Yazdır
FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Geçtiğimiz hafta finans dünyasının en çok konuşulan bankası NatWest Group oldu. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre bankanın İngiliz muhafazakâr siyasetçi Nigel Farage’ın hesap bilgilerini ifşa etmesi CEO Alison Rose’un istifasını getirmişti.
Ancak ünlü finans yazarı Paul J. Davies’e göre İngiltere ve Avrupa bankaları arasında daha büyük kaybedenler olduğu dikkatlerden kaçtı. Barclays hisseleri borsalarda en çok kaybettiren finans hissesi oldu. Barclays Avrupa’nın en düşük değerli büyük bankalarından biri olmayı sürdürüyor.
Bloomberg yazarı Paul J. Davies, Barclays’in ikinci çeyrek bilançosunun İngiltere ve Avrupa’daki rakiplerine göre daha kötü bir tablo çizmediğine dikkat çekti. Zira yatırımcıların odak noktası olan kredi marjları ve kayıpları rakiplerine göre zayıf değildi. Ancak Davies Barclays ve Deutsche Bank’ın bir alanda diğer rakiplerine göre daha zayıf göründüğüne işaret etti: Hissedarlara nakit dönüşü.
Bankalar bilançoları genellikle diğer şirketlere göre daha karmaşıktır ve işletmelerin geleceğini tahmin etmek daha zordur. Ancak yatırımcı endişelerinin aşmanın kesin bir yolu düzenli olarak temettü dağıtmak ve geri alımlar gerçekleştirmektir. Barclays ve Deutsche Bank ikinci çeyrekte nakit getirilerini artırmalarına rağmen diğer bankalara göre hissedarlara yapılacak geri ödemeler konusunda geride kalıyor.
Yatırımcılar bir süredir bankaların kredi verme oranları ile fonlama maliyetleri arasında marjlara odaklanıyor. Zira merkez bankalarının gerçekleştirdiği faiz artışları bu marjları destekleyecek nitelikte. Davies’e göre asıl soru ise net faiz marjlarının ne zaman zirveye ulaşacağı ve hatta düşmeye başlayacağı. İngiltere’deki ve Avrupa’daki bankalar merkez bankalarından gelen fazla paranın hala sistemde dolaşması nedeniyle mevduat sahiplerine ödedikleri faizi yükseltmeyi aylarca erteleyebildi.
Barclays tıpkı Deutsche Bank ve NatWest gibi net faiz marjlarının yılın ikinci yarısında düşmesinin muhtemel olduğunu ancak bu durumun bilançolarda olumlu bir etki yaratacağını söyledi. Barclays İngiltere’deki işletmesinde tam yıl marjları için tahminlerini %3,2’den yaklaşık %3,15 seviyesine düşürdü. Ancak bu değişiklik kısmen kredi kartı ve mortgage borçlarını geri ödeyen veya ev kredilerini uygun bir sabit oranda erkenden finanse eden kredi sahiplerinden kaynaklandı. Daha yüksek faiz oranlarına karşın müşteriler daha az riskli ve daha mantıklı tercihleri yapıyor. Barclays'se kötü açığını azaltması nedeniyle daha az kayıp verileceği anlamına gelmesi gerektiğini belirtiyor.
Daha büyük resimden bakıldığında bu üç bankanın ve diğer bankaların (Lloyds, BNP Paribas, Banco Santender, UniCredit) geçen hafta açıkladıkları faiz marjları bu yıl hâlâ önemli ölçüde daha iyi olacak. Davies’e göre söz konusu Avrupa bankaları gelecek yıl marjlar konusunda pandemi öncesine göre daha iyi bir konuma gelecek. Kovid-19 dönemi sırasında merkez bankalarının ekonomileri desteklemek için sağladıkları fon akışları bankaların kredi dengelerini ciddi bir şekilde sarsmıştı.
Kredi daralmaları Avrupa bankaları için de geçerliliğini koruyor. Kredi temerrüt oranları nispeten düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor ve önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu oranların sadece küçük bir miktar artması bekleniyor. Bazı bankalar bu çeyrekte ekonomik büyüme ve işsizlik beklentilerini değiştirdi ve enflasyonla mücadelenin azalacağı bir ekonomik tablo beklediklerini öne sürdü.
Barclays ve Deutsche Bank, büyük küresel yatırım bankalarına ve ticaret işletmelerine sahip olma konusunda rakiplerinden ayrılıyor. Tıpkı ABD’li rakipleri gibi, Barclays ve Deutsche de yatırımcıları işletmelerinin düşündüklerinden daha istikrarlı ve güvenilir olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyor. Ancak Barclays ikinci çeyrekte rakipleri arasında tahvil alım-satım gelirlerinde geçen yılın aynı dönemine göre en sert düşüşü gerçekleştiren bankalardan biriydi. Dolar bazında Barclays’ten daha düşük performans gösteren tek banka Goldman Sachs’tı. İngiliz bankasının hisse senedi ticareti gelirleri de sert düştü. Banka hisse senetleri ticaretinde Morgan Stanley’yle aynı seviyede ve JPMorgan’dan daha iyi performans gösterdi. Ancak bu performans diğer tüm bankalardan daha kötüydü.
Citigroup Analisti Andrew Coombs yatırımcıların volatiliteyi sevmediğini belirtiyor ve Barclays’in üç aylık ticaret gelirinin herhangi bir ABD veya Avrupalı bankadan daha değişken olduğuna işaret ediyor.
Davies’e göre tüm yatırım bankalarının gelirleri bir dereceye kadar değişken olsa da yatırımcılar Barclays ve Deutsche Bank hisselerini diğer birçok hisseden daha az seviyor. Daha da kötüsü Barclays defter değerine göre tahmini özkaynak getirisinin önerdiğinden daha büyük bir indirimle işlem yapıyor. Diğer bir deyişle yatırımcılar Barclays’in rakiplerinden hatta Deutsche Bank’tan bile çok daha yüksek bir özkaynak maliyetine sahip olduğunu düşünüyor.
BNP, Lloyds ve Unicredit’in hissedarlara geri dönebilecek milyarlarca euroluk sermayesi bulunuyor. NatWest bu yıl 1,8 milyar euroluk geri alım yapacak. Barclays ise 750 milyon euroluk hisse geri alımının 500 milyon eurosunu yılın ilk yarısında bitirdi. Deutsche Bank ise uzunca bir sürede ikinci kez gerçekleştirdiği hisse geri alım planı sadece 450 milyon euro değerinde.
Her iki banka da daha verimli olmaya çalışıyor ve zaman içerisinde maliyetlerini düşürmeye çalıyor. Deutsche Bank 2026 yılına kadar 8 milyar euroluk temettü ve geri alım sözü verdi. Yatırımcılarsa her iki bankadan da gelen bu sözleri henüz satın almıyor.
NatWest'in CEO'su Alison Rose istifa etti
Barclays'in kârı beklentileri yakaladı
Deutsche Bank vergi öncesi kârını açıkladı