TBMM Genel Kurulu’nda, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Can Atalay kararına ilişkin görüşmeler sırasında, milletvekilleri arasında yumruklu kavga çıktı.
AYM'nin 1 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayımlanan kararında, Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili kararın 'yok hükmünde' olduğu belirtildi. Ardından 9 Ağustos'ta muhalefet partileri, Meclis'in, AYM'nin Can Atalay kararıyla ilgili toplanması için TBMM Başkanlığı'na dilekçe sundu. Bunun üzerine Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş olağanüstü toplantı çağrısı yaptı.
TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın başkanlığında toplandı. Bozdağ, yapılan elektronik yoklamada, toplantı yeter sayısının bulunduğunu bildirdi. Ardından DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Atalay'ın milletvekilliğinin düştüğü oturumu da Bozdağ'ın yönettiğini belirterek, usul tartışması açılmasını talep etti. Bunun üzerine Bozdağ, usul tartışması açtı. Usul tartışması sırasında söz alan TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, "Sözü hiç uzatmayacağım, bir tespit ile başlayacağım; sizde hiç utanma yok, zerre miskal utanmanız yok, haysiyetiniz yok. O yüzden burada usulü konuşmaya gerek yok" dedi. Şık konuşmasını sürdürürken AK Parti sıralarından gelen tepkiler üzerine, 'Kes sesini, kes sesini be' diyerek yanıt verdi. Bu sözler Genel Kurul’da tansiyonu yükseltirken milletvekilleri birbirlerine karşılıklı 'şerefsiz' dedi. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, kürsüye gelerek Şık'ı sakinleştirmeye çalıştı. AK Parti sıralarından Ahmet Şık'a yönelik tepkiler gelmeye devam etti. Kürsüye gelen AK Parti TBMM İdare Amiri Alpay Özalan itince Ahmet Şık yere düştü. TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil ise elindeki dosyaları AK Parti milletvekillerinin üzerine fırlattı. Milletvekillerinin yumruklu kavgasının ardından Meclis Başkan Vekili Bekir Bozdağ, oturuma 15 dakika ara verdi.
3 MİLLETVEKİLİ YARALANDI
Oturuma verilen 15 dakikalık aranın ardından Genel Kurul yeniden toplandı. Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, milletvekillerine temiz bir dil kullanmaları yönünde çağrıda bulunarak TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ı yeniden kürsüye davet etti. Ahmet Şık, "Usul tartışması açıldı ama burada usul konuşmaya hiç gerek yok çünkü anayasasızlığın hüküm sürdüğü, kanunsuzluğun teamül haline geldiği bu ülkede size mevzuat anlatacak değilim. Din şarlatanlığınıza, göstermelik milliyetçiliğinize kanan, hırsızlığınızı, yolsuzluğunuzu, hukuksuzluğunu görmezden gelenleri makbul vatandaş olarak gören sizlerden, en çok duyduğumuz sözcükler nelerdir biliyor musunuz? 'Vatan haini, FETÖ'cü, katil, terörist.' Sizden olmayan, suçlarına ortak olmayan herkese, 'Terörist' dediğiniz için Can Atalay'a, 'terörist' demeniz hiç şaşırtıcı değil. Ama herkes bilsin, tüm yurttaşlar bilsin, bu ülkenin en büyük terör örgütü, hanedanlık mafyasıyla devlete çöken işte bu sıralarda oturanlar, en büyük teröristler de buradakilerdir. Bunu herkes bilmelidir. Şu memlekete Can Atalay kadar hayrınız dokunsa ömür boyu şükür namazı kılacak insanlarsınız" diye konuştu.
Ahmet Şık'ın konuşması sürerken AK Parti'li milletvekilleri sıralara vurdu ve tepki gösterdi. Genel Kurulda tansiyon yükselirken milletvekilleri arasında yeniden yumruklu arbede çıktı. Genel Kurulda tansiyon uzun süre düşmezken Meclis Başkan Vekili Bekir Bozdağ oturuma 45 dakika ara verdi. Kavgada, DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp ve TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık hafif yaralandı.
ÖZGÜR ÖZEL: UTANÇ İÇİNDEYİM
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulunda çıkan tartışma sonrası koridorda gazetecilere açıklama yaptı. Özel, "Sözlerin havada uçuşacağı bir yerde yumruklar uçuşuyor, tekmeler uçuşuyor. Yerlerde kan var, kadınlara vuruyorlar. Gözümüzün önünde oldu, kadınlara vuruyorlar. İnanılmaz derecede utanç içindeyim, bu duruma şahit olduğum için. Sayın Numan Kurtulmuş'u derhal tüm siyasi partilerin genel başkanlarını ya da grup başkanlarını toplantıya çağırmaya davet ediyorum. Bu gerçekten Meclis açısından taşınabilecek bir yük olmaktan çıktı. Meclis İdare Amirinin, milletvekiline yumruk attığı, kadına şiddet uyguladığı bir haldeyiz" diye konuştu.
Özel, kavgada kaşı açılarak yaralanan DEM Parti'li Gülistan Kılıç Koçyiğit ve CHP'li Okan Konuralp ile ilgili, "Arkadaşımız kavgayı ayırmaya çalışırken yaralandı. Sayın Gülistan Koçyiğit de kürsüye yapılan saldırıyı engellemeye çalışırken" dedi.
KURTULMUŞ: SAYIN GRUP BAŞKANVEKİLLERİNİN İÇERİDE UZLAŞMALARI SAĞLANMIŞTIR
TBMM Genel Kurulu, arka arkaya oturuma verilen 45, 20,15 ve 10'ar dakikalık araların ardından Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında yeniden toplandı. Kurtulmuş, "Gündemdeki görüşmelere devam ediyoruz. Sayın grup başkanvekillerinin içeride uzlaşmaları sağlanmıştır. Öncelikle şunu ifade etmek isterim; dün bu salonda, TBMM Genel Kurulu'nda Cumhuriyet tarihimizin en önemli oturumlarından birisini gerçekleştirdik. Bütün dünyaya örnek teşkil eden, bütün partilerden milletvekillerinin katıldığı bir oturum yapıldı. Sizlerden istirhamım bugünkü olağanüstü oturumda, Meclis'e yakışacak temiz bir dil içerisinde ve temiz bir davranış içerisinde Meclis'in bundan sonraki süreçlerini devam ettirmektir. Şimdi görüşmelere devam ediyoruz" ifadelerini kullandı. Kurtulmuş'un konuşması esnasında muhalefet sıralarından, 'Bekir nerede' tepkisi yükseldi.
ŞIK VE ÖZALAN'A KINAMA CEZASI VERİLDİ
Ardından Kurtulmuş, siyasi parti grup başkanvekillerinin uzlaşısı ve TBMM İç Tüzüğü kapsamında TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan'a kınama cezası verilmesine dair oylama yaptı. Milletvekillerinin oylarıyla 2 milletvekiline de kınama cezası verildi.
'HUKUKÇU YALANLARINA İTİBAR ETMEMEK LAZIM'
Kurtulmuş, CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, DEVA, TİP, Demokrat Parti ve Emek Partisi'nden oluşan muhalefet partilerinin Meclis Başkanlığına sunduğu genel görüşme talebine geçildiğini belirterek ilk sözü Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya'ya verdi. Bülent Kaya, AK Parti'nin 2010 yılında bireysel başvuru hakkı getirdiğini belirterek, "Bireysel başvuruyu tanımlarken şöyle diyorsunuz, 'Anayasa'da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükler ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi bir temel hak ve hürriyet kamu gücü tarafından ihlal edilirse kişi bireysel başvuru yoluna müracaat edebilir. Bu bireysel hakkı yani Anayasada ya da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde tanımlanan hak, kamu gücü tarafından ihlal edilebilir. Peki, başka kim tarafından ihlal edilebilir işte 45'inci maddede onu söylüyorsunuz; 'İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem veya ihlal bir mahkeme kararına dayanıyorsa Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verirken yeniden yargılama için o dosyayı gönderir ve sonucu ondan sonra ortadan kaldırır. Yani kesinleşmiş bir mahkeme kararına karşı dahi eğer bu temel hak ve hürriyeti ortadan kaldırıyorsa, ey Anayasa Mahkemesi onu da tespit edip bu hak ihlalini ortadan kaldırabilirsiniz diyen sizlersiniz. Dolayısıyla geldiğimiz nokta itibariyle süslü laflarla, 'Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında bir görev uzlaşmazlığı var. Anayasa Mahkemesi süper temyiz mahkemesi değildir' gibi hukukçu yalanlarına itibar etmemek lazım" ifadelerini kullandı.
'ASIRLIK CUMHURİYETİN EN KARANLIK TABLOSU ÖNÜMÜZDEDİR'
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya'nın konuşmasının ardından İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu söz alarak kürsüye geldi. Dervişoğlu, "3 bin yıllık devletimizin, asırlık Cumhuriyetimizin tarihinde yapılmış en karanlık tablolardan biri bugün önümüzdedir. Bugün TBMM, bu utanç tablosunu ya paramparça edip yok edecek ya da bu tablonun tarihte yer etmesinin mimarı olarak sorumluluğu üstlenecektir. 'Yok, hükmünde' olan karar ya kötü bir anı olarak hatırlanacak ya da hukukun artık bu ülkeyi terk ettiği cümle aleme ilan etmiş olacaktır. Goethe, 'İsimler birer kuru gürültüden ibarettir' diyor. Burada mevzu Can Atalay ya da onun milletvekilliğinin devamı asla değildir. Mevzu hukukun emrettiğine uymak için gereğini ifa etmektir. Mevzu hukuk devletinin hem maddi hem de biçimsel özelliklerini savunmaktır. Nasyonal Sosyalistler Almanya'da iş başına geldiklerinde evvela hukukun biçimsel güvencelerini tahrif etmişlerdi. Sonrasında hukuk devletinin maddi özünü ortadan kaldırmak çok kolay bir işe dönüşmüştü. Hukuk devletinin maddi özünde insan vardır, onuru ve hakları vardır. Biçimsel ilkeler ise bu özü korumak için getirilmiştir. Bunu tahrip etmeye başladığınız andan itibaren özü de ortadan kaldırmanın yolunu açmış olursunuz. İtiraz ettiğimiz, karşı durduğumuz, bu ülkeyi her geçen gün daha kötüye götüren tek adam rejiminin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bugün bizi getirdiği haldir. Bu devletin gelenekleri vardı, o gelenekleri yok ettiniz. Bu devletin bir aklı vardı, o akla ihanet ettiniz. Bu devletin bir ahlakı vardı, ahlak yoksunluğunu tıpkı bir kanser hücresi gibi devlete metastaz ettirdiniz. Geldiğimiz yer tam burasıdır, kurduğunuzu sandığınız düzen aslında düzenektir. Hukuktan, adaletten arındırılmış, ahlaktan yoksun, akıldan uzaklaşmış kurnaz bir düzenektir" diye konuştu.
'22 YILLIK AKP İKTİDARININ ÖZETİ BUGÜN MECLİS'TEKİ TANIKLIĞIMIZDIR'
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Dervişoğlu'nun açıklamalarının ardından oturuma 10 dakika ara verdi. Aranın ardından yeniden toplanan Genel Kurul'da söz alan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, "Bugün bu Meclisin tanık olduğu şeyin münferit olmadığını ifade etmek gerekir. 22 yıllık AKP iktidarının özeti nedir dersiniz, bugün bu Meclisteki tanıklığımızdır. Halkın haklarına saldıran, milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığını yok sayan, milletvekillerine şiddet uygulayan, sonradan utanmadan, sıkılmadan o görüntüleri montajlayıp götürüp mehter marşlarıyla dinleten bir zavallı iktidar gerçeği ile karşı karşıyayız. Sözü bitmiş, gidecek menzili kalmayan, her gün bu ülkede yaşanan hukuksuzluklara söz söylemeyen, iş veremeyen, ekmek veremeyen, adaleti hiç vermeyen, vermek istemeyen AKP iktidarının anladığı tek bir şey var, o da mazlumun, masumun, emekçinin, yoksulun, çiftçinin, köylünün sesi olan bu Meclisteki muhalefet milletvekillerini sesini kısmak, onlara saldırmak. Ama buradan söyleyeyim, bilmediğiniz bir şey var; biz Deniz'lerin, Mazlum'ların, İbrahim'lerin, biz bu ülkedeki bütün devrimci dinamiklerin ve direnenlerin aydınlarıyız. Ne sizin baskınıza ne de sizin zorunuza teslim olmadık ve olmayacağız" değerlendirmesinde bulundu.
'GEÇİRDİĞİM TALİHSİZ KAZA NEDENİYLE BURADA BULUNAMADIM'
DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in ardından söz alan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın TBMM Genel Kurulu'na hitabı esnasında bulunamadığı için üzgün olduğunu kaydederek, "Sağlık nedenleriyle bulunamadığım için duyduğum üzüntüyü ifade ederek başlamak isterim. Bunu diplomatik kanallardan Sayın Abbas'a da ilettik. Tahmin ediyorum yarın bir telefon görüşmesini kendisiyle gerçekleştireceğiz. Sayın Abbas buradayken eş başkanların, İYİ Parti Genel Başkanı'nın burada bulunması, grup başkanvekillerinin burada olması, tüm Meclisin çok önemli bir katılım göstermesi kıymetliydi. Sayın Cumhurbaşkanı, bakanlar, Sayın Mustafa Destici, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu, Devlet Bahçeli'nin bulunması, sizin yönetiyor olmanız son derece kıymetliydi. Sayın Abbas'ın konuşmasında, 'Bedeli ne olursa olsun, her şeyi göze alarak Gazze'ye gideceğini' açıklamış olması son derece tarihi bir ifade olarak değerlendirdiğimizi söylemek isterim. Tüm genel başkanların, grupların, zat-ı alinizin ifade ettiği bu ortak iradeye CHP aynen iştirak ediyor. Dün geçirdiğim talihsiz bir küçük kaza nedeniyle burada bulunamadım. Bugün de o kazanın devamında maalesef burada 3,5 saatlik bir gecikme olunca Sayın Müsavat Dervişoğlu'nu dinleyemedim. Bir röntgen çektirmek için hastanedeydim. Ben sağlığım ile ilgili siz başta olmak üzere tüm siyasi partilerin genel başkanları, grup başkanları, milletvekilleri nezaket gösterdiler, ayrı ayrı her birisine teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
'PARLAMENTODA HAKARET OLMAMASI İÇİN HER TÜRLÜ İNSİYATİFE DESTEK VERECEĞİZ'
Özel, yıllarca TBMM'de bulunduğunu vurgulayarak, "Çok tartışmalar oldu ancak tansiyon bazen öyle bir yere geliyor ki, oraya bir irade koymak gerekiyor, yoksa işte bugünkü gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ben bu salonda çok şey gördüm ama kan görmemiştim, çok utandım. Kadına şiddet görmemiştim, çok utandım. Sizin gelip arkadaki toplantıya başkanlık etmeniz ve toplantının riyasetini devralmanızın, ortaya koymuş olduğunuz tavrın değerli olduğunu düşünüyorum. Ama bundan sonra da sizin parlamento da hem kötü söz, hakaret olmaması hem de asla ve asla şiddetin olmaması ile ilgili alacağınız her türlü inisiyatife CHP olarak destek vereceğiz. Bu konuda farklı düşünen hiçbir genel başkan olmadığından da eminim ama bu konuya hep birlikte en sert tepkiyi göstermek gerekiyor. Şiddete kim başvuruyorsa milletvekilinin partisine bakılmaksızın ceza verilmeli. Ben bu noktada alınan kararı son derece değerli buluyorum" diye konuştu.
AK PARTİ GRUP BAŞKANI GÜLER: ANAYASA MAHKEMESİ KENDİ İÇTİHADINI YOK SAYMIŞ
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, Gezi Parkı davası hükümlüsü Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karara ilişkin, "Anayasa Mahkemesi, kendi içtihadını yok saymış, kendi içtihadından kopmuş, Anayasa'mızın 85. maddesine açıkça aykırı işlem tesis etmiştir." dedi.
Güler, AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu ile Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesi'nin, Gezi Parkı davası hükümlüsü ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay'la ilgili kararını değerlendirdi.
TBMM Genel Kurulunun olağanüstü toplantı yapacağını hatırlatan Güler, toplantının, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararına ilişkin talep doğrultusunda gerçekleştirileceğini aktardı.
Anayasa Mahkemesi'nin, CHP'nin ve Can Atalay'ın başvurularına ilişkin verdiği iki kararının 1 Ağustos'ta Resmi Gazete'de yayımlandığını anlatan Güler, başvuruların içeriklerinin benzer olduğunu dile getirdi.
Başvurularda Atalay'ın "milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespiti" ile iptalinin talep edildiğini belirten Güler, Yüksek Mahkeme'nin bu taleplere ilişkin değerlendirme yaparak karar verdiğini söyledi.
Güler, Anayasa Mahkemesi'nin "Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesinin yok hükmünde olduğunun tespitine ve Anayasa'nın ilgili maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına" hükmettiğini bildirerek, şöyle devam etti:
"Karar verilmesine yer olmadığına, demek, ne demek? Anayasa Mahkemesi, geçmiş tarihlerde buna benzer ve bu içerikteki farklı kararlar verildiği için 'Bu konuda yeniden bir karar vermiyorum' diyor. Ortada gerekçesiyle, etkisiyle beraber, sonuçları itibarıyla ortada bir karar yok. Hukuk zemininde değerlendirilecek bir karar yoktur. Bazı siyasiler 'Geçmişte buna yönelik kararlar var, bu da benzerdir, Meclis'te okunsun ve işlem tesis' edilsin talebi ileri sürüyor. 'Karar verilmesine yer olmadığına' dair hüküm olduğu için geçmiş olaylarla hiçbir benzerliği yoktur, sonucu da yoktur. Böyle bir hükümle beraber sonuç tesis etmek mümkün değildir. Anayasa Mahkemesi, kendi içtihadını yok saymış, kendi içtihadından kopmuş, Anayasa'mızın 85. maddesine açıkça aykırı işlem tesis etmiştir."
"Anayasa mı değişti?"
Yüksek Mahkeme'nin, üç yıl önce Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Musa Farisoğulları'nın milletvekilliğinin düşmesine ilişkin başvuruların "yetkisizlik nedeniyle reddine" karar verdiğini ifade eden Güler, "Burada ne değişti? Anayasa Mahkemesi, iki yıl sonra 'karar verilmesine yer olmadığına' diyor. Bu açıkça, Anayasa'mızın 85. maddesine aykırıdır, Anayasa Mahkemesi'nin kendi içtihatlarına da aykırıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Bazı Anayasa Mahkemesi üyelerinin karara katılmadığını hatırlatan Güler, muhalefet şerhlerindeki tespitleri dile getirdi. Abdullah Güler, Anayasa Mahkemesi'nin anayasa ihlali yaptığını söyledi.
Anayasa'nın 84. ve 85. maddelerini aktaran Güler, kesin hükme bağlanmış kararın TBMM'ye bildirilerek okunduğunu belirtti.
AK Parti Grup Başkanı Güler, "Anayasa Mahkemesi, Anayasa maddelerine geçmişte uymuş, 2020'de, 2021'de uymuş, 'Ben bu konuda yetkili ve görevli değilim' diyor. Şimdi garip bir dolambaçlı yola girerek, 'Öyle oldu', 'Böyle oldu' diyerek bu sefer farklı bir kavram kullanıyor, 'karar verilmesine yer olmadığına.' Bazı milletvekilleri, 'Anayasa Mahkemesi, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin verdiği kararın yok hükmünde olduğunu tespit etmiş' diyor. Tamamen uydurma. Yok hükmünde olduğunun tespiti diye bir şey olabilir mi?" diye konuştu.
Anayasa'nın 154. maddesinde "Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı mercine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercidir. Kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar." hükmünün yer aldığına işaret eden Güler, "Yargıtay'ın kesin hükme bağladığı bu hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin ortadan kaldırması mümkün mü, böyle bir yetkisi mi var? Anayasa mı değişti acaba?" diye sordu.
"Mahkumiyet hükmü kaldırılmadan hiçbir işlem tesis edemezsiniz"
Geçmişte, Enis Berberoğlu ile Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşmesinden sonra Anayasa Mahkemesi'ne "hak ihlali" gerekçesiyle başvurduğunu hatırlatan Güler, Yüksek Mahkeme'nin kararı sonrasında yerel mahkemelerin "yeniden yargılama talebinin kabulüyle infazın durdurulmasına, kesinleşmiş hükmün bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasına, yasama dokunulmazlığı kaldırılıncaya kadar yargılamanın durmasına" karar verdiğini ve bu kararların TBMM Başkanlığına gönderildiğini anlattı.
Güler, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu, hukuk kurallarının şahsa ve zümreye göre değişmeyeceğini kaydederek, şunları ifade etti:
"Mevcut bu durum içerisinde Anayasa'mızın 154. maddesi kapsamında somut norm denetimiyle beraber, yerel mahkeme tarafından verilmiş bir karar, istinaf ve Yargıtay süreciyle kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü var. Bu mahkumiyet hükmü, ilgili somut norm denetimine tabi mahkemelerce kaldırılmadan, yeni bir hüküm tesis edilmeden, siz burada Anayasa Mahkemesi'nin 'karar verilmesine yer olmadığına' şeklindeki bir hükmü ifade eden bir kararla hiçbir işlem tesis edemezsiniz. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi, hukuk kuralları içerisinde işlemlerin yapılması için biz Meclis'te olağanüstü toplantıya, toplantı yeter sayısı sağlanırsa gireceğiz. Orada yine beyanlarımızı, açıklamalarımızı Genel Kurulda söyleyeceğiz. Sanki Anayasa Mahkemesi, yerel mahkemenin, Yargıtay'ın yerine geçerek hükmü kaldırmış, yeni bir tespitte bulunmuş gibi bir durum yok."
Milletvekilliğinin düşmesinde, TBMM'nin kararına, oylamasına sunulan durumun söz konusu olmadığını dile getiren Güler, şunları söyledi:
"Keşke Anayasa Mahkemesi, geçmiş içtihatlarına, 2020, 2021 yıllarında olduğu gibi 'Anayasa'nın 85. maddesi kapsamında bu konuda yetkili ve görevli değilim' diyerek reddetseydi. Başvurucular, bir talepte bulunuyor, 'yok hükmünde olduğunun tespitine ve iptaline karar ver' diye. Anayasa Mahkemesi de 'Yok hükmünde olduğunun tespitine ve ilgili iptal kararı hakkında benim karar vermeme yer yoktur.' diyor."
Soru üzerine Güler, "Karar verilmesine yer olmadığına" ifadesinin anlam ifade etmediğini, hukuk zemininde sonucunun bulunmadığını kaydetti.
Abdullah Güler, "Anayasa Mahkemesi, kendine göre zorlanmış. Anayasa Mahkemesi, Anayasa hükümlerini doğru uygulamak ve yorumlamak zorundadır." ifadesini kullandı.
"Şu andaki Anayasa'mız, her bir maddesine vesayet anlayışının sindiği anayasa"
Bir gazetecinin, geçmişte de milletvekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili tartışmaların yaşandığını belirterek, "Anayasa'nın 83. ve 84. maddelerini değiştirerek bu krize son vermek gibi niyetimiz var mı?" sorusu üzerine Güler, yeni anayasa konusunda görüşmeler yaptıklarını anımsattı.
Türkiye'nin demokratik, sivil bir anayasaya kavuşması gerektiğini vurgulayan Güler, "Şu andaki Anayasa'mız, her bir maddesine vesayet anlayışının, ruhunun sindiği bir anayasa. Geçmiş yıllarda birçok kez değiştirilmiş, çatısı çökmüş, bütünlüğü kaybolmuş." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM'deki olağanüstü toplantıya MHP'nin katılmayacağının belirtilmesi üzerine Güler, "Böyle bir açıklamaları oldu. Saygı duyarız. Biz de yoklamaya katılmayacağız. Toplantı yeter sayısı oluşturulursa söyleyeceklerimizi Genel Kurulda ifade edeceğiz." dedi.
TBMM Başkanlığı'ndan partilere Can Atalay için toplantı çağrısı
Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararı Resmi Gazete'de yayımlandı
AYM'den yeni Can Atalay kararı
Bahçeli'den Can Atalay açıklaması: Adalet yerini buldu