Yazdır

Milyarderler neden bu kadar tuhaf davranıyor?

Tarih: 31 Temmuz 2023 - 16:56

Milyarderler nasıl bir vizyona sahiptir? Onları farklı kılan nedir? Cevaplar, insanları zenginlikten soğutacak cinsten.

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Günümüz milyarderleri, görece düzensiz kişilikleri ve yüksek risk alma kabiliyetleriyle sıradan insanlardan farklı bir vizyona sahip görünüyor.

Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, araştırmalar, milyarderlerin beyninde bol miktarda narsisizm, yüksek risk iştahı ve düzensiz kişilik özellikleri bulunduğunu gösteriyor.

Farklı demek hafif kalır

Fortune’dan Frederick Kaufman'ın haberine göre, gerçekten de, süper zenginlerin son zamanlardaki maskaralıklarından bazıları, onları ‘farklı’ olarak nitelendirmeyi mütevazılık haline getiriyor. Günümüz milyarderleri aşırı risk alıyor. Milyarderler kendilerini uzaya atıyor, yarış arabalarında yalpalıyor ya da şüpheli gezi turlarında denizin en karanlık derinliklerine dalıyor.

Sonra olgunlaşmamış gibi görünen olgular da göze çarpıyor. Örneğin, dünyanın en zengin adamı olan Elon Musk, dünyada anlatılmamış iyilikler yapıyor olabilecek veya sadece güneşin tadını çıkarabilecekken, bunun yerine günlerini internette çılgın komplo teorileri hakkında tartışarak geçirebiliyor veya kendi gibi milyarder bir arkadaşına kafes dövüşüyle meydan okuyabiliyor.

Sorunun kökenleri

Peki böylesine olağanüstü bir servete sahip olacak kadar anlayışlı bir insanı bu kadar düzensiz yapan ne? Bu insanların dikkatini dağıtan bir şey mi var? Yoksa milyarlarca dolar kazanacak cesarete ve yaratıcılığa sahip herhangi birinin ilk etapta biraz tuhaf olma olasılığının yüksek olmasını doğal mı karşılamak gerekiyor?

Bunlar, çeşitli disiplinlerden bilim adamlarını yıllardır şaşırtan sorular olarak öne çıkıyor. Sonuçta, bugünün çok zengin erkekleri, gerçekten de milyarderlerin büyük bölümü erkeklerden oluşuyor, şaşırtıcı davranışlar sergileyen ve bazen akıl hastası gibi görünen ilk kişiler değiller. Örneğin Michael Jackson çiftliğinde ve özel hayvanat bahçesinde yaşamaları için zürafalar, timsahlar, bir ayı, filler ve maymunlar getirmek için milyonlar harcamıştı; Steve Jobs ise teni turuncuya dönmesine rağmen haftalarca havuç ve elmadan başka bir şey yemedi; geçmişe damga vuran birçok hükümdar da hem çok zengin hem de geniş çapta ‘deli' olarak görülüyordu.

Nöroekonomi

Bu dürtülerin kökenlerini araştırmak, psikoloji ve nörolojinin ilgi alanına giriyor. Süper zenginleri analiz eden ve suçluluk ve kaygılarıyla başa çıkmalarına yardımcı olan servet psikologları bu noktada devreye giriyor. Bu arada nöroekonomi, milyarderin zihninin iç işleyişini açığa çıkarmak için nörobilim, bilişsel bilim, davranış bilimi ve sosyal psikolojiyi birleştirerek Freud ve Jung'u bir adım daha ileri götürmeye çalışıyor.

Ancak iş bu ultra yüksek net değerli bireylerden bazılarının garip davranışlarını açıklamaya gelince, tüm bu tuhaflıkların ortaya çıkarabildiği en iyi şey, oldukça şaşırtıcı olmayan bir dizi gözlemden ibaret kalıyor. Sahip oldukları varlıkların değeri 25 milyon dolardan fazla olanların ‘diğerlerinden çok kendilerine odaklandıklarını' bize söyleyecek bir profesyonele gerçekten ihtiyacımız var mı? Süper zenginlerin, kendi iç çevrelerinin dışındaki gruplara empati kurmakta zorlanmaları şaşırtıcı mı? Kendi kendini yetiştirmiş milyarderin fazladan bir narsisizm şansına sahip olması, kontrolü ellerinde tutmayı sevmesi veya son derece rekabetçi olmasının belki de kimseyi şaşırtmaması gerekiyor. Belki de nöroekonomi alanının vardığı sonuçlar, ABD’li Bernie Sanders’ın da dile getirdiği gibi, milyarderlerin ‘psikiyatrik sorunları’ olduğu tespitinden öteye geçemiyor.

Para mutluluğu satın alamıyor

Süper zenginlerin yaşamları aşırı uçlara saptıkça, sorunları da giderek artıyor. “Para mutluluğu satın alamaz” atasözü, sinirlilik, uykusuzluk, paranoya, depresyon, kaygı ve panik ataklardan muzdarip olan ve ‘Ani Zenginlik Sendromu’ olarak bilinen durumun yaldızlı kurbanları için trajik bir şekilde doğru olduğunu kanıtlıyor. Pek çok kişinin sersemlemiş beyinlerini ketaminle yatıştırmasının, psilosibin ile kendi kendini tedavi etmesinin veya bir buz banyosu esnasında sarsılmaz bir yaban mersini diyetine boyun eğmesinin nedenlerinden biri de gerçekten bu olabilir.

Mutsuz multimilyonerler, Boston College'ın Zenginlik ve Hayırseverlik Merkezi'nden (Boston College’s Center of Wealth and Philanthropy) araştırmacılara 2011 tarihli bir psikolojik çalışmada, sorunun bir kısmının hiçbir servetin yeterli gelmediği hissiyle alakalı olduğunu belirtiyor. İnsanın daha fazlasını arzulamayı bırakabileceği bir noktanın asla olmadığı, bu noktada önemli hale geliyor. Yapılan çalışmada, her biri en az 25 milyon dolar değerinde servete sahip 1.000 katılımcının kaygı, memnuniyetsizlik ve şaşırtıcı şekilde mali güvensizlikten kaynaklı duygularını anlattıkları gözleniyor.

ABD’de çıkan kültürel bir dergi olan The Atlantic, bir katılımcının araştırmacılara bir milyar dolar biriktirene kadar kendini güvende hissetmeyeceğini söylediğini aktararak, tıpkı insan vücudunun günümüzün bol yağ ve şekere kolay erişimiyle başa çıkmak için gelişmediği gibi insan zihninin de fazla parayla başa çıkacak şekilde gelişmediğini ve zenginliğin bir rahatlıktan çok bir yük haline geldikten çok sonra da zenginlerin daha fazlasını isteyeceklerini not ediyor.

Genoekonomi ve zenginlik geni

Bu kişisel tanıklıklar, sorunu vurguluyor ancak asıl soruyu yanıtsız bırakıyor: “Neden bu kadar çok aşırı derecede zengin insan sefil durumda ve neden bu kadar tuhaf davranıyorlar?” Son zamanlarda başka bir bilimsel tür olan genoekonomi, insan genetiğinin ilk kez haritalandığı geçen yüzyılın sonundan beri elde edilen genetik bilgi hazinesini kullanarak soruyu yanıtlamaya çalışıyor. Bu yeni alandaki bilim adamları, bazı insanların doğuştan finansal başarıya yatkın olduğunu ve milyarderleri bizden ayıran bir ‘zenginlik geni’ aradıklarını öne sürüyor.

Bu noktada belirli bir aşama kaydettiklerini söylemek de mümkün ancak sorun şu: “Böyle bir genetik yatkınlık, genellikle bozuk kişilik özellikleriyle birleşerek ortaya çıkıyor." Bu, bir genetik bölgenin (lokus) iki veya daha fazla özelliği etkilediği bir fenomen olarak kabul edilen ve pleiotropi olarak da bilinen bir süreç aracılığıyla gerçekleşiyor. Araştırmalar, zengin olma olasılığının temsilcisi olarak görülen eğitim kazanımıyla şizofreni, otizm, kaygı bozuklukları ve diğer problemli durumlara yatkınlık arasında bir miktar korelasyon olduğunu gösteriyor.

UCLA's Anderson School of Management’tan profesör olan ve David Geffen School of Medicine'da yirmi yıldır bu alanda çalışan Daniel Benjamin, "Tek bir ‘zenginlik geni' olmadığı ortaya çıktı" diyor. Benjamin'in eğitim başarısı üzerine yaptığı çalışmalarda, genomik alanda tek bir genetik iğne yerine, o ve meslektaşları 3.952 farklı 'tek nükleotid polimorfizmi’ (Single-Nucleotide Polymorphisms - SNP) tanımlıyor ve henüz hepsini bulamadıklarından da eminler. Varsayım, insan genomundaki milyonlarca SNP'den eğitim kazanımıyla ilişkili bu SNP’lerin, girişimci bir ruhun genetik temeli hakkında bir şeyler söylediğine dayanıyor.

Ezberlerin dışında düşünmek ve yeni ebeveynlik

Ezberlerin dışında düşünmek, gerçekten de pek çok yeniliğe yol açtı. Ayrıca, gerçeklikle ilgili bazı endişe verici yanlış anlamalar da bu düşünme biçimi nedeniyle ortaya çıktı. Tuhaf yeni fikirleri kucaklamaya istekli olmak bir servet kazanmanın anahtarı olabilir. Benjamin ve ekibi, üzerinde çalıştıkları SNP'lerin bir tür aşırı açık fikirlilik ile ilişkili olduğunu düşünmek için nedenler olduğunu söylüyor. Benjamin, “Entelektüel açıdan özellikle esnek olmak, pek çok farklı türde fikir aramak bir yan etki olsaydı şaşırmazdım. Bunlar muhtemelen iş dünyasında başarılı olmaya yardımcı olan özelliklerdir” diyor.

Profesör Benjamin gelecekte, birinin bir milyarderin genomunu tanımlayan poligenik indeksi bulacağını düşünüyor. Profesör Benjamin, genetik verilerin sosyal bilimlerdeki ana akım araştırmalara dahil edilmesi anlamında, bu bilimin on yıl içinde olgunluğa erişeceğini tahmin ediyor. Bu nedenle, bu fenomenin, doğumdan önce başlayan yeni bir ebeveynlik çağını başlatmasının çok uzun sürmeyebileceği düşünülüyor.

Ancak, servet edinmenin psikolojik sıkıntı ile olası ilişkisi göz önüne alındığında, bu tür bir müdahale ne ölçüde tavsiye edilebilir? Dr. Benjamin, bu tür bir embriyo seçiminin, eğer geniş ölçekte gerçekleşirse, eşitsizliği artırabileceğine ve başka olumsuz sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Belirli psikiyatrik rahatsızlıkları olan daha fazla insan olabilir.”

Biyolojik determinizm ve başarı

Hâlâ varsayımsal olan bu ebeveyn ikilemi ilgi çekici bir soruyu gündeme getiriyor: Süper zenginlerin tuhaflıkları, tuhaf zorlama eğilimlerinin yanı sıra genetik kodlarında kilitliyse, bu birleşik tuhaflıklar zenginliklerinin etkisi değil de nedeni olabilir mi? Bu durumda, milyarderin tuhaflığı kaçınılacak değil, aranacak bir şey olabilir.

Elbette, bazı insanların muazzam ayrıcalık ve fırsatlarla doğduğu ve diğerlerinin büyük engeller ve dezavantajlarla karşı karşıya kaldığı bir dünyada, genetik, bir başarı öyküsünde yalnızca küçük bir rol oynayabilir. Biyolojik determinizme çok fazla dayanan herhangi bir başarı kavramı, tüm çarpıtmalarıyla ve ırkçılığıyla öjeni gibi tatsız bir alana sapma riskini de taşıyor.

Ayrıca Profesör Benjamin, genetiğe olan ilgisine rağmen, insan davranışı söz konusu olduğunda, süper zenginleri kaotik davranışlara itebilecek, tıpkı kalıtım kadar güçlü pek çok güç olduğuna dikkat çekiyor. “Endüstrinin devleri bile akran baskısına, komşu milyardere ayak uydurma arzusuna karşı bağışık değil” diyen Benjamin, “Arkadaşlarınız uzaya gidiyorsa, yapmak istediğiniz şey uzaya gitmek olur. Bu belki de sadece can sıkıntısından bile olabilir” şeklinde konuşuyor.

Teknoloji milyarderleri Kolezyum'da dövüşecek

 

Milyarderlerin kaybolduğu denizaltı ile ilgili şok gerçek!

 

En fazla milyardere sahip şehirler açıklandı

 

Dünyanın en genç milyarderleri

 

Sapık milyarderin son günleri

 

Ünlü milyarder zengin olmanın sırrını açıkladı

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/milyarderler-neden-bu-kadar-tuhaf-davraniyor/1752464