FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Bundan tam bir yıl öncesinde yatırım bankacılığı dünyası Küresel Finans Krizi’nden bu yana görülen en büyük kargaşayla karşı karşıyaydı. Bankacılık krizi, temerrüt riskiyle karşı karşıya kalan Credit Suisse İsviçre Merkez Bankası’nın devreye girmesiyle ve dev İsviçre bankasının rakibi UBS tarafından devralınmasıyla sonlanmıştı. On iki ay sonrasında ise Financial News’in haberinde anlaşmanın uzun vadeli etkileri tartışılıyor.
Anlaşmayla ilgili bir gösterge halihazırda oldukça dikkat çekici: Birleşmenin duyurulduğu 19 Mart tarihinden bu yana UBS’in hisse fiyatı %60 değer kazandı ve Küresel Finans Krizi’nden bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Yine de yatırımcıların düşüncesi anlaşmanın göründüğünden daha az etkileyici olduğu yönünde.
UBS, Barclays, BNP ve Morgan Stanley gibi rakiplerinden büyük ölçüde daha iyi performans göstermesine rağmen, güçlü JPMorgan'ı sadece sınırlı bir oranda geçebildi. Avrupa bankaları açısından bakıldığında ise UBS'in yükselişi, UBS’in eski yatırım bankacılığı patronu Andrea Orcel'in liderliğindeki UniCredit'in yükselen hisse fiyatının gölgesinde kaldı.
Anlaşmanın birleştirilen yatırım bankacılığı işletmesi için ne anlama geldiğine gelince, birçok gözlemci gidişatı tahmin etmenin hâlâ zor olduğunu söylüyor. Bazı uzmanlar anlaşmanın özellikle ABD ve Asya’da UBS’i önemli ölçüde güçlendireceğini düşünüyor. Diğerleri ise Credit Suisse'in işletmesinin büyük bir kısmının rakiplerine terk edileceğini veya devredileceğini ve uzun vadeli etkinin mütevazı olacağını düşünüyor.
Hiç şüphe yok ki, UBS Başkanı Colm Kelleher’in önceliği, Credit Suisse'in varlık yönetimi ve İsviçre uluslararası banka işletmelerini entegre etmek oldu. Credit Suisse'in yatırım bankacılığı kolu ise büyük ölçüde ikincil bir konu haline geldi.
Gerçekten de UBS yönetimi, en azından sermaye yoğun ticaret tarafında, işletmenin çok azını elinde tutma niyetinde olduğunu vurgulamakta zorlanıyor. Yatırım bankacılığına daha fazla odaklanmak, aralık ayında %1,3'lük UBS hissesine sahip olduğunu açıklayan aktivist yatırım firması Cevian Capital gibi birçok UBS hissedarı tarafından hoş karşılanmayacak.
Yine de UBS’in Credit Suisse’in yatırım bankacılığı işletmesine yaklaşımı bazı yönleriyle birçoklarının beklediğinden daha iddialı oldu. Anlaşma sırasında Kelleher, UBS'in Credit Suisse'in en iyi bankacılarına, özellikle de UBS'in zayıf olduğuna inandığı ABD’de görev vermeye çalışacağını söyledi. Ancak UBS birçok alanda en iyi bankacılar arasında seçim yapmaktan daha fazlasını yaptı. Örneğin, UBS, Credit Suisse’in İngiltere’deki sözleşme bankacılığı ekibinin yaklaşık üçte ikisini (yaklaşık 20 bankacı) devraldı ve kadroya 30 bankacısını ekledi.
Credit Suisse takviyeleriyle desteklenen UBS, 2026 yılına kadar küresel bankacılık gelirini ikiye katlamayı beklediğini söyledi. İsviçre bankası, ABD'deki anlaşma ücretleri tablosunda altıncı sıraya tırmanmayı ve Avrupa'da ise ilk beşe girmeyi hedefliyor.
Piyasalar tarafında ise UBS, Credit Suisse'den kalıcı olarak sadece 400 bankacıyı kadrosuna katarak beklendiği üzere acımasız davrandı. Birleşmeden önce Credit Suisse'in satış ve ticaret operasyonlarında tahminen 5.000 ön büro personeli bulunuyordu.
Şubat ayında UBS, 2026 yılına kadar öngörülen maliyet tasarrufunu 10 milyar dolardan 13 milyar dolara çıkardı. Analistler, bunun kısmen birleşmenin ardından bankadan gönüllü olarak ayrılanların sayısının beklenenden daha yüksek olmasından kaynaklandığını düşünüyor. UBS yöneticileri, beklenenden daha fazla istifa olduğunu doğruluyor. Ancak özellikle işten çıkarma maliyetlerinin azalması nedeniyle bu konuda rahat hissettikleri konusunda ısrar ediyorlar. UBS yönetimi çok fazla bankacının ayrıldığını tespit etmeleri halinde yavaşlayan istihdam piyasasında kolayca daha fazla personel işe alabileceğini belirtiyor.
Ancak eleştirmenler, birleşmenin erken dönemlerinde sürecin ele alınması şeklinin, özellikle de iletişim eksikliğinin önemli isimlerin istifasına yol açtığını belirtiyor. Eleştirmenler istifa edenler arasında UBS'in elinde tutmak isteyeceği türden yüksek performans gösteren bankacılar olduğunu öne sürüyorlar.
UBS kaynakları Credit Suisse işletmesinin çöktüğünü ve UBS’in elinde tutmak isteyeceği türden müşterilerin rakipler tarafından kolayca alındığını belirtiyor. Ancak UBS kaynakları, Credit Suisse bankacılarının verimliliğinin önümüzdeki 12 ila 18 ay içerisinde önemli ölçüde artmasını beklediğini söyledi.
Bazı gözlemciler daha durgun bir yapısı olan UBS ile daha girişimci bir DNA’sı olan Credit Suisse arasında kültür çatışması yaşanmasından da endişe ediyor. Ancak Kelleher ve UBS CEO’su Sergio Ermotti, Credit Suisse kültürünün öldüğünü ve dolayısıyla bu konuda bir çatışma olmayacağını savunuyor. UBS bankacılık kültürünün sulandırılmayacağı konusunda ısrar ediyor.
UBS’in Credit Suisse nedeniyle rotasından çıkmama konusundaki kararlılığı iklim değişikliğine dair yaklaşımında dahi kendini gösteriyor. Yakın tarihli bir Bloomberg raporuna göre UBS Credit Suisse’in kömür finansmanını aşamalı olarak kaldırma politikasını devam ettirmeyecek.
Uzmanlara göre anlaşmanın daha geniş çaplı etkilerini söylemek için henüz çok erken. Zira işten halihazırda çıkarılmış veya çıkarılacak olan binlerce Credit Suisse çalışanı için oldukça kötü bir dönem yaklaşıyor.
Birleşmenin olağanüstü elverişli şartları göz önüne alındığında, anlaşma UBS hissedarları için çok iyi sonuçlanacak gibi görünüyor. Ancak UBS'in yatırım bankacılığı birimindeki hedeflerini gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği ve Wall Street devleriyle mücadeleyi sürdürmesini sağlayıp sağlayamayacağı henüz net değil.
AB ve İsviçre ilişkileri geliştirecek müzakerelere başlıyor
İsviçre Merkez Bankası'ndan dev zarar!
Birleşme UBS'ye yaramadı, İsviçre fon pazarındaki payı azaldı