Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Tunç açıklamasında "Hem hukukçularımız, hem akademisyenlerimiz, uygulayıcımız ve milletvekillerimizle iyi hal indirimin devam edip etmeyeceği özellikle konusunu görüşeceğiz" ifadelerini kullandı.
İşte Tunç'un konuşmalarından öne çıkan başlıklar:
"İYİ HAL İNDİRİMİNİ GÖZDEN GEÇİRMEK GEREKİYOR"
Hem hukukçularımız, hem akademisyenlerimiz, uygulayıcımız ve milletvekillerimizle iyi hal indirimin devam edip etmeyeceği özellikle konusunu görüşeceğiz. Cezalarda alt ve üst sınır var. Hakim dosyaya göre sınırlar arasında karar veriyor. Bir de iyi hal indirimi olduğunda bazı suçlar bakımından özellikle kamuoyunun tepkisiyle karşı karşıya geliyoruz. Bunu tekrar gözden geçirmek gerekir.
"TOPLUMU SUÇTAN KORUMALIYIZ"
Bazı suçlar bakımından denetimli serbestlik uygulanır mı, uygulanmaz mı, ceza hukukçularımızla konuşmamız gerekir. Kasten öldürme, kasten yaralama konusunda özellikle denetimli serbestlik uygulamaların toplumda eleştiriler olduğunu görüyoruz. Bunları dikkate almalıyız. Toplumu suçtan korumalıyız. Ceza hukukunun ve adaletinin amacı toplumu suçtan korumaktır.
KOLLUKLA SAVCILIK İLİŞKİLERİ
Bu anlamda hem suçun işlenmesini önleyici tedbirler, asıl önemli husus budur. Eğitim çalışmaları ve ailelere dönük bilgilendirme çalışmaları. Suç işlendikten sonra da soruşturmanın etkin bir şekilde yürümesi gerekir. Bu kollukla, savcılığın çok iyi bir ilişki içerisinde sürdürmesi, delilleri maddi gerçekliği toplaması lazım. Kişiler serbest kaldıktan sonra delillerin, görüntülerin ortaya çıkması toplumu rahatsız ediyor. Soruşturma aşamasında bu görüntülerin elde edilebilmesi, delillerin elimde edilebilmesi konusundaki soruşturmanın daha etkili olması için neler yapılabilir. Seçim beyannamesinde adli kollukla ilgili düşünce vardı. Bu konu tartışılabilir. Kovuşturma açısından delillerin takdiri önemli.
"HUKUKİ SÜREÇLERİ KISALTMAMIZ LAZIM"
Kişinin işlediği suçun karşılığı alması önemli. Cezaevinde infaz sistemi caydırıcılık ve ıslaha yönelik olması lazım. Islaha yönelik çok önemli çalışmalarımız var. Tahliye olan kişilerin suç işlememesi için meslek edindirme gibi kursların yoğunluğu içinde olacağız. Hukuk alanında vatandaşlarımızın özellikle uzun süren yargılardan bir daha şikayet olmaması lazım. Şu anda 25 bin hakim ve savcımız var. İlk derece istinaf ve Yargıtay olarak üç dereceli sistemimiz var. Hakim ve savcılarımızın dosyaları incelerken, özellikle uzun süren duruşmalar, uzun duruşma aralıkları değil; duruşmanın tekliği esastır.
"CUMHURBAŞKANIMIZ PAYLAŞACAK"
Duruşma başlar ve karar verinceye kadar sürer. Ama zorunlu sebeplerle Adli Tıp, bilirkişi raporunun beklenmesi gibi ileriye atıldığını görüyoruz. O zaman bu süreçleri kısaltmamız lazım. Yani mahkemelerin, bilirkişi raporlarının süresinde verilmesi ve hızlı bir şekilde soruşturma ve kovuşturmada karar bağlanması gerekiyor. Yargı Reformu Strateji Belgemizin başlığı olacak; hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir. Hem ceza adaleti bakımından suçun önlenmesi, suçun cezalandırılması, hak ettiği yaptırımın verilmesi ve bir daha suç işlemeyecek noktaya getirilmesi. Sayın Cumhurbaşkanımızın bütün istişarelerden sonra kamuoyunda paylaşacak.
"CEZAEVİ DOLU DİYE TUTUKLAMAMAK OLMAZ"
Cezaevlerinin doluluk oranlarıyla ilgili 'cezaevi dolu' diye bir suçlunun cezaevinin alınmaması söz konusu olamaz. Onun tedbirini devlet alır. Doluluk oranı mazeretimiz olamaz. Bu konudaki çalışmaları hızlı bir şekilde sonuçlandırıyoruz. Bir suç işlenmişse, tutuklamayı gerektiriyorsa hakim cezaevi dolu diye bırakmaz. Ceza İnfaz Kanunu'nun 108. maddesi tıbbi tedaviye karar verme yetkisi var. Mevzuatımız buna uygun. Uygulamayı geliştirecek şekilde mevzuatta düzenleme yapılabilir.