Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Yılmaz Akçil için AYM Yüce Divan Salonu'nda yemin töreni düzenlendi.
Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yüksek yargı üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Zühtü Arslan, törende, görev süresinin dolacak olması nedeniyle cübbesini giydireceği son üyenin Akçil olacağını söyledi ve Akçil'i tebrik etti.
AYM üyelerinin göreve başlarken Anayasa'yı, temel hak ve özgürlükleri koruyacağına dair yemin ettiğini dile getiren Arslan, temel hak ve özgürlükleri korumak görevlerini sadece vicdanın emrine uyarak yerine getireceklerine dair Türk milleti önünde söz verdiklerini vurguladı.
Adaletin, kendisine yapılmasını istenmeyen şeyin başkasına yapılmaması olduğunu ifade eden Arslan, "Adalet ancak böyle sağlanır. Üstelik adalet hem Allah'ın rızasını kazandırır hem de insanları mutlu eder. Adaletin sembollerinden biri hiç kuşkusuz hakimlik görevine başlarken giyilen cübbedir. Cübbelerimiz adaleti ve onun omuzlarımıza yüklediği ağır sorumluluğu temsil etmektedir." dedi.
Arslan, "Üzerimizdeki cübbeler toplumun adalete güveninin sembolüdür. Bu güveni sarsacak, aşındıracak davranışlardan kaçınmak da göreve başlarken yaptığımız yemine sadakatin, ahde vefanın gereğidir." diye konuştu.
"AYM başvurucunun kimliğine hiçbir zaman bakmamıştır"
AYM Başkanı Arslan, anayasal adaleti tesis etmekle görevli AYM'nin, norm denetimi ve bireysel başvuruda karşı karşıya kaldığı ağır sınamalardan başarıyla çıktığını dile getirdi.
Norm denetimi kapsamında yoğun bir çalışmayla 2018, 2019 ve 2020 yıllarına ait tüm dosyaların tamamlandığını kaydeden Arslan, bireysel başvurudaki ağır iş yükünün de başarıyla yönetildiğini söyledi.
Arslan, bireysel başvurunun Türk yargı tarihinin en büyük reformlarından ve kazanımlarından biri olduğuna işaret ederek, "Bireysel başvurunun kabul edilmesindeki amaç anayasa koyucunun ifadesiyle bireylerin sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasını sağlamak ve bu suretle sorunu ülke sınırları içinde çözerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru sayısını azaltmaktır." dedi.
AYM'nin, anayasa koyucunun ortaya koyduğu bu amaçlar doğrultusunda hak eksenli bir yaklaşımla Anayasa'yı yorumladığını ve verdiği kararlarla kronikleşmiş birçok hukuki meselenin çözümüne katkı sağladığını aktaran Arslan, bu kararlar arasında başörtüsü yasağı ile azınlık cemaatlerinin dini liderlerinin seçimine ilişkin kararların da yer aldığını anımsattı.
Zühtü Arslan, şöyle devam etti:
"Anayasa Mahkemesi yaşama hakkından ifade özgürlüğüne, mülkiyet hakkından örgütlenme özgürlüğüne kadar bireysel başvuru kapsamındaki tüm hak ve özgürlüklerle ilgili olarak yüz binlerce karar vermiş, bunu yaparken de başvurucunun kimliğine hiçbir zaman bakmamıştır. Bu bağlamda aralarında ağır cezalara mahkum edilmiş ve cezaları kesinleşmiş olanların da bulunduğu hemen her siyasi görüşten milletvekilinin ve siyasetçinin hak ihlali iddiaları incelenmiş, bunların bir kısmında ihlale hükmedilmiştir. Kısacası Anayasa Mahkemesi toplumun her kesiminden yapılan başvuruları özenle incelemekte ve karara bağlamaktadır. Tüm bu kararlarla birlikte anayasa koyucunun öngördüğü gibi bireysel başvurunun sorunu ülkemizin hukuk düzeni içinde çözme işlevi önemli ölçüde yerine getirilmiştir."
"AYM, temyiz incelemesi değil, Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapıyor"
AYM Başkanı Arslan, bireysel başvuruyla ilgili bazı hususların yanlış anlaşıldığını belirterek, "AYM'nin temyiz incelemesi değil, Anayasa'ya uygunluk incelemesi" yaptığını kaydetti.
Bireysel başvuru sürecinden önce temyiz mercilerinin Anayasa'yı yorumlayabildiğini aktaran Arslan, Anayasa'nın 148'inci maddesine göre, olağan kanun yollarının tüketilmesinin ardından da bireysel başvuru yapılabildiğini ifade etti.
Arslan, bireysel başvurudan sonra "yorum ve uygulama" görevinin AYM'ye verildiğini kaydederek, şöyle devam etti:
"Kesinleşen bir karara karşı bireysel başvuru yapıldığında da artık Anayasa'yı yorumlamak ve uygulamak konusunda nihai Anayasa Mahkemesine verilmiştir. Bu bağlamda temyizden geçerek kesinleşmiş yargı kararlarından sonra Anayasa Mahkemesinin verdiği karar ve yaptığı yorumdan sonra görüş farklılıklarının, yorum farklılıklarının bulunduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin kararlarına uyulmamasının hiçbir anayasal ve yasal zemini yoktur, temeli yoktur. Son olarak bireysel başvurunun etkili olabilmesi, ihlalin giderilmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Bu sebeple Anayasa Mahkemesi ihlalin tespiti yanında bu ihlalin nasıl giderilebileceğini ve ihlalin sonuçlarının nasıl ortadan kaldırılacağını da göstermek zorundadır. Bu Anayasa Mahkemesine, Anayasa ve kanunlarla yüklenen bir yükümlülüktür. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması da kural olarak ihlal öncesi hale getirmeyi gerektiriyor. Bunun yolu da ihlal şayet yargı kararından kaynaklanıyorsa bu yargı kararının ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir.
Elbette Anayasa Mahkemesinin kararlarını ve Anayasa hükümlerini beğenmeyebilir, bunlara katılmayabiliriz. Ancak bir hukuk devletinden katılmasak da bu kararlara uyulması anayasal bir zorunluluktur. Nitekim Anayasa'mızın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları kesin olup yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Esasen Anayasa'da 153'üncü madde diye bir madde olmasaydı da bu sonuç değişmeyecekti. Zira ihlal kararlarının icrası sadece Anayasa'nın 153'üncü maddesinin bir gereği değildir. Kararların uygulanması aynı zamanda ve her şeyden evvel Anayasa'nın hepimizi bağlayan ve kullandığımız yetkilerin meşruiyetini sağlayan bir toplum sözleşmesi olmasının, bu sözleşmeye sadakat yükümlülüğünün ve ahde vefa ilkesinin zorunlu bir sonucudur."
Başkan Zühtü Arslan'ın konuşmasının ardından yemin törenine geçildi. Öz geçmişi okunan yeni üye Akçil yemin etti. Yılmaz Akçil'e kisvesi Arslan tarafından giydirildi.
Arslan: AYM kararlarına uymamanın hiçbir gerekçesi olamaz
AYM'den yeni Can Atalay kararı