biliyorum. 125 bin lira sabit maaşım var, ciro artışı ya da azalması maaşımı etkilemiyordu. Fırat Sarı ile ortak ev aldık. Gıyasettin hasta için bizi arardı. Bağcılar Şafak ve Avcılar Şafak Hastanesi sahiplerini amca yeğen olarak biliyorum. Gıyasettin biz Bağcılar Şafak Hastanesi’ndeyken hastane için arardı ama Avcılar Şafak Hastanesi’nde hiç aramadı" dedi.
Gürül, Sarı’dan evini kentsel dönüşüme sokmak için 500 bin lira borç aldığını da anlattı.Sarı’dan 500 bin liranın büyük kısmını elden aldığını anlatan Gürül, parayı euroya çevirdiğini söyledi.
"Fırat Sarı bana, Hasan ile Doğukan’ın ilacı sattığını söyledi"
Gürül, "Curosorf ilaç SGK’dan satın alınmıyor, firmadan satın alınıyor. Gerektiği kadar alınıyor. İlaç saat kaçtan kaça alındığı kaç doz alındığı yazılır. Curosorf ilaçların satıldığı hakkında duyumlar aldım. Bu ilaçlar satılıyorsa benim hastanem alıyorsa ve ilaçlar soğuk zincir olarak uygun şartlarda satılmıyorsa bozulur. İlaç nerede satılıyor konusunda Fırat Sarı ile konuşursak bilgi almaya çalıştım. İlaçlar ne kadar buzdolabında da saklansa, derecenin düşmesi halinde İl Sağlık arayarak bilgi verir. Curosorf ilacın satıldığını ilk duyduğumda şoke oldum. Fırat Sarı bana, Hasan ile Doğukan’ın ilacı sattığını söylediğinde şoke oldum. Hasan, hastaneme geldiğinde kendisini sıkıştırdım. SGK’nın dolandırıldığını bırakın, ilaçlar uygun koşullarda saklanmadığında bebeklere zarar verirdi. Tapelerde gecen Sert bebek, evlilik dışı bebekti, anne bebeği alırsa bir daha evlenemeyeceğini söyledi, biz anneyi ikna ettik bebeğin tedavisi yapıldığında anneye geri verdik. Bebek yetiştirme kurumuna verilecekti, 'Bizden daha iyi bakarsınız siz sizde kalsın' dedikleri bebektir. Fırat Sarı bana, Doğukan'ın dinlendiğine dair bilgi vermişti. Tanıdığı bir polis telefonlar dinlenir demişti onunla ilgili aldığım duyumlar hakkında aramızda geçen konuşma. Dijital görüntüler hastaların akciğer görüntüleri ve silinmedi. Plastik ve küçük tüplerdir. Hastayı entübe olarak görmediği zaman entübe olarak not etmez, hastalar entübe ama raporlarda entübe yazmıyor, raporların düzeltilmesi konusunda konuştum. Curosorf satışında herhangi bir müdahalem olmadığı gibi satışına da karşıyım. Bu ilaçlar bebeklerin iyileşmesi için kullanılan bir ilaç" dedi.
"Hastalarıma yalnızca ben bakarım"
Sanık Gürül, "Güney Hastanesi'nde çalışmadım, evrak verdim fakat beni işe başlatmadılar. SGK başlangıcımı yapmadılar. Ekim ayı sonlarıydı sadece birkaç gün gittim bebeklerine baktım. Kaya bebeği hiç görmedim." Savcının, 'Hasan Basri, Doğukan’ın ve senin aleyhine beyanda bulunuyorlar' sorusuna cevap veren sanık, "Hasan ile husumetim ilaç satışını yakaladığım için, sadece Hasan ile 2 ay çalıştım. Hasan Basri hariç diğerleriyle hiç çay içmişliğim yok, husumetim de yok. Savcının, 'Slip neden dosyada yok' sorusuna cevap veren sanık Gürül, "Hastanın tedavisinde kullanmak için not alıyorum ama slip olmadığı için çıkmamış o yüzden onlar yok, kan gazların birkaç tanesi slip olmadığı için elle yazılmış olabilir" yanıtını verdi. Savcının 'Epikrizler neden evinde bulunuyor' sorusuna ise sanık, "Epikrizi yazılan hastalar hukuk sürecinde olduğum hastalardı. Avukatıma danışmam gereken şeylerdi, polise ifade vermişim dosyalar bende onlar sorulmuyor, epikrizlerin bir kısmı 2-3 sene öncesi olan epikrizlerdir. Soruşturmalardan biri Ankara idari mahkemesinde hepsi hukuki süreçlerden dolayı evimde bulunan epikrizlerdir" dedi.
"Hastanemizin reklamını yapacaklarını söylediler"
TRG Hospistal Hastanesi Müdürü Sanık Murat Mantuş ise savunmasında, "1960 doğumluyum. 2022 Eylül ayında hastanede işe başladım 2022 yılı Nisan ayında ise ayrıldım. Sağlık sektöründe hiç tecrübem olmadığı için yardım aldım. Bu konularda tecrübeli kimseyle yalnız görüşmedim. Her zaman araştırıp, öğrenirim. Medisense şirketiyle hastaneye genel müdür olarak başladıktan sonra hayırlı olsuna gelen, iş görüşmesine gelen, ihtiyacımızı olmayan herkese hayır dedim. Tüm çalışanlarımın rahat hissetmesini sağlamadım, kontrol altında hissetmesini sağladım. Medisense şirketinden Fırat Sarı ile anlaşmadan önce en az 3-4 kere geldiler. En son geldiklerinde yenidoğan sorumlusu Volkan Bey, yorulduğunu söyleyince, doktor arayışına girmiştik. Sektörde doktor bulmak çok zor, bulunsa anlaşmak zor, devletten gelen bir doktor bizden cirodan yüzde 40 istediğini söyledi. Medisense şirketi gelince bize 'Çevremiz var, doktor, hemşire konusunda yardım ederiz' dedi. İş anlaşma aşamasına gelince, hangi şartlarda nasıl anlaşacağız konusunda konuştuk. Birinci kısmı gerektiğinde doktor ve personel tavsiye edilecekti mülakatları biz yapacağız, gelenlere eğitim verebileceğiz. Diğer konu ise, hastanemizde kurumsal pazarlama departmanı var. Çok geniş bir çevre söylediler sanırsam İzmit’e kadar. Yoğunbakımı olmayan, tıp merkezleriyle bağlantıları olduğunu, bizim hastanemizdeki hekimlerle irtibat kurup hastanemizin reklamını yapacaklarını söylediler ben de 'Tamam düşüneyim' dedim. Sağlık turizmi kapsamında hasta yönlendirme konusunda anlaşıyoruz, böyle bir durum olabilir mi diye sordum. Murat Bey, 'Bu konuda yasal olmayan hiçbirşey yok, hastaların tedavi olacakları kurumları seçme özgürlüğü var' dedi. Kendileriyle çalışmaya başlamamış bu şekilde oldu" dedi.
"Herşeyi kontrol ettim"
Sanık Mantuş, "Geldiğim günden itibaren, vergi kurumumda emekli olan çok kişi vardı, maaşlarını tam gösterip SGK’larını ödettirdim. Usulsüz kazanç elde etmek isteyen insan bunun asgari ücretini bankaya geri kalanını elden verirdi. Hekimin karşı çıktığı hiçbirşeyi irdelemedim çünkü uzman derim, epikrizden, kan gazından, uzun yatıştan anlamam. İhmali suretten kasten adam öldürme suçunda, Kadan bebek rahmetli olduğunda hastanede doktor bulunmaması konusunda suçlanıyoruz. Kadan bebeğe Dursun Bey müdahale etti. Ben bu suçlamayı kabul etmiyorum. Raporlarda Kadan bebeğe kim müdahale ettiği gözüküyor. Kameralara sürekli baktım, kontrol ettim, temizlik olsun, yemekhaneyle toplantı yapacaksam ekmeğe kadar bakardım. 'Bu adam ruh hastası bunlara bakıyorsa herşeyi kontrol eder' izlenimi vermeye çalıştım. Kurumsal pazarlama departmanında herkes maaş + prim şeklinde çalışır. Çalışanlar örnek olarak okula gidip hastanemiz hakkında bilgi verirler, gelen hastalardan da prim alırlar" şeklinde konuştu.
İşletme sisteminden çıkmayı önerdim
TRG Hospitalist başhekimi tutuksuz sanık doktor Volkan Karataş ise savunmasında, "18 yıl polislik yaptım, babamı yanlış tedaviler sonucunda kaybettim. Çalıştığım hastanede doktor arayışına girdim 12 yıl boyunca tanıdığım herkesi aradım. Doktor bulamadığımız durumda Nisa Danışmanlık Şirketi'nden yıllardır bahsediliyordu. Ben Murat beyle konuştuğumda Fırat Sarı'nın danışmanlık şirketinden bahsettim. İşletme sisteminin doğru olmayacağını söyledim. Eğer danışmanlık hizmeti alınacaksa da bunun doktorla ve belki sorumlu hemşireyle sınırlı kalması gerektiğini, doktor bulduğumuz anda da işletme sisteminden çıkmayı önerdim. Gözaltı sürecinin üçüncü gününde Murat Mantuş'u gördüğümde 'Beni kurtarmaya geldi' diye düşündüm ama o da içerideymiş. Kadan bebekle ilgili ihmali davranışla ilgili, benim yoğun bakımda doktor bulundurmadığım söyleniyor. Bebeğin takibinde Dursun Eryılmaz yoğun bakımda var olan hekimimizdi. Doktorumuz olduğu süreç içinde bebek hayatını kaybetmiştir. Bir kusuru var mı yok mu bilemem. Dolandırıcılıkla ilgili, benim var olan hastalarla ilgili basamaklar bilmediğim konudur. Doktorların bileceği konudur. Murat bey bana işletmeyi sorduğunda, 'Değerlendirilebilir' dediğimde görüşmüş. Kimlerle görüşüldü bilmiyorum; ama her gün gelen doktorları irdeledim" şeklinde konuştu.
Fırat Sarı'yı görmedim
Karataş savunmasının devamında, "Mert'in farklı hastanelerde olduğunu duymuştum bebek geçişlerinde ama bizim hastanemizde duymadım. Curosorf ilaçlara şahit olmadım. Eczanede tabanları bilinmeyen tek ilaç servislere alınmaz. İş denetimi sorumlu hemşire olarak Ceylan’ı yaptım. Kendimde gözlemledim, içeride bebek doktorun her gün gelip gelmediğini, sıkıntıların olup olmadığını Murat Bey de 7/24 kamera kayıtlarına bakıyor biz denetimleri bu şekilde yaptık. Danışmanlık hizmeti yapıldığından sonradan doktorlar geldikten sonra haberim oldu. Dursun Eryılmaz vardı hastanede. Fırat Sarı'yı yüz yüze görmedim. Mehmet Gürül, kendisi mi yoksa danışmanlık adı altında mı geldi bilmiyorum. 1.5 - 2 ay Dursun Eryılmaz bizimle çalıştı. Kadın doğumcularla yaşanan sorundan dolayı Dursun Eryılmaz ile yollarımızı ayırdık. Gece hem yenidoğan yoğun bakım doktoru hem de anestezi uzmanımız bulunur. Dışarıdan nöbet tutan doktorlarımız da oldu hiç doktorsuz kalmadık" dedi.
Malen sorumlu TRG Hospitalist avukatı ise, "Sözleşme sonucu yenidoğan yoğunbakıma gelen hastaların, sözleşme kapsamında malzeme temini, hasta kayıt, takip ve tedavilerini gerçekleştirmesi, bilimsel danışmanlık yapılması için anlaşmadır. Müvekkil şirkette çalışanlar ifadeler verdiler. Yargılama sonucunda hiçbir şekilde cezalandırılmayacağı kanaatindeyiz. Sadece SGK tarafından değil, bilirkişi tarafından da alınacak raporlar olmalı. Raporlar ortaya çıktıktan sonra gerekli her türlü savunmalarımızı yapma ve sunma hakkımızı saklı tutuyoruz. Müvekkil şirket ve çalışanlar bugüne kadar üzerine düşen görevlerini zamanında ve eksiksiz yapmışlardır" şeklinde konuştu.
Bilgiler eksik
Maddi delil yok
Doğa Hospital (Doğamed) avukatı ise, "İddianamede tarafımıza herhangi bir suç isnat edilmiş değil. Dosya kapsamındaki tapelerde de müvekkile herhangi bir kusur isnat edilmemiş. Müvekkil hastanede herhangi bir ölüm olayı gerçekleşmemiştir. Dosya kapsamında yer alan sanıklarla para transferi ilişkisi bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı tarafından kapatılan hastaneler arasında müvekkil hastane de bulunmamaktadır” dedi. Bağcılar Medilife avukatı ise, "Tüm medyaya mal olmuş süreçte üzerimizdeki sorumluluk çok fazla. Maddi gerçeklikten uzak bir ilkle karşılaşıyoruz. Umuyorum ki işin sonunda hak ve adalet yerini bulur. Bu süreç sağlık hizmetleri yönünden güveni sarstı. Maddi bir gerçek olmadan neyi savunacağımızı bilmeden savunma yapıyoruz. Müvekkil şirket hastanede, dolandırıcılık suçunun işlendiğine dair bir ifade yer almış. Bu suçun işlendiğine dair maddi bir delil yok" dedi.
Güney Hastanesi avukatı ise "SGK’nın nasıl dolandırıldığının ortaya çıkması lazım, hasta çarşafları, epikrizlere uyduruldu. Epikrizler yüklendiği zaman şahısları mı yargılayacağız. Maddi olmayan gerçek dışı eylemlere mal olması lazım, hastanın aldığı ödemeleri SGK denetiminde aldığı için beraat kararı olması lazım. Tüzel kişilerin organların ya da kişilerin suç işlemesi lazım. Size TCK 55 göre savunma yapmak isterdim. Ama bir sevk yok, iddianame kendisi somutlaştırma da hata yaptığı için kabul etmiyoruz takdiri mahkemeye bırakıyoruz" dedi. Beylikdüzü Medilife Hastanesi adına konuşan avukat ise, "Bağcılar Medilife hastanesiyle bir bağlantımız yok. Dosya kapsamında malem sorumlu olarak bulunuyoruz. Herhangi bir mali rapor, SGK raporu sözkonusu değil. Daha detaylı savunmalar için süre talep ediyoruz" şeklinde konuştu.
SGK Avukatı: Kurum zarar uğradı
Özel Avrupa Şafak Hastanesi ile Özel İstanbul Şafak Hastanesi avukatı ise, "İstanbul Şafak ile Bağcılar Şafak Hastanesi ile isim benzerliği vardır. İstanbul Şafak ve Bağcılar Şafak'ta bir organik bağ bulunmamaktadır. Herhangi bir hasta alınmamıştır. Doğrudan 112’den birkaç hasta kabul edilmiştir ve hastalarda mağduriyet yaşanmamıştır. Çalışanlar hakkında da dava süreci bulunmamıştır" dedi. SGK avukatı ise konuşmasında, "SGK müvekkil kurum zarara uğratılmıştır bu sistem tarafından" ifadelerini kullandı.