FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Avrupa Merkez Bankası (ECB) tarafından çarşamba günü yayınlanan bir blog yazısına göre, kendilerini iklim dostu olarak tasvir eden Euro Bölgesi’ndeki ticari bankalar aynı zamanda çevreyi en fazla kirleten şirketlere en yeni kredileri sağlıyor.
Bu hafta Dubai'de gerçekleştirilecek COP28 iklim zirvesi öncesinde paylaşılan makale bankalara "greenwashing" suçlamasında bulunuyor. ECB makalesi çevreye en çok zarar veren şirketlere her yıl ortalama bir bankadan yaklaşık yüzde 4 daha fazla yeni kredi verildiğini söyledi.
Makale ECB’nin denetlediği ticari bankalara iklim raporlarını açıklamaları ve risk değerlendirmelerini iyileştirmeleri için yaptığı baskının bir parçası niteliğinde.
Çalışmanın yazarlar Euro Bölgesi’nde faaliyet gösteren 96 bankanın ‘yeşil’ politikaların lehine yaptıkları açıklamalarla, 2014’ten 2020’ye kadar ‘kahverengi’ sektörlere verilen krediler karşılaştırıldı. Financial Times’ın haberine göre, ECB raporunda söylem ve eylem arasındaki ‘ciddi bir kopukluğa ışık tutmayı’ amaçlandığı belirtildi.
Dört ekonomist tarafından kaleme alınan raporda, “Kendilerini çevreye daha duyarlı olarak gösteren bankalar, kahverengi endüstrilere diğerlerinden daha fazla kredi veriyor” denildi.
Makalenin yazarlarından biri ECB’nin finansal araştırmalar biriminde kıdemli baş ekonomistlik görevini yürütüyor. Diğer üç yazar ise ABD ve Avrupa’daki üniversitelerden geliyor. Araştırmacılar bazı bankaların kredilerini kahverengi sektörlerden daha yeşil teknolojilerine veya iş modellerine kaydırdığı iddiasını destekleyecek çok az kanıt olduğunu açıkladı.
Makalede, “Bankaların daha fazla çevresel açıklama içeren kredi verme politikaları, kahverengi borçluların daha düşük emisyon teknolojilerine geçişini finanse etmesi durumunda ‘greenwashing’ anlamına gelmez” denildi. Ancak bu çevreyi aşırı kirleten şirketlerin “emisyonları azaltmadıklarına veya gönüllü emisyon azaltma hedeflerine bağlı kalmadıklarına” da dikkat çekildi. Raporda ‘kahverengi’ şirketlerin daha yeşil teknolojilere geçmek için daha fazla yatırım yapıldığına dair çok az kanıt olduğu belirtildi.
ECB makalesinde, “Araştırmamız, bankaların çevresel açıklamaları ile borç verme uygulamaları arasındaki tutarsızlıkların, bankaların daha büyük karbon ayak izi olan borçlularıyla kurulan borç verme ilişkilerini bozma konusunda isteksiz olmaları nedeniyle ortaya çıktığını gösteriyor" dedi.
Blog yazısında, bankaların "borçluları hayatta tutmak ve bilançolarında zarar görmelerinden kaçınmak" için çevreyi kirleten şirketlere borç vermeyi bırakma konusunda isteksiz davranabileceğini de belirtildi. Ekonomistler bu tür şirketlerin "bankacılık ilişkilerinin sona ermesi durumunda sıkıntıya girebileceğine" işaret etti.
ECB raporu bankaların kredi verme politikalarını değiştirmeleri için ‘yeterince teşvik edilmediği’ sonucuna vardı. Ekonomistler ECB yönetimini de bankalar tarafından ‘sürdürülebilirlik açıklamalarını daha şeffaf ve standart’ bir biçimde hazırlamaları için düzenlemelerini hızlandırma çağrısında bulundu.
Ekonomistler, bankalarla ilgili bazı olumlu noktaları içeren ilk bulgularını mayıs ayında bir ECB konferansında sunmuştu. Araştırma, yeşil politikalar hakkında daha fazla bilgi veren ticari bankaların aynı zamanda daha fazla yeşil tahvil ihraç ettiğini ve kahverengi borçlularla ortalamadan daha az yeni borç verme ilişkisi üzerinde anlaştığını söylemişti. Araştırmaları ayrıca bankaların çevresel raporlarını 2020'ye kadar olan altı yılda yüzde 27 arttığını buldu.
Araştırmacılar, yenilenebilir enerji, karbon ve emisyonlar gibi anahtar kelimeleri kullanma sıklığını kontrol etmek için altı yıllık dönemde Euro Bölgesi bankaları ve iştirakleri tarafından yayınlanan 1.397 belgeyi analiz etti.
Araştırmada hangi borçlunun ‘kahverengi’ olduğunu bulmak için Eurostat’ın karbon emisyonları sıralaması, şirketlerin karbon emisyonlarına ilişkin Urgentam verileri ve ECB’nin ‘AnaCredit’ kredi sicili verileri kullanıldı.
Dünya Bankası'ndan Türkiye'ye 155 milyon dolarlık "yeşil" kredi
Yeşil İklim Fonu taahhütleri 9.3 milyar dolara ulaştı