Yazdır

Ünal Koçak: Türk halkı spekülatif şeyleri çok okuyor

Tarih: 11 Aralık 2023 - 07:45

İthaki Yayın Grubu’nun ve son döneme damgasını vuran Penguen Kitabevi’nin kurucusu Ünal Koçak, Türkiye’nin 'kitap karnesi'ni çıkardı. Yayımdan satışa, fuardan okumaya, e-kitaptan sesli kitaba çarpıcı açıklamalar yaptı.

VOLKAN KARSAN - FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER

Kutsal kitabımızın ilk emri “oku” olmasına rağmen çok az okuyan bir toplumuz. Özellikle kitap okunmasına özendirici girişimleri olan İthaki Yayın Grubu’nun kurucusu Ünal Koçak ile sektörü mercek altına almak istedik. Gelişen farklı konseptli kitapevleri konusunda önemli girişimleri olan grubun hedeflerini ve okurların beklentilerini de konuştuk.

“ÜNİVERSİTEYE BAŞLADIĞIMDA BİR ARKADAŞIM ÇINARALTI’NDAKİ KİTABEVİNDE ‘BANA YARDIM EDER MİSİN?’ DEDİ, İLK KİTAP SATMANIN HAZZINA ORADA VARDIM”

- Sayın Koçak yayıncılık hayatına nasıl girdiniz ve Türkiye’nin birçok kentinde ilgi çekici hale gelen Penguen Kitapevleri nasıl gelişti?

- Kitapla çocukluğumda çizgi roman okuyarak tanıştım. Teksas Tommiksler… Şurada bir el arabası var, bizim çocukluğumuzda mahallede içinde çizgi roman satılanlardan, onu yaşatmak için biz de burada el arabasında kitap satıyoruz.

Üniversiteye başladığımda oradan bir arkadaşım 1987-88 yılında Çınaraltı’ndaki kitabevinde “bana yardım eder misin” dedi. İlk kitap satmanın hazzına orada vardım.

Kendi adıma, ilk kitap işine doğduğum ve yaşadığım yer olan Bostancı’da girdim. Kapalı yerim yoktu açıkta satıyordum. Sonra benzer bir işi yapan Şişli'deki arkadaşım, artık kapalı bir alanda bu işi yapmayı önerdi. 1996 yılında Kadıköy’de ilk Penguen Kitabevi’ni kurduk. İlk dönemler çok zor oldu, kitap alamadık, kiramızı ödeyemedik. Sonra çok büyük bir çabayla o dönemleri aştık.

Aşarken de, bu iş sadece kitap satışı ile yürümez düşüncesiyle 1997’de İthaki Yayınlarını kurduk.

İthaki, Mitoloji'de Odysseus'un evi anlamını taşır. Bilgeliklerle dolu bir adaya yolculuğun kendisini ve adayı anlatır. Kavasis’in şiirinde de yer alır. Bazıları İthaka bazıları İthaki diye çevirdi. O şiiri de insanların okumasını tavsiye ederim.

“TÜRKİYE BİLİNENİN AKSİNE ÇOK KİTAP SATIN ALINAN BİR ÜLKE, DAHA DOĞRUSU KİTAP ALMA ORANI ARTAN BİR ÜLKE,  SON 10 YILDA KİTAP ÜRETİMİ 10 KAT BÜYÜDÜ”

- “Halkımız daha çok okusun istiyoruz ama kitap fiyatları el yakıyor” bu doğru bir yargı mı? Sektör geri mi gidiyor? Okuma oranı artıyor mu, düşüyor mu?

- Bu “kitaplar el yakıyor” kesinlikle şehir efsanesi… Ben aynı zamanda Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi’yim, kitaplar Türkiye’de şu anda dünyada birçok ülkeden daha ucuz. Ülkemizde kitap işi tam olarak sektörleşemedi. Şöyle bir örnek verebilirim, Amerika'da bir kitabın fiziki maliyeti 10’la çarpılır. Türkiye'de satış fiyatı olarak beşle çarpılır. O nedenle yayıncının çok ciddi makul davranışı var. Öyle bir şey bana çok ciddi gelmiyor. Kadıköy’deki kitabevimizin yanında tekel bayi vardı. Orada indirim yapmamızı isteyenler çok olurdu. Sigara içki alırken indirim sormuyorsun da kitap için soruyorsun, 10 liraya kitap alacaksın, 20 liraya sigara almışsın ondan rahatsız olmuyorsun. Bu bence bir eğitim ve kültür meselesi fiyat meselesi değil.

30 senedir bu işin içindeyim. Gerçekten bir dönem kitap satışında çok ciddi bir yükseliş oldu. 2012-2016 arası 10 kat kadar arttı. Sonra hafif bir düşüş oldu. Ama Türkiye sanılanın ve bilinenin aksine çok kitap satın alınan bir ülke. Daha doğrusu kitap alma oranı artan bir ülke.

Son 10 yılda kitap üretimi 10 kat büyüdü. Türkiye'de ve dünyada birçok fuara gidiyorum. Ülkemizde çok güzel bir gelişme var son 6-7 yılda, eskiden fuarlara 35-50 yaş gelirdi, son dönemde 12-16 yaş geliyor. Kendi kitabevlerimizde de izlemeyi severim, sürekli gider, oturur kimler geliyor diye izlerim. Yine gençler şu an etrafınıza bakabilirsiniz -sohbetimizi Penguen İçerenköy şubesinde yapıyoruz- her taraf gençler.

Gençlerde çok ciddi bir kitap okuma sevgisi var ama bu bence eğitimle ve başka açılardan desteklenmiyor. Mesela Türkiye'de kitabevi oranı inanılmaz düşük. Almanya'da sadece kitap satan yer sayısı sekiz bin iken ülkemizde bu sayı bin.

Biz biraz da buradan yola çıkarak Penguenlerin sayısını çoğaltmaya karar verdik. Arzın olmadığı yerde insanlar nasıl kitap okuyacaklar. Biz çok ilginç yerlerde şubeler açarak denemeler yaptık, çok iyi sonuçlar aldık. Aslında şu anda bulunduğumuz yer dağ başı denebilir ama bir saat sonra oturacak yer bulamazsınız. İnsanlar geliyorlar, kitap okuyor. Bizim şöyle de bir olanağımız var. Kitap almak, okumak, serbest, ders çalışmak serbest. Bunlar için bir bedel ödemesi gerekmiyor. Ders çalışırken çay kahve alması gerekmiyor. Biz biraz insanlar kitap okusun istiyoruz. Bir kişi burada akşama kadar kitap okur, kimse ona müdahale etmez. Bu biraz da insanların sahiplenmesini de sağlıyor.

Türkiye’de sorun insanların kitap okumaması değil kitap arzının olmaması.

“BENİM İLK KİTAPÇILIK YAPTIĞIM DÖNEMLERDE YAŞAR KEMAL, NAZIM HİKMET ÇOK OKUNUYORDU, SON DÖNEMDE AZALDI, GENEL OLARAK TÜRK EDEBİYATI OKUMA ORANI AZALDI”

- Türk okuru hangi konudaki kitapları daha çok tercih ediyor, bunun dünya geneli ile nasıl bir karşılaştırması olabilir?

- Yaşlara ve cinsiyete göre değişiyor. Wattpad adlı güzel bir uygulama var. Buradaki yazarlar 500 bin 1 milyon okunan yazarlar, çok özel bir uygulama. Türkiye'de kaybolacağı söylendi ve ben onun kaybolmayacağını iddia edenlerdendim. Türkiye'de özellikle son beş yılda inanılmaz bir şekilde dünya klasikleri okunuyor. Wattpad okuyan çocuklar şimdi Stefan Zweig, Dostoyevski, Voltaire okuyorlar.

Bu aslında şu anlama geliyor çünkü bu çocuklar zamanında dünya klasiklerini okuyamadılar. Oysa Avrupa'da, Amerika'da dünya klasikleri daha ilkokulda ders kitabıdır. Orada çocuk zaten okuyor. Yurt dışındaki sohbetlerimde öğreniyorum: Cinayet Şirketi deyince onu biz okulda okuduk, Fareler ve İnsanlar deyince o bizim okul kitabımızdı diyorlar.

Son beş yılda büyük oranda dünya klasikleri okunuyor. Edebiyata bir ilgi var ama yeterli değil. En zayıf olan yer edebiyat, özellikle Türk edebiyatı bence satış anlamında başarısız. Türk halkı spekülatif şeyleri çok okuyor. Tarih, İlber Ortaylı gibi…

Ben edebiyatın okunmasını isterim çünkü edebiyat birçok şeyin önünü açan düşünmenin önünü açan, hayatın önünü açan bir yol. Ben çocuklarıma da hep klasik dünya edebiyatı ve Türk edebiyatı okumalarını tavsiye ediyorum. Benim ilk kitapçılık yaptığım dönemlerde Yaşar Kemal, Nazım Hikmet çok okunuyordu, son dönemde azaldı, genel olarak Türk edebiyatı okuma oranı azaldı.

Son beş yılda büyük oranda dünya klasikleri okunuyor. Edebiyata bir ilgi var ama yeterli değil. En zayıf olan yer edebiyat, özellikle Türk edebiyatı bence satış anlamında başarısız. Türk halkı spekülatif şeyleri çok okuyor. Tarih, İlber Ortaylı gibi…

“BENCE TÜRKİYE YAYINCILIK KONUSUNDA BAŞARILI, ÇOK ÖNEMLİ METİNLER YAYINLANIYOR AMA YAYINCILAR BUNLARI SATACAKLARI MECRALAR BULAMIYORLAR”

- Ülkemizde yıllık kitap yayınlama miktarı nedir, toplam satışlar ne kadardır, böyle bir ortalama var mı? Alışverişler daha fazla nakit mi kredi kartı mı?

- Dünyada yeni kitap yayınlama oranında Türkiye oldukça iyi bir yerde. İlk defa yayınlanan kitaplar açısından çok fazla yayıncı var ve gerçekten çok kitap yayınlanıyor. Ne yazık ki bunlar yeteri kadar satışa dönmüyor. Birçok yayıncının bastığı kitap elinde kalıyor. Türkiye’de perakende kitabevi konusu hızla çözülmeli. Aksi takdirde yayıncılığın önü tıkanacak. Bence Türkiye yayıncılık konusunda başarılı, çok önemli metinler yayınlanıyor ama yayıncılar bunları satacakları mecralar bulamıyorlar.

Türkiye, yeni kitap yayınlamada dünya sıralamasında ilk 10'a girebiliyor ama satışta ilk 20’ye bile giremiyor.

Alışverişlerin yüzde 70’i kredi kartı ile yapılıyor.

“SADAKAT PROGRAMI TÜRKİYE'DE KİTAPÇILIKTA NEREDEYSE HİÇ DENENMEMİŞ, PEK DOĞRU YÜRÜMEYEN, DOĞRU BİÇİMİ BULUNMAMIŞ BİR KONU”

- Müşteri sadakat programlarının kitap sektöründe işe yaradığını düşünüyor musunuz?

- Türkiye’de okur ikiye ayrılıyor. Birinci bölüm gerçekten kitabı çok severek alan insanlar onların bence sadakati kitaba zaten. Onlar hiç başka bir şey talep etmeden alıyorlar. Diğer grup ise yeni okurlar. Benim gözlemim bazı yerlerde indirim işe yarıyor. Sadakat programı Türkiye'de kitapçılıkta neredeyse hiç denenmemiş, pek doğru yürümeyen, doğru biçimi bulunmamış bir konu. Ama mesela Avrupa'da birkaç yerde gördüm. Bir kitabevinin kitap kulübü var, onun özel indirimi var ve bunlar neredeyse 100 yıllık gelenekler. Ben zamanında öğrenciyken Cağaloğlu’nda Kitap Sosyal Sarayı vardı, onların kartları vardı. Ben özel olarak sadece o kart için oraya gider kitap alırdım. O bana bir aidiyet duygusu verirdi, bana indirim yapıyorlar diye.

Ama bildiğim kadarıyla son 30 yılda başarılı bir örnek yok ama yapılırsa olur mu diye sorarsanız bence olur.

“E-KİTAP’IN YASAL PROBLEMLERİ DE VAR. BENİM EN SON BİLDİĞİM GEÇEN SENE AMAZON E- KİTAPTAN ÇEKİLDİ, ÇÜNKÜ BU SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ŞEY DEĞİL”

- Sesli kitap ve e-kitap konusu dünyada ve bizde nasıl gelişiyor?

- Dünyada e-kitap’ı ilk yapan Amazon… 13-14 sene denedi…  Onun yasal problemleri de var. Yazarlar dava açtı ve kazandı. Benim en son bildiğim geçen sene Amazon e- kitaptan çekildi. Çünkü bu sürdürülebilir bir şey değil. Muhtemelen satışlarından da memnun değildi. Açık söylemek gerekirse Türkiye'de zaten hiç olmadı. Çünkü onu yasal olarak kimse çözemedi. Örneğin bir cihaz aldınız ama içinde kitap yok, o zaman anlamı da yok. Ama bence sesli kitap ta durum farklı. Dünyayı bilemiyorum ama Türkiye’de çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Mesela benim açımdan, bir sesli kitap firmasıyla çalışıyorum çok çok iyi sonuçlar elde ediyoruz. Bizim halkımız da bu uygulamaya biraz müsait, kulaklığını takıp dinlemek istiyor. Şu haliyle benim gözlemim çok iyi gidiyor ve büyüyecek.

“SESLİ KİTABIN BÜTÜN MALİYETİNİ O FİRMA KARŞILIYOR VE YAYINCILAR İÇİN ÇOK CAZİP BİR DURUM BU, SİZ ELİNİZDEKİ TELİF HAKKINI VERİYORSUNUZ, O SİZE SATIŞTAN BELLİ BİR ORAN ÖDEME YAPIYOR”

- Baskı maliyeti ile sesli kitap üretme maliyeti arasında çok büyük fark var mı?

- Bize yansıyan bir maliyet yok çünkü sesli kitabın bütün maliyetini o firma karşılıyor ve yayıncılar için çok cazip bir durum bu. Siz hiçbir şey vermiyorsunuz. Elinizdeki telif hakkını veriyorsunuz. O size satıştan belli bir oran ödeme yapıyor.

Bizim mesela 3 bin başlığımız var ama bizde seçtikleri 150 kitap. O da ticari bakıp çok satan bilinen kitapları tercih ediyorlar. Ama biz şu ana kadar ne kadar kitap yaptıysak hepsinde iyi sonuç aldık. Bence çok büyük bir geleceği var. Umarım birileri yatırım yapar ve büyütürler. Çünkü çok ilginç bir tespitimiz var. Bizim sesli kitap yaptığımız her eserin fiziki satışı 3-5 kat arttı, dinleyen alıyor. O firma reklamını yapıyor. Belki dinlemeyecek biri bile gidip alıyor. Fiziki kitaba çok büyük katkısı var.

“İNSANLAR KENDİLERİNE HİTAP EDEN İYİ BİR KİTABEVİ VARSA, LOKASYON ÇOK ÖNEMLİ DEĞİL, BİZİM ÖZELİMİZDE BURADA DERS ÇALIŞABİLİYOR, KİTAP OKUYABİLİYOR, BUNLAR SERBEST, BU NEDENLE NEREDE OLURSA OLSUN İNSANLAR GELİR”

- Sizce kitapevlerinize ilgi artışında en önemli etkenler neler, lokasyon seçimi ve yatırım planlamanız nasıl?

- Benim fikrim, eğer insanlar kendilerine hitap eden iyi bir kitabevi varsa, lokasyon çok önemli değil. Bizim özelimizde şöyle bir durum var burada ders çalışabiliyor, kitap okuyabiliyor, bunlar serbest. Bu nedenle nerede olursa olsun insanlar gelir. Hakikaten biz burayı ilk açtığımızda çok alakasız bir yerdi. İnşaatı bitirdiğimiz gün başındaki arkadaşım beni 8:30’da aradı. “Geldim kapıda kuyruk vardı, üşüyorlardı hepsini içeri aldım” dedi.

Bu bir kültür olmaya başladı, bir gelenek olmaya başladı. Lokasyonun önemi bence kitapta çok belirleyici değil, en azından bizim açımızdan değil. Ama bunda şunun etkisi de var. Burada kitap var, kırtasiye var, oyuncaklar, hediyelik eşya var, kahve var. Örneğin bir aile geldiğinde çok rahat 3-4 saat vakit geçirebiliyor ve bana sorarsanız çok ekonomik bir vakit geçirme, bir kahve 2 kitap aldığında yaklaşık 400 TL ödüyor. Bu harcamaya üç saat nerede vakit geçirmek mümkün.

“BURADA ÇOCUKLARA ÖZEL OTURMA YERLERİ VAR, OYUN OYNAR GİBİ OTURUP KİTAP OKUYORLAR,  ÇÜNKÜ ORAYA SADECE KİTAPLA OTURABİLİR, SATIN ALMASI GEREKMİYOR”

- Kitapevlerinde oyuncak bölümünün olması çocuklara okumayı özendiren bir etken mi?

- Etkisi var ama bence daha önemlisi o kitabevinin kitapları nasıl sunduğu… Burada bakın çocuklara özel oturma yerleri var. Şimdi baksak muhtemelen doludur. Orada oyun oynar gibi oturup kitap okuyorlar. Çünkü oraya sadece kitapla oturabilir, satın alması gerekmiyor. Çocukların rahat ettikleri doğru imkanlar sunduğunuzda o çocuk okuyor.

Belediyeler bir konser yapıyor, milyon dolar harcıyor ama bir kitap fuarı açmıyor. Türk kitap okurunda çok büyük bir ilgi var özellikle gençler kitabın olduğu her yere gidiyorlar. Üzülerek söylüyorum İstanbul Anadolu yakasında bir fuar sayamıyorum. Halbuki 7-8 milyon insanın yaşadığı bir bölge, neredeyse Yunanistan nüfusu kadar ama fuar yok.

“BU ŞUBEDE 72 BİN ÇEŞİT, 250 BİN ADET KİTAP VAR. AMA BUNA RAĞMEN BULAMADIĞINIZ KİTAP OLABİLİR ÇÜNKÜ TÜRKİYE'DE YAŞAYAN 200 BİN BAŞLIK KİTAP MEVCUT”

- Kuruluşlarınızda zaman zaman gelip bir kitabın tamamını da okumak mümkün. Bu imkan bir kitap kulübü kurularak kitap kiralama sistemine dönüştürülebilir mi? Belki bu yolla kitap pahalı eleştirileri de azalabilir?

- Onu incelemek gerekir benim bildiğim bir alan değil. Ama burada tamamını okuyabiliyor. Niye kiralasın ki? Ben biraz daha kütüphanelerden yanayım. Oralarda belki her kitap olmaz ama doğru imkandır. Bulunduğumuz bu şubede 72 bin çeşit, 250 bin adet kitap var. Ama buna rağmen burada bile bulamadığınız kitap olabilir çünkü Türkiye'de yaşayan 200 bin başlık kitap mevcut.

“DESTEKLEYECEK KURUMLAR GEREĞİNİ YAPMIYOR, ÖRNEĞİN BELEDİYELER BİR KONSER YAPIYOR, MİLYON DOLAR HARCIYOR AMA BİR KİTAP FUARI AÇMIYOR”

- İstanbul ve İzmir Kitap Fuarları bir süre önce yapıldı. Siz ikisine de katıldınız. Fuarlarda sektörle ilgili neler gözlemlediniz?

- Kitap fuarları pandemiden sonra kötüleşmeye başladı. Bunda organizasyonların problemleri olduğunu düşünüyorum. İstanbul Kitap Fuarı’nın 2018 ziyaretçi sayısı 700 bin, 2023’te aynı sayı 400 bin. Çok ciddi bir düşüş var, ama ben bunun insanların ilgi ya da ilgisizliğinden kaynaklandığını düşünmüyorum.  Organizasyonun hataları, tanıtım hataları etkiliyor. Örneğin, bu yıl İstanbul Kitap Fuarı için o kadar kötü bir tercih yapıldı ki, tam sınav haftasına, 29 Ekim’e ve maratona denk geldi. Okurlar gelemedi. Biz Anadolu’da da fuarlara katılıyoruz, mesela Kocaeli Fuarı ve Mersin Fuarı çok başarılıydı.

Fuarların kitap okuruna çok katkısı var, ama İstanbul Fuarı’na birçok yayıncı katılamıyor. Çünkü stant fiyatları inanılmaz pahalı. Yayıncı gelemedikten sonra kitap fuarının anlamı kalmıyor.

Benim daha önce bir İsveçli yazarım vardı şöyle dedi: İsveç’te yılda 200 civarında kitap festivali olur ve bunlar ücretsizdir.  

Benzerlerinin ülkemizde de olması yayıncıya da okura da çok ciddi katkı sağlar. Biz Ümraniye’de, Sultanbeyli’de benzer organizasyonlara katıldık, inanılmaz ilgi var.

Destekleyecek kurumlar gereğini yapmıyor. Örneğin belediyeler bir konser yapıyor, milyon dolar harcıyor ama bir kitap fuarı açmıyor. Türk kitap okurunda çok büyük bir ilgi var özellikle gençler kitabın olduğu her yere gidiyorlar.

Penguenlerin sayısının artmasının amacı da bu, gençler kendilerini ait hissettikleri yerlere geliyorlar.

Üzülerek söylüyorum İstanbul Anadolu yakasında bir fuar sayamıyorum. Halbuki 7-8 milyon insanın yaşadığı bir bölge, neredeyse Yunanistan nüfusu kadar ama fuar yok.

Bir örnek vermem gerekirse Kadıköy'de Haydarpaşa'da trenlerin içinde bir fuar yapılmıştı. Kalabalıktan yürümekte zorluk çektik, ilkine 300 bin, ikincisine de 350 bin kişi katıldı.

Doğru yerde doğru şekilde imkan sunmak gerekiyor.

“İNSANLAR OKUMAK, KİTABEVLERİNE GİTMEK İSTİYORLAR AMA BULAMIYORLAR. BEN SİZE İLLER SAYARIM KİTAPEVİ YOK. AMA BELÇİKA’NIN 20 BİN NÜFUSLU BRUGGE KENTİNDE BEŞ KATLI KİTAPEVİ VAR”

- Son sorum korsan? Bir iddia var, yayıncılar korsanın gerçek üreticisidir diye….

- Öyle bir şey yok, korsanla büyük bir mücadele sürüyor. Piyasada korsan neredeyse kalmadı.

Şimdi korsan dijitalde, PDF olarak indirilebilen kitaplar var. Onlara karşı da ciddi bir mücadele başladı ciddi de sonuçlar alındı.

İnsanlar okumak istiyorlar, kitabevlerine gitmek istiyorlar ama bulamıyorlar. Ben size iller sayarım kitapevi yok. Ama Belçika’nın 20 bin nüfuslu Brugge kentinde beş katlı kitapevi var. Biz, bu nedenle bütün gelirimizi kitapevlerine yatırım yapıyoruz, Penguenlerin sayısını arttırıyoruz. Geçen gün bir arkadaşım diyor ki: Siz yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot gibisiniz…

Bu arada aynı sesli kitapta olduğu gibi, internet satışları da fiziki satışa katkıda bulunuyor.

Sesli kitap artıyor ama sesli kitap fiziki kitabın da satışını artırıyor.

Bir de çalışan personel çok önemli. Genelde aranan bir kitap için bilgisayara bakılıp cevap verilir, biz onu yapmamaya özen gösteriyoruz. Okur geldiği zaman sohbet eden, ona önerebilen çalışanlar önemli. O yok ama şunu da okudunuz mu gibi davranılmalı. Muhasebeci işe alacak olsanız Ticaret Lisesi mezunu bulursunuz ama bizim elemanımızın okulu yok, biz yetiştiriyoruz.

İşe alacağım kişiye şu şey sorarım:

Evinde kütüphane var mı? Kitap okumayı seviyor musun? İnsanlarla kitap konuşmayı seviyor musun?

Kitap okumayı sevmeyen kişi kitapçı olamaz.

"7/24 enerji" ÇATES halka açılıyor, Genel Müdür Hamdi Alp anlatıyor

40 yıllık sanatçı Özden Özgürdal ile tiyatroyu konuştuk

Prof. Dr. Nurullah Gür’le 100 yıllık yolculuk... Türk ekonomisinin Aşil topuğu cari açık mı?

Büyükelçi Öktem gözüyle Gazze, İsrail ve Türkiye: Çok konuşulacak analiz

Hamas-İsrail savaşı Türkiye’yi ne kadar etkiler? Ahmet Yavuz Paşa yanıtladı

35 milyar dolarlık ihracatın can damarı KYS'cilerden kritik çağrı

Bu yıl zeytinyağı fiyatları ne olacak?

Uzman sağlıkçılar Türkiye’nin ‘ölümcül’ sorununu anlatıyor

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/unal-kocak-turk-halki-spekulatif-seyleri-cok-okuyor/1773560