FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Almanya’yı ‘hasta adam’ olarak tanımlayan ekonomistlere bir yenisi daha eklendi. Ifo Enstitüsü’nün Emeritus Başkanı Hans-Werner Sinn Almanya’yı ‘Avrupa’nın hasta adamı’ olarak tanımladı. Sinn CNBC’deki röportajında Almanya’nın özellikle de enerji stratejisi açısından zayıfladığını ve bu durumun ülkede giderek popülerleşen sağ partilerin yararına hizmet edebileceğini söyledi.
Almanya için kullanılan ‘hasta adam’ lakabı bölgenin en büyük ekonomisindeki sanayi üretiminin tökezlemeye devam etmesini ve yüksek enerji fiyatları nedeniyle yaşadığı sorunları vurguluyor.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre ‘hasta adam’ lakabı zamanın ruhuna göre birçok farklı devlet için kullanılabilir. ‘Hasta adam’ tabirini 18. yüzyılın başlarında dönemin Rus Çarı I. Nikolay tarafından sürekli toprak kaybeden ve ekonomisi Avrupa devletleri karşısında yetersiz kalan Osmanlı Devleti için kullanmıştı. ‘Avrupa’nın hasta adamı’ etiketi ise ilk olarak 1998 yılında Alman ekonomisini tanımlamak için kullanılıyordu. Zira Almanya Doğu ve Batı’nın topraklarını birleştirirken yüksek ekonomik maliyetlerle karşı karşıya kalmıştı.
Sinn Alman ekonomisine ilişkin öngörülerini açıklarken, “Bu kısa vadeli bir fenomen değil. Alman sanayiinin kalbinde olan ve birçok etkeni de kendisine bağlı kılan otomotiv sanayii ile alakası var” ifadelerine yer verdi. Almanya’nın geçen yılki temel ihracat ürünü otomotiv sanayisiydi. Otomotiv sektöründen elde edilen gelir Almanya’nın federal istatistik ofisi verilerine göre ülkedeki tüm ürünlerin satışının %15,6’sını oluşturuyordu.
Almanya Mayıs 2022’de onlarca yılın ardından ilk kez 1 milyar euro tutarında dış ticaret açığı bildirdi. Ülke kısa bir süre içerisinde ticaret fazlasından ihraç ettiğinden daha fazla ithal eden bir ülke haline geldi.
Federal istatistik ofisi verilerine göre Almanya daha sonra Haziran 2023’te 18,7 milyar euroya ulaşan ticaret fazlasına geri döndü. Ancak ülkenin ihracat rakamları durgun kalmayı sürdürüyor.
Sanayi devleri Almanya’yı terk edebilir
Sinn, yatırımcıların Almanya'nın ‘sürdürülebilirlik’ hedeflerine uygunluğu konusundaki şüphelerinin de ülkenin "Avrupa'nın hasta adamı" olarak tanımlanmasında rol oynadığını söyledi.
Almanya hükümetine göre ülkenin 2045 yılına kadar karbon nötr hale gelmesi bekleniyor. Söz konusu plan Rusya’nın Ukrayna’yı topyekûn işgalinin ardından Avrupa’nın Rus gazına alternatif enerji kaynakları arayışı ve fiyatların olağanüstü bir şekilde tırmanması sırasında tekrar tartışılır hale geldi.
Bazı uzmanlar Almanya’nın Rus gazından uzaklaşma hırslarını özellikle de iklim hedefler açısından değerlendirildiğinde ‘çılgıncasına iyimser’ olarak nitelendiriyor.
İtalya’da düzenlenen Ambrosetti Forumu’nda konuşan Sinn, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji teknolojilerine güvenmenin işletmeler için ciddi bir ‘volatilite sorununa’ yol açabileceğini söyledi.
Sinn, “Oluşan bu boşlukları geleneksel enerji ile doldurmanız gerekiyor. Aksi takdirde gelecekte sürdürmek zorunda kalacağınız bu ikili yapıya sahip olabilmeniz çok zor. Bir tarafta yeşil ve yüksek oynaklığı olan enerji, diğer tarafta boşlukları doldurabilecek geleneksel türden geleneksel enerjiye sahip olmanız gerekli. Bu çifte bir maliyettir. Enerjinin maliyeti yükselir ve bu sanayi için iyi bir şey değildir. Bu zorlu bir parkur” ifadelerine yer verdi.
Berenberg tarafından ağustos ayında yayınlanan bir araştırma notuna göre, şirketlerin operasyonlarını doğalgaz ve elektriğin daha ucuz olduğu Suudi Arabistan veya ABD gibi ülkelere taşımasıyla Almanya mevcut sanayi kapasitesinin %2 ila %3’ünü kaybedebilir.
Berenberg Baş Ekonomisti Holger Schmieding’e göre enerji fiyatlarındaki belirsizlik işletme duyarlılığında bir ‘düşüşe’ katkıda bulunuyor. Baş ekonomist “mevcut siyasi belirsizlik ve belli belirsiz hükümet planlarının sebep olduğu endişe Alman ekonomisini uzun süre zapt edebilecek yapısal faktörler gibi görünmüyor” dedi.
Daha sürdürülebilir bir Avrupa’ya geçiş konusunda halkın uğradığı hayal kırıklığına dair işaretler de artıyor. İnsanlar yeşil ekonominin maliyetlerini hissettikçe iklim politikalarına karşı çıkma anlamına gelen ‘greenlash’ akımı da popülerlik kazanıyor.
Sinn sürdürülebilirliğe odaklanmanın siyasi sonuçları olacağını da öne sürüyor.
Almanya için Alternatif Parti gibi sağ partilerin popülerliğine ve haziran ayında bu partinin ilk kez bir bölge konseyi seçimini kazanması örneğine işaret eden Sinn, “Açık bir şekilde bir tepki var. Nüfus artık sağa doğru kayıyor” açıklamasında bulundu.
Sinn, “Burada hiçbir şeyi değerlendirmek için hareket etmiyorum. Ancak ideolojik nedenlerden dolayı tamamen abartılmış politikalar uygulanırken mevcut politikalarda faydacılığın biraz eksik olduğu görülüyor” dedi.
Almanya Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanlığı konuyla ilgili yorum taleplerine cevap vermedi.
Almanya Avrupa'nın hasta adamı mı?
Euro Bölgesi'nde üretici fiyatları düştü
Lagarde: Enflasyon hedefleri için "etkili iletişim kurulmalı"