IMF'nin yayımladığı "Dengesizlikler Azalıyor" başlıklı Dış Sektör Raporu'nda, 2023 verilerine göre dünyanın en büyük 30 ekonomisinin dış sektör değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, geçen yıl önemli gelişmiş ekonomilerdeki sıkı para politikası koşullarının devam etmesiyle, ABD dolarının 2023'te ve 2024'ün başlarında tarihi standartlara göre güçlü kaldığına işaret edilerek, diğer rezerv para birimi hareketlerinin karışık olduğu belirtildi.
Gelişmekte olan piyasalara net sermaye girişlerinin geçen yıl, 2022'de yaşanan düşük seviyelerden biraz toparlandığı kaydedilen raporda, Çin hariç gelişmekte olan piyasalara net sermaye girişinin 110 milyar dolara yükseldiği ve bunun 2018'den bu yana en yüksek seviye olduğu aktarıldı.
Raporda, küresel parasal sıkılaştırma döneminde beklendiği gibi gelişmekte olan piyasalara daha oynak net portföy girişlerinde düşüş görüldüğü ancak doğrudan yabancı yatırım net girişlerinin daha istikrarlı olduğu ifade edildi.
- "Çoğu gelişmekte olan piyasa küresel sıkılaşmanın ortasında dayanıklılık gösterdi"
Çin'den 2022-2023 döneminde net sermaye çıkışları görüldüğüne dikkati çekilen raporda, bu durumun çok uluslu şirketlerin kazançlarını geri götürmesi ve jeoekonomik değişimlerle ilişkili olabileceği belirtildi.
Raporda, çoğu gelişmekte olan piyasanın küresel parasal sıkılaşmanın ortasında dayanıklılık gösterdiği vurgulanarak, bunun kısmen daha güçlü temellerden kaynaklandığı, birçok ülkenin artık daha sağlam mali, parasal ve finansal politika çerçevelerinden, politikaların ve araçların daha etkili uygulanmasından faydalandığı kaydedildi.
Küresel brüt sermaye girişlerinin 2022-2023 döneminde 2017-2019 dönemine kıyasla küresel gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 5,8'inden yüzde 4,4'üne gerilediği ifade edilen raporda, bunun sermaye akışlarındaki genel bir yavaşlamayı yansıttığını bildirildi.
Raporda, ABD'nin, küresel brüt girişleri payının yüzde 23'ten yüzde 41'e yükseldiğine dikkati çekilerek, Çin'e giden ve Çin'den gelen küresel brüt akışların ise önemli ölçüde düştüğü aktarıldı.
Bu durumun artan finansal parçalanmanın kanıtı olabileceğine işaret edilen raporda, aynı zamanda küresel akışlardaki payı önemli ölçüde azalan finans merkezlerindeki büyük çok uluslu şirketler tarafından bazı vergi veya düzenleyici stratejilerin geri çekilmesini de yansıtabileceği belirtildi.