FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Şansın başarılı insanların yanında olduğu, kötü talihin ise başarısız insanların peşini bırakmadığı söylenir. Peki şans odaklı bu görüş sadece bir inanışa mı yoksa gerçekliğe dokunan bir yanı var mı?
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, şans fikrinin çoğu zaman başarı ve başarısızlık algımızı gölgelediği bir dünyada, bu yaygın inanışın ardındaki gerçeğe daha yakından bakmak doğru olabilir. Şans, hayatlarımızı şekillendiren gerçek bir güç müdür yoksa sadece kaderin açıklanamayan cilveleri için kullanılan bir bahane mi?
Şans neden gerçek değildir?
ABD’li yatırımcı ve yazar Steve Burns’ün New Trader U’da yer alan makalesi, şans kavramının neden gerçeklikten çok bir ‘efsane’ olabileceğini derinlemesine ele alıyor. Burns, matematiğin, neden-sonucun ve eylemlerimizin, sonuçlarımızı belirlemede yakalanması zor şans kavramından çok daha önemli bir rol oynadığını keşfetmeye çalışıyor.
Sonuçların arkasındaki matematik ve olasılık
İşe, matematik ve olasılık ile başlamak gerekiyor. Bu alanlar çoğu zaman şans kavramıyla çelişen bilimsel bir bakış açısı sunuyor. Buna göre, hemen her olay istatistiksel bir dağılımın bir parçasına karşılık geliyor. Bu, sözde nadir gerçekleşen veya şansla açıklanan olayları da içeriyor.
Örneğin, piyangoyu kazanmak olağanüstü bir olay olsa da, olasılık merkezli bakışa göre, önceden tanımlanmış bir olasılık spektrumu dahilindeki bir olay olarak öne çıkıyor. Piyangoda şans eseri olarak görünen başarı, çoğu zaman kendini gösteren düşük olasılıklı bir olaya karşılık geliyor. Piyangoda küçük de olsa bir ikramiye kazananların çoğu, zamanla daha fazla kazanma şansını kendi lehlerine çevirmek için ödülü oluşturan grubun bir parçası olarak çok sayıda piyango bileti satın alıyor.
Sebep-sonuç ilişkisi: Başarının ardındaki gerçek
Sayıların ötesine geçen sebep-sonuç ilkesi, şansın temelini daha da aşındırıyor. Bu ilke, her sonucun belirli bir nedeni olduğunu belirtiyor. Finansal başarı veya mesleki başarılar bağlamında, bu tesadüfi bir şans değil, belirli bir sonuca yol açan bir dizi eylem ve karara karşılık geliyor.
Çeşitli alanlardaki başarılı bireyler, başarılarını tesadüfen elde etmiyor; niyet ve stratejiyle hedeflerine yönelik olarak çalışıyorlar. İnsanların çoğu kez bir gecede elde edilen bir başarı olarak gördüğü şey, başarının sahibi için muhtemelen yıllar boyu süren yoğun bir çalışmanın doruk noktasını ifade ediyor. Şans kariyerde, işte veya yatırımda ölçeklenemiyor, bu nedenle, tek seferlik başarılar uzun vadeli hedeflere yardımcı olamıyor.
Şansa inanmanın psikolojik etkisi
Şansa inanmak sadece iyi huylu bir batıl inanç değildir; derin psikolojik etkileri de bulunur. İnsanlar başarılarını veya başarısızlıklarını şansa bağladıklarında, eylemlerinin kontrolünü ve sorumluluğunu bırakır.
Bu zihniyet, kişinin aktif olarak hedeflerinin peşinde koşmak yerine iyi şansı beklediği, hayata pasif bir yaklaşıma yol açabilir. Başarının şanstan ziyade kişinin eylemlerinin bir yan ürünü olduğunu anlamak ise, bireyleri hayatlarının sorumluluğunu üstlenme konusunda güçlendirebilir.
Örnek olay: Pokerde ve borsada şans
Şansın sıklıkla önemli bir oyuncu olarak anıldığı iki alan olan poker ve borsaya yakından bakmak faydalı olabilir. Ancak bu alanlardaki başarının temellerine odaklanıldığında, bu alanlarda beceri, strateji ve bilinçli karar vermenin itici güç olduğu ortaya çıkar. Örneğin pokerde istikrarlı şekilde kazananlar, salt şanstan ziyade oyun, olasılık ve psikoloji konusundaki anlayışlarına güvenirler.
Benzer şekilde, borsadaki başarılı yatırımcılar da, genellikle şanslı tahminler olarak yanlış anlaşılan risk/ödül oranlarını, stratejik alım satım yapacakları kendilerine ait sistemlerini ve risk yönetimi araştırmalarını kullanırlar. Ancak büyük bir yanılgı olarak, istatistiksel üstünlük bu alanlarda çoğu kez şansa yorulur.
Kalıcı çabalar mı rastgele kazanma illüzyonu mu?
Gerçek başarı bizi rastgele kazançlar yanılsaması yerine ısrarın önemine götürür. Başarı, tesadüfi bir durumun sonucu değildir; sürekli bir çabanın, öğrenmenin ve uyum sağlamanın doruk noktasıdır.
Şansınızı yaratma kavramı da bu ısrardan ortaya çıkar. Bir hedefe doğru sürekli olarak çalışarak, bazılarının yanlışlıkla şans olarak nitelendirebileceği arzu edilen sonuçlara ulaşma olasılığını artırırsınız. Şans teorisi, bundan faydalanmak için neyin gerekli olduğunu göz ardı eder. Gerçekte olan şu ki fırsatlar, beceriler ve akıllı kararlarla yakalanır ve bu kedinlikle şans değildir.
Başarıyı yeniden tanımlamak: Şanstan önce çaba
Bu nedenle başarı, talihin kaprisleri değil, çabanın ürünü olarak yeniden tanımlanmalıdır. Bu bakış açısı, sadece güçlendirici değildir, aynı zamanda gerçekliğe de dayanır. Şansın öngörülemezliğinden ziyade kişisel sorumluluğun ve sıkı çalışmanın değerini vurgular. Başarıya bu pencereden bakmaya başladığımızda, eylemlerimizin ve kararlarımızın hayatlarımızı şekillendirmedeki gücünün farkına daha iyi varırız.
Şans odaklı zihniyetin tehlikeleri
Şans odaklı bir zihniyet sadece sınırlayıcı değildir; düpedüz tehlikelidir de. Bireylerin koşullarını kendi kontrolleri dışındaki faktörlere bağladığı mağdur zihniyetini teşvik eder. Bu inanç sistemi acıya ve hayata karşı pasif bir yaklaşıma yol açabilir. Buna karşılık, kaderimizi şekillendirmede önemli bir rolümüz olduğunu anlamak, güçlü bir motivasyon kaynağı olabilir.
'Şansa başarılar'ın arkasındaki sıkı çalışma
Başarılı bireylerin hikayeleri genellikle şanstan çok farklı bir anlatıyı ortaya çıkarır. Bu anlatılar sıkı çalışma, kararlılık ve azimle doludur. Başarıya giden yolu döşeyen fedakarlıkların ve mücadelelerin nadiren sonuç kısmında görülmesi, şansın yanlış algılanmasına yol açar.
Başarıların ardındaki gerçek yolculuğu kabul etmek, bakış açımızı başarıyı şansa atfetmekten, çabanın ve dayanıklılığın değerini tanımaya doğru değiştirebilir.
Çabayı kucaklamak ve şansı reddetmek
Başarının daha güçlü ve gerçekçi bir şekilde anlaşılması için şans efsanesinin ortadan kaldırılması gerekiyor. Evren, pasif umutları değil eylemleri ödüllendiriyor. Başarı ve mükemmelliğin damgasını vurduğu bir hayat sürmeyi arzuluyorsanız, şans yanılgısını terk etmek oldukça büyük önem taşıyor.
Bu nedenle, üretken eylemlere odaklanmanız ve arzu ettiğiniz sonuçların elinizin altında olduğunu, tesadüfen değil, kendi çabalarınız ve eylemlerinizle oluşturulduğunu kendi kendinize tecrübe etmeniz gerekiyor.
Başarı için çıktılara değil sürece odaklanın
Başarılı girişimcilerin 8 özelliği
Başarı için uzak durmanız gereken 5 karakter
Zayıf yönlerinizle yüzleşin: Başarısız insanların 5 ortak özelliği
Başarı için zihninizi eğitmenin 5 yolu
Çok çalışmak neden başarının garantisi değildir?