FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ
Fazla mesai yapmanın ya da özetle çok çalışmanın, hem çalışanlar hem de iş yeri için verimliliği artırdığı düşüncesi, başta Elon Musk ve Goldman Sachs CEO’su David Solomon gibi dünyanın en başarılı kabul edilen yöneticileri tarafından dillendiriliyor. Ancak araştırmalar, bu kanaatin yanlış olabileceğini gösteriyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, bulut tabanlı bir ekip ve iş birliği uygulaması olan Slack’in 10.300’den fazla kişiyle gerçekleştirdiği anket, ‘uzun saatler’ çalışmanın o iş yerindeki çalışanların verimliliğini düşürdüğünü ortaya koyuyor.
Uzun saatler çalışma ve verimlilik
Fortune’dan Chloe Berger’in haberine göre, mesai saatleri dışında çalışmak, işinize ne kadar önem verdiğinizi göstermenin, ilerlemenin veya işkolik bir patronu yatıştırmanın bir yolu olarak Amerikan kültürüne uzun zamandır yerleşmiş bir olgu olarak kabul ediliyor. İşkolik olmak genellikle liderler tarafından övülen erdemli bir çalışma ahlakı olarak resmediliyor.
Bir zamanlar gecelerini Tesla fabrikasında uyuyarak geçirdiğini söyleyen Elon Musk, sosyal medya platformu X üzerinden benzer davranışları teşvik ediyor ve çalışanlarından ‘uzun saatler yüksek yoğunlukta’ çalışmalarını talep ediyor. Benzer şekilde Goldman Sachs CEO'su David Solomon da, şirketin yoğun 100 saatlik çalışma haftasının ardından çalışanlarının Cumartesi günleri izin almasına onay vermiş olsa da, 'fazladan çalışma’nın büyük bir fark yaratabileceğine inandığının altını çiziyor.
Zorunluluktan fazla mesai yapmak
Ancak genç nesiller koşuşturma kültürüne karşı çıktıkça ve iş-yaşam dengesinin önemini öne sürdükçe, fazla mesainin değeri sorgulanmaya başlamış durumda. Ekip iş birliği ve mesajlaşma platformu Slack de, siz gerçekten istemediğiniz sürece gece yarılarına kadar çalışmanın hiçbir faydası olmadığını söylüyor.
Dünya çapında 10.300'den fazla çalışanla anket yapan Slack, çalışanların yüzde 37’sinin, yani üçte birinden fazlasının haftada en az bir kez mesai saatleri dışında çalıştığını ortaya çıkarıyor. Bazıları bunu, belki de eksik kalan görevleri tamamlamak veya pozisyonlarında ilerlemek istedikleri için yaptıklarını iddia ediyor. Ankete kayılan çalışanların yüzde 54 oranıyla yarısından fazlası ise bunu yapmak zorunda olduklarını düşündükleri için yaptıklarını belirtiyor.
Günde yüzde 20 daha düşük üretkenlik
Ancak çalışanlara geç saatlere kadar iş yerinde kalmaları için baskı yapmak, onları daha az verimli hale getiren bir paradoks yaratıyor. Slack'e göre, işverenleri tarafından mesai saatleri dışında ofiste kalmaya zorlandığını hisseden çalışanlar gün boyunca yüzde 20 daha düşük üretkenlik bildiriyor. Aynı çalışanlar ayrıca, normal şekilde dokuz beş mesai yapan meslektaşlarına göre işle ilgili yaşadıkları stres ve tükenmişlik seviyesinin de iki katından fazlasını hissettiklerini ve işlerinden daha düşük düzeyde tatmin yaşadıklarını söylüyor.
Öte yandan, iş saatleri dışında kendi istekleriyle çalışanlar, Slack'e göre aslında biraz daha yüksek üretkenlik ve sağlık puanlarına sahip oluyor ve çalışma konusunda baskı altında olan akranlarıyla aynı miktarda olumsuz etki bildirmiyorlar.
Her şey 'serbestlik’le alakalı
Yeni çalışma modellerinin şirketler için nasıl sonuçlar doğuracağını anlamakta zorlanan ve yaklaşmakta olan ekonomik durgunluktan endişe duyan bazı patronlar ve yöneticilerin pandeminin ardından üretkenlik paranoyası geliştirdikleri gözleniyor. Bu yöneticilerin uzaktaki çalışan personellerinin her hareketini izlemeye başladıkları dahi biliniyor. Çalışanların evden mi yoksa ofisten mi daha üretken olduklarına dair karar ise hâlâ netlik kazanmış değil ancak kesin olan bir şey var ki hiç kimse ne yapması gerektiğinin söylenmesinden hoşlanmıyor.
Slack’in araştırması, iş yeri gözetiminin insanları işlerinde daha kötü hale getirdiğini ve işi bırakma olasılıklarını artırdığını ortaya koyuyor. Çalışanlar ‘üretkenlik tiyatrosu’na katılmaya başladıkça, görevlerini tamamladıktan sonra kendilerini meşgulmüş gibi göstererek dikkatli patronlarını yatıştırmak için boşa zaman harcıyor ve bu her iki taraf için de verimsiz bir zaman kaybı anlamına geliyor.
Seçme hakkı
Kısacası, çalışanlar, çalışmaya zorlandıklarını hissettiklerinde daha az üretken oluyor. Hem mesai saatleri dışında çalışmak zorunda hisseden hem de çalışmayanların yüzde 70 gibi bir oranla büyük bir çoğunluğu, Slack’e, gün içinde üretken olduklarını söylüyor. Ancak ilk grubun, görevleri tamamlama becerilerinin ‘rekabet öncelikleri’ nedeniyle normal zamanda işten ayrılanlara göre engellendiğini bildirme olasılığı yüzde 50 daha fazla seyrediyor.
Sonuçta herkes gibi çalışanlar da serbest olmayı tercih ediyor. Dropbox CEO'su Drew Houston yakın zamanda Fortune'a verdiği demeçte, çalışanların seçeneklerinin olduğunu hatırlamanın önemli olduğunu şu sözlerle ifade ediyor: “Onlar kontrol edilecek kaynaklar değil.”
Slack'e göre ofis çalışanlarının yarısı, nadiren ya da hiç ara vermediklerini söylüyor ve bunu yapanlara kıyasla daha yüksek düzeyde tükenmişlik, daha kötü iş-yaşam dengesi ve daha düşük üretkenlik bildiriyor. Sonuçta, çalışanlara işlerini ne zaman ve nasıl yapacakları konusunda seçim hakkı vermek, onları işlerinde daha iyi hale getiriyor gibi görünüyor.
Verimlilik düşüşünün sorumlusu uzaktan çalışma mı?
İşyerinde verimliliğin şaşırtıcı yolu: Ofiste öfke
İş yerinde eğlenmek, Y kuşağının verimini artırıyor