Yazdır

Samuray: Üniversite kız yurdu açmayı çok istiyoruz

Tarih: 21 Ekim 2024 - 10:07

Koruncuk Vakfı, eğitim için canla, başla çalışan bir kurum. Kızları ‘yuva’ şefkatiyle koruyor, okutuyor, ceplerine harçlık koyuyorlar. Hem de tek başlarına. Ama hedef büyük. Ve şimdi destek zamanı. Başkan Avukat Dr. Figen Samuray anlatıyor.

VOLKAN KARSAN – FINANSINGUNDEMI.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Son dönemlerde şiddet içeren haberler tüyler ürpertiyor. Şiddet mağdurlarında ilk sırada kadınlar ve kız çocukları var… Çocuklar özellikle kız çocukları bu ülkenin aydınlık geleceği. Onları bu tehlikelere karşı koruma çabası gösteren önemli bir kuruluş var Koruncuk Vakfı (Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı)…

Hem vakfı tanımak hem de başarılarını okurlarımıza yansıtmak için Koruncuk’un Başkanı Avukat Dr. Figen Samuray ile söyleştik…

“TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK SORUNUN KIZ ÇOCUĞU VE KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

- Çocuklar hepimiz için çok değerli. Siz de çocukları belki de en çok önemseyen kurumlardan birisiniz. Koruncuk Vakfı'nı bu bağlamda bize bir anlatır mısınız?

- Koruncuk Vakfı'nda biz bu yıl küçük bir atak yaptık. Çünkü 45’inci yılımızı kutluyoruz. 45 yılın hepsi şu anki modelimiz de gitmedi. Sürekli bir değişim yaşadık.

Bizim ülkemizde henüz sivil toplum anlayışı çok gelişmiş değil. Biz yarım asra yakın bir süredir çocuğun üstün yararını gözetiyoruz ve kuruluş felsefemize bağlı olarak devam ediyoruz.
Bir eski polis müdürü olan kurucumuz Hüseyin Bilgin, önce babasız, sonra da annesiz bir çocukluk geçiriyor. Ciddi, zor şartlarda akrabalarının yanında okuyor.

Sokaklarda akran zorbalığına uğruyor ve belki de bu nedenle polis olmayı seçiyor. Arkasından da İstanbul Çocuk Şube Müdürü oluyor. O dönem 1979 ve İstanbul'da göç yılları.
Suçlu ve suça itilen çocuklar çok var. Bunlar geçimleri için çalıyorlar, okuldan uzaklaşıyorlar, okula verilmiyorlar.

Beyoğlu'nda şubede bu örnekleri çokça görüyor ve de birkaç hayırsever arkadaşı, birkaç sanatçı -dönemin ünlü isimleri Türkan Şoray, Adile Naşit gibi- bir vakıf kuruyor. Birkaç hayırsever iş adamı var arkasında ama öyle bir büyük kuruluş, bir destek ve büyük bir para yok.

Tamamıyla toplumsal ihtiyaçtan, çocuklar sokakta diye bir vakıf kuruyor. O zaman birkaç ev kiralıyorlar, kimsesiz çocukları eğitiyorlar, okula yolluyorlar. Sonra yine bir bağışçımız Sabri Akın, şu anda bizim vakfımızın merkezi olan Bolluca'da bir arazi bağışlıyor.

Orada 1992 yılında Türkiye'nin ilk çocuk köyü kuruluyor. Dünyada örnekleri olan ama Türkiye'de bir ilk olan bu kuruluşta çeşitli yaşta çocuklar 24 saat anne görevinde çalışanlarla, bir ev ortamında büyüyerek eğitime gidiyorlar. 1996 yılında ise Türkiye’de bir değişim oluyor ve Çocuk Koruma Kanunu çıkıyor.

Daha organize bir Çocuk Esirgeme Kurumu yapılanmaya geçiyor. Bu aşamada da Koruncuk yine Aile Bakanlığı'yla bir protokol yapıyor ve bakanlığa bağlı bir çocuk evi olarak hizmet vermeye başlıyor. Ama bir nebze ötesinde 18 yaşından sonra çocukları bırakmıyor, evlendiriyor, üniversitede okutuyor, hastaneye gönderiyor, işe gönderiyor. Çocuklarına bakmaya devam ediyor.

Bu durum 2019 yılına kadar sürüyor. O yıl Koruncuk -artık bütün dünyada aile yanında çocuk bakımının daha öne çıkmasıyla- Avrupa projesi alıyor ve elindeki kalan az çocuğu, aile yanında desteklemeye devam ederek bir kız öğretim yurdu kuruyor.

Koruncuk, kız çocuklara pozitif ayrımcılık yaparak yaklaşıyor ama zaten 2019’da yasa gereği de aynı yerde hem erkek hem kız çocuk ayrı binalarda olsa da bulunamıyor. Vakfımız bu yüzden kız çocuk eğitim sorununa yoğunlaşıyor. Kanımca Koruncuk’un başarısının da önemli bir payı bu ve uzun bir dönem boyunca gündemde olan sorunlara karşı hizmet modelini değiştiriyor.

Şu anda da Türkiye'deki en büyük sorunun kız çocuğu ve kız çocuklarının eğitimi olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden şu andaki modelimiz bir öğretim yurdu. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denetlenen bir kız çocuk öğretim yurduyuz. Ama yurttan çok fazlasıyız. Eski kodumuzla çocuklarımız bizde yaşıyorlar. Biz ebeveynleri gibi bakıyoruz. Sosyal, kültürel, bütün ihtiyaçları, ailelerine yardım olmak üzere daha özel bir yurt yaşamı sürüyorlar.

“BİZ ÇOCUKLARI ALIRKEN BAŞARI ŞARTI ARAMIYORUZ, NOT ORTALAMASINA BAKMIYORUZ”

- Sizin başkanlık döneminiz ne zaman başladı? Biraz da kendinizden bahsederek Koruncuk'a nasıl geldiniz, nasıl katıldınız? Bunu da dinleyebilir miyiz?

- Benim başkanlıkta dördüncü senem bitiyor. Ben siyasal ve hukuk mezunu, idare hukuku doktoruyum. Vakfımızın daha önceki başkanı Figen Özbek de bir hukukçuydu. Ben vakfa idare hukuku nedeniyle geldim. O dönemde büyük çocuklarımızı, erkek çocuklarımızı başka yurtlara almaları nedeniyle birkaç idari dava yaşadık. Doğrusu 10 yıl önce mesleğim nedeniyle hukuken Koruncuk’a geldim, sonra da vakfın içinde oldum. Bu model değişimi için de yönetim kurulundaydım. Sonra başkan oldum.

Koruncuk çok özellikli bir vakıf. 45’inci yıl için ciddi bir geçmiş araştırması yaptık. Türkiye'de hiçbir vakıfta olmayan birkaç özelliğe sahibiz.

Birincisi, gerçekten toplumsal ihtiyacı görüp de kurulmuş bir vakıf. İkincisi, arkamızda herhangi bir kurum, holding, kimse yok. Tek başımızayız. Sadece bağışlarla yürüyoruz. Üçüncüsü ise -bunun yegane olduğunu düşünüyorum- biz çocukları alırken başarı şartı aramıyoruz, not ortalamasına bakmıyoruz. Bugün Türkiye'de genellikle en küçük bir aylık burs bile not ortalamasıyla veriliyor. Başarı herkese şart koşulmuş gibi.

Bunlar Koruncuk Vakfı’nın üç tane önemli özelliği… Biz not ortalamasına bakmıyoruz ama geldikten sonra bir konuya eğiliminin olmasını, ilgisinin olmasını istiyoruz. Örneğin, okuma yazma ve dört işlem bilen Lise 1'e gelen bir çocuğumuz bugün İTÜ Mühendislik'te. Çok gururluyuz. O çocuklara imkan verilince başarılı olabiliyorlar diye düşünüyoruz.

Yine aynı şekilde spora çok yetenekli bir çocuğumuz geçen sene spor yönetmenliğine girdi ama bilgi derecesi iki milyonuncuydu. Olsun, yetenekle girdi. Bizim için ne olduğu fark etmiyor. Yeter ki o kız çocuğu ayaklarının üzerinde durup bir meslek sahibi olsun. Bu bizim için çok önemli.

“KIZ ÇOCUKLARININ DAHA ÇOK DESTEĞE İHTİYACI VAR, BUNU HEPİMİZ GÖRÜYORUZ,. BÜTÜN TÜRKİYE BENCE BUNU GÖRÜYOR”

- Bu pozitif ayrımcılık günümüz toplumunda aslında çok duyarlı bir çalışma. Bu konuda kızlara özellikle eğilmenizle ilgili de neler anlatmak istersiniz?

- Benim daha önce kullandığım ve basında da yer alan bir sözüm var: Kızlar ülkemizde çok çabuk harcanabiliyor. Özellikle depremde de bunu gördük. Biz 6 Şubat'ta depremde kurtarmada olmasa bile daha sonraki iyileştirme çalışmalarında da aktif rol aldık. Hala da alıyoruz.

Bu ülkede en çabuk kız çocuğu harcanıyor. Evdeki işleri yapsın okula gitmesin, yaşlılara baksın okumasın, evlendireyim çeyiz parası alayım, evdeki eşyaları tamamlayayım gibi çeşitli nedenlerle kız çocukları çok daha çabuk harcanıyor.

Geçen sene üyesi olduğumuz çocuk hakları platformuna GFC'ye bir araştırma yaptırdık. Burada gördük ki ekonomik nedenler eğitimi bırakmanın en büyük etkeni ama bu oran kız çocuklarında erkeklerden çok daha fazla… Ailem istemedi ya da evlenmek zorunda kaldım gibi cevaplar aldık. Bizim bu araştırmamızla dört sene evvel yaptığımız pozitif ayrımcılığın Türkiye için ne kadar doğru olduğunu saptadık.

Erkek çocuklar için de bir yurt açamıyoruz çünkü şu anda öyle bir yerimiz ve paramız yok.

Bir de evde destek programımız var. Evde de, eğitime devam etmesi şartıyla bize müracaat eden kızlarımızın -bu da bizim için çok özel bir durum- tek tek evine saha ziyareti yapıyoruz. Orada sosyal hizmet uzmanlarımız rapor yazıyor. Bakıyoruz orada düzgün bir aile var. En önemli şey çocuğun güvende olması. Böyle gördüğümüz zaman biz çocuğa aile yanında destek veriyoruz çünkü tek sorun ne yazık ki ekonomik. Ama bazı çocuklar var ki ebeveynleri hapiste oluyor, ölmüş oluyor, babaanne, dede, amca bakıyor. O çocuğun okuyamayacağını, orada huzurlu ve güvenli yaşayamayacağını hissedip, onu yurdumuza alıyoruz.

Böyle olunca o çocuğun not ortalamasına bakmıyoruz. Ama o çocuğun ister müzik, ister resim olabilir - illa matematik, mühendislik olması gerekmiyo r- kendi seçtiği bir meslekte başarılı olması için elimizden geleni yapıyoruz. Kız çocuklarının daha çok desteğe ihtiyacı var. Bunu hepimiz görüyoruz. Bütün Türkiye bence bunu görüyor.

“ÜNİVERSİTE KAZANAN ÇOCUKLARIMIZIN KALABİLMESİ İÇİN BİR ÜNİVERSİTE KIZ YURDU AÇMAYI ÇOK İSTİYORUZ”

- Bir de hayaliniz var diye tahmin ediyorum. Yurt, okul sırasıyla örnek bir çalışma olmasını arzu ediyorsunuz değil mi? Ya üniversite?

- Genellikle bizi Darüşşafaka ile yan yana koyuyorlar. Bizim çocuklarımız aynı okullara gitmiyorlar. Darüşşafaka harika bir kurum. Onlar seçerek alıyorlar ama tabii ki ortak noktalarımız var. Çocuklar bir ebeveynini kaybetmiş, ekonomik durumları kötü. Seçilen çocuklar tek okula gidiyorlar.

Bizde kızlarımız aşağı yukarı 16 farklı okula gidiyor. Teknik Meslek Lisesi'ne giden var, Anadolu Meslek Lisesi'ne giden var. İyi olan bazı çocuklarımız özel okullarımızdan burs alıyorlar. Sağ olsunlar…

Bu dönemde bizim böyle bir ortaokul lise kurmamız çok zor. Ama bir küçük ortaokulu çok arzu ediyoruz. Bu okulu da bu sene Bolluca’ya yapacağız.

Çünkü 10-14 yaş arası çocuklarımızı kampüsten çıkartmak istemiyoruz. Bunun için devletten rica ediyoruz, konuşuyoruz. Burada bir yer de var. Devlet oraya bir ortaokul yaparsa hem yöredeki diğer çocuklar gelebilir, hem bizim çocuklarımız çok fazla kampüsten dışarı çıkmadan, güvenlikleri çok bozulmadan orada okuyabilirler. Bu hayalim.

Üniversiteyi ise kurmak çok büyük olay. Öyle bir şey asla yapacak durumda değiliz.

Ama üniversite kazanan çocuklarımızın kalabilmesi için bir üniversite kız yurdu açmayı çok istiyoruz. Çünkü böyle de çok zorlanıyoruz. Sağ olsunlar Kredi Yurtlar Kurumu çok öncelik veriyor. Ama mesela bu sene bir çocuğumuz Fenike'de bir okul kazandı. Yazdıramadık çünkü orada hiç yurt yok. Özel bir yurt açmışlar otel gibi… Oraya versek bizim için de çok ağır bir yük. Öyle bir kız öğrenci yurdu bizim öğrencilerimizin de kalabileceği bir yurt hayalimiz var ama üniversite bizim için çok zor, sistemimize çok uygun değil.

 

“BİZİM EN ÇOK DÜZENLİ BAĞIŞA İHTİYACIMIZ VAR”

- Koruncuk çok önemli bir görevi yerine getiriyor. Ama ihtiyaçlarınız da çok… Sıralamak gerekirse yeni bir araziye, ortaokul binasına, düzenli bağışa nelere ihtiyacınız var, bunları sıralayabilir miyiz?

- Bizim şu anda 125 bilfiil baktığımız kızımız var. Bu çocukların servis paraları var. Bir tost bir ayran 200 lira devlet okullarının kantinlerinde… Öğretmenlerimiz var.

Özel öğretim yurdu statüsünde olduğumuz için çok fazla kadromuz var. Merkez ve diğer yerlerde aşağı yukarı 70-80 kişi çalışıyor. Bizim en çok düzenli bağışa ihtiyacımız var.

Diğerleri ileride düşünülecek adımlar. Ama sürdürebilirliğimizi sağlamak için, 60 yaş altı, şu anda iyi para kazanan, iyi ücret alan kuşağın gelirinin bir kısmını bağışa ayırmasının çok önemi var. Çünkü bizim ülkemizde bağış sadece kurban, fitre, bayram olarak görülüyor.

Halbuki genç çalışanların çok küçük bir miktar, 500 lira, bin lira hiç mühim değil, düzenli olarak ayırması önemli. Bizim için, sürekli bir bağış olduğunu bilmemiz çok kıymetli.

“ADALET BAKANLIĞI'NDA ÖRGÜN EĞİTİME GİDEN 70 ÇOCUKLA İLGİLENİYORUZ, CEP HARÇLIĞI VERİYORUZ”

- Kuruluş amacı olan sokaktaki suça eğilimli çocuklarla ilgili de yeniden projeleriniz söz konusu mu?

 -Buna çalışıyoruz. Devletten de böyle istekler vardı.  Bir uygulamamız daha var. Adalet Bakanlığı'nda örgün eğitime giden 70 çocukla ilgileniyoruz, cep harçlığı veriyoruz. Bu çocuklar dışarıda okula gidiyorlar, tekrar akşamları cezaevine dönüyorlar.

Bu çocukların dışarıda diğer çocuklar gibi olmalarına ihtiyaç var. Biraz daha özel ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Devlet zaten bütün ihtiyaçlarını sağlıyor ama biz de daha özel ihtiyaçlarını gideriyoruz.
Üniversiteye hazırlık için onlara bilgisayarda olacak programları veriyoruz. Bakanlıkla da bir protokolümüz var. Bir taraftan da onlara desteğimizi kuruluş felsefemizden dolayı devam ettiriyoruz. Önümüze bir öneri gelirse de tüm bu projelere de açığız. Bu konuda çalışıyoruz.

Burak Gözüm: Türkiye'de her yıl minimum 650-700 bin yeni konuta ihtiyaç varBurak Gözüm: Türkiye'de her yıl minimum 650-700 bin yeni konuta ihtiyaç var

Usta ekonomist Murat Sağman manzarayı çizdi, yatırım sırları verdiUsta ekonomist Murat Sağman manzarayı çizdi, yatırım sırları verdi

Dr. Gürkan Güneç 'Dentistoday'le Türkiye’de diş hekimliğinde ‘yapay zeka’ çağını başlattıDr. Gürkan Güneç 'Dentistoday'le Türkiye’de diş hekimliğinde ‘yapay zeka’ çağını başlattı

Doç. Dr. Demir’e sorduk: Bu gidiş 3. Dünya Savaşı’na mı?Doç. Dr. Demir’e sorduk: Bu gidiş 3. Dünya Savaşı’na mı?

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/samuray-universite-kiz-yurdu-acmayi-cok-istiyoruz/1823348