VOLKAN KARSAN - FINANSGUNDEM.COM / KAZANDIRAN SOHBETLER
Tatil sezonu hız kazandı ve tabii otomotiv sektörüne ilgi de oldukça arttı. Araç değiştirmek ve uzun yollar için daha iyi koşullarda otomobil sahibi olmak isteyenler çeşitli güçlüklerle karşılaşıyorlar. İkinci eller oldukça pahalı, sıfır araç bulmak ise zor. Son durumunu konuşmak için sektörü yakından tanıyan Milliyet otomotiv yazarı Levent Köprülü’yü “Kazandıran Sohbetler”e konuk ettik…
“DÜNYADAKİ GELİŞMELERDEN DOĞAL OLARAK ETKİLENDİK AMA BU ETKİLENME, İÇ PAZAR DİNAMİKLERİYLE DE KARTOPU GİBİ BÜYÜDÜ”
- Sayın Köprülü, sıfır araç bulmadaki sorunlar sadece ülkemize özel bir durum mu? Dünyadaki herhangi gelişmeden olumsuz etkilenmek söz konusu mu?
- Sıfır araç bulunurluğu konusundaki sorunlar aslında Kovid-19 pandemisi döneminde, tüm dünyada ortaya çıkan bir durumdu. Zira o dönemde "kapanmalar" tüm ülkelerde arttığı ve ulaşım gereksinimleri azaldığı için çip üreticisi firmalar, kapasitelerini büyük ölçüde TV, akıllı telefon, bilgisayar gibi cihazlara yöneltmişti. Çip üreticilerinin yanı sıra otomotiv üreticilerinin de büyük bölümü, söz konusu kapanmalardan muzdarip olmuş, üretim yapamamıştı. Yine çip üreticilerinin bazılarında ya tesis yangını çıkmış ya da grevler yaşanmıştı. İşte tüm bunlar, otomotiv dünyasında bir sipariş birikmesine neden oldu. Önceden verilmiş siparişlerin teslim edilmesinde aksamalar yaşandı, üzerine bireysel ulaşım arzusuyla verilen yeni talepler eklendi ve kriz doğdu. Bu, elbette Türkiye'ye de yansıdı. Türkiye'de bazı üreticiler çip krizi nedeniyle kısa duraklamalar yaşadı. İç pazarda önceden verilen siparişlerin çoğu, yetersiz araç arzı nedeniyle karşılanamadı, talepler birikti. Ardından da özellikle Avrupa'da lojistik krizi çıktı. Çünkü ticari faaliyetler artmasına rağmen, yeterli sürücü bulunamadı ki, bu halen sürüyor.
Sonuçta halen bizde de bu domino etkisinin devam ettiğini görebiliyoruz... Örneğin filolar, artık ikinci el araçlarını kiralar duruma geldi. Piyasadaki yetersiz arz, bu kez fiyatları yükseltmeye ve otomobili bir kazanç unsuru haline getirmeye başladı. Bireyler, galeriler, yatırım amacıyla araç almaya ve bunları belirli bir süre yatırıp, fiyatı artınca satma yolunu seçti. Çünkü kurların ve vergi oranlarının da etkisiyle ciddi fiyat artışları gerçekleşti. Bu da araç bulunurluğunu ciddi şekilde düşürdü.
Yaklaşık son bir yıldır her ne kadar Türkiye'ye tedarik konusunda iyileşmeler ve son aylarda Avrupa'daki stoklarda artış gözlenirken, iç pazarda biriken taleplerin halen karşılanamaması, yatırım amaçlı alımların güçlü olması, bulunurluğu etkiliyor... Filo sektörü, halen araç açığını kapatabilmiş değil ve araç bekliyor. Sektör temsilcileri, Eylül ayı sonrası bir miktar bu yatırım amaçlı taleplerin azalacağını, filo satışlarının artacağını, gelecek yıl ise fiyatlardaki artış ve kredilerdeki daralmayla birlikte pazarın daha normalleşebileceğini konuşuyor. Dolayısıyla evet, dünyadaki gelişmelerden doğal olarak etkilendik ama bu etkilenme, iç pazar dinamikleriyle de kartopu gibi büyüdü diyebilirim...
“TESLA GİBİ, TOGG GİBİ DAHA ÇOK ELEKTRİKLİ ARAÇ ÜRETEN ŞİRKETLERİN BAŞLATTIĞI İNTERNETTEN SATIŞ VE DENEYİM MERKEZLERİ ÜZERİNDEN TESLİMAT ALTERNATİFİNİ, GELENEKSEL MARKALAR DA KULLANMAK İSTİYOR”
- Sıfır araçların internetten satışının yaygınlaşması bayiler açısından ne anlama geliyor? Buralar araç teslim noktalarına mı dönüşecek?
- Aslında sıfır araçların sadece internet üzerinden satılması konusu, elektrikli araçlarla "parladı" diyebilirim. Zira onun öncesinde internetten sadece sınırlı sayıda satışlar yapılıyordu. Pandemi de bu konuda bir başka etken oldu ve insanlar, Türkiye'de de oturdukları yerden otomobil alma, şirketler de müşterinin ayağına kadar götürüp teslim etme eğilimine girdi. Ancak şimdilerde bu eğilim, bir endüstri gereksinimi haline dönüştü. Aslında ben bunu, şirketlerin bayilere kaptırdıkları marjlara ortak olma girişimi gibi görüyorum. Zira distribütörler, üreticiler çok fazla perakende işine giremiyordu. Yani eskiden olan, "fabrikadan satış" işi, özellikle uluslararası üreticiler için geçerli değil. Dolayısıyla Tesla gibi, Togg gibi daha çok elektrikli araç üreten şirketlerin başlattığı internetten satış ve deneyim merkezleri üzerinden teslimat alternatifini, geleneksel markalar da kullanmak istiyor. Bu nedenle Türkiye dahil pek çok ülkede ciddi girişimler yapıldı. Şimdilik bazı aksaklıklar var elbette. Ancak bunun gelişip gelişmeyeceğini de zaman gösterecek. Bayiler araç teslim noktalarından ziyade, ağırlıklı olarak satış sonrası merkezlerine yani bir anlamda servislere dönüştürülmek isteniyor sanki. Belki böylelikle bayiler de operasyonlarını küçülterek, daha verimli hale gelebilir. Zira bayiler satıştan değil, servisten ve yan işlerden daha çok gelir elde ediyor.
“PİYASADA ARAÇ BULAMAYAN ANCAK SIRA DA BEKLEMEK İSTEMEYEN PEK ÇOK KİŞİ, YÜKSEK FİYATLARA RAZI OLUP, İKİNCİ EL’İ SATIN ALIYOR”
- İkinci el araç fiyatları ve el değiştirme süreleri konusunda devletin aldığı tedbirleri hatırlarsak, olası gelişmelerin neler olacağı ve sonuçlarını yorumlar mısınız?
- İkinci el araç fiyatlarını, sanılanın aksine firmalar değil, bireysel kullanıcılar (satıcılar) belirliyor. Elbette galeri ve şirketlerin de rolü vardır. Bununla birlikte kurlarda ve buna bağlı olarak maliyetlerde meydana gelen artışlar, vergi dilimlerindeki yükselmeler de, sıfır ve ardından da doğal olarak ikinci el fiyatlarını yükseltiyor. Özellikle son bir yıldır, yatırım ve kar amaçlı alımlar da bu fiyatları yukarı doğru etkiledi. Piyasada araç bulamayan ancak sıra da beklemek istemeyen pek çok kişi, yüksek fiyatlara razı olup, bu araçları satın alıyor.
Hükümet, bunun için çeşitli önlemler aldı elbette. İkinci elde 6 ay ve 6 bin km kuralı getirildi, hatta bunun süresi uzatıldı. Ortalık birdenbire 6001 km'de ikinci el otolarla doldu. Bireyler bu kuralın dışında kalmışken, geçtiğimiz günlerde bireysel satıcılara da belirli kurallar getirildi. Kurumsal şirketlere, galerilere çeşitli cezalar getirildiği söyleniyor. Ancak şunu söylemek gerekiyor... Ciddi bir takip, kontrol olmadıkça bunun önüne geçilmesinin imkânsız değilse de zor olduğunu düşünüyorum. Enflasyon, düzenli artan kurlar, vergi dilimlerinde düzenlemenin kısa aralıklarla yapılmaması, ana üreticilerin maliyetlerindeki artışlar, zaten sıfır araç fiyatlarının düzenli artmasına neden oluyor. Bu da ikinci elde aynı aracın fiyatının yükselmesini tetikliyor. Dolayısıyla bu tür tedbirlerin, tek başına yeterli olabileceğinden şüpheliyim.
“ŞU AŞAMADA BİR ÖTV ZAMMI BEKLEMİYORUM ANCAK ÖTV DİLİMLERİNİN, MATRAHLARIN YENİDEN AYARLANMASI GEREKİYOR”
- Otomotiv sektörünü yakından ilgilendiren ÖTV zammı ve olası fiyat gelişmeleri ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
- Şu aşamada bir ÖTV zammı beklemiyorum ancak ÖTV dilimlerinin, matrahların yeniden ayarlanması gerekiyor. Zira artık yüzde 70'lik dilime giren araç sayısı yok gibi. Eskiden her 6 ayda bir yapılan düzenleme, artık yılda bir periyoduna evrildi. Bu da elbette sıfır ve dolayısıyla ikinci el araç fiyatlarının yükselmesi anlamına geliyor. Çünkü kurlar da maliyetler de artıyor. Araçların Türkiye'deki vergisiz fiyatları artıyor. Bu da yüzde 70'lik dilimdeki bir aracın, bir süre sonra yüzde 80'lik dilime geçmesine yol açabiliyor. Dolayısıyla ben bir fiyat düşüşü beklemiyorum.
“ELEKTRİKLİ ARAÇLARA İLGİ, SON DÖNEMDE LÜKS MODELLER VE TOGG SAYESİNDE ARTTI, BUNDA FİLO ŞİRKETLERİ VE ARAÇ PAYLAŞIMI ŞİRKETLERİ DE ETKİN OLDU”
- Sizce elektrikli araçlara ilgi beklenen düzeyde mi? Yakın gelecekte bu konuda nasıl gelişmeler öngörüyorsunuz?
- Elektrikli araçlara ilgi, son dönemde çekici premium yani lüks modeller ve elbette Togg sayesinde arttı. Bunda filo şirketleri ve araç paylaşımı şirketleri de etkin oldu. Son iki yıldır satışlar sürekli artıyor. Togg, bu yıl yapacağı 20 binin üzerindeki teslimatla tek başına patlatmış olacak satışları. Zira bugüne kadar 10 bin adedi bile bulamıyordu yüzde 100 elektrikli araç satışları Türkiye'de... Daha çok hibritlere merak salmıştık biz, halen de öyleyiz. Ancak şarj noktalarının, Togg üretiminin ve teslimatlarının artması, pazardaki tam elektrikli modellerin sayısında gerçekleşecek artış, vergi avantajlarının sürmesi, ilgiyi daha da artıracaktır diye düşünüyorum. İnsanların bir kısmı bu araçları "hesaplı olacağı" düşüncesiyle, kimisi de farklı olmak isteğiyle alıyor. Geleceği parlak gibi...
“SUV'LAR KADINLARIN KENDİLERİNİ YÜKSEKTE VE GÜVENDE HİSSETTİĞİ, ERKEKLERİN DE PRESTİJ SİMGESİ OLARAK GÖRDÜĞÜ ARAÇLAR”
- Araç modeli ve sınıfı belirlemede kadın eğilimleri de sanki çok etkili olmaya başladı? Bu konuda özel tespitleriniz var mı?
- Araç modeli ve sınıfını belirlemede kadın eğilimlerinin önemli rol oynaması yeni bir durum değil. Zira hanelerde, özellikle de ailelerde araç alma kararında kadınların ciddi rolü olduğu bir gerçek. Kendileri kullanmasalar bile, ailenin satın alacağı araç konusunda belirleyici olabiliyorlar. Hatta aileler içinde kadının onaylamadığı bir otomobil modelinin alınmaması, ciddi yaygınlık gösteriyor. Şayet SUV ve küçük pratik hatchback modelleri kastediyorsanız, bu modelleri sadece kadınlar değil erkekler de beğeniyor. Dolayısıyla SUV ve hatchbackler, cinsiyetten de bağımsız olarak beğeniliyor. SUV'lar kadınların kendilerini yüksekte ve güvende hissettiği, erkeklerin de prestij simgesi olarak gördüğü araçlar. SUV talebinin patlamasının nedeni bu. B ve C sınıfı hatchbackler ise kadınlar için pratiklik ve "başlangıç", erkekler için de hem başlangıç hem de sportiflik anlamı taşıyor. Elbette hala Türkiye'de ciddi bir sedan alıcısı da var. O kasa tipinin müşterisi de genelde aile babaları ve filolar...
Kurban neden pahalı? Şok yanıt Tarım Ekonomisti Ahmet Atay’dan
Pistlerin cesur Türk kızı Tüfekçioğlu motosikletin sırlarını anlatıyor
Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu: Ortodoks politikalara dönüş sinyali var
‘Ekonomi Doktoru’ Hikmet Baydar, Türk ekonomisinin nabzını tuttu
Ünlü danışman Mehmet Göçmen’den 28 Mayıs sonrası Türk ekonomisi
Türkiye'de elektrikli otoyla seyahatin keyfi nasıl?